Dijital iletişim çağında kendimizi ifade etme biçimimiz hızlı bir dönüşümden geçiyor. Yüz yüze etkileşimler yerini sanal alışverişlere, zoom toplantılarına, online derslere bıraktıkça dijital iletişim gitgide önem kazanıyor. Malum, iletişimde beden dilinin önemi bir hayli çok. Her şeyin dijitali olur da beden dilinin olmaz mı?
Dijital alemde beden dilimizle varız
Evet, beden dilimizi hallettik de şimdi başımıza dijitali çıktı. Elleriyle kollarıyla ve bazen var olan tüm gücüyle derdini anlatmayı seven bir toplum olarak bence bu yeteneğimizi dijitale de gayet güzel aktarabiliriz. Bu yeni dünyada var olma biçimimizi oluşturmaya “İfadelerimizi ve jestlerimizi, çevrimiçi ortamda nasıl etkili yansıtabiliriz?” sorusu üzerine düşünerek başlayabiliriz.
“Geleneksel yüz yüze etkileşimleri yansıtan ancak onlardan farklı şekilde bir iletişim dinamiği oluşturabilmek gerekiyor.”
Dijital iletişim ortamı oldukça dinamik. Düzenli olarak yeni trendler ve normlar ortaya çıkıyor. Bu değişikliklere ayak uydurmak, dijital alanda etkili bir şekilde gezinmek ve dijital beden dilinin gelişen nüanslarını yorumlamak için çok önemli. Özellikle belli bir yaşın üzerindeysek ve gençlerle, çocuklarla berabersek bu ayak uydurma halini onlarla iletişimimizi güçlendirmek için süper güç olarak kullanabiliriz. Daha da ileri giderek bu tarz bir iletişimin eskiye göre mevcut kuşak farklılığından çıkan anlaşmazlıkları azaltacağını ön gördüğümü söylemeliyim.
Biz dijitalleştikçe tepkilerimiz de dijitalleşiyor. Reaksiyon, dijital dünyanın olmazsa olmazı. Sosyal medya platformları, “beğeniler”, “kalpler” ve “beğendim” gibi tepki butonlarını kullanıma sunarak kullanıcılara bir gönderi hakkındaki duygularını yazılı yoruma gerek kalmadan hızlı ve basit bir şekilde ifade etme olanağı sağlıyor.
Bu olanak, kara kaşımıza kara gözümüze değil. İletişimde davranış değil de duyguları ifade etmenin önemini hep vurgularız. Dijital dünya da bunu gözden kaçırmamış. Her geçen gün yeni eklentiler ve güncellemelerle tepki butonları, dijital etkileşimlere bir duygusal tepki katmanı ekliyor. Yani bu sanal dünya da duyguların bağlayıcı gücünü farkında. İfade etme şekilleri dönüşüyor, duyguları ve düşünceleri paylaşma stilleriyle bizler de bu yeni dünyaya ayak uydururken bol keseden smileyler, çiçekle, böcekler dağıtıyoruz.
Dil engellerini aşmayı sağlayan ayrılmaz ikili: Emoji ve GIF
İfadeler ve emojiler, yüz ifadelerinin dijitaldeki muadili. Basit bir gülen yüzden ayrıntılı ifadelere kadar bu semboller, metin tabanlı ve mesafeli konuşmalara duygusal detaylar katıyor. GIF’ler ve memler, metinsel konuşmalara mizah, vurgu veya bağlam ekleyip dijital beden dilinin olmazsa olmaz malzemelerini oluşturuyor.
“Emoji ve GIF’ler, dil engellerini aşan, bireylerin duygu ve tepkilerini daha etkili bir şekilde paylaşmalarını sağlayan bir sözsüz iletişim biçimi olarak hizmet ediyor.”
