apho-xXs6qC7yBao-unsplash-mod
Felsefe

İnsan kendini nasıl gerçekleştirir?

Maslow’un piramidinin alt basamakları tatmin edildikten yani, insanın yaşamsal ihtiyaçları giderdikten sonra ortaya çıkacak olan boş zamanlar insanın özgün üretimlerine olanak sağlayan kıymetli bölümlerdir. Kimileri böylesi zamanları tüketim ya da sömürüye yönelik harcarken kimileri ise hayatı, kendini ve en önemlisi sistemleri sorgulamaya adar.

İnsanın dünyada var olma motivasyonuna dair mühim bir teorinin fikir sahibi olan Abraham Maslow, bireylerin gereksinimlerini genel hatlarıyla beş basamakta sınıflandırmıştır. Akademisyen ve psikolog olan Maslow, insanın ihtiyaçlar hiyerarşisini -mahiyeti sıralamasında gizli- bir piramide şu şekilde yerleştirir: fizyolojik, güvenlik, sosyal aidiyet, saygınlık ve kendini geliştirme. Bu hayali piramidin en altında insanın hayatta kalması için gerekli olan temel ihtiyaçları yer alır. Canlılığımızın devamı için gerekli olan yiyecek, barınma, su, uyku gibi temel konuların ardından güvenlik sorunu, sosyal aidiyetler sorunu, toplumsallığın gereği haline gelmiş olan saygınlık meselesi ve en nihayetinde de insanın kendini gerçekleştirme itkisi yer alır.

Günümüzde hala geçerliliğini koruyan bu teorinin fikir babası Maslow, insanın bir alt basamaktaki ihtiyaçlarını tam olarak gideremediğinde bir üst basamağa geçemeyeceğini de önemle dile getirir. Piramidin en üst noktasına yerleştirilen kendini gerçekleştirme ilkesi en temel anlamıyla insanın en üst seviyede bir varoluş temellendirerek potansiyelini ortaya çıkararak kişisel olarak tatmin yaşamasıdır. Kuramın içindeki en önemli aşama olan “kendini gerçekleştirme ilkesine” şahsi olarak en kısa içeriği atayacak olsam kendini gerçekleştirmiş insanı; bazı temel erdemlere sahip, önyargılarından mümkün olduğunca kurtulmaya eğilimli, problem çözmeye hevesli, kendilik sevgisi içinde olduğu için kaçınılmaz olarak toplumcu bir birey olarak tanımlarım.

Peki insan kendini nasıl gerçekleştirir?

İnsanın en ayırt edici özelliğinin düşünme yetisi olduğunu göz önünde bulundursak bu özelliğin insanı, doğa durumundan ayırarak kendi özgün doğasını yaratmayı temellendiren ana motivasyonuna yani merak etmeye doğru götürdüğünü kavrarız. Felsefe bilimi tam da burada bu merak edimi ile başlamış olup yıllar içerisinde merakın farklı şekilleri olarak varlığını sürdürmüş bir disiplindir. Felsefe insanın doyumsuz merakını tatmin etmek için -sistemli bir şekilde- kişisel olandansa evrensel olanı, varoluşun iç yüzünü ve dünyadaki her şeyin ne’liğini araştırmak üzere mevcuttur.

Maslow’un piramidinin alt basamakları tatmin edildikten yani, insanın yaşamsal ihtiyaçları giderdikten sonra ortaya çıkacak olan boş zamanlar insanın özgün üretimlerine olanak sağlayan kıymetli bölümlerdir.

Kimileri böylesi zamanları tüketim ya da sömürüye yönelik harcarken kimileri ise hayatı, kendini ve en önemlisi sistemleri sorgulamaya adar. Yaradılışın ve insanın doğasını sorgulamaya yönelik bu aşkın merak edimi insanı farkında olsa da olmasa da felsefenin alt dalları olan konulara yöneltir.

Bir düşünme disiplini olan felsefe her ne kadar bir konu ya da bir alan ile sınırlı olmasa da onun ayrıldığı alt dallar genel anlayışla şu şekildedir.

  • Epistemoloji (Bilgi Felsefesi)
  • Ontoloji (Varlık Felsefesi)
  • Estetik (Sanat Felsefesi)
  • Bilim Felsefesi
  • Din Felsefesi
  • Siyaset Felsefesi
  • Etik (Ahlak Felsefesi)

1. Epistemoloji (Bilgi Felsefesi) 

Epistemoloji felsefenin bilgi sorununu ele alan alt daldır. Bilginin özünü, ilkelerini, yapısını, kapsamını ve kaynağını araştırır. Merkezinde duran en mühim birkaç soru şu şekildedir:

Bilgi nedir?

Neyi bilebiliriz, neyi bilemeyiz?

Bilginin kaynağı, sınırı, türleri, sıfatları nedir?

