4 Ekim 2025’te, Kocaeli Kongre Merkezi’nde coşkuyla kapılarını açan 15. Uluslararası Kocaeli Kitap Fuarı, sadece kitapların değil, duyguların da bir araya geldiği muhteşem bir şölen olarak edebiyatseverleri kucaklıyor. Yıllardır geleneksel bir buluşma noktası olan bu fuar, her sene binlerce yazarı, yayıncıyı ve okuru ağırlarken, bu yıl özellikle aşk temalı etkinliklerle kalpleri daha da yakından sarmalıyor. Düşünün: Sabahın erken saatlerinde fuar alanına adım attığınızda, havada karışan mürekkep kokusuyla birlikte, Türk edebiyatının unutulmaz aşk hikayelerinin fısıltıları yankılanıyor. Stantlarda dizili Sabahattin Ali’nin hüznü, Halit Ziya Uşaklıgil’in yasak tutkusu, Orhan Pamuk’un müzeye dönüşen anıları… Kocaeli’nin sanayi ve kültürün kesişim noktasında yükselen bu fuar, okurlara sadece kitap satmıyor; aşkın, yalnızlığın ve toplumsal çalkantıların derinliklerine bir kapı aralıyor. Pandemi sonrası ilk büyük buluşmalarından beri her geçen yıl büyüyen etkinlik, bu sene de uluslararası yazarları ağırlayarak Türk edebiyatını evrensel bir pencereden sunuyor. Aşk romanları panelleri, şiir dinletileri ve romantik edebiyat atölyeleriyle dolu program, ziyaretçileri sadece okumaya değil, hissetmeye davet ediyor. Peki, neden aşk romanları? Çünkü Türk edebiyatı, Cumhuriyet’in kuruluşundan günümüze, bireysel tutkuları toplumsal yaralara dönüştürerek bizi kendimize ayna tutuyor. Bu liste, tam da bu yüzden derlendi: Klasiklerden modernlere, psikolojik derinlikten tarihi dokulara uzanan en değerli 10 eseri seçerek, fuarın ruhuna yakışır bir yolculuk sunuyoruz. Her birini kısaca anlatarak, Kocaeli’nin bu edebiyat şöleninde keşfedeceğiniz hazinelerin tadını çıkarmaya ne dersiniz?

1. Kürk Mantolu Madonna- Sabahattin Ali
Kürk Mantolu Madonna hüzünlü bir aşk hikayesi. Ancak sadece bir kadın ve erkek arasında olabilecek bir aşk değil. Sanki Doğu ile Batı arasındaki sonu güzel olmayan ilişkiyi de anlatıyor.

2. Aşk-ı Memnu- Halit Ziya Uşaklıgil
Lüks bir yalıda gelişen yasak aşkı merkeze alan eser, modern bir kadın trajedisi olarak öne çıkan Bihter ile Behlül’ün ilişkisi üzerinden toplum normlarına karşı bireysel arzuların trajedisini işleyen Aşk- Memnu, yazıldığı döneme esir olmayarak uzun yıllar boyunca okunmayı sürdürmüş, birçok eleştirmene göre Halid Ziya’nın en başarılı romanıdır.

3. Huzur- Ahmet Hamdi Tanpınar
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur romanında, Mümtaz’ın iç nizam arayışı ile hastalık, ölüm, tabiat ve medeniyet gibi temaların iç içe geçtiği Mümtaz-Nuran aşkı, İstanbul’u kahramanlaştırarak Cumhuriyet aydınlarının huzursuzluğunu yansıtır.

4. Eylül- Mehmet Rauf
Eylül romanı, kocasının kuzeni ile yasak aşk yaşayan bir kadının ve eşinin psikolojik durumunu anlatır. Roman; Suat, Necip ve Süreyya arasındaki aşk üçgenini konu edinmektedir.

5. Sergüzeşt- Samipaşazade Sezai
Samipaşazâde Sezâi’nin Sergüzeşti, küçük bir Çerkez kızının, Dilber’in, annenin sıcak kucağından vahşice koparılıp esir pazarının karanlık gölgesinde satılmasıyla başlayan, zindan gibi bir hayata dönüşen o yürek burkan serüveni anlatır. Romantizmin rüzgârından realizmin gerçeklerine yelken açan bu eser, Tanzimat’ın ateşli ruhuyla köleliğin zincirlerini sorgular; halkı aydınlatır, eski yaraları sarmayı düşler.

