pexels-tiana-3312242-mod
Farkındalık

Anılarınızın içindeki inançlarınız hala geçerli mi?

Tek bir geçmiş vardır ve o da olandır.  Ama çoğu insan geçmiş diye geçmiş hakkında olan hikayesine inanır ve onu gerçek sanır.

Ata toprağım ve doğduğum yer olan güzel Kastamonu’ya her gidişimde anılarım canlanır ve yıllar öncesine zihin gezintime başlarım. Bazen bir koku, bazen dere kenarı ve su şırıltısı, bazen içtiğim bir tas ayran veya yediğim bir yemek bile anılarımı canlandırmaya yetebiliyor. Ilgaz dağının ulu çam ağaçlarının dibine düşen ufak bir kozalak bile, tatlı tatlı uçak bir kelebek gibi zaman içinde gezintiye çıkarır ve geçmişe götürür beni. Sadece Kastamonu’da mı gelir anılarım geri? Hayır, her an ve her yerde anılarım tetiklenip, geçmişim beni ziyaret eder ya da ben geçmişimi. Bazen hoşuma giden bu ziyaretler, neşe, mutluluk, verse de bazen de hasret, keder, hüzün verebiliyor.  

Kastamonu ziyaretlerimden birinde muhteşem şehir manzaralı bir yerde oturdum ve şehri tepeden izledim. Sanki o anda şehri izleyen değil, uçan bir yaprak gibi yıllar içinde gezinen bir gezgindim. Kimler gelmiş kimler geçmişti bu şehirden? Sonra kendimi düşündüm. 12 yaşına kadar bu şehirde yaşamış, çocukluk cenneti denilen dönemimi Kastamonu’da geçirmiş ve 12 yaşında ailesiyle birlikte Ankara’ya taşınmıştım.  Ankara’da gençliğin en güzel günlerinin tadına varmış olsam da yetmişli  yılların öğrenci çatışmalarının ve siyasi gerilimlerinin acısı ile içim kavrulmuş, 21 yaşında 5 yıllık aşkım ile evlenerek ABD’ye gitmiş, aşkı, evliliği, sevgiyi doruklarda yaşamış, biri kız biri oğlan iki evlat sahibi olmuş, ABD’nin pek çok eyaletinde bulunmuş, Orta Doğu, Güney Amerika ve Avrupa’da senelerce üst düzey bir yaşam sürmüş, ticaret yapmış, 5 torun tadını tatmış, kitaplar yazmış, para kazanmış, aynı zamanda da kaybetmiş, yakınlarının vefat etmesinin acısını yaşamış ve daha pek çok deneyim yüklemiş bir insanın anılarının  birikmemesi  mümkün mü? Elbette hayır.

Anılarımı seviyorum. Neden mi? Çünkü onlar bana geçmişten kalan her şeyim ve tek şeyim. Anılarım kim olduğumu ve olmadığımı keşfetmemi sağlar. Gerçekten, kendimde geçmişim tarafından şekillendirmediğim veya şekillendirdiğim, ders çıkarmadığım, büyüme fırsatı olarak dönüştürmediğim bir şey var mı? Bu nedenle geçmişin anılarını, olaylarını ve ilişkilerini keşfetmeyi faydalı bulurum.  Gerçekte kim olduğum ve neden bu hale geldiğim hakkında çok şeyi ortaya çıkarmama sebep olabilirler.  Geçmişten edindiğim keşif ve bilgelik ile donanarak daha bilinçli bir ruh olarak yarattığım sonuçlara bakar ve değişiklikler yapmak isteyip istemediğime odaklanır ve dönüşüm yaratırım. Asla pişmanlık duymadan, keşke demeden, yargılamadan, el sıkıştığım ve helalleştiğim geçmişim benim en zengin mirasım olur.

Geçmiş olandır, olmuştur ve bitmiştir

Tek bir geçmiş vardır ve o da olandır.  Ama çoğu insan geçmiş diye geçmiş hakkında olan hikayesine inanır ve onu gerçek sanır. Aslında geçmiş bizim yazığımız hikâyeye ve bakış açımıza göre değişebilir. Aynı şekilde anılar da değişebilir. Anılarımızı genellikle bir şeyin kesin yolu olarak düşünürüz ama her zaman sandığımız gibi olmayabilir ve değişebilir. Ayrıntılara daldıkça bakış açınızın değiştiğini keşfedebilirsiniz. Komşunun kızı gerçekten her zaman düşündüğüm kadar güzel miydi? Annem gerçekten ablamı ve ağabeyimi benden daha mı çok seviyordu? Ben yaramaz bir çocuk muydum? Sevgi ve onay almak için başkalarının istediği gibi olmak zorunda mıydım?

Anılarınızı hatırlayın, sorgulayın ve anılarınızın içindeki düşüncelerinizin ve inançlarınızın hâlâ geçerli olup olmadığına bakın. Bahse girerim ki sorguladığınız zaman ilk inandığınızın ötesinde çok daha farklı bir gerçek keşfedebileceksiniz ve hikayeniz değişebilecek.

Hayatınızı ve inançlarınızı inceledikçe, kendinize ve diğer insanlara karşı şefkatiniz ve anlayışınız da artar. Daha önce sadece olumsuz olduğunu düşündüğünüz bazı anılarınızdaki yargılarınız değişecek ve başka doğrular, olasılıklar olduğunu keşfedeceksiniz. Belki de hayatınızdaki başarısızlık olarak gördüğünüz şeyin sonuçta bir nimet olduğu gerçeğine uyanacaksınız.

Herkesin anlatacak bir hikayesi vardır. Ama inanılan ve anlatılan hikâye gerçekten doğru mudur? Anılar bize her zaman doğruyu mu söyler? Yoksa araya giren zihin yazarlık yapmış ve yalan bir hikâye mi yazmışve biz de inanmış mıyızdır?

Anılarımızı fırsata döndürüp, özümüze ulaşmak ve evren ile bağ kurmak için kullanabiliriz.  Geçmiş de ne olduysa oldu ve yaşantı bitti. Byron Katie’nin dediği gibi ‘’Her şey bizim için olur ve olan ihtiyacımız olandır”. Geçmişin ve anılarımızın biz izin vermediğimiz sürece üzerimizde olumsuz hiçbir etkisi yoktur. Anılar acıtamaz, anılara verdiğimiz manalar ile biz kendi canımızı acıtırız. Anılar geçmişin bize bıraktığı tek mirastır. Anılarımızı bizi mutlu etmesi, kabul ve teslimiyeti öğretmesi, kalbimize dokunması, neşe ve tebessüm vermesi, sevgiye bağlaması için kullanmamız dileğimle.

Feza Karakaş

20 Temmuz 2022, Side, Antalya

©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Feza Karakaş
Sertifikalı The Work Kolaylaştırıcısı, FMK Bilgelik kurucu üyesi, eğitmen, yazar; koşulsuz sevgi, kabul ve akışa teslim olmanın yüceliğini heyecan ve merakla deneyimleyen sevgi eylemde yolcusu.