Ulaşılan bilginin değeri nedir?

Bilgiye ulaşmak mümkün müdür?

Sorularına bakınca aslında gündelik hayatımızda bile onun konularından azade olmadığımızı anlayacağımız bu alan epistemoloji ya da bilgi uzmanlığı bize bilginin sınırları ve onun doğasını kavratmak için vardır. Canınız isterse “bilgi teorileri” olarak da söz edebileceğiniz bu alt dal ondan ilgimizi esirgemezsek bize bilginin tanımını, onun nasıl edinildiğini, hangi alanlarda nasıl bilgilere ulaşılabileceğimizin kapsamlarını belletir. Epistemolojinin en temel sorunsalı gerçek, inanç ve yargı gibi kavramlarla bilginin ilişkisini anlamaktır.

2. Ontoloji (Varlık Felsefesi)

Var olan şeyleri, varlıkların temellerini ve varlıklar arasındaki esas bağları sorgulayan felsefe dalıdır. Felsefe için varlık genel anlamda; fiziksel, zihinsel veya ruhsal olabilir. Var olanların özünü soruşturan bu alan Yunanca ontos (varlık, olan şey) ve logos (çalışması) kelimelerinden türemiş, Türkçe’ye de varlık felsefesi olarak geçmiştir. Çıkışı “nedenler çalışması” ya da Aristoteles’in deyimiyle ilk nedenler bilimi olan metafiziğin bir alt dalıdır. (Metafizik konusuna yazının sonunda değineceğim) Metafizik gerçeği, ilişkileri, tözleri ve nedenleri çalışırken ontoloji daha dar anlamda var olanları, var olmaları bakımından ele alır. Ontolojinin ilk sorusu diyebileceğimiz “Arkhe” yani, “Evrenin ana maddesi nedir?” sorusudur.  İlk kez doğa filozofları tarafından çalışma konusu yapıldığı bilinen bu soru ontolojinin, metafiziğin ve hatta felsefenin ilk sorusudur. Genel anlamıyla ontolojinin alanını oluşturan birkaç temel soru şöyle sıralanabilir:

Neyin var olduğu söylenebilir?

Bir şey nedir?

Bir şey varsa, onu hangi kategorilere koyabiliriz? Mevcutları nasıl sıralayabiliriz?

Varlığın anlamı nedir?

Varlıkların var olma biçimleri nelerdir?”

3. Estetik (Sanat Felsefesi)

Güzel olanı hem doğadaki hal olarak hem de insan yapısı bakımından araştıran felsefe disiplinidir. Güzellik ya da diğer adıyla sanat felsefesi zevk, sanat, güzellik gibi kavramların ardında yatan gerçekleri sorgulayan düşünce alanıdır diyebiliriz. Bu eğilim bilimsel olarak tanımlandığında duyuların felsefesi de denilebilir. Bu alanda dış dünyanın uyaranlarından aldığımız duyuların yorumlanması, buna karşılık gelen duygular, yargılar ve düşüncelerin irdelenmesi söz konusudur. Edebiyat teorileri, film ve müzik felsefesi, sanat eserlerinin eleştirilmesi gibi sanat sorgulamalarında adı geçer. En temel sorusu: “Güzellik nedir?” Olan estetik felsefesi insanın hissedişlerine neyin, neye göre bir etki yarattığını soruşturur.

4. Bilim Felsefesi

Bilim felsefesi adının da açık ettiği şekilde bilimlerin ortaya koyduğu kavramlar, kuramlar (teori), yasalar ve bunların ait olduğu olayları inceler. Felsefe uğraşısı için haylice önemli olan bu alt dal bilim felsefesi aracılığı ile bilim üzerinde düşünme, bilimin mantığını oluşturma gereğini uygulamaya yönelmiştir. Bilim Felsefesi bilimin yöntem, teori ve analizlerinin tanımlandığı, değerlendirildiği ve silsilelendirildiği bir çalışma alanıdır. Mantık ile yakından ilişkili olan bu alt dal, geçerli akıl yürütmeleri betimleyen disiplindir. Doğru düşünce, düşünce yöntemleri, düşünceler arası bağlantı gibi hususlarla ilgilenir. 

5. Din Felsefesi 

İnsanlık tarihi kadar eski olan dini, bir kavram olarak ele alarak, dinin özünü, ilkelerini, anlayışını sorgulayan, din ve inanç kavramları üzerine düşünen felsefe dalıdır. Din felsefesi dini sistemlerde yer alan kavramların ve yargıların soruşturulması hakkındadır. Felsefe ile ortak yanı (bağlantısı) dünyada belirli olmayan, gündelik bilginin dışındaki bir anlayışı aramalarıdır. Din kavramının kesin tanımı bulunmasa da doğa üstü, aşkın unsurlara dayanan bilgiler ve kurallar bütünü denebilir. Felsefede din araştırmalarının temel soruları şöyledir:

İnanmak nedir?

