Farkındalık

Yeni çağın iletişim biçimi telepati olabilir mi?

Astrologların verilerine göre 21 Aralık 2020’de Jüpiter ve Satürn gezegenlerinin kavuşumuyla bilgi ve veri paylaşımının üst düzeyde olacağı “Kova Çağı” başladı. Kova burcunun başlıca özelliği iletişim gücü. Bu demek oluyor ki tüm insanlığın birbiriyle iletişimi ve bilgi alışverişi önümüzdeki 200 yıl boyunca had safhada artacak.

Bu çağın başlamasıyla birlikte kova burcuna has özelliklerden biri olan insanın özgün ve yenilikçi tarafı da ön plana çıkacak. Özgünlük ve yenilik deyince iletişim biçimlerinin de alışılmışın dışına çıkmasına hazırlıklı olalım. Sözlü, yazılı ve görsel iletişim türleri dışında yakın zamanda bir başka iletişim yöntemi olarak telepati de günlük hayatımıza dahil olacak gibi görünüyor. Ve bu beni müthiş heyecanlandırıyor!

Duyular dışı iletişime oldum olası ilgi duymuşumdur. Kişisel gelişime merak sardığımdan beri rüyalarımda sıklıkla öte alemlerdeki ruh ailemle buluştuğumu görüyorum. O sırada onlarla telepatik iletişime geçtiğimi hatırlıyorum. İki kaşımın arasından çıkan bir ışık dalgası sayesinde söze gerek kalmıyor. Rüya aleminde sesimi kullanmadan anlaşabiliyorsam dünyada da bunu yapmak neden mümkün olmasın ki?

Telepatik yolla haberleşmek bize şu an için ütopik geliyor olabilir. Dilimizi kullanmadan anlaşmak, sözcüklere gerek kalmadan iletişim kurmak… Kulağa abartılı mı geliyor? Her ne kadar şu an için bizlere imkânsız gibi görünse de insanlığın yakın zamanda deneyimleyeceği şey budur: Sözsüz iletişim.

Düşündüğümüz insanın kısa süre içinde bizi aramasına, yurtdışındaki arkadaşımızı özlediğimiz esnada bize mesaj atmasına şahit oluyoruz hepimiz. Tabii ki bunlar birer tesadüf değil. Bu gibi durumlarda tam bir telepatik iletişim vuku buluyor aslında.

Sabahtan akşama farkında olmadan defalarca telepatik bağlantı kuruyoruz. Bu türden bağlantıları günlük yaşantımızda bilinçsizce deneyimliyor olabiliriz. Bu bağlantıları bir de bilinçli şekilde kurduğumuzu düşünün. Hayatımız nasıl da değişir!

Her yenidoğan bebek daha kapsamlı ve ileri teknolojiye uyumlu bir beyinle dünyaya geliyor. Kısaca yeni nesillerin beyni için bizimkilerden daha hızlı bir işlemciye sahip diyebiliriz. Beynimizin bilgiyi ve veriyi aktarma hızı telepatik gücümüzü doğrudan etkiliyor.

Peki doğuştan telepatiye yatkın bireyler dışındaki kişiler için telepatik döneme geçiş nasıl kolaylaşır?

Sözlü iletişimde duygularımızı ve düşüncelerimizi ses tellerimiz ve dilimiz aracılığıyla aktarıyoruz. Telepati yoluyla iletişim kurarken ise beş duyumuz dışında zihnimizle elektromanyetik dalgalar gönderiyoruz. Yani düşünce gücümüzü kullanıyoruz.

Yakın gelecekte daha da çok insanın iletişim biçimi olarak benimseyeceği bilinçli telepati yeteneğimizi geliştirmek ise mümkün. Bunun için düşüncelerimizi kontrol etmeyi ve duygularımızı bastırmadan yaşamayı öğrenmeliyiz. Çünkü telepatik bağlantı kurmak için gelişkin bir konsantrasyon becerisine, sakin bir zihne ve duygu yükünden arınmış bir kalbe sahip olmamız gerekiyor.

Telepati pratiklerine başlamadan önce gün boyunca tekrar eden ve bizi aynı tip eylemlere iten düşüncelerimize dikkat edip not almak güzel bir başlangıç olacaktır. Böylece bu düşünceleri su yüzüne çıkartan tetikleyici duygularımızı fark edip dönüştürebiliriz. Otomatiğe bağlanmış düşünce zincirlerimizi kırmaya başladık mı sıra gelir zihnimizi susturmaya!

Zihnimizi sakinleştirmek, beynimizi telepatiye hazırlayan Alfa ve Theta frekanslarına geçiş için gerekli. Sabah sakin kafayla yapacağımız düzenli meditasyonlar ve nefes egzersizleri beynimizi bu dalga boylarına getirecektir.  

Meditasyon yapmakta zorlananlar için kristal ve Tibet çanak sesleri zihnimizi sessizleştirmek adına hoş bir hizmet sunuyor.

Dış seslere kapanıp iç alemimize dönmemize yarayan bu çalışmalar epifiz bezimizi aktive ediyor. Yeniden çocukluktaki gibi çalışmaya başlayan epifiz bezimiz bilincimizi genişletiyor ve telepatik güçlerimiz artıyor. İsa Mesih’in dediği gibi “Bir kez daha küçük çocuklar gibi olmadıkça cennetin krallığına yeniden giremezsiniz.” Farklı ülkelerde doğup büyüyen çocukların konuşmadan anlaşması ve oynaması gibi değil mi sizce de telepati?

Telepati gücümüze güç katacak diğer bir adım, kalbimizi travmalarımızın duygusal yüklerinden arındırmak. Bu aşamada profesyonel destek alabiliriz. Bilinçaltı temizliğe yönelik oluşturulmuş Access Consciousness ve Theta healing gibi yeni akım sistemlerin faydasını azımsayamayız.

Bu sistemlerin sunduğu araçlar önce kendimize sonra da diğerlerine karşı yargısız izleyici konumuna geçmemizi sağlıyor. Geliştireceğimiz yargısız bakış açılarıyla duygusal esaretin sonunu getirebiliyoruz. Böylece zihnimizi odaklamamıza engel olan duygusal tetiklenmeler ortadan kalkacaktır.

Halihazırda zihin kontrolüyle çalışan drone’ların varlığını ve düşünce gücüyle oynanan bilgisayar oyunlarını düşünecek olursak yakın dönemde telepati gücüyle yapılabileceklerin ucu bucağı görünmüyor.

Zihin gücü bu denli önem kazanırken telepati yeteneğimizi geliştirmek hem kişisel hem de toplumsal geleceğimiz için harika bir yatırım olacak.


©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

ipek-sevmet
15 yılı aşkın süre kurumsal firmalarda yönetici asistanlığı ve marka iletişim uzmanlığı yaparken profesyonel koçluk, Reiki, Access Consciousness ve Theta Healing disiplinlerine ait çeşitli eğitimler aldı. Meme kanseri atlattıktan sonra kendini tamamen şifa çalışmalarına adadı.