BENLİĞİMİZ KADERİMİZİ, ÖZ SAYGIMIZ TUTUMLARIMIZI BELİRLER
Farkındalık Mümkünat

Benliğimiz kaderimizi, öz saygımız tutumlarımızı belirler

Öz saygı, bizim temel değerlerimizden ve temel ihtiyaçlarımızdan biridir.  Bir insanın bize nasıl davranması gerektiğini biz belirliyoruz. Hareketlerimiz, kendi öz saygımızı doğrudan etkileyen şeyler. Düşünmek ve yaşamak için gerekli olan düşünme yetimiz üzerinde çalışmak, faaliyetlerimize uygun bir bilinç kazandırır. Bu da hayatımızı olumlu yönde etkiler, elimizdeki öz güveni güçlendirir. Eğer zihnimize ve aklımıza güvenmezsek muhtemelen zihinsel olarak pasif kalırız ve faaliyetlerimiz hakkında gereken bilince sahip olamayız. Zorluklar karşısında daha az dayanıklı oluruz. Öz saygı da öz güvenle ilişkilidir ancak bunu kibir, egoizm veya haddini bilmezlikle karıştırmamak gerekir. Öz saygıda kendimize narsisistik bir boyutta saplantılı olmak yerine, kendi kimliğimize karşı geliştirdiğimiz olumlu bir tutumla var oluruz.

Öz saygısı yüksek olan bireylerin kişiler arası ilişkilerde daha toleranslı, daha bağımsız davrandıkları, fiziksel sağlıklarının daha iyi olduğu, grup etkileşimlerinin daha fazla olduğu, yaşamı daha anlamlı buldukları, daha iyi öğrenci oldukları, daha az kaygılı ve depresif oldukları gözlemlenmiştir. Zaman yönetimi, bedenimize bakma şeklimiz, kendimize özel zaman ayırma kabiliyetimiz, bir film veya kitap seçebilme yeteneğimiz bile öz saygımızın bir göstergesidir. Öz saygı, dışarıdan da görülebilen bir niteliktir; kendimize bakışımız, kişisel bakımımız, spor alışkanlıklarımız, giyim tarzımız ve kıyafet seçimimiz bize verdiğimiz değeri ve özeni gösterir. Eğer sık sık sözlerimizden dönüyorsak veya kendimize verdiğimiz sözleri sık sık ihlal ediyorsak bu da öz saygımızı etkileyen faktörlerden biridir. Kişinin kendine has ilkeleri ve değerleri yoksa, özsaygısı düşük olabilir.

Ben kendimi nasıl görüyorum?

Bir araştırma gösteriyor ki öz saygısı yüksek olanlar, öz saygısı düşük olanlara kıyasla verilen görevlerde çok daha uzun süre dayanabiliyorlar. Azimle devam ederseniz başarma ihtimaliniz yükselecektir. Kendimizi nasıl görürsek, bu görüşümüz güçlenir. Olur da tam tersi biri çıkarsa ve bizi değersizleştirmeye kalkarsa “Bir dakika arkadaşım, sen ne yapıyorsun ki?” deriz. Ama eğer kendimize saygımız yoksa bize her türlü saygısızlığı yapabilirler ve bunu doğal olarak karşılarız. Karşı taraf da bu sineye çekişi “Sen kendine değer vermiyorsan ben sana niye değer vereyim ki?” diye yorumlayacaktır.

Öz saygı çocuklukta başlar ve yaş aldıkça gelişir veya azalır. Bu konuda yapılan araştırmalar çocuklarda yüksek öz saygının beş durumla ilişkilendirildiğini ortaya koymuştur. Bu araştırmada yüksek öz saygısı olan çocukların büyüdükleri evlere ve ebeveynlere bakılmış ve çıkan sonuçlar şunlar olmuştur:

  • Bu çocuklar düşüncelerinin, duygularının ve kişiliklerinin tamamen kabul edildiğini gördükleri ortamlarda büyümüşlerdir; yani öz saygısı yüksek olan çocuklardır
  • Adil ve baskıcı olmayan, tartışılabilir sınırlar içinde hareket edebilme imkânı bulmuş çocuklar; sınırsız özgürlük verilmemiştir.
  • Çocuklar insan olarak onurlarına ve gururlarına saygı duyulduğunu hissetmişler ve ebeveynlerin psikolojik ve fiziksel şiddetine maruz kalmamışlardır. İstekleri makul düzeyde karşılanmıştır.
  • Baskın olmayan ve çocuklarının yetenekleri dahilinde makul bir performans beklentisi olan ailelere sahiptirler.
  • Ebeveynlerinin kendi öz saygıları yüksek olduğundan dolayı bu çocuklar böyle bir ortamda büyümüşlerdir. Ebeveynler zaten öz yeterlilik sahibi insanlar ve çocuklara bu modeli sunmuşlardır.

Peki, öz saygımızı nasıl yükseltebiliriz?

