Farkındalık

Mutlu Çocuk modumuzu ortaya çıkarmak mümkün

İçimizde yaşayan hassas, kırılgan yara almış çocuk modları olsa da her birimizin içinde şükür ki mutlu çocuklar da var. O, en yaratıcı, en komik, en saf, en rahat ve hatta en meraklı hallerimizde saklı. Bu içimizdeki mutlu çocuğu ne kadar ortaya çıkartırsak ve mutlu olduğu alanlarda neşeli kalmasını sağlarsak, hayatın her anından keyif alabilecek ve dolu dolu yaşayabileceğiz.

Klinik Psikolog ve Şema Terapisti Berat Arifoğlu Zaimoğlu ile “mutlu çocuk modu” üzerine söyleşi yaptık.  Sizler de bu söyleşiyi okurken içinizdeki çocuğun nelerden keyif aldığını, nelerden neşelendiğini düşünebilirsiniz.

Seni kısaca tanıyabilir miyiz?

Notre Dame de Sion Fransız Lisesi mezunuyum. Lisans eğitimimi Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümünde tamamladım, ardından klinik psikoloji alanında yüksek lisans yaptım. Kognitif Terapi ve Şema Terapi eğitim ve süpervizyonlarımı tamamladım. ISST’den (International Society of Schema Therapy) akredite şema terapistiyim. İstanbul’daki kliniğimde 18-65 yaş aralığındaki kişilere bireysel psikoterapi desteği sağlıyorum. Ek olarak, seminer ve atölyeler düzenliyorum. Uzmanlık alanım ilişki problemleri, kişilik bozuklukları, uzun süreli yaşam sorunları, kaygı, takıntı ve depresyon üzerine. Şema Terapi yönelimli çalışıyorum.

Temel duygusal ihtiyaçlarımızdan bahsedebilir misin?

Tabii. Aslında her çocuğun, yani hepimizin çocukluk döneminde ihtiyaçları aynı. Şema Terapiye göre, her çocuğun 5 temel ihtiyacı var. İlk olarak, hepimizin kendini güvende hissedebileceği, koşulsuz kabul edildiği ve bakım sağlandığı bir ortama ihtiyacı var. İkinci olarak, sağlıklı sınırlara ihtiyacımız var ki, neyi ne kadar yapabileceğimizi, neyi yapmanın uygun olmadığını ve kendi sınırlarımızı net olarak bilelim ve diğerlerinin de sınırlarını fark edebilelim.

Üçüncü ihtiyacımız, kendimizi yeterli ve özerk hissetmek, yani bir şeyi kendi kendimize yapabileceğimize dair bir inancımız olması. Çocuğun kendi yemeğini yiyebilmesi, kendi ayakkabısını bağlayabilmesi ve yetişkinlikte de kendi ayakları üzerinde durabilmesi gibi düşünebiliriz. Dördüncü olarak ihtiyaçlarımızı ve duygularımızı ifade edebilecek bir alanımız olmasına ve onları ifade etmeye ihtiyaç duyarız. Beşinci ve son ihtiyaç ise kendiliğindenlik ve oyun ihtiyacı. Her çocuğun spontan bir şekilde, kendi oyununu oynamaya ihtiyacı var. Yetişkinlikte de bu ihtiyaçlarımız aynı diyebiliriz.

Çocuk modlarından bahsedebilir misin?

Çocuk modları 3’e ayrılır. Bunlardan ilki İncinmiş Çocuk Modu olarak adlandırılır. Genellikle utanç, yalnızlık, korku, mutsuzluk veya tehdit altında zorlayıcı ve acı verici duygularla birlikte seyreden moddur. İkinci çocuk modu ise agresiflik, öfke, dürtüsellik ve karşı çıkma gibi duygularla ortaya çıkan Kızgın veya Dürtüsel Çocuk Modu olarak adlandırılır.  Üçüncü Çocuk Modu ise Mutlu Çocuk Modu, sağlıklı bir içsel yan olarak adlandırılır. Birey bu modu yaşarken neşe veren ve merak uyandıran oyun ve yaşantıların keyfini çıkarabilir.

Mutlu çocuk modu nedir?

Bireyin tüm ihtiyaçları karşılandıktan sonraki mutlu ve neşe dolu hali gibi düşünebiliriz. Kimse izlemiyormuşçasına, adeta doğal ve oyuncu bir çocukmuşçasına eğlenir ve keyifleniriz.

Mutlu çocuk moduna herkes sahip mi?

