Her gün, ne giyeceğimize karar vermekten tutun da akşam yemeği için ne pişireceğimize, uyumadan ne izleyeceğimize kadar birçok seçimle karşılaşırız ve bu, günlük yaşantımızın olağan bir parçasıdır. Sürekli karar verme sürecinde olmak, yorucu olabildiği için bazen karar vermekte zorlanmamıza neden olabiliyor. Örneğin, sabah kahvemizi ve onun boyutunu seçmek gibi oldukça basit bir işlem bile bazen beklenmedik bir kararsızlık sürecini tetikleyebiliyor. “Sade mi yoksa sütlü kahve mi? Küçük boy yeterli mi, yoksa yoğun bir gün olacağı için büyük boy mu almalıyım?” dan “Sosyal medyada hangi fotoğrafı paylaşacağım?” a kadar onlarca seçim yapıyoruz ve dahası liste böyle uzayıp gidiyor.
“BANA FARK ETMEZ” ARKADAŞI
Arkadaşlarımdan bazı özelliklerimi saymalarını istesem, listenin ilk sıralarında muhtemelen “kararsızlık” yer alır. Evet, grubun uyumunu bozmayan “fark etmez arkadaşı” benim. Daha doğrusu, bendim. Çoğu zaman suçu astrolojiye atıp kaçsam da bu durumu çözmem gerektiğini fark ettim ve bunu keşfetmek için çalışmalara başladım. Sadece sonuca odaklanarak çözemeyeceğimi bildiğim için en temelinden yola çıkmaya karar verdim. Hem sebeplerine hem de çözümlerine odaklanarak birçok denemeye yöneldim ve bence yol almaya da başladım. Yol alırken, ilk önce kendime “Neden karar vermekte bu kadar zorlanıyorum?” diye sordum.
Her seçeneğin tüm ayrıntılarını düşünmek karar verme sürecimi asıl zorlaştıran şey. Fakat asla sonuca ulaşamamak, aslında sadece ufacık bir sorun gibi görünse de genel ruh halim ve hayatım üzerinde tahmin ettiğimden daha büyük bir etki yapıyor. Fark ettim ki bu durumun temelinde hem psikolojik hem de çevresel faktörler var. Özellikle seçeneklerin çokluğu karar vermeyi imkânsız hale getiriyor. İnternetin elimizin altında yüzlerce seçenekle hazır olması bile benim için basit bir nemlendirici siparişi vermenin bile üç gün sürmesine neden olabiliyor. Diğer sebeplerimden bazıları ise; hata yapma korkusu, insanların benim seçimim yüzünden rahatsız olması, “ya memnun olmazlarsa” endişesi ve mükemmeliyetçilik…

KARARSIZLIĞIN NEDENLERİ
Kararsızlığın en önemli sebeplerinden biri, seçenek çokluğu. Sizce de her şeyde seçenek oldukça fazla değil mi? Zaten internet yüzünden araştırmanız gereken yüzlerce seçenek var! İş ve özel yaşamımızda daha ciddi sonuçlara yol açabilecek önemli konulardaysa, başarısızlık, pişmanlık ve hata yapma korkusu ve mükemmeliyetçilik gibi kavramlar devreye giriyor. Çocukluğumuzu anımsatan ortamlar da bu sorunu şiddetlendirebiliyor. Örneğin, çocukken aşırı eleştirel ebeveynler tarafından yetiştirildiyseniz; bu, kendi yeteneklerinize olan güveninizi zedeleyebiliyor Özellikle Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), anksiyete ve depresyon işin içine girdiğindeyse beyin fonksiyonlarını da etkilediğinden karar verme bu koşullara sahip bireyler için daha zorlayıcı olabiliyor. Ciddi olarak karar vermekte zorlanıyorsanız bilinçli olmak önemli. Peki karar vermeyi bir nebze olsun kolay hale getirmek için neler yapabiliriz?
Güvenilir Birine Danışın
Bir probleminizi bir arkadaşınızla paylaşırken, daha anlatmayı bitirmeden çözümü fark ettiğiniz o anı biliyor musunuz? Seçeneklerinizi güvenilir bir arkadaşınıza sözlü olarak ifade etmek, kararsız kaldığınız durumlarda dünyanızı değiştirebilir. Karar verme sürecinde, artıları ve eksileri listeleyen bir +/- tablo yapmak, size kararınızın olası sonuçlarını daha net görmek için oldukça yardımcı olabilir. Böylece, her kararın potansiyel avantajları ve dezavantajları konusunda sağlıklı bir değerlendirme yapabilirsiniz. Ayrıca, konu hakkında belirli deneyim veya bilgi birikimine sahip olan arkadaşlarınızdan tavsiye almak, karar verme sürecini daha konforlu hale getirebilir. Bu şekilde kararınızla ilişkili olası en kötü senaryoları değerlendirme fırsatını elde etmiş olursunuz. Bu stratejiyle, sadece en doğru kararı vermiş olmazsınız, aynı zamanda olası sonuçlara karşı hazırlıklı da olabilirsiniz.
