priscilla-du-preez-7s3biR6HATU-unsplash-mod
Farkındalık

Sana verdiğim her tavsiye bana hediye

Rahmetli anneciğimin hiç unutamadığım bir sözü vardı, “En ucuz şey tavsiye vermektir” derdi. Gerçekten insanlar birbirlerine ucuz olduğu için mi verirler tavsiyelerini? İstenmediği, fikrimizin bile sorulmadığı durumlar da neden bayıla bayıla bonkörce veririz tavsiyelerimizi?

Yaşamım boyunca insanların başkalarına ne yapacaklarını söylemeyi ve tavsiye vermeyi sevdiklerini yüz binlerce kere deneyimledim. Hatta bizzat kendim de benden istenmediği halde tavsiye verme alışkanlığını yıllarca yaptım. Yakınlarımın, eşimin, çocuklarımın, arkadaşlarımın benden tek istedikleri onları dinlemem olduğunu bile bile onlara otomatikman tavsiye verdim. Bana fikrimi sormamışlardı, akıl istememişlerdi ama ben sanki benim fikrime ihtiyaçları var varsayımı ile hareket ediyor ve tavsiye veriyordum.   

Başkalarına verdiğim tavsiye her ne kadar iyi niyetli bir davranış gibi görünse de davet edilmeden ve sorulmadan verilen tavsiye beni saygısız ve küstah hissettiriyordu aslında. Kapılarını çalmadan odalarına dalmak gibiydi adeta.

İstenmeden verdiğim tavsiye aynı zamanda bana bir üstünlük havası veriyor ve öğüt verdiğim zaman neyin doğru neyin en iyi olduğunu bildiğimi hissettirip egomu besliyordu.  Peki ben nasıl hissediyordum istemeden aldığım tavsiyeler ile? Kesinlikle iyi hissetmiyordum.  Genellikle bu gibi tavsiyeler yardımcı olmaktan çok eleştiriliyormuş gibi hissettiriyordu beni. Eksik, beceriksiz, hata yapan, güvenilmez, çaresiz, korunmaya muhtaç biri gibi. Hatta bir an önce bitmesini istediğim ve duymamak için kulaklarımı bile kapatmayı arzuladığım bir dırdıra bile dönüşebiliyordu bazen bu tavsiyeler. Bazı durumlarda ise davetsiz tavsiyeleri saldırı olarak algılayıp savunmaya geçtiğim oluyordu.

İnsanlar neden birbirlerine davetsiz tavsiye verirler konusunda biraz araştırma yaptım. Fedakarlıktan ve yardım edebileceklerini düşündüklerinden, samimiyetlerinden, heyecandan, diğer kişi ile bağ kurma ihtiyacından, güçlü hissetmek için, başkalarını çaresiz görüp yargıladıklarından, narsis eğilimleri olup, öğretmen rolünde oynayarak egolarını beslemek, hakimiyet kurmak, daha bilgili insan olduklarını kanıtlamak gibi sebeplerden dolayı tavsiye verirlermiş.  Bazı insanların ise çatışmayı sevdikleri, kendilerinin tartıştığını duymak ve başkalarına ne kadar yanıldıklarını söylemekten kişisel bir güç duygusu aldıkları için tavsiye verdiklerini araştırmalarım sırasında öğrenmek beni bu konuda daha net aydınlattı. Bu tür insanlar, bilinçli ya da bilinçsiz olarak, konuları tartışmaya açmanın bir yolu olarak tavsiye vermeyi araç olarak kullanabiliyorlardı.

Benim görüşüme göre istenmeden verdiğimiz her tavsiye başkalarının sınırlarına girmek ve bir çeşit bir müdahaledir. Başkalarına tavsiye vermek, güce sahip olduğumuz hissini artırabilir ama aslında güçsüzlük belirtisidir.  Fakat ateşin yakma gücü olduğu gibi aynı zamanda pişirme gücü de vardır.  Başkalarına verdiğimiz tavsiyeleri muhteşem bir dönüşüm fırsatına çevirebilmek mümkün. Nasıl mı?

Byron Katie’nin Uluslararası The Work Enstitüsünde aldığım eğitim sırasında öğrendiğim en değerli bilgeliklerden bir tanesi de tavsiyeler ile ilgili muhteşem öğreti idi. Başkalarına verdiğimiz her tavsiye aslında kendimizin ihtiyacı olan tavsiye idi. “Kızım beni dinlemeli.  Annem sağlığına dikkat etmeli. Arkadaşım çok para harcamamalı. İnsanlar yalan söylememeli” gibi daha pek çok tavsiyeler verebiliriz yakınlarımıza. Burada kilit noktası farkındalıktan geçiyor. Bilinçli bir şekilde başkalarına verdiğimiz tavsiyeye dikkat edelim, onlara verdiğimiz tavsiyeyi kendimize verelim ve uygulayarak yaşamımıza geçirelim. Çünkü onlara verdiğimiz tavsiyelere aslında bizim ihtiyacımız var.  

“Ben kızımı dinlemeliyim. Ben kendimi dinlemeliyim. Kızımın beni dinlemesini istiyor ve ona beni dinlemesi tavsiyesini veriyorum. Peki acaba ben onu dinliyor muyum? Ben kendimi dinliyor muyum? Arzularımı, duygularımı, içimin sesini veya zihnimin sesini farkına varıp dinliyor muyum?”

Peki kaç kere sağlık konusunda başkalarına tavsiye verdiniz?

Sağlığına dikkat et. Siz dikkat ediyor musunuz sağlığınıza? Çocuklarınıza yalan söylememe konusunda tavsiye verdiniz mi? O zaman öncelikle siz yalan söylemeyin. Çocuklarınıza verdiğiniz tavsiyelerin aynısını kendinize verin.  ‘Fazla para harcama.’ Siz verin aynı tavsiyeyi kendinize.  Siz bakın para ile olan ilişkinize.

Eğer kendinizi daha yakında tanımak ve özünüze yakın versiyonunuza ulaşmak istiyorsanız Byron Katie’nin web sitesinden ücretsiz indirebileceğiniz The Work dokümanları arasındaki Komşunu Yargıla Çalışma Formundaki maddelerden biri olan tavsiye kısmını mutlaka doldurmanızı ve yazdığınız tavsiyeleri kendinize (tersine) çevirmenizi öneririm. Tavsiyenize ihtiyacı olduğuna inandığınız kişinin daha iyi bir insan olması, daha iyi davranması, acısından kurtulması, sağlıklı, mutlu olabilmesi gibi olabilecek herhangi bir konuda tavsiyeleriniz nelerdir? Yazın bütün tavsiyelerinizi o forma. Sonra da o kişiye yazdığınız tavsiyelerin aynısını kendinize verin.

Muhteşem farkındalıklar yaşayabileceğiniz özgürlük anahtarı elinizde. Başkalarına verdiğiniz her tavsiye size bir hediye olacaktır. Deneyin. Dönüşüm ve aydınlanma yoluna hoş geldiniz.

8 Mayıs 2022, Round Rock, Teksas

©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Feza Karakaş
Sertifikalı The Work Kolaylaştırıcısı, FMK Bilgelik kurucu üyesi, eğitmen, yazar; koşulsuz sevgi, kabul ve akışa teslim olmanın yüceliğini heyecan ve merakla deneyimleyen sevgi eylemde yolcusu.