*Spoiler içerir
Baby Reindeer şimdiye kadar izlediğim en iyi Netflix dizilerinden biriydi ancak izlemesi beklediğimden çok daha derin ve rahatsız edici oldu. Richard Gadd’ın (gerçek bir hikâyeye dayanan) tek kişilik oyunundan uyarlanan film, fragmanlarında ve pazarlamasında çoğunlukla karakterin bir sapıkla karşılaşmasını konu alıyor gibi görünüyor. Diziyi izlemeden önce zorlu zihinsel sağlık sorunları, travma ve istismar içerdiğini bilin. İzlemesi kolay bir dizi değil ve bu tarz travmaları yaşayan insanları tetikleyebilecek sahneler içeriyor.
Gadd, Camden’da bir barda çalışan, zor durumdaki bir komedyen olan Donny Dunn’ı canlandırıyor. Bara tek başına gelen ve oldukça üzgün görünen Martha’ya (Jessica Gunning) moral olsun diye ücretsiz bir diyet kola veriyor. O günden sonra Martha her gün bara gelip tüm gününü orada geçiriyor. Hayatı hakkında yalanlar uydurup Donny’i asla yalnız bırakmak istemiyor. Ona günde yüzlerce, yazım hataları ve yanlış yazılmış kelimelerle dolu, çoğunlukla hiçbir şey hakkında olmayan ama giderek daha flörtöz hale gelen e-postalar atmaya başlıyor. Donny, Martha’yı internetten araştırdığında onun taciz suçlusu olduğunu ve bu nedenle hapis yattığını öğreniyor. Seyrici olarak refleksinin Martha’dan kaçma ve bir daha görüşmeme olduğunu beklerken Donny’nin bunu yapmadığını izliyoruz, daha doğrusu yapamadığını. Karakter, sağlıklı sınırlar koyamayan ve hayır diyemeyen bir karakter. Açıkçası davranışları beni dizinin başında inanılmaz rahatsız etti.
Sağlıksız sınırlar ve hayallere bağımlılık
Martha, Donny’nin hayatında bir onaylama mekanizması olarak var olmaya devam ederken Donny, Teri adında (Nava Mau) bir trans kadın ile ilişki yaşamaya başlıyor. Devam ettirebiliyor mu? Ne mümkün? Geçmişten o güne kadar taşıdığı yüklerin ağırlığı bu ilişkinin üzerine karabasan gibi çöküyor ve her şey bitiyor. Sorunlar, Teri’den ve Martha’dan çok daha derin.
Kadını internetten araştırınca geçmişte taciz suçundan hüküm giyip hapse girdiğini fark ediyor. Ancak Donny sinir bozucu bir şekilde sağlıklı sınırlar koymaktan aciz. Karakter, beni bu açıdan strese soktu resmen. Donny’yi neyin motive ettiği ve onu neyin engellediği hakkında çok fazla şey keşfediyoruz ama keşfederken yaşadığım duygu geçişleri beni epey zorladı. Dördüncü bölümde dizi çok karanlık, çok zor bir dönemece giriyor. Yaklaşık beş yıl öncesine, Dunn’ın komedyenliğe yeni başladığı, Edinburgh’da komedi rutinini sürdürmeye çalıştığı ve oldukça başarısız olduğu zamana geri dönüyoruz. Orada Darrien (Tom Goodman-Hill) adında bir yazarla tanışıyor. Darrien neredeyse bir gecede komedi şovunu döndürmesine yardımcı olunca Donny’nin şöhretin nasıl bir şey olabileceğine dair hayallerini ve bu hayallere bağımlı oluşunu izliyoruz. İlgiye ve umut etmeye dair bir bağımlılık var dizinin genelinde.
Sorumsuzluk ve öğrenilmiş çaresizlik
Dunn Londra’ya taşındığında Darrien ile yeniden bağlantı kuruyor ve çok geçmeden birlikte fazlaca zaman geçirmeye başlıyorlar. Bu süreçte ona bol miktarda uyuşturucu veriyor ve Donny de yeni akıl hocasını etkilemek için bunu kabul ediyor. Darrien ona yaygın bir tecavüz ilacı olan GHB verdiğinde ve tüm bunlar tekrarlanan cinsel saldırılara yol açtığında Donny’nin oradan ve Darrien’dan ayrılacağını umuyoruz. O ise yine onaylanma, şöhret olma ve sevilme arzusuna tutunarak sınırlarını hiçe sayıp bu korkunç durumda kalmaya devam ediyor. Her sahnede karaktere hem kızdım hem üzüldüm. Öyle bir çaresiz ama aynı zamanda sorumluluk almayan bir hali vardı ki izlerken hangi duyguyu beslediğime karar veremedim.