İnanmadan yaşanabilir mi?

Tanrı ne demektir?

 Din nasıl yaşanır?

6. Siyaset Felsefesi

Toplumsal yaşam ve geçim sisteminin ilerleyişini inceleyen alt daldır. Siyasal olayların ve kurumların oluşumunu; devlet ve devlet şekillerini, iktidar, egemenlik, meşruiyet gibi kavramları açıklamaya çalışır.

Siyaset felsefesi ya da politik felsefe etiğin toplum uygulaması, devletin ve politikanın nasıl olması gerektiğine yönelik soruşturmaları konu alır. Siyaset felsefesi, Platon’un “Devlet”i ve Aristoteles’in “Politika”sı ile başlamıştır diyebiliriz.

7. Etik (Ahlak Felsefesi)

Etik, ahlakı felsefi açıdan inceleyen ve açıklayan felsefi disiplindir. Ahlakın ne olduğunu, ahlakı davranışın nasıl oluştuğunu, iyi ve kötü davranışların nedenini inceler. Medeniyetimizi üzerine inşa ettiğimiz bu pek muhterem kavram insan davranışlarının ahlaki özünü ve temel yapısını konu alır. Ahlak felsefesi ‘nasıl davranmalı’ sorusunu merkeze alarak ahlakın ve davranışın temel ilkelerini tartışmaya açan felsefe dalıdır. Ahlak felsefesi yöntemini kurulabilecek düzenin insandaki doğru ve yanlış algısını ahlaki farklılıklara işaret ederek incelemeyi düstur edinmiştir. Kelime kökünü Yunanca ‘ethos’ tan alan etiğe kabaca kişilik/ahlaki ve kültürel yapı da diyebiliriz. Bireyler ve toplumlar arası farklardan yola çıkarak doğru ve yanlışın öznelliğini, ahlakiliğin ölçütünü, davranış ve düşüncenin haklılığı/haksızlığı gibi düşünceleri kuramlaştırır. Temel meselesi, iyi-kötü, doğru-yanlış, suç-adalet gibi kavramlar eşliğinde “İnsan nasıl davranmalıdır?” sorusunun cevabını aramaya yöneliktir.

Pratik anlamda felsefe uğraşının alt dallarının neler olduğunu özetlediğimi varsayarak yazıyı bitirmeden önce felsefe ile direkt ilişkisi bakımından kısaca metafizik konusuna değinmekte fayda var. Tamamını algılamaya duyularımızın el vermediği yaşamsal birçok konunun alanı olan ve metafizik olarak adlandırdığımız “varlık ötesi” durumlar yapısı gereği kendisine somut kanıta dayalı bir çalışma alanı oluşturamaz. Bilim felsefesinin ilerlediği ölçüde görece olarak kendisini insanlığa açacağına (ya da açmayacağına) inandığımız metafiziksel konular var oluşun doğasını, dünyanın ve yaşamın niteliklerini, neden/sebep sorgulamasını, eleştirisini kurcalar. Bu alanın ise en temel soruları,  

Var olan nedir?

Var olmak neye benzer?

ekseninde şekillenir ve metafiziksel her türlü uğraş felsefenin ilerlettiği alt dallar sayesinde kendisine zamanla mantıklı bir düzlem bulma olanağı edinir. Yazımı bitirirken bir gün bu sayfada bir excel dosyası hazırlayacağımı rüyamda görsem hayra yormayacağımı belirterek anlatmaya gayret ettiğim çoğu şeyi özetleyen bir tabloyu alta iliştirirken hepimize hayatın içindeki meseleleri her daim sorguladığımız, daha aydınlık ve çözümcü bir bilgi bulduysak eskisini yıktığımız yenisini koyduğumuz, bilgiyi seçme yeteneğimizi özgürlüğün temeli kabul etmekte ayak dirediğimiz, adaletten taviz vermediğimiz bir yaşam diliyorum.

EtikEylem çalışmasıNasıl davranmalıyız?
EstetikSanat çalışmasıGüzel nedir?
EpistemolojiBilgi çalışmasıNasıl biliyoruz?
MantıkDüşünce YapısıNasıl düşünürüz?
MetafizikVar oluş çalışmasıNeden varız?
PolitikaYönetim çalışmasıNasıl yönetmeliyiz?

©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

eftalya-koseoglu
MSM konservatuarı Sahne Sanatları Bölümü Dramatik Yazarlık Mezunu. Reklam sektöründe yaratıcı yazarlık ve prodüktörlük yaptı. New York Film Academy’de Senaryo Yazarlığı ve Yönetmenlik Eğitimi aldı. Halen akademi dışı felsefe eğitimi almaya devam ediyor.