Çok değil, sadece yirmi gün önce, Marmaris’in Bencik Koyu’nda Regresyon Uzmanı ve Eğitmeni sevgili dostum Tülin Etyemez Schimberg ile senelik yüzme seanslarımızdan birindeydik. Seans diyorum çünkü bizler de etten kemikten var olduğumuz için, bizim de kendi bohçamızda biriktirdiğimiz duygusal iniş çıkışlarımız, merkezimizi ve yörüngemizi kaybetmemize sebep olan çatışmalarımız, ilişkiler konusunda verdiğimiz sınavlarımız ve belli aralıklarla tetiklenen geçmiş travmalarımız olabiliyor. Marmaris’in masmavi sularında zamanı unuttuğumuz derin sohbetlerimiz oluyor sevgili Tülin’le. Birbirimize yargısız, yönlendirmesiz ve çokça da şefkatli bir alan açabilmenin şansına sahibiz.
Sorular soruyoruz birbirimize, dinliyoruz birbirimizi, dikkatli, ilgili ve meraklı bir dinleme hali bu. Varlığına müteşekkir olduğum bu kavuşmaların sonunda oldukça hafiflemiş, özgürleşmiş ve huzur dolmuş bir kalple geri dönüyoruz karaya.
Sonra mutlaka yine regresyon uzmanı olan ortak dostumuz Yasemin’e uğruyoruz. Kısacık bir mola alıyoruz hayattan. O an sanki üç kişi değil de bir kişi oluyoruz. Derin ve içi dolu meselelere kahkaha atabilmenin, hayatla ve getirdikleriyle barışık olmanın, üstesinden gelebildiklerimize veya gelemediklerimize rağmen kendimizi alkışlamanın, samimi ve sıcacık bir kabul ediş halinin huzurunu paylaşıyoruz. Sadece 20 gün önce, ayrılırken birbirimize sıkı sıkı sarılıp dedik ki: “Olan iyidir.”
Bugün, Londra’da yalnızca 5 gün önce psikoloji yüksek lisansına başladığım Queen Mary Üniversitesi’nin kütüphanesinden akşam 20.00 sıralarında çıktığımda karşılaştığım sağanak yağışta yürürken Tülin ve Yasemin ile gülüşerek tekrar ettiğimiz o sihirli cümle çınladı kulaklarımda: “Olan iyidir.”
Yarın Her Zaman Vardır
Memleket aşkı koynumda, yavrularımın kokusu burnumun ucunda, aklımda yapmam gerekenlerin listesi, otobüs durağına doğru hızlıca koşarken, karşımdaki reklam panosundaki yazıya takıldı gözüm: “You did the best you could. Be kind to yourself. Take time to rest. There is always tomorrow.” (Elinden gelenin en iyisini yaptın. Kendine nazik ol. Dinlenmeye vakit ayır. Yarın her zaman vardır.)
Yüzümdeki yağmur damlacıklarına bu defa da göz yaşlarım eşlik etti. Ne kadar çok duyguyu sığdırmışım göğsüme! Heyecan, mutluluk, hüzün, kaygı, korku, coşkunluk, mağrurluk, merak, yorgunluk, yalnızlık, umut…
Ne çok duygu iç içe girmiş ve saklanmış bir köşede. Tıpkı yağmurdan kaçıp sığındığım bir ağacın altındaki titreyen bedenim gibi, öylece fark edilmeyi, görülmeyi, ifade edilmeyi bekliyor her biri titreyerek. Hepsi de ıslak, tıpkı benim gibi. Duygularım da ifade edilmediğinde üşüyorlar tıpkı bedenimin üşüdüğü gibi.
İyi Gelenler ve İlk Dersim
Otobüs yaklaşıyor, önümde duruyor, duraktakiler fark etmiş olacaklar beni ve üşüyen duygularımı, önceliği bana veriyorlar. Nezaket iyi geliyor. Otobüse biniyorum. Otobüs şoförü gülümsüyor; “Bugün öğrencilerden ücret almıyorum. Geçebilirsin.” diyor. Gülümsüyorum. Samimiyet iyi geliyor. Yaya geçidine yaklaşan yolcuları gören tüm araçlar yavaşlayıp duruyor, öncelik her zaman yayaların. Medeniyet iyi geliyor. Canary Wharfbölgesininışıklarını görüyorum. Sokakları gezen polis arabaları, gökdelenlerin altındaki güvenlik görevlileri, her köşeye yerleştirilmiş güvenlik kameraları, sokakları sabunla yıkayan araçlar, kazı çalışmasının etrafına çekilen set, “Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz” yazısı… Güvende hissetmek iyi geliyor.
Londra’da kendi evime yerleşene kadar beni misafir eden dostum Joulie’nin, eve geldiğimdeki sıcacık karşılaması, her ne işle meşgul olursa olsun elindekini bırakıp koşup bana sarılması ve kalbimin üzerinde atan kalbinin en az 8 saniye daha tüm benliğimi sarıp sarmalaması… Dünyanın bir başka ucunda bile olsam yuvada hissetmek iyi geliyor. Olan iyidir, dostlar. Evet, hayat hepimize kararında zorluklarla cilvesini tattırıyor bazen. Ama olanın, en saf ve yalın haliyle farkına vardığımızda zorluk, zorluk olmaktan çıkıp bir öğrenme fırsatına dönüşüyor.
Cognitive Psychology (Bilişsel Psikoloji) dersimde profesörümüz şöyle başladı ilk derse: “Bu dersi ve her dersi önce kendiniz için alıyorsunuz. Kim olduğunuzu, ihtiyaçlarınızı, davranışlarınızı, sebep sonuç ilişkisini, inançlarınızı, kullandığınız dili ve gücünü, zihin haritanızı daha iyi anlayacaksınız. Bu da sizi daha iyi birer terapist yapacak.”
Tüm duygularıma tek tek dokunma şansı verdiği için olana da hayata da teşekkür ederim. Güzel memleketime selam olsun.
Sevgi ve şükranlarımla…
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.