Martha bir yandan onun sapığı olurken Donny de ona neredeyse aynı derecede saplantılı hale geliyor. Donny, her şey çileden çıkana kadar bekliyor ama sonunda onu polise ihbar ediyor. Polisin neden 6 ay beklediniz sorusuna geçerli bir yanıtı da yok. Kendi de farkında ki birinin her şeyi haline gelmiş olmak derinlerde kalan bir yanını besliyor. Bu arada Martha karakterini canlandıran Jessica Gunning’in performansına hayran kaldım.
Son bölümlerde Donny sonunda resmen çözülüveriyor ve bir stand-up komedi finalinde sahne alırken başına gelen her şeyi – tecavüz dahil- açıklıyor. Bu konuşması, YouTube’da viral oluyor ve Donny sonunda büyük çıkışını yakalıyor, kapalı gişe gösteriler yapıyor ve bir kez daha o tatlı şöhreti tadıyor ama kâbusu Martha durmuyor. Martha ailesini takip etmeye başladığında onları internetteki itirafından bahsetmekle tehdit edince Donny ailesini ziyaret edip her şeyi anlatıyor. Bu sahne beni resmen bitirdi. Önceki sahnelerde oğluna sert davranan ve fiziksel hiçbir temasta bulunmayan babanın Donny, kendisini bir erkekten daha aşağı görmelerinden endişe ettiğini söyleyince “Sen beni bir erkekten daha aşağı mı görüyorsun?” diye sorması oldukça sarsıcıydı. Katolik okulunda eğitim aldığı dönemde kendisinin de istismar edildiğini öğreniyoruz. Ardından kalkıp oğluna sarılması ve ailecek vakit geçirmeleriyle Donny’nin acısı sanki kabuk bağlıyor.
Bebek ren geyiğinin hikayesi
Sonunda Martha, tehditkâr bir sesli mesaj bıraktıktan sonra Donny ve ailesini takip ve taciz etmekten suçlu bulunuyor Ağladığı ve her şeyi itiraf ettiği için ceza duruşmasından sonra tutuklanarak cezaevine gönderiliyor. Kadın hapse girdikten sonra Donny Martha’nın ona attığı sesli mesajları dinlemeyi ve anlamlandırmaya çalışmayı takıntı haline getiriyor. Son sahnede, tecavüzcüsü Darrien’ı ziyaretten yeni geldiğini izliyoruz. Hiçbir şey olmamış gibi davranma hali o kadar rahatsız ediciydi ki bir travmanın ve istismarın insanı nasıl kolsuz kanatsız bıraktığı resmen tokat gibi çarptı bana. Martha’nın sesli mesajlarını dinlerken daha önce hiç duymadığı bir şey duyuyor. Martha o ses kaydında ona neden “Bebek Ren Geyiği” lakabını taktığını açıklıyor. Küçük bir kızken doldurulmuş küçük ren geyiğinin hayatındaki tek iyi şey olduğunu anlatıyor. Anne babası kavga ettiğinde sarıldığı ve uzun yıllar boyunca ihmal edildiğinde teselli bulduğu şey olan ren geyiği ile Donny arasında bağ kurmuş. Donny’nin, ona o ren geyiğini hatırlattığını söylüyor.
O an aslında, Martha’nın kaderi yüzünden duyduğu suçluluk duygusu etrafına çöken Donny için korkunç bir ifşa anı. Barmen ona içki siparişini sorduğunda cüzdanını getirmediğini fark ediyor ve barmen ona içkinin kendisinden olduğunu söylüyor. Donny’nin dizinin en başında Martha’ya gösterdiği nezaketin aynısını izliyoruz.
Dizi, istismar döngülerinin nasıl işlediğini ve neredeyse her istismarcının bir zamanlar muhtemelen kurban olduğunu gösterdiği için bence çok önemli. Baby Reindeer, travma ve istismarın insanları nasıl dışarıdan bir gözlemciye hiçbir anlam ifade etmeyen şekillerde davranmaya itebileceğini incelerken can acıtıcı bir iş çıkarmış. Donny’nin Martha’ya karşı hareketsizliği açıklanamaz görünüyor ta ki yaptıklarının çoğunun kafa karışıklığı ve kendinden nefret etmekten kaynaklandığını anlayana kadar. “Teri’den daha çok sevdiğim tek şey, kendimden nefret etmekti. Ve onu çok ama çok sevdim.”
Sonunda Martha’nın ruh sağlığının büyük bir kısmının kendi geçmiş travmalarından kaynaklandığını ve kendi davranışlarıyla Martha’nın davranışlarının birbirini yansıttığını fark edince bir zamanlar onu takip eden kişiyle kurduğu empati nihayet anlam kazanıyor. Baby Reindeer bize istismar ve travmanın nasıl döngüsel ve içinden çıkılmaz sorunlar yarattığını gösteriyor, öyle ki bu hasarın üstesinden gelmek yıllar, hatta bir ömür boyu sürebiliyor.
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.