Bizim topraklarımızda erkek olmak da kadın olmak da zor. Modern toplumda erkeklerin kimlik arayışı ve toplumsal rollerinin yeniden tanımlanması, sosyolojik bir dönüşüm sürecinin parçası olarak karşımıza çıkıyor. “Özgün Erkek” programı toplumun erkeklerden beklediği geleneksel rollerin ötesine geçerek bireysel kimliklerini ve duygusal ihtiyaçlarını keşfetmelerine olanak tanıyor. Türk erkeklerinin anneleri tarafından aşırı korunma ve pohpohlanma gibi sosyokültürel dinamiklerin etkisiyle yaşadıkları kimlik bunalımına da değinen bu program, erkeklerin kendilerini yeniden inşa etmelerine ve toplumda güçlü bir duruş sergilemelerine yardımcı oluyor. Programın yaratıcılarından Eric Elli ile bugüne kadar tabu olan şeyleri ve erkeklerin gerçek ihtiyaçlarını konuştuk. Ve ortaya harika bir röportaj çıktı.
Eric, öncelikle kısaca sen kimsin neler yapıyorsun diye sormak isterim?
Birkaç bölümde incelemek lazım.
- Bölüm- içine kapanık, küçük, çekingen erkek çocuk.
- Bölüm- 20’lerden itibaren dünyayı ben yarattım diyen, her şeyi yapmaya muktedir olduğunu düşünen genç.
- Bölüm- 30’lar ile hayatın anlamını araştıran eş ve baba
- Bölüm- 50 yaşın arifesinde kendinin yeni versiyonunu yaratmak üzere cesur adımlar atan olgun bir erkek; bir süredir buradayım. Bazen duraklıyor, hatta geri gidip, tekrar yolculuğuma dönüyorum.
Hayatımın özeti: Uyum sağlamak. Sağlıklı yaş almak. Darwin’in teorisini bilfiil hayatında uygulamış biriyim. Hayatın bana getirdiklerine adapte oluyorum.
KENDİMİZİ TANIMAK VE GELİŞTİRMEK İÇİN EN TEMEL ARAÇ, YAKIN İLİŞKİDİR
Yakın ilişkiler mentorluğu yapıyorsun diyebilir miyiz? Ve bu yolculuğa neden çıktın ve nereye varmak istiyorsun?
Kendimizi tanımak ve geliştirmek için en temel araç “yakın ilişkidir.” Partnerimiz davranışlarımız, düşüncelerimiz ve kişiliğimiz ile alakalı bize ayna tutar. Bunu ancak kendi gölgesinin filtresinden geçirerek yapar. Buradaki temel çatışma sebebi de partnerlerin gölgeleriyle yüzleşmek istememesidir. Partnerinin söylediklerine reaksiyon göstermeden önce bunun sende neyi tetiklediğini keşfetmek, bunu sağlıklı bir şekilde ifade etmek çok önemli ama bir o kadar da zor bir adımdır. Tartışmanın kızışan ateşinde çiftler bunu hemen unutur ve şuursuz bilinçaltından davranmaya başlarlar. Bu konularda farkındalık yaratmak ve yol göstermek için bireylere ve çiftlere mentörlük yapıyorum.

Bugüne kadar birçok erkekle çalıştın ve Cem Kutup ile “Özgün Erkek” adını verdiğiniz diye bir eğitiminiz var. Bu eğitim neye hizmet ediyor ve bu eğitimi alan erkekler günün sonunda hangi kazanımlarla oradan ayrılıyorlar?
Erkeklerin eline bir şablon veriyoruz. Kronik stresten uzak, iç huzurunu bulmuş, hayatta yavaşlamayı, gerektiğinde durmayı bilen, dürüst, açık, net bir şekilde kendini ifade eden ve sağlıklı ilişkiler kurabilen erkekler… İlk adım farkındalık, burada ilk önceliğimiz beden ve ihtiyaç farkındalığı. Erkekler bedenlerinden uzaklar, iletişim neredeyse yok gibi. O sebeple baştan başlıyoruz. Bedenim bana ne diyor? Şu anda ihtiyacı nedir? Bir gıda aldığımda nasıl reaksiyon gösteriyor? Ya da bir gıdayı almadığında, örneğin bir hafta süt tüketmediğinde nasıl davranıyor?
