İster işin ister ilişkilerin veya kişisel özlemlerin zorluklarından kaynaklansın, stres insan yaşamındaki en büyük mücadele alanlarından biri. Stres, zaman zaman bizi korkularımızla yüzleşmeye ve yolculuğumuzu tanımlayan belirsizliklerde gezinmeye zorlar. Dahası, stresi yorumlama ve yönetme şeklimiz psikolojik dayanıklılığımızı etkileyerek zorluklardan geri dönme kapasitemizi şekillendirir.
Dr. Seran Şimşir yakın zamanda stresin ne olduğunu ve nasıl başa çıkabileceğimizi anlatan hem pratik hem teknik okumalar içeren bir kitap yazdı. Biz de Seran Bey ile hepimizin meselesi olan stresin ne olduğunu ve onunla nasıl başa çıkabileceğimizi konuştuk.
Bize kendiniz ve ilgi alanlarınız hakkında bilgi verir misiniz?
İnsanları ve yaşam birikimlerini seviyorum. Mesleğimin de buna katkısı var. Yaklaşık kırk yıldır hekimlik yapıyorum. Anestezi ve yoğun bakım uzmanıyım. Son on yıldır çalışmalarım bilimsel sağlıklı yaşam, sağlıkla ilgili parametrelerin kalite ve kantite olarak artırımı ile bunların getirisi olarak sağlıklı uzun yaşam üzerine yoğunlaştı. Ataşehir’de bu hizmetleri verdiğim bir merkezim var. Amerika ve yurt dışındaki medikal antiaging merkezleri ile koordineli çalışıyoruz. Konuyla ilgili bilimsel gelişmeleri yakından takip ediyor ve uyguluyoruz.
Mücadeleci bir yapım var. Seyahati, dostlarımla birlikte olmayı, doğayı ve denizi seviyorum. Yelkenliyle seyir, tutku düzeyinde hobim. Muhtelif zamanlarda Ege, Adriyatik, Manş ve Kuzey denizlerine açılabilme şansım oldu.
Farkındalık, stresle mücadelede çok önemli
Hepimiz stresi biliyoruz ama belki de yanlış tanımlıyoruz. Kitabınızda stresin aslında “her insanın meselesi” olduğunu vurgulamışsınız. Stres kaynakları ve duygu durumları arasındaki ilişkiyi açıklar mısınız bize?
Vücudumuzun galaksi boyutunda çapraz ilişkileri ve kendi içinde sağladığı bir dengesi var. Stresi bu dengeyi bozabilecek her türlü faktör olarak kabul edebiliriz. Bu etki ile başlayan reaksiyonlar ve vücut içindeki yansımalar da stres cevabı oluşturur. Stres kaynaklarının beden içindeki dengeyi bozması ve strese cevaba bağlı olarak beynimizin ve duygu durumumuzun da bu dalgalanmalardan etkilenmesi doğaldır.
Duyguların belirlenmesi, beynimizin ve sinir sistemimizin iletilerinde rol oynayan biyokimyasal ve fiziksel süreçler üzerinden olur. Hormonlar, organların performansı, akut ve kronik hastalıklar, çevre gibi çoklu faktörler bu süreçler üzerinde etkili olurken vücut sağlığı ve rezervlerin zenginliği de bu etkilere toleransı arttırır.
Sonuç olarak her türlü stres, beden ve duygu durumumuzu etkilerken beden sağlığı ve beden içi rezerv düzeyimiz etkinin çapını belirler.
Duygu durumlarımızı doğru anlamlandırmak, günlük yaşamda başa çıkmaya çalıştığımız stres hallerini dengeleyebilmek için bir ilk adımdır diyebilir miyiz?
Farkındalığın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bunun için doğru bilgiye ulaşmak çok önemli. Neyin nasıl olduğunu, mekanizmalarını bilmek sorunların oluşmasını engellemek ya da üstesinden gelmek anlamında yardımcı olacaktır. Kitabı yazmam ve okuyucuya faydalı olacağına inanma konusundaki motivasyonum bu zaten.
Kendini bil, vagusun önemini öğren
Beyin-bağırsak-bağışıklık üçgenini son dönemde sıkça duyuyoruz. Kitabınızda bunun yanına bir de “kendini bilme” eklendi. Kendimizi bilirsek tam olarak neyi sağlamış oluruz?
Beyin, bağırsak ve bağışıklık, stresten etkilenen ve etkilenimlerini tüm vücuda yansıtabilecek güçte temel organ ve sistemler gurubudur. Nelerin ne kadar etkilenebileceğini bilmek, neleri ne kadar önleyebileceğimiz ve çözebileceğimiz noktalarında da bize alan kazandırıyor. Şimdilerde modern tıpta kabul gören, sağlıkla ilgili süreçleri vücut bütünü üzerinden değerlendirmek, negatif katkısı olan durumları ortadan kaldırmak ve proaktif takip etmektir.
“Kendimizi, bedenimizi ve mekanizmalarını bilmek vücut bütününde kontrolümüzü, sağlıklı olma ve kalma şansımızı artıracaktır.”
Vagus sinirinin resmen bir haber ağı oluşturduğunu öğrendim sayenizde. Sindirimden horlamaya kadar olan etkisi beni çok şaşırttı. Bilmeyenler için bu ilişkiden biraz bahseder misiniz?