6. Masumiyet Müzesi- Orhan Pamuk
Masumiyet Müzesi, zengin bir yuvadan kopup gelen Kemal’in, nişanlıyken bile uzaktan akrabası, o sıradan zenginlikte büyümüş güzel Füsun’a karşı yanıp tutuşan, sabırla örülmüş aşkını fısıldarken, 1970’lerin İstanbul’unu –o sosyokültürel fırtınasıyla– bir tablo gibi gözler önüne serer. Trajik bir serüven bu; toplumun değişim rüzgârları bireyleri savururken, Pamuk’un kalemiyle Türk sinemasının eski filmleri de ansızın parıldar, anıları canlandırır.

7. Zeliş- Necati Cumalı
Necati Cumalı’nın Tütün Zamanı üçlüsünün ilk perdesi Zeliş, tütün tarlalarının tozlu soluğunda, bir aşkın fırtınasını merkeze alarak ekicilerin yorgun, inatçı hayatlarını dokur. Ailesine, kasabaya kafa tutan, sevgisini tek başına bir kalkan gibi savunan Zeliş –o cesur kadın– yayımlanır yayımlanmaz kalplerimizi fethetti, Türk edebiyatının unutulmaz sevgilisi oldu. 1960’ta perdeye, 1973’te ekranlara, radyolarda da sayısız kez oyuna dönüşen bu hikâye, hâlâ fısıldar kulaklarımıza.

8. Nar Ağacı- Nazan Bekiroğlu
Nazan Bekiroğlu’nun Nar Ağacı, kültürel derinliklerle bezeli bir anlatı şöleni; usta tasvirler, içe işleyen tahliller ve soluk kesen bir macerayla kalbe dokunur. Fotoğraflara dalıp zamanda kaybolma büyüsü bize uzak olsa da Setterhan ile Zehra’nın akışına kapılırız; o yabanî dünyanın kapılarını aralayıp, içimizde yankılanan sorularla yüzleşiriz. Belki bir gün, biz de kendi mümkünlerimizin o ilk kıvılcımını yakalar, yola koyuluruz.

9. Bir Gün Tek Başına- Vedat Türkali
1960 darbesinin gölgesinde, Türkiye’nin damarlarında biriken öfke kaynarken, Kenan –yıllar önce komünist ithamıyla sorgu odasında ezilmiş, eski yoldaşlarından kopup gitmiş o adam– karısı ve çocuğunun sıcak duvarlarında saklanıyor; ama içindeki boşluk, bir yara gibi sızlıyor. Meyhanenin loş dumanında rastladığı Günsel ise, o uykuda kalmış isyanı bir kıvılcımla uyandırıyor: Aşkın ateşi, direnişin rüzgârı, devrimin soluğu…

10. Dudaktan Kalbe- Reşat Nuri Güntekin
Reşat Nuri’nin Dudaktan Kalbe romanı, geleneklerin ince dokusunu, ruhların nabzını ustalıkla yakalayan, sevda dolu bir fısıltı gibi içimizi titreten bir roman. Yalın kalemle, gösterişsiz bir İstanbul Türkçesi’yle kalabalıklara uzanan bu hikâye, Çalıkuşunun o efsanevi coşkusuna koşar adım; şarkılara, perdelerdeki gölgelerde, nostaljimizin tatlı acısında sonsuza dek yankılanan aşklardan biri, unutulmaz bir soluk.
Özenle seçtiğimiz 10 roman, Türk edebiyatının en narin damarlarında atan aşkların yankısı gibi, yalnızlığımızı, isyanlarımızı ve o sonsuz özlemleri bir araya dokuyarak bizi kendimize döndürüyor; her sayfa, bir kalp atışı kadar samimi, bir fırtına kadar sarsıcı. Kocaeli Kitap Fuarı’nın bu ışıltılı kucağında, Sabahattin Ali’nin hüznünden Nazan Bekiroğlu’nun gizemli narlarına uzanan bu hazineler, sadece okunmayı değil, yaşanmayı bekliyor.
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

