FAZLA FARKINDALIK SPİRİTÜELLERİN AFYONUDUR
Farkındalık

Fazla farkındalık spiritüellerin afyonudur

Geçen aylarda bir gün, bir konuya fazlaca kafa yorarken bazen istemeden her şeyi analiz etmeye çalıştığımı düşündüm. Evet hala. Her şeyi aşırı analiz etmek, karar verme sürecini zorlaştırıyor ve sürekli olarak seçenekler arasında kararsız kalmama neden oluyordu.

Kişisel gelişim alanına koçluk eğitimleriyle 2015 yılında 27 yaşında girdim. 9 sene önceki kendime baktığımda geçtiğim yollarda fark ettim ki bu alan günden güne gelişiyor ama bir yandan da kirleniyor. Geliştirmeye, dönüştürmeye ve bazen de belki iyileştirmeye ant içmiş insanların yerini “farkındalıksız” kesime yukarıdan bakan, meslektaşlarıyla bir araya geldiği ortamlarda onları yapay bir gülümsemeyle küçük gören, savaştığı egosunun oklarına yenik düşen spiritüeller aldı. Bana kızmanızı istemem ama siz de biliyorsunuz ki durum maalesef böyle.

Önce kendimi geliştireyim de sonra anlarım

Farkındalık kazanmanın gerçekten yaşı yok. Terapilere, psikoloji ile ilgili eğitimlere ve seanslara lise yıllarında başladığım için ben biraz şanslı kesimdenim. Yaşıtlarıma göre “kafası farklı çalışıyor” öğrencilerindendim ben. Zeki ama çalışmıyordum yani. Yine de belli bir yaşın üstündeyken kendini keşfeden çokça insan tanıdım. Onlar benden öğrendi, ben de onlardan. Henüz alan kirlenmemişken ve ben fazla farkındalıktan kafayı yememişken yani. Sürekli olarak kendimi ve çevremi gözlemlemek, beni gelecekteki olumsuz senaryoları düşünmeye itiyordu zaman zaman. Bu da zaten küçük yaşlardan beri var olan anksiyetemi artırmaya başladı. Stres seviyem yükseldikçe zihinsel yorgunluğum arttı. O eğitimden bu eğitime, şu şifa çalışmasından bu farkındalık seminerine koşup durdum.

“Sandım ki ne kadar çok şey öğrenirsem o kadar anlayabileceğim bana zarar veren insanları. Sandım ki ne kadar çok geliştirirsem kendimi o kadar yardım edebileceğim yaralı olanlara. Öyle olmadı.”

Öğrendiklerimle, uyguladıklarımla, yazıp çizdiklerimle bir gün kalakaldım. Kaldım ama durdum mu? Hayır. Önce kendi yorgunluğumu görmezden geldim. Vermeye alışmıştım ne diye duracaktım ki? Hem ne kadar insana yardım edersem o kadar başarılı hissedecektim. Bir “şey” yapmış olacaktım ve bir iz bırakacaktım hayatta. İz bırakma isteği, obsesifçe belli düşünce ve ekollere saplanmama neden oldu. Psikoloji eğitimleri, master olma yolu falan derken baktım ne kadar fark edersem o kadar yük oluyor bana. Konsantrasyon güçlüğü, yorgunluk hissi ve genel bir bitkinlik de cabası. Sağlığım, bedenimden bana avazı çıktığı kadar bağırırken 30 yaşıma girecek olmanın bilmişliğiyle onu duymazdan geldim. Hadi be dedim sen de. Spiritüelim ya, üstün hissediyorum biraz. Farkında olmayanlara içten içe üzülüyorum bazen belki acıyorum. Sonra da yardıma koşuyorum. Alanın ikiyüzlülüğü tam da burada başlıyor ve aslında Ferrarisini satan özel sektör beyaz yakalısının daha fazla para kazanmak için bunu yapmasından hiçbir farkı yok.

Peki ben bu farkındalıkla ne yapacağım?