Nasıl dokunulmayı seviyorum? Cinsel organı haricinde bedeninde hangi bölgeleri hassas, onları keşfetmesini öğretiyoruz. Sonra düşünce ve davranış farkındalığı ve son olarak sosyal farkındalık üzerine odaklanıyoruz. Bedende yaşam enerjisinin sağlıklı akması için enerjik bedenin geçmişte yaşanan travmatik olaylardan kaynaklanan enerji düğümlerinden kurtulması gerekiyor. O sebeple adım adım sanki soğanın zarlarını soyuyoruz, içindeki özü keşfe yönelik bir yolculuğa çıkarıyoruz erkekleri. İlk yaralar, utanç ve suçluluklara bakıyor, sonra anne ve babayla helalleştiriyoruz. Devamında ise hayatı coşku, neşe ve anlam içerisinde yaşamak için kullanabileceği yaşam enerjisini nasıl aktive edeceğiyle alakalı Tao ve Tantra felsefelerinin öğretilerini kullanıyoruz. Hemen özgün olunmuyor ama olma yolculuğuna giriyor erkekler. Her gün biraz daha adam oluyoruz.
Özgün erkek kime denir? Özgün olmayan erkek kimdir? Eğitiminde Türk erkeklerinin ortak sorununu nasıl anlatıyorsun mesela, ben bunu çok merak ediyorum?
Özgün olmayan erkek başta kimi zaman benim. Bunu net söyleyeyim, hemen olunmuyor, olma yolculuğuna giriyor erkekler. Her gün biraz daha adam oluyoruz. Ne kadar kendileri ile çalışma gücü, disiplini, kararlılığı var ise o kadar dönüşüyor erkekler. Amaç, bir gün öncekinden daha iyi bir versiyonunu yaratmak. Türk erkeklerinin en büyük sorunu hanım evladı olmaları, anneleri tarafından çok korunmaları ve pohpohlanmaları. Erkekler ne yazık ki büyümüyorlar. Erkekliğe geçiş ritüeli yok, yaşı ne olursa olsun ergen gençler gibi dolaşıyorlar. Tabi burada genelleme yapıyorum. Bazı erkekler parmakla gösterilecek şekilde olmuşlar. Başkalarının yargılarından, onay görme ihtiyaçlarından arınmış ve özgürleşmişler.
KENDİNE EMEK VERMEDEN HİÇBİR ŞEY OLMUYOR
Ve erkeklerin en çok neye ihtiyacı var?
Erkekler kimliklerini kaybediyorlar, toplumda duruşlarını ifade edemiyorlar. Özellikle batı toplumunda başlayan “me too” akımı ile erkekler iyice sindiler. Erkekliklerini yitirdiler. Düpedüz bocalıyor erkekler. Erkek kimliği nedir? Kadına nasıl yaklaşmalı? Kendi ihtiyaçlarını nasıl ifade edebilmeli.? Bunu ifade ederken acaba kadının sınırlarını ihlal ediyor muyum diye endişeleniyor. Kadının niyetini keşfetmeye çalışıyor. Bu mümkün mü?
Çok dikkatli davranayım derken özünü yitiriyor erkek. Sert mi olmalı, yumuşak mı davranmalı? Bir yandan üzerinde oluşan baskılar onları eziyor, gücünü alıyor hareket etme güdüsünü yitiriyor erkekler. Erkek bu baskılar ile baş edemeyince kolayını seçerek anlık hazlar ile içsel yüzleşmeyi erteliyorlar. Zahmetsizi seçiyor, ilişkiye yatırım yapmak yerine, ilişkiden kaçıyor. Erkeğin kendi ihtiyaçlarını, içsel bütünlüğünü ve disiplini bulmaya ihtiyacı var.
İlişkide eril ve dişil öğelerden bahsetmezsek olmaz. Bir ilişkide eril duruş nasıl olmalıdır? Bununla birlikte dişinin dişilliğini bir eril nasıl ortaya çıkartır?
