Tekamülün spiral bir süreç olduğunu, bazen ileri, bazen geriye doğru ilerlediğini çoğumuz biliyoruz. Biliyoruz ama tam olarak nasıl olduğunu pratik ediyor muyuz, emin değilim. Kendi içimde bu anları fark etmenin kıymetini deneyimlediğimden beri paylaşmak da elzem oldu. Malum, biz yazı işçileri yaza yaza, okuyup anlayarak idrak edenlerdeniz. Üzerine bir de pratik eklendi mi işte o zaman bir oluş hali gerçekleşiyor ve belki de kendi kişisel gelişimimizde bir eşik atlıyoruz.
İşte ben de son zamanlarda hem karanlık hem aydınlık böyle zamanlardan geçtim. Geçiyorum. Ve çok daha iyi anladım ki insan, geçtiğini sandığı sınavlardan tekrar tekrar sınanırmış ve dersi alamamışsa da aynı karanlık kuyulara düşer düşer çıkarmış. Ne mutlu ki güzel olan tarafı da bu. Aynı bir bilgisayar oyunu gibi… Kademeler atlanır, kademeler düşülür ama her seferinde bir çıkış bulunur. Önemli olan, yolda kalabilmektir.
“Yolcu, adanmış bir yolcuysa şayet, her zaman için neyi anlayamadığının gayretinde, ne olursa olsun illaki ilerlemeye niyetlidir.”
Aynı Mehter Marşı ve yürüyüşü gibi: İki ileri bir geri ama hep ileri. Hız esas değildir, hedef esastır ve ne zaman varılacağını yalnız Yaradan belirler. Sizce de çok güzel değil mi?Hep bir varabilme ihtimali var.
Düşünsenize sürekli ileri doğru gidebilsek ve ruhun en yüksek potansiyeline hızlıca ulaşsaydık hayat sıkıcı bir oyun olmaz mıydı? Halbuki böyle pek çetrefilli ama aynı zamanda zevkli de! Kişiye sorumluluk yükleyen, rengarenk harika bir yolculuk. Her karanlık gecenin, kör kuyunun muhteşem bir aydınlığı var. Bunu ancak deneyimlemiş ruhlar bilir ve karanlıklara düşüp tekamülde geri sardığında dahi hevesle tekrar ne zaman aydınlığa çıkacağını bekler. Bilir ki yanlışı vardır ve Yaradan, düzeltmesi için fırsatlar sunacaktır. Ama eğer fark etmez ve bu fırsatları görmezden gelirse de durmadan aynı üzücü olayları yaşayacaktır.
Sistem nasıl çalışıyor, geri sarmalar ne işe yarıyor?
Geri sarmalar çoğunlukla bizi daha büyük bir sıçrayışa hazırladığı gibi, frekansımızı ayarlamak konusunda da bize hizmet eder. Çünkü veremediğimiz sınavlar varsa ve biz, yanlış bir davranış modeli ile ilerliyorsak yerimizin hakkını veremiyor ve hayatta derslerimizi almamız gereken ilişki, durum ve olaylarla karşılaşamıyorsak sistem de çalışmıyor demektir. Yani özetle, bazen çıkarak, bazen düşerek olmamız gereken yerde ve frekansta olur o frekansın gerektirdiği olayları yaratırız. Yaratırız ki bunlardan öğrenebilelim. Eğer bu olaylar ve kişilerde bir tekrarlayan motif var ise işte o zaman tekamülde geri düştüğümüzü anlamalı ve alarm zillerini çalmalıyız.
Belki biraz içe dönerek, kendimizi sorgulayarak ve belki daha sessizleşerek gözlem yapmalıyız. Zira insan kendini olayların ve ilişkilerin dışına aldığında göremediği şeyleri görüp, idrak edebilme özelliğine sahip oluyor. Bol meditasyon, sakinlik, yazmak, hissetmek…Her ne iyi geliyorsa onu yapabilme halleri…
Bende de süreç böyle işledi. İçime kapandığım bir kış mevsimini geride bıraktım. Durdum. Gözlemledim. Nefes aldım. Verdiğim kadar alabiliyor muyum, baktım. Dengeye gelmekle çok uğraştım. Haliyle bazı şeyler alıştığım ve kolaylıkla kabul ettiğim gibi olmadı. Üzüldüğüm şeyler oldu. Ama ben değişip dönüştüm. Çünkü anladım ki dünyadaki ilişkiler de oluşlar da bir frekans meselesi ve ancak bu frekansların uyumuyla harmoni oluşabiliyor.
Benim için hayatımın en büyük dersi: Enerji alanımı korumak
O da tabi ki şimdilik. Tekamülümün bu bölümünün konusu bu sadece. Yani artık benden zaman, emek, özveri çalan, yıpratıcı hiçbir şeyde yokum. Ben başlatan, büyüten, çoğaltan enerjilerin, barışın sevginin ve ışığın rengiyim. Enerjim de buna göre olmalı, etrafımdaki insan ve olaylar da…
Bana verilmiş en büyük hediye olan özgür irademi hakkıyla kullanmanın nasıl bir şey olduğunu artık anlıyorum. Ve bilinçle bunu seçiyorum. O yüzden eğer şayet yine geri sararsam biliyorum ki bunu yapamadığımdandır. Hemen dönüp neyin veya kimin benden enerji çaldığına ve bunu ne pahasına yaptığıma bakmayı seçiyorum. Çünkü yıllarca ben Allah rızası ve bütünün hayrına çalışırken bunu hiç gözetmemiş insanları hayatıma çekebilmeyi de bir şekilde başarmışım. Şimdi de onlar bir zahmet geri dursunlar. Alanımı temizledim, bin kaplan gücüyle geri geliyorum.
Sevgili Yaradan öğrenmeyi nasip et bizlere!
Bir garip yolcu
Nihan
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.