YAZDIKLARINIZI DUYUYOR MUSUNUZ?
Farkındalık

Yazdıklarınızı duyuyor musunuz?

Kalemi elinize aldığınızda yazdığınız her kelimenin bir yankısı vardır. O yankı, çoğu zaman derinlerde bir yerlerde, belki farkına varmadığınız bir sesi size duyurmaya çalışır. Ancak bazen, yazdıklarımızı sadece gözlerimizle okuruz ama kalbimizle duymaz, ruhumuzla hissetmeyiz. Oysa ki yazmak, iyileşmenin en doğal yollarından biridir. Yazarak kendimizi bulur, içimize döneriz. Peki ya yazdıklarımızı duyamaz hale gelirsek?

Yazarken her kelimenin ardında bir ses, bir hikâye vardır. Ama bazı anlar gelir ki yazdıklarımız bize yabancılaşır. Kendi cümlelerimizin anlamını kaybederiz. Belki de içimizdeki sesle bağımız kopar. Oysa yazmak, sadece kelimeleri bir araya getirmekten fazlasıdır. Kelimeleriniz, duymaya cesaret edemediğiniz duyguların, bastırdığınız düşüncelerin birer yankısıdır. Ama bazen o kelimeler size yabancı gelir, sanki bir başkasının cümleleri gibi…

“Yazmak, iyileştirir. Fakat iyileşmek, yazdıklarınızı gerçekten duymayı gerektirir.”

Yazarak iyileşme yolunda olanların en büyük sorunu, bazen yazdıklarıyla yüzleşmek istememeleridir. Yazdıklarını duymamak ya da duyduklarını görmezden gelmek, en zor aşamadır. Çünkü kelimeler, kalpten gelir. Eğer yazdıklarınızı gerçekten duyarsanız kalbinizin sesini de duyarsınız ama bu, her zaman kolay değildir. Zihnimizin karmaşasında, dış dünyanın gürültüsünde yazdığımız cümleler içimizdeki sessizliği bozar. Ancak onları anlamaya, iç sesimizi dinlemeye ne kadar cesaret ediyoruz?

Kelimelerin içinden geçen duygulara kulak vermek, aslında bir yüzleşmeyi gerektirir. Bir cümleyi yazarken, o cümlenin size ne anlattığını sormak, bazen can acıtıcı olabilir. Belki de yazdığınız cümleler, sizin görmek istemediğiniz bir gerçeği dile getiriyordur. Ama tam da bu noktada yazmanın gücü ortaya çıkar.

Kendi Yazdıklarına Yabancılaşmak

Yazarak kendini bulmaya çalışan herkes, bir noktada yazdıklarına yabancılaşabilir. Cümleleriniz size ait gibi gelmeyebilir. Elinizle yazmış olsanız da sanki bir başkasının kaleminden çıkmış gibidir. İşte o an, yazma sürecinde kendinizi kaybettiğiniz andır. Kendi duygularınıza, düşüncelerinize uzaklaşmak; yazdıklarınızı sadece birer kelime dizisi olarak görmek… Bu, belki de iyileşme sürecinde en zor dönemeçtir. Ama bilmelisiniz ki, yazdıklarınıza yabancılaştığınız o anlarda bile aslında iç sesiniz size konuşmaya devam eder. Duymak istemediğiniz şeyler söyleyebilir. O yüzden bazen yazdıklarınızı bir kenara bırakıp geri dönmek, yeniden okumak gerekir. Yabancılaştığınız o cümleler, aslında size ayna tutan, sizi kendinizle yüzleştiren kelimelerdir. Ve duymadığınızda, o yüzleşme eksik kalır.

Yazdıklarınıza Kulak Verin

Yazarak iyileşenlerin unutmaması gereken en önemli şey, yazdıklarına kulak vermektir. Her cümlenizin altında bir duygu, bir düşünce yatar. Belki de iç sesinizin en saf haliyle dile geldiği anlardır yazdıklarınız. O yüzden, yazılarınızla aranıza mesafe koymadan önce, bir adım geri çekilip onlara kulak vermeyi deneyin. İçinizde hangi sese yer açtığınızı, hangi duyguları bastırdığınızı keşfedin. Bir kelimenin bile sizin için ne anlam ifade ettiğini düşündüğünüzde, yazma eylemi bambaşka bir boyut kazanır. Artık sadece yazmıyor, aynı zamanda kendinizi dinliyorsunuzdur. Bu süreçte önemli olan, kelimelerinize dürüstçe bakabilmek ve onlarla yüzleşmeye hazır olmaktır. Çünkü yazmak, sizi iyileştirmeye başladığında asıl mesele o kelimelerin sesini duymakta yatar.

Bir noktada, yazdıklarınızı duymaktan kaçma ihtiyacı hissedebilirsiniz. Bu, yazmanın size sunduğu en zorlu aşamalardan biridir. Çünkü yazdıklarınız, belki de içinizde bastırdığınız, kendinizle paylaşmaktan korktuğunuz duyguları açığa çıkarır. Ancak iyileşmek, bu duygularla yüzleşmeyi ve onları kabul etmeyi gerektirir. Yazarken, bazen kendimizi o kadar kaybederiz ki yazdıklarımızın ne anlama geldiğini göz ardı ederiz. Ama aslında kelimelerimiz, bize en derinlerdeki duygularımızı fısıldar. Onlardan kaçmak, kendimizden kaçmakla eşdeğerdir. O yüzden, yazdıklarınızla bağınızı kaybettiğinizi hissettiğinizde, bir adım geri atıp kendinize şu soruyu sormak faydalı olacaktır: “Gerçekten ne anlatıyorum?”

Yazdığınız Sizi Şifalandırır Eğer Duyarsanız

Yazdıklarınızı duymak, kendinizle kurduğunuz en içten bağlardan biridir. Yazarak iyileşme yolunda ilerleyen herkesin bilmesi gereken şey, yazılarının bir yankı olduğudur. O yankıyı duymak, cesaret ister; çünkü her kelime sizi kendinize daha yakın bir hale getirir. Eğer yazdıklarınızı duyarsanız, onların size fısıldadığı gerçeği de kabullenmeye başlarsınız. Ve bu kabulleniş, iyileşmenin en önemli adımıdır. Yazdığınız her kelimenin, aslında sizin bir parçanız olduğunu hatırlayın. Duyduğunuzda onları daha derin bir anlamla yaşarsınız. Ve işte o zaman, yazmanın gerçek gücünü keşfetmiş olursunuz.


©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

ASLI ŞENGÜN
Üniversitede aldığı iletişim ve edebiyata dair kuramsal alt yapı ve tekniklerle fikirlerini çeşitli sitelerde yazarak pekiştirmeye ve herkesle paylaşmaya çalışıyor. Bir yandan içerik üretirken bir yandan aldığı eğitimlerle iletişim tekniklerini referans alarak yol arkadaşlığı yaptığı koçluk sistemiyle yetişkinlerin ve öğrencilerin hayatına dokunuyor. Düzenlediği eğitimler ve atölyelerle de evrendeki iyi yaşam çemberinde yeni nesil rehber ve öğrenci olma görevine devam ediyor. Sosyal medya hesabında içerik üretip yazmaya devam ederken aynı zamanda Mümkün Dergi bünyesinde yazı işleri müdürlüğü ve editörlük yapıyor.