Gördüm ki umut satan bir sürü insan vardı. Benim akademik temelle birleştirmeye gayret ettiğim ve havada kalan bilgileri yer çekimine karşı koyarak inatla alıp yere indirme çabam, rahatsızlık hissimi artırdı. Ve bu aşırı farkındalık, sosyal hayatımda kimi zaman izole hissetmeme neden oldu. Hayır bir yandan da eğitimlerde her şeyin sebebinin ben olduğum öğretiliyordu. Karşıdaki suratıma tükürse o tükürükten öğrenmem gereken bir şey vardı? Kafama yıldırım düşse acaba bu yıldırım bana ne anlatmak istiyordu? İşte bu fazla farkındalık ve sorgulama, sürekli olarak kendi hatalarım, kusurlarım ve eksikliklerim üzerine odaklanmama neden oldu. Sağlamadı, neden oldu. Bu da bir süre özgüven eksikliği ve düşük benlik saygısı hissetmeme yol açtı. Elime yüzüme bulaştırmıştım kısacası.

Olumlamalar, 777’ler ve aynaya bakıp ben şahaneyim’ler sosyal medyayı sardığında tamam dedim, buraya kadar. Yaşam koçluğu adı altında verilen yalan yanlış eğitimler, meditasyon adı altında yaptırılan ve insanların zihnini bulandıran bazı uygulamalar ve enerji çalışmaları iyice yayılınca ben koçluk yapıyorum diyemez oldum. Yazmam gerekiyordu. Yazarsam “iz bırakacaktım.” Hem de kendime ait, bana dair ve kirlenmemiş bir iz. Asla kirletilemeyecek tek alanım kalmıştı. İşte iyileşmeye o zaman başladım. Spiritüel çalışmaların içinden sonunda kendim gibi çıkabilmiştim. Ekolleri, akıl verenleri, şişik egosuyla burnu düşse yerden almayanları, kendi tuzu kuru hayatından zor yaşamlara yapması gereken 5 şey olduğunu anlatanları silmiştim kendi yol haritamdan. Benim yolum, yola çıkmak isteyenlerle olmalıydı. Yardım üzerine değil yol arkadaşlığı yapmak üzerine buluşmalıydım herkesle.

Eğitmen, koç ve içerik üreten biri olarak kendi hızımda devam ettim yoluma. Fazla farkındalıklı olmayı fırsata çevirmeyi öğrendim. Zihnimi eğitmeyi, duygularımla barışmayı, her şeyin benimle ilgili olmadığını, insanların da farkında olmasalar bile benim gibi her zaman öğrenme aşamasında olduğunu kavradım. Kimseye benden büyük diye saygı duymamam, küçük diye sevmemem gerektiğini anladım.

“Bir insana duyacağım saygı onun ruhunun kalemiyle ilgiliydi. Kalemiyle neyi nasıl yazdığıyla. Üslubuyla yani.”

Kimi zaman ego tuzağına düşmedim değil. Amaan dedim ona ne anlatacağım allah aşkına, koskoca insan. Ama o koskoca insan, çocuk gibi buruluyordu bazen. Büyümeye ihtiyacı vardı. Eski ben olsaydım ona yardım etmek için çabalar, edemeyince kendime de ona da kızardım. Şimdiyse o çocuğu görüyorum ve ihtiyaçlarını anlıyorum. Fazla farkındalığım artık bana yük olmuyor aksine çare buluyor.

Aynı alanda çalıştığım meslektaşlarım, umarım bana kızmadınız. Lütfen bu yazıyı önce bir öz eleştiri olarak görün. Belki fazla farkındalığınız size de yük olmaktan çıkar.  


©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

ASLI ŞENGÜN
Üniversitede aldığı iletişim ve edebiyata dair kuramsal alt yapı ve tekniklerle fikirlerini çeşitli sitelerde yazarak pekiştirmeye ve herkesle paylaşmaya çalışıyor. Bir yandan içerik üretirken bir yandan aldığı eğitimlerle iletişim tekniklerini referans alarak yol arkadaşlığı yaptığı koçluk sistemiyle yetişkinlerin ve öğrencilerin hayatına dokunuyor. Düzenlediği eğitimler ve atölyelerle de evrendeki iyi yaşam çemberinde yeni nesil rehber ve öğrenci olma görevine devam ediyor. Sosyal medya hesabında içerik üretip yazmaya devam ederken aynı zamanda Mümkün Dergi bünyesinde yazı işleri müdürlüğü ve editörlük yapıyor.