Günlük Tutmayı Deneyin
Karar verme sürecinde oldukça etkili bir diğer teknik DE günlük tutmak. Günlük tutmak, her kararınızın potansiyel sonucunu hayal etmenize olanak tanıyor. Öncelikle seçeneklerinizi en fazla üç olacak şekilde yazın. Sonra, verdiğiniz kararın sonucunda oluşan değişikliklerle gelecekteki yaşamınızı hayal edin ve bunu da günlüğünüze yazın. Ama yazarken şimdiki zaman kullanmaya özen gösterin. Yazarken mümkün olduğunca duyusal unsur eklemeyi de ihmal etmeyin. Kararınızla birlikte gelecekte deneyimleyeceğiniz görüntüleri, tatları, kokuları, sesleri ve dokuları hayal edin. Bu sayede sezgileriniz harekete geçirebilir ve vermeniz gereken karara dair ilişkin ‘içgüdüsel bir his’ uyanabilir. Her seçenek için bu süreci tekrarlayın ve sonuçları karşılaştırın.

Bilinmeyeni Kucaklayın
Hayatımızın her bir detayını kontrol edebileceğimizi düşünsek bile, gerçek şu ki; en basit karar bile beklenmedik sonuçlar doğurabilir. Karar verme sürecinde, bedeninizde oluşan endişeyi görmezden gelmeyin. Uzmanlar, bu süreçte karşılaşılan stres ve belirsizlikle ilişki kurma ve onunla başa çıkma konusunda, bedensel farkındalığını artırmayı öneriyor. Bedensel farkındalığı artırarak bu duyguların üstesinden gelmek mümkün. Ayrıca anksiyete ile başa çıkmak için vagus siniri aktivasyon egzersizleri, somatik deneyimleme gibi yöntemler de öneriliyor.
Kendinize Şefkat Gösterin
Karar verme sürecinde olumsuz bir düşünceyle karşılaşmamak neredeyse imkânsız. Önemli bir karar vermeniz gerektiğinde, zihinsel yükünüzü hafifletmek için, elinizi kalbinizin üzerine koyarak derin diyafram nefesleri alabilir ve farkındalık egzersizlerine şans verebilirsiniz. Ayrıca, progresif kas gevşetme tekniklerinden yardım alarak bedeninizdeki gerginliği azaltabilir ve düşüncelerinizi duygularınızdan ayırmayı deneyerek olumsuz düşüncelerinizden uzaklaşabilirsiniz. Olumsuz düşüncelerle başa çıkarken, her bir olumsuz düşüncenizi kabullenmeyi, bu düşünceler için zihninize teşekkür etmeyi ve onları geçip giden bir buluta yerleştirmeyi deneyebilirsiniz. Bu yöntemlerle, olumsuz düşüncelerin sizi esir almasını önleyebilir ve karar verirken daha sakin kalabilirsiniz. Böylece olası kararınızın beraberinde getirebileceği endişelerle kolayca başa çıkabilir ve kendiniz için daha bilinçli seçimler yapabilirsiniz.
Olumlamaları Hafife Almayın
Birçoğumuz kendimizi o kadar yüksek beklentilerde tutarız ki, kötü bir karar vermekten korktuğumuz için hiçbir zaman karar veremeyiz. Bunun bir diğer sebebi de öz güven. Bazen kararsız kalma düşük öz güvenle de bağlantılı olabiliyor. Karar verme sürecindeyken hem kendinize destek olmak hem de kendinize olan güveninizi artırmak için olumlamalardan destek almayı deneyin. “Her seçimim, büyümem için bir fırsattır”, “Kararlarımı kendi iyiliğim için alıyorum ve her seçimim beni daha da ileriye taşıyor” gibi olumlamaları tekrarlayın ve sonra nasıl hissettiğinize dönüp bir bakın. Böylece karar verirken üzerinizde hissettiğiniz baskıyı hafifletebilir ve kararlarınızın olası sonuçlarıyla daha barışık hale gelebilirsiniz.
Eğer kararsızlığınız sizin de ruh sağlığınızı etkiliyorsa düşüncelerinizi kontrolsüz bir şekilde serbest bırakmayın. Bir arkadaşınıza açılın, günlüğünüze yazın ya da bir uzmandan destek alın. Önce basit bir kararla başlayın ve kendi hızınızda ilerleyin. Ayrıca ilerlediğiniz için de kendinizle gurur duymayı unutmayın.
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.