Aynı zamanda büyük harflerin, kalın yazı tipinin, italik yazıların veya altı çizili yazıların kullanılması vurguyu, aciliyeti veya ton değişikliğini ifade edebiliyor. Cümledeki harflerin tamamını büyük yazdığımızda bağırıyor gibi hissedilebiliyoruz ya da kullandığımız bir raptiye emojisi, anlatmak istediğimizin önemini, yapılması gereken bir şey olduğunu anlatabiliyor. Tersine, küçük harflerin ve smileylerin rahatça kullanılması, rahat bir yazı stili, resmiyetten uzaklığın ve samimiyetin işareti olarak görülebiliyor. Bazı emojiler kimimiz için gerginlik ifadesiyken kimimiz için gülümseme olarak anlaşılabiliyor.
Emojiler, ilişkilerde kavga sebebi bile olabiliyor. Çiftler, yazışmalarında cümle sonlarına emoji koyulmadığı için karşı tarafa tavır alabiliyor. Yani, “hayır aşkım önce sen kapat”lardan mevzu nerelere geldi, siz düşünün.
Ben o şekil anlarım, X kuşağı bu şekil anlar, Z kuşağı şu şekil
Yüz yüze iletişimde bir alt ya da bir üst kuşakla anlaşmazlıklar yaşarken dijitalde bu durum kaçınılmaz oluyor. Ben, bir Y kuşağı mensubu olarak bazen kendimi Türkiye gibi alt ve üst kuşaklar arasında stratejik öneme sahip bir köprü olarak buluyorum. Öğrenmesine öğreniyor iki taraf fakat aynı kelimeler alıcının yorumuna bağlı olarak farklı anlamlar taşıyabileceğinden, bir mesajın ardındaki niyeti anlamak zor olabiliyor.
17 yaşındaki Z kuşağı öğrencim, 60 yaşındaki başka bir öğretmenine “Hocam bu konu şaka mı ya?” dese muhtemelen ya kötü bir tepki alır ya da söylediği tamamen duymazdan gelinir. Bir de “Şaka midur?” var ama oraya hiç girmiyorum. Şimdi genç arkadaşımızın bu soruyu emojisiz şekilde whatsapp’tan yazdığını var sayalım. Size de bir ürperti geldi mi?
“Tabii ki tüm bu varsayımlarımın dışında kalanlar var ama çevrimiçi platformların kullanımına doğan nesil, büyürken masaüstü bilgisayarıyla 146’dan bağlanıp telefon faturasını patlatan nesil ve eskiden biz evde radyodan tiyatro dinlerdik diyen bir neslin hep beraber beden dilini aynı dijital çatıda buluşturması bir hayli çetrefilli oluyor.”
Eski nesiller, yüz yüze sohbet ve telefon görüşmeleri gibi daha geleneksel iletişim şekillerini tercih ederken genç nesiller anlık mesajlaşma uygulamalarına, sosyal medyaya ve diğer yeni platformlara daha yatkın. Mesela annem –70 yaşında- seneler geçmesine rağmen mesaj yazarken bazen hala heyecanlanır. Tüm yazdıklarını özenle yazmaya gayret eder ve oldukça naziktir. Paylaşım yapmayı öğrendikten sonra attığı kedi videoları da cabası. J
Genç nesiller, dijital iletişimlerinde emojileri, GIF’leri ve diğer görsel öğeleri kullanmaya daha alışkın olabilir ve mesajlarına ifade katmanları ekleyebilir. Eski nesiller, çevrimiçi iletişimlerinde daha resmi ve yapılandırılmış bir dile yönelebiliyor. Şahsen ben, karşımdaki kişinin cevap şeklinden dolayı mesaj yazdığım için benden nefret ettiğini düşünebiliyorum.
Yaşlı kuşakların teknolojik okur yazarlık becerisi sınırlı. Bu nedenle çevrimiçi gizlilik ve güvenlik konusunda daha fazla endişe duyabiliyor ve panik olabiliyorlar. Bırakın orada elimi nereye koydum, emoji kullandım mı, kaşımı nasıl oynattım diye düşünmeyi, çok basit bir tuşlama bile onları heyecanlandırabiliyor.Yeni nesil içinse bu beceri, sosyalleşme tarzlarında ve eğlence alanlarında olmazsa olmaz.