Tabii ki! Bir çocuğun temel ihtiyaçları karşılandıktan sonra, kendini en rahat ve mutlu hissettiği bir anı düşünün! İşte o mutlu çocuk modu! Tüm ihtiyaçlarımız karşılanınca, hepimiz kendimizi bir çocuk gibi mutlu ve oyuncu hissedebiliriz. Yeter ki temel ihtiyaçları sağlayabilelim.

Mutlu çocuk modumuzu besleyen şeyler nelerdir? Neler güçlendirir? Örnek verebilir misin?

Mutlu çocuk modumuzun ortaya çıkabilmesi için, güvende hissetmemiz, sınırlarımıza saygı duyulması, kendimizi ve ihtiyaçlarımızı ifade edebilmemiz ve bu ihtiyaçların karşılanması gerekir. Yukarıda bahsettiğimiz ihtiyaçlar karşılandığında mutlu çocuk modu ve sağlıklı yetişkin modunun güçlendiklerini görürüz. Örneğin olduğumuz halimizle kabul gördüğümüz, birlikte planlar yapabildiğimiz, duygu ve düşüncelerimizi anlayan ve saygı duyan, yanlarında kendimizi iyi hissettiğimiz arkadaş grubumuz varsa, mutlu çocuk modumuz devreye girebilir. Güvenli ve sağlıklı ilişkiler kurabilmek bir yetişkin becerisidir, sonrasındaki mutlu çocuk modu ise keyif aldığımız içimizdeki çocuk modudur!

Yakın ilişkilerimizin ve çevremizin bu mod üzerine etkileri olur mu?

Evet, etkisi vardır. Ancak biz yetişkinler, iyi gelmeyen çevreyi değiştirmek, karar vermek, sorumluluk almak gibi becerilere sahibiz. Yani mutlu çocuk modumuzun çıkmadığı, neşeli hissetmediğimiz çevrelerden uzaklaşmak da kendi elimizdedir. Özetle mutlu çocuğumuzun ortaya çıktığı çevrelerde olmamız en güvenli, en eğlenceli ve en sağlıklı olandır diyebiliriz.

Mutlu çocuk modunu kendimde veya bir başkasında nasıl anlarım?

Mutlu çocuk modundaki kişi tüm ihtiyaçları karşılanmış, güvende, özgür, doğal, rahat, mutlu ve oyun oynamaya hazır gibidir. Oyun oynayan bir çocuğu gözlemlediğinizi hayal edin, kendi mutlu çocuk modunuzu adeta oyun oynayan bir çocukmuş gibi hissettiğinizde fark edebilirsiniz. Başkasının mutlu çocuk modunu ise gülümsemesinden, enerjik olmasından, doğal görünmesinden, kendini kaygılı, korkulu, endişeli hissetmemesinden, rahat hissetmesinden ve özgüvenli oluşundan fark edebilirsiniz. Mutlu çocuk modundaki kişi oldukça rahat ve halinden memnun görünür.

SİZ NEŞEYİ NASIL YAŞIYORSUNUZ?

Kırgın çocuğumuz devreye girdiğinde mutlu çocuğumuzu nasıl devreye sokarız?

Kırgın çocuğumuz devreye girdiğinde onun ihtiyacını anlamak ve o ihtiyacı karşılamak önemlidir. Örneğin kırgın çocuk kaygılıysa, endişeliyse yatışmaya ihtiyacı vardır. Örneğin, kırgın çocuk korktuysa sakinleştirilmeye ve korkusunun anlaşılmasına ihtiyacı vardır. Kırgın yani incinmiş çocuğumuzun ihtiyacını anlayıp karşıladıktan sonra güvendeyse ondan sonra mutlu çocuk moduna geçiş yapmamız daha kolaydır. Ancak kırgın çocuğun ihtiyacı her karşılandığında mutlu çocuk moduna geçeceğiz diye bir durum söz konusu değildir. Soruya yanıt olarak kırgın çocuğumuzun ihtiyacını karşılamak ve mutlu çocuk olması için rahat, güvende, huzurlu ve kendini ifade etmiş olmasına özen gösterebiliriz.

Neşeyi hayatımıza nasıl sokabiliriz?