Bu içsel bir süreç olduğu için kaynağın bizde olduğunu bilmemiz gerekiyor. Öncelikle kendimizi çok iyi tanımamız gerekiyor. Zayıf ve güçlü yönlerimizi bilip onları anlamamız, üzerine gitmemiz ve düzeltmemiz gerekiyor. Kendimizi kabul edebilmemiz için bunları yapıyoruz; önce ben kendimi kabul edeceğim, başkalarının beni kabul etmesi için değil. Kendimle yüzleşiyorum, eksiklerimle…

Yüksek öz saygıda, zorlu ve değerli hedefler belirlenir. Bu hedeflerin zorluklarını biliriz ve onlara ulaştıkça öz saygımızı güçlendiririz. Düşük öz saygı ise tanıdık ve kolay olanın güvenilir olduğunu düşünme eğilimindedir. Kendimizi alışılmışın dışına çıkarmak yerine, konfor alanımıza hapsoluruz ve bu zayıf bir öz saygıya hizmet eder. Yeni bir başarısızlık yaşadığımızda, öz saygımız varsa hemen yıkılmayız, toparlarız ve “Hadi bakalım, baştan başlıyoruz.” diyebiliriz.

“Hep denedin, hep yenildin ama olsun, yine dene. Yine dene, yine yenil, daha güzel yenil.”

Öz saygımız yüksekse muhtemelen etrafınızdaki insanların da benzer düşüncelere sahip olduğunu gözlemleyebiliriz. Zehirli ilişkiler yerine besleyici ilişkiler kurmak isteriz ve öz saygısı yüksek insanlarla bir aradayken kendimizi evimizde gibi hisseder, rahat oluruz.Kendine saygısı olan biri karşısındakileri hemen yaftalamaz, onlar hakkında olumsuz düşüncelere kapılmaz ya da tehdit gibi algılamaz. Hayatında herkesten bir aşağılama, reddetme veya ihanet beklentisi içinde olmaz. Böyle otomatik beklentilere girmez.

Eğer benim kim olduğuma saygım yoksa, bu durumdan memnun değilsem veya duygusal olarak eksik hissediyorsam ne olacak? Başkalarını onaylama veya onaylanma kaynağı olarak görmeye başlarım, değil mi? Hayran olunacak insanlar aramak yerine eleştirecek veya kinayacak insanlar aramaya başlarım. Kendimi yansıttığım profilimden etkilenen insanları arayışına çıkarım, gerçeklerin peşinde değilim. Kendini sevmeyen başkalarını da sevmez, diyoruz ya, neden böyle diyoruz? Çünkü kendimi olduğum gibi kabul etmemişim, kendimi olduğum gibi sevmemişim. Senin bana olan sevgini nasıl kabul edebilirim, hatta sana nasıl inanabilirim ki?

Kendi içimde bile kendimi sevilmeye layık görmezken sen neden beni seveceksin?

Eğer böyle biriysem içsel güven duygumun temelleri yoktur, yani içten içe acı çekmeye layık biri olarak görürüm kendimi. Mutluluğu kendime hak görmez bu yüzden hayatımda beni terk edecek birini bulurum ya da hayatımı dar edecek birini bulurum. Çünkü bana yakışan budur derim. Ya da güven verecek birini bulurum, onu da manipüle ederim: neden böyle düşündü, neden aramadı, neden telefonuma cevap vermedi… Küçük tartışmaları olayları inanılmaz büyütürüm, bağımlı ve baskın davranıp kontrol etmeye çalışırım. Kendimi her defasında sabote ederim çünkü içten içe mutlu olmaya hakkım olmadığını düşünürüm. Kendime engel olurum.

Benliğimiz neredeyse kaderimizdir. Peki ama neden? Benlik kavramımız, bilinçli ya da bilinçaltında kendimizi kim ve ne olarak gördüğümüzdür. Kendiyle ilgili inancınız ne ise kendini gerçekleştiren bir kehanet gibi hayatınıza bunu deneyimlersiniz ve karşınızda sürekli böyle insanlar çıkar.

Kafka’nın en yakın arkadaşı Max Brod’la darılınca söylediği “Beni üzecek gücü sana verdiğim için kendimden özür dilerim.” ifadesinde Kafka ne demek istiyor? O gücü veren biziz. Kendimiz, saygısızlıklara izin verdiğimiz zaman dediğim gibi karşı taraf bunu anlar. Size rahatsız edici şeyler yapıldığında her defasında affediyorsanız, siz olsanız kendinize saygı duyar mıydınız? Cevabını siz verin.

Kendinizi her zaman dünkü halinizle karşılaştırın

Psikolojide öz saygi ile verilen başka bir örnek ise Maslow’un ünlü ihtiyaçlar hiyerarşisidir. Maslow’un hiyerarşisi öz saygı, yiyecek ve su gibi temel hayatta kalma ihtiyaçlarının üzerine konulmuştur. Öz saygının 2 bileşeni vardır. İlki öz yeterliliktir. Bu, hayatın zorlukları karşısında temel güven duygumuzdur. İkincisi ise kendini mutlu olmaya layık görmek, kendinden emin olmaktır.

“Ben değerli biriyim” deyin ve kendinizi, başarılarınızı küçümsemeyin. Geçmişte olanlar ve şu an yaşadıklarınızla gurur duyun, kendinizi tanıyın. Başkalarının gurur duymasını beklemek zorunda değiliz. Öz bakımımızı ihmal etmeyelim, hayır demeyi öğrenelim, hayatta amaçsız yaşamayalım. Kişisel gelişimimize önem verelim, kendimizi geliştirelim ve kendimizi diğer insanlarla değil, kendi geçmişimizle karşılaştıralım. Mükemmeliyetçiliği acilen bırakalım. Eğer işin içinden çıkamıyorsak terapi görmeyi düşünelim ve duygularımızın köklerine inelim.


©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.