Beden dilini dijital olarak etkin kullanınca sabah 5’te kalkanlar gibi başarılı olur muyuz?
Neyimiz eksik, tabii ki oluruz. Kurumsal da çalışsak serbest de dijital beden dilimizi özgünleştirmek ve etkili bir şekilde kullanmak, çevrimiçi dünyada başarılı bir iletişim için çok önemli. Başarılı bir iletişim, verimli bir çevre, verimli çevre de verimli ilişkiler demek ve bence her türlü sektör, ilişkiler ile zirveye yürüyor.
Hazırcı ve hap bilgi seven tarafımıza kıyak yapmak isterim. Neler yapabileceğimizi derli toplu listeleyeyim:
- Kelimelerinizi dikkatli seçin ve yazılı iletişimde ilettiğiniz üsluba dikkat edin. Yanlış yorumlamayı önlemek için açık, olumlu ve düşünceli bir dil kullanın.
- Mesajlarınızda duygusal etki yaratmak için emojileri ve ifadeleri birleştirin. İletmeye çalıştığınız mesajı değiştirmek için değil, geliştirmek için bunları akıllıca kullanın.
- Mizah enjekte etmek veya duyguları ifade etmek için GIF’ler ve memler kullanın.
- Vurgu veya tonu iletmek için tipografi ile denemeler yapın. Örneğin, vurgu için kalın veya italik stil kullanın. Dikkat dağıtıcı olabileceğinden veya etkisini kaybedebileceğinden biçimlendirmeyi aşırı kullanmamaya dikkat edin.
- Hızlı geri bildirim ve etkileşim sağlamak tepki düğmelerini ve yorumları kullanın. Sohbete katkıda bulunan ve aktif katılım gösteren dengeli yorumlar yapın.
- Çeşitli çevrimiçi platformlarda tutarlı bir dijital kişiliği koruyun. Tutarlılık, tanınabilir ve güvenilir bir dijital varlık oluşturmaya yardımcı olur.
- Mesajlara hızlı ve düşünceli bir şekilde yanıt vererek aktif dinlemeyi dijitalleştirin.
- Görüntülü görüşmeler sırasında yüz ifadelerinize, beden dilinize ve jestlerinize dikkat edin. Görüşmeler esnasında kamerayla göz temasını sürdürün.
Dijital beden dilini etkili bir şekilde kullanmak, öz farkındalık, özgünlük, yeniliğe açık bir duruş ve hedef kitleyi iyi anlamanın bir kombinasyonunu gerektiriyor.
Ama herkes emoji kullanıyor, herkes her şeyden zaten haberdar diyenleriniz varsa demesin. Kavuşamayan aşıkları anlatan birçok film ve roman var ama içlerinden bazıları bunu öyle özgün yapıyor ki diğerlerinden sıyrılıveriyor. Olay ne anlattığımızdan ziyade nasıl anlattığımız. Anlatma şeklimizi dijitalleştirmek de bu öz farkındalıkla mümkün.
Ayrıca gelişen dijital iletişim trendleri hakkında bilgi sahibi olmayı bir alışkanlık haline getirmek şart. Geri bildirimlere açık olmak ve dijital beden dilini bağlama ve alınan yanıtlara göre uyarlamak da son derece önemli. Pazara kadar değil mezara kadar dijitalleşeceğiz, o belli ama teknoloji ilerlemeye devam ettikçe dijital bedenin dili de gelişeceği ve gelişen çevrimiçi iletişim ortamında sürekli ve belki de zorunlu adaptasyonu gerektireceği kesin.
Bol emojili, komik gifli ve gülmekten gözü yaşaran smileyli günlere!
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.