Farkındalık son yılların belki de en büyüleyici kelimelerinden biri. Sahi farkındalık bahsedildiği kadar kolay ulaşılabilir mi?
O kıvama gelmek için neler yapmalı? İnsan farkında olduğunu nasıl anlar?
Farkındalık, an’la ahenk içinde yaşamak mıdır?
Yoksa an’ı askıya alıp, olayları izlemek midir?
Bir şarkıdır tutturduk, farkındalığımız artsın da farkında olalım diye. Öyle ya, bedenimizde neler olup bittiğini bilmek, her birimizin hakkı. Ruhumuzda neler olup bittiğini bilmek de öyle. Hakkımız ancak isteğimiz olmayabilir. Farkındalıkla birlikte insan hayatında bazı değişimler, bazı sorumluluklar kaçınılmazdır. İşte bu sebepten, herkesin tercih ettiği ya da cesaret ettiği bir macera değildir farkındalık.
Gün içinde yaşadıklarımızı beş duyumuzla anlamamız mümkün. Mutlaka kaçırdıklarımız vardır ama beş duyunun ötesinde, bedenimizde ve ruhumuzda olanları görebilmenin, fark edebilmenin, ayırt edebilmenin adıdır farkındalık.
Beraberinde müthiş bir değişim isteğiyle gelir. Farkında olan kişi ya da farkındalığı artan kişi, neleri hayatından çıkaracağını ya da neleri hayatına ekleyeceğini görmeyi seçen kişidir. Gördüğünüz ve bildiğiniz şey, yapmadığınız taktirde, sizde rahatsızlık uyandırabilir. Biraz önce de bahsettiğim gibi farkındalık, uzaktan dinlediğiniz kadar, güle oynaya bir yolculuk değildir.
Bedeninize aldığınız yiyeceklerin ve içeceklerin,
Soluduğunuz havanın,
Çalıştığınız iş yerinin,
Görüştüğünüz kişilerin,
Ağzınızdan çıkan sözcüklerin,
Kalbinizden geçirdiklerinizin,
Alışkanlıklarınızın,
Bir sorumluluğu vardır artık.
Eskisinden çok daha sağlıklı, çok daha mutlu yaşayabilmenin anahtar noktasıdır farkındalık.
Dilerim yaşamak nasip olsun hepimize, kolaylıkla ve cesaretle.
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.