Vagus sinirinin önemi ne yazık ki hak ettiğine göre biraz geri planda kaldı diyebilirim. Vücudun en kompleks yapıdaki uzun siniridir. İsmi, Latince dolaşmak anlamından türetilmiştir ve haklı bir tanımlamadır. Baş ve boyunda, göğüs ve karın boşluğunda birçok önemli organa dal verir. Hem duyusal hem de motor lifler taşır. Vücudun biyoritmi çerçevesinde iki sistemden biri olan parasempatik sistemin etkili siniridir. Uyku döneminde ön plandadır. Kalbin hızını yavaşlatır, bizi sakinleştirir. İç organlarımızın durumunu beyne iletir ve düzgün çalışmalarına katkı sağlar. Ses çıkarmaktan, dış kulak yoluna kadar, horlamadan bağırsak sisteminin düzgün çalışmasına, kalp hızı, iç organların performansı dahil katkı sağlar.
Son dönemde çokça konuşulan yeme bozukluğu probleminin stresle ilişkisini biliyoruz. Stres, yeme bozukluğuna ve obeziteye, obezite de yine strese yol açıyor sanki. Belki de depresyona gidiyor. Bu kısır döngüden çıkmak için atılması gereken en temel adımlar nelerdir?
Obezite, aslında bir hastalık hali olarak değerlendirilebilir. Birçok sistem, problem içindedir. Dediğiniz gibi stres, kan şekerini yükselten, bağırsak geçirgenliğini artıran katkıları nedeniyle obeziteye zemin hazırlar. Obezite oluşunca vücut içi ve beyindeki genel enflamasyon hali stresi körükler ve genelde depresyona da yol açar. Kısır döngüyü kırmak konuyla ilgili farkındalık yaratmak, çözüm için önemli adımlardan biridir. Birçok sistem etkilendiğinden kişiyi bilinçlendirip hayat tarzını da içine alan, bütüncül bakışlı, kişiye özgü, başarıya ulaşacak adımlar atmak mümkündür.
Kitabınızda “Melankoli davranışları açık yara gibidir.” alıntısını yapmışsınız Freud’dan. Depresyon ve beyin hastalıkları ile savaşta yeni bir hobi edinmek bu açık yaraya nasıl etki ediyor?
Beyni oluşturan sinir hücrelerinin organize olma, kendini geliştirebilme yeteneğine nöroplastisite diyoruz. Hobi edinmenin nöroplastisiteyi olumlu yönde etkilediğine dair bulgular var. Hobinin çeşidine göre başkaları ile paylaşım, beyni meşgul etme ve alınan haz da yardımcı unsurlar olarak sayılabilir. Yeni hobiler edinmek, depresyon ve beyin hastalıkları ile savaşta ilave yardımcı unsur olabilir.
Duyguların ağırlığı ve fiziksel aşınma
Kadınların ile erkeklerin strese karşı oluşturduğu tepkiler arasındaki temelde nasıl farklar var?
Biyolojik yapılar benzer gibi görünse de geçmiş yaşamların kişiye özgü etkisi ve içinde oldukları toplumun yapısı nedeniyle, erkek ve kadınlar farklı stresörlere maruz kalırlar. Ayrıca stres kaynağına yükledikleri anlamlar da ayrışır. Hatta stres yönetimi çerçevesinde geçmişte yaşanmış tecrübeler nedeniyle strese cevapları da farklıdır.
Erkek egemen toplumlarda, kadın üzerindeki baskı ve stresörler daha fazladır. Buna annelik içgüdüsü ve duygusal yapıyı da ilave edebiliriz. Bu toplumlarda çalışma hayatındaki kadınlar iş hayatına ilave olarak ev ve çocukla ilgilenmek zorunda kalmaları nedeniyle daha fazla stresöre maruz kalırlar. Bir yandan da stresle başa çıkmakta daha tecrübe kazandıkları da düşünülebilir.
“Kadınlar genelde stresörlere daha psikolojik ve duygu ağırlıklı, erkekler ise daha agresif ve fiziksel süreçte cevap verirler. Bu yüzden fiziksel aşınma erkeklerde daha fazladır, ömürlerine de yansır.”
Not ala ala okuduğum bölüm: Stres Dengeleyiciler’den bahsettiğiniz yer oldu J Sağlıklı beslenme, meditasyon önerilerinin yanında görevleri paylaşmak ve kontrolcü yapıdan bahsetmişsiniz. Hayır diyememek ve her şeyi kontrol etmeye çalışmak ne yaratıyor insan vücudunda?
Hep vurgulamaya çalıştığım gibi evrende ve bedenimizde her şey denge ve ahenk içinde olmalı. Evren içinde, beden içinde süreğenlik buna bağlı.
Gereğinden fazla sorumluluk, gereğinden fazla streslere maruz kalmak demektir. Aynı şekilde her şeyi kontrol etme çabası da. Neyin ne kadar gerektiği konusu kişisel değerlendirmeye açık olsa da hayır diyememek ve her şeyi kontrol çabası gittikçe taşınmaz hale gelip anı yaşama şansınızı zora sokacaktır. Sonuçta duygusal ve bedensel yıpranma artacaktır.
Görevleri paylaşma, stres yükünü dağıtacaktır. Ayrıca birlikteliğin getireceği çok yönlü katkıyı da buna artı olarak ilave edebiliriz.
Gördüğünüz gibi her şeyin başı stressiz bir yaşam sevgili okurlar. Kolaylıkla, huzurla, dinginlikle geçen stresten mümkün olduğunca uzak bir yaşam diliyorum hepimize.
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.