Neşeli olmak için, mutlu hissetmek için ve eğlenebilmek için yukarıda bahsettiğim temel ihtiyaçların karşılanmış olması ve bulunduğumuz yerde güvende, rahat, mutlu hissetmemiz gerekir. Neşeyi hayatımızda daha çok artırabilmek için daha çok kendimize yakın bulduğumuz, sevdiğimiz, yargılanmadığımız, onların yanında huzurlu hissettiğimiz kişilerle olmayı tercih edebiliriz. Buna ek olarak, bizi eleştiren, yargılayan, suçlayan, dışlayan ya da olduğumuz halimizle kabul etmeyen kişilerle aramıza sınır koymak da neşeli modumuzu arttırır. Kişilerin neşeyi algılayış ve yaşayış şekilleri farklı olabilir. Neşe herkeste aynı şekilde görülen bir duygu değildir. Ancak genellikle gülümsediğimiz de enerjik olduğumuzda neşeli olduğumuzdan bahsedebiliriz. Bireye göre bir duyguyu yaşayış şekli farklılaşabilir. Bu yüzden okuyucularımıza ben sormak isterim: siz neşeyi nasıl yaşıyorsunuz? Ve nasıl deneyimliyorsunuz? Kendinize sormanız önemli ve kıymetlidir. Neşeyi daha çok kimlerle hissediyorsunuz? Hangi ortamlarda daha neşeli hissediyorsunuz? Hangi ortamlarda neşeli ve mutlu çocuk modunuzun aktif olduğunu düşünüyorsunuz, bunu fark etmeniz çok iyi olacaktır.

Mutlu çocuk modumuzla ilişki kurmamızı neler engeller?

İhtiyaçlarımızın karşılanmamış olması mutlu çocuk moduna geçmemize engeller. Mutlu çocuğumuz ile ilişki kurmak diye bir şeyden bahsedemeyiz. Çünkü mutlu çocuğumuzla ilişki kurmak diye bir şey yok. Mutlu çocuk modu bizim içine girdiğimiz ve bizim hissettiğimiz duygulardan ortaya çıkan bir mod olduğu için onunla ilişki kurmak değil, onu deneyimlemek şeklinde bu soruyu yanıtlayabilirim.  Mutlu çocuk moduna geçmemize engelleyen şeyler ihtiyaçlarımızın açık kalmış olmasıdır. Örneğin; ortamda bir tehdit algısı olabilir ya da bizi eleştiren, bizi yargılayan kişiler olabilir. Yanlarında rahat, huzurlu, mutlu hissetmediğimiz kişiler ya da ortamlar ya da tetikleyiciler varsa mutlu çocuk moduna geçememe ihtimalimiz yüksektir.

Duygu köprüsü nasıl kurulur?

Duygu köprüsü bugün yaşadığımız olumsuz bir olaydan çocukluğumuzdaki olumsuz anıya gidişimize denir. Şema Terapi’de duygu köprüsü kurarak danışanlarımızın bugün yaşadıkları sıkıntılarının çocukluktaki kökenlerine bakıyoruz. Ancak, bunu kişilerin kendi kendilerine ya da bir klinik psikolog ya da bir psikiyatrist olmadan yapmasını uygun bulmuyorum. Terapide biz duygu köprüsünü danışanlarımızla birlikte kurarak şemaların, karşılanmayan ihtiyaçların çocukluk kökenlerini ve erken dönem kökenlerini anlayarak bugün hayatlarını nasıl etkilediğini seanslarda çalışabiliyoruz. O yüzden duygu köprüsü dediğimiz şey bir duygunun geçmişte nereden tanıdık olduğu şeklinde özetleyebilirim.

Senin mümkün mesajını öğrenebilir miyiz? Senin için neler mümkün?

Benim için hepimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiği sağlıklı ilişkiler mümkün! Eğer kendinizi sınırların ihlal edildiği, olduğunuz halinizle kabul görmediğiniz, sürekli eleştirildiğinizi düşündüğünüz, yargılandığınız, aşağılandığınız bir ilişkide buluyorsanız, değişikliğin zamanı gelmiş demektir. Sağlıklı ilişkiler kurarak, içinizdeki Oyuncu ve Mutlu Çocuğu çıkarmak ve hayattan keyif almak MÜMKÜN!

©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

dilara_duman
Kendini dönüştürme yolculuğunda, dönüşümün en etkin yolunun bilgiyi aktarmak olduğuna inanıyor. Çok satanlar listesinden inmeyen yazar ve kişisel gelişim duayeni Louise L. Hay’in geliştirdiği Heal Your Life eğitmeni. Felsefeyi de kişisel gelişim yolculuğunun bir parçası olarak görüyor.