Beslenme ile Genetik Arasındaki İlişki
Beslenme Mümkünat

Beslenme ile genetik arasındaki ilişki

Alman filozof Ludwig Feuerbach, 1850’de “Ne yerseniz O’sunuz” demiştir. Neredeyse 200 yıllık olan bu deyimin zamanımızda hala geçerli olduğunu görüyoruz. Ancak bu sefer “Ne yerseniz O’sunuz” demek yerine “Ne yerseniz DNA’nızda kodlanmış olabilir” diyebiliriz. Çünkü yakın zamanda araştırmalar bize bazı hastalıklara yatkın olmamızın altında genetiğimizin rol oynadığını göstermiştir.  Ailemizden kalıtsal olarak gelen DNA’ımız her birimizin haritasıdır. Bu genetik miras doğduğumuz günden sonra bireysel seçimlerimiz ve çevresel faktörlerin altında değişim geçiriyor. Her ne kadar doğduğumuz aile genlerinin bizler üzerinde büyük etkisi olsa da bu etkinin doğru veya yanlış seçimler sayesinde değişebileceği de görülmüştür.

Bunu için en iyi örnek Hollanda’daki Kohort çalışması sonucunda ortaya çıkan görüntülerdir. 1944 kışında, korkunç bir kıtlık Hollanda’yı kasırıp kavurdu ve bu durum Mayıs 1945’e kadar da devam etti. “Açlık Kışı” diye biline bu zaman diliminde ortalama Hollanda vatandaşının aldığı kalori miktarı 1000 kcal kadardı.  Bu zorlu dönemde hamile kalıp doğum yapan kadınlar, diğer çocuklarına kıyasla; diyabet, kalp-damar hastalıkları ve obezite gibi kronik rahatsızlıkların, daha yüksek oranlarda olduğu kardeşler doğurdu. Peki, doğumdan önce yaşanan bir olay, nasıl olur da yıllar sonra sağlıkları üzerinde bu kadar güçlü bir etki sahibi olabilir? Bu sorunun cevabını nutrigenomik de bulabiliriz. Nutrigenomik, nutrigenetik ile karıştırılmasın, DNA metilasyonu, epigenetik ve metabolik düzenleme süreçleri gibi beslenme alımından etkilenen genom bazlı kalıpları araştırır.

Beslenme genomiğinin ilkeleri

Beslenme genomiğinin dört ilkesi vardır:

  1. Diyetin, bazı bireylerde belirli koşullar altında birçok hastalık için kritik bir faktör olduğu düşünülmektedir.
  2. Diyet içerikleri gen yapısını ve/veya gen ifadesini ve dolayısıyla insan genomunu değiştirir.
  3. Bireyler arasındaki genotip çeşitliliği, sağlık ve hastalık arasındaki dengeyi açıklayabilir.
  4. Düzenlenmesinde diyet faktörlerine bağımlı olan genler, kronik hastalıkların başlamasında, yaygınlaşmasında, ilerlemesinde ve ilerlemesinde rol oynayabilir.

Genomik sağlığı iyileştirmek için ne tür besinler tercih edilmelidir?

Genetik sağlığımızın yapı taşını oluşturan beslenme düzenimizin pozitif yönde ilerlemesi için diyetimizde tahıllar, tohumlar ve çekirdekler, sebzeler ve meyveler, baklagiller ve yağsız etler açısından zengin olması gerekiyor. Böylelikle DNA hasarını ve inflamasyonu önleyebilir, aynı zamanda hücresel düzeyde sağlığımızı destekleyebiliriz.

Bu tür bir diyet, vücudumuzun ihtiyaç duyduğu temel besin maddelerini sağlayarak, epigenetik değişikliklerin olumlu yönde gerçekleşmesine katkıda bulunur. Ayrıca, antioksidanlar ve fitokimyasallar açısından zengin gıdalar tüketmek, oksidatif stresle mücadele ederek yaşlanma sürecini yavaşlatabilir ve kronik hastalık riskini azaltabilir. Sağlıklı bir genetik yapı için dengeli ve besleyici bir diyet, sadece fiziksel sağlığımızı değil, aynı zamanda genel yaşam kalitemizi de artırır.

Referanslar


©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.