İlişkide Eril duruşun en temel özelliği kapsayıcılık. Kadının duygusal devinimlerinde sağlam bir şekilde kadını kucaklayan bir erkek olmak. Kadın ona çığlık çığlığa bağırırken erkek onun gözlerinin içine bakarak, onu kolları ile saracak, onu şefkatle kapsayacak. Bunu en güzel “pole (direk) dansçısı” ile anlatabilirim. Kadının dans ettiği direk ne kadar sağlamsa kadının salınımlarında eğilmeden dik bir şekilde duruyor ve kadını tutuyorsa kadın kendini o kadar bırakabilir, bedenini rahatça kullanır, cinsel enerjisini ifade eder, hayat ile dansını doğası gereği en yaratıcı haliyle yaşayabilir.
Cinsel polaritenin yani cinsel çekimin olması için kadın ve erkek, eril ve dişil farklılıklarını nasıl ifade etmelidir?
Kutuplar çekimi yaratıyor. Romantik ilişkide her iki cinste merkeze doğru yönelirse, birbirini çok iyi anlayan iki arkadaş olurlar ama cinsel çekim kaybolur. Bu da ilişkileri öldürüyor. Dişil yaratım, ancak kendini güvende hissederse ortaya çıkıyor, onun içinde koşulsuz teslimiyet gerekli. Dişil enerji bu dünyadaki en çekici güçtür. Kadın doğal olarak bu güce sahiptir. Ama terslenmekten, beğenilmemekten ve hatta kolay görünmekten korkar ve çekinir. O sebeple doğası gereği cazibesini ve baştan çıkarıcılığını sergileyemez. Utanmadan ve çekinmeden tüm dişiliğini kullanan kadın erkeğini kendine çekecek güce her zaman sahiptir. Yeter ki kadını gözeten, onu güvende hissettiren ve onun dişiliğinden çekinmeyen ve onu kapsayan erkek yanında olsun.
Erkeklerin bitmek bilmeyen özgürlük arayışını da sormak isterim. Bir kadına bağlanınca özgürlüklerinin gideceklerini düşünüyorlar sanki dünyadaki bütün kadınlar onları bekliyormuş gibi! Gerçekten özgürlük nedir?
Özgürlük hepimizin bildiği gibi sadece kendi içimizde. Bunu keşfedememiş erkek ilişkide kısıtlandığını düşünüyor. Erkek hayat misyonunu bulana kadar özgürlük arayışı devam edecektir. Burada bir de paradoks vardır. Özgürlük denilen şey, ego ölümüdür. Özgürlüğü bulduktan sonra hiçbir şeye ya da insana ihtiyacı kalmaz. Erkek her şeyden özgürleşmiştir. İlişkiden bile. Ama böyle bir erkek kadınla sağlıklı ilişkilenir ve kadını çok mesut eder.

Gerçek bir erkeğin erginleşmesi sence anneden koparak ma yoksa babadan koparak mı olur? Yani erkek ne zaman tam olarak erkek olur?
Kesinlikle anneden koparak ve babanın rehberliğinde olur. Günümüz toplumunda ergenliğe geçiş ritüelleri artık yok. Babalar çocuğu nasıl destekleyeceğini bilmiyor. Savaşçı ve toplayıcı kültürden gelen, doğada mücadele ve fiziksel zorluklarla baş edebilme pratiklerinin baba tarafından uygulanması şart. Beraber doğa yürüyüşleri, kamplar, sadece baba ve erkek çocuğun evde yapacağı ritüeller aklıma gelen en basit örnekler. Bunlar olmadığı için yaş almış büyük erkek bedenlerinde birçok çocuk dolaşıyor şehirlerde.
Seks ve cinsellik bizim ülkemizde belli bir kesim tarafından rahatça konuşulsa da hala toplumumuz için kapalı bir konu. Türk erkeği ve kadını tam olarak ne cinselliği biliyor ne de kendini tanıyor. Peki gerçek sevişme nedir?
Ruhsal cinsellik terimini kullanmayı seviyorum. Fiziksel bedenimiz ötesinde, duygusal, mantıksal, eterik ve ruhsal bedenlerimiz var. Fiziksel beden kişiye ait olmayan, dışarıdan stimüle edilen anlık hazlara odaklı ve o sebeple bu deneyimler geçici ve duyulara odaklı yaşanıyor. Bizlerin kalbimizi büyüten, ruhlarımızın varlığını bize hatırlatan üst bedenlerin deneyimlerine yönelmemiz lazım. Burada içsel farkındalık çalışmaları şart. Tantra’da çok kullanılan Kundalini Yoga’da da birçok kriyaya konu olan sinir sistemini programlayan ses, nefes, hareket pratikleri, mantra tekrarı (dua, namaz ve zikir de benzer bir şekilde uygulanabilir) aklıma gelen basit pratikler. Kendine emek vermeden hiçbir şey olunmuyor. Tefekkür ya da günümüz diliyle derin düşünce gerekli; kendine ait zaman yaratma, bu zamanlarda sürekli olarak günlüğüne not almak yeterli.
Erkeklerin bedenlerini ve bedendeki hislerini daha iyi fark edebilmeleri için verebileceğin bir pratik var mı?
Erkekler kendilerine dokunmayı eşcinsellik, yumuşaklık ile ilişkilendiriyor o sebeple tek bildikleri ve bedenlerinde dokundukları yer penisleri. Çocukken erkek çocukları görmüşsünüzdür. Erkeklerin eli hala orada! Eğitimlerde birkaç pratik öneriyoruz. Burada erkeklere şunu önerebilirim: Bedenlerini sevme pratiği. Nasıl mı? Çıplak bir şekilde soyunup başta aynanın karşısına geçerek kendini incelemek, nerelerini beğendiğini fark etmek. Ondan sonra kafasından başlayarak yavaş, samimi bir şekilde şefkatle kendine dokunmak, sevgiyle ve araştırarak, sanki sevgiline dokunuyormuş gibi, bu en değerli varlığını sevmek. Nerelerin sana haz verdiğini keşfetmek. Örneğin çoğu erkek yapmamıştır, bir el aynası alıp perineum bölgesini, testislerini incelemek, oralara dokunmak. Bunları yaparken en sona cinsel organını bırakmak ya da ona hiç dokunmamak.
Cinsel performans kaygısı yaşayan erkekler için nasıl bir pratik ve tavsiye verebilirsin?
Erkeklerin ilk başta boşalma ve orgazmın bedenlerinde birbirine çok yakın zamanda yaşadıkları iki ayrı fizyolojik süreç olduğunu anlaması gerekiyor. Anlamak yeterli olmuyor, bunları ayırmaya ve orgazmın derinliğini ve yoğunluğunu keşfetmesi gerekiyor. Boşalma prostat tarafından koordine edilen ve cinsel bölgedeki kasılmalar ile meninin dışarı atılması süreci. Bu arada meninin içinde, testisler tarafından üretilen sperm o sıvının sadece %3-5’lik kısmı, bunu da yan bilgi olarak vereyim.
Erkek odağını o kasılmalardan ve boşalma hâlinden alıp zamansız ve mekânsız orgazm haline taşırsa ilk olarak orgazmın ne olduğunu daha iyi anlayacak. Bu farkındalıktan sonra boşalma kontrolünü yapması daha ulaşılabilir oluyor. Erken boşalma erkeğin doğasında var yani sorun bir tek ondaymış gibi düşünmesin. İlk bu yükün ağırlığından kurtulsun. Sonrası çok kolay. Pelvik taban kas pratikleri, nefes egzersizleri ve imgeleme ile yatakta saatlerce kalmanın yollarını keşfedebilir. Orgazm sürelerini 3-5 saniyeden dakikaya arttırabilir ve kadınlar gibi çoklu orgazmlar yaşayabilir.
İlişkide tutku, arzu ve oyunculuğu geliştirmek için neler yapmak gerekir? İlişkilerimizi nasıl dönüştürebiliriz? Çiftlerin birlikte kolayca yapabilecekleri pratikler ve ritüeller var mı?
Cinsellik deyince aklımıza penetratif seks geliyor, illaki onunla olan ve akabinde yaşanan orgazm deneyimi geliyor. Fransızların küçük ölüm olarak adlandırdığı orgazm halinin ne kadar aşkın bir hal olduğunu tekrar etmeye gerek yok. Herkes onun peşinde. Erkek ise penetrasyon olmadan ve boşalmadan o hale ulaşamayacağını düşünüyor. Çiftler, giyinik, sadece ses, nefes, hareket ve imgeleme teknikleri ile orgazma peş peşe birlikte ulaşabileceklerini bilse cinsel hayatları çok renklenir.
Yabyum (kadının erkeğe dönük olarak erkeğin kucağına oturması ve bacakları ile erkeğini sarması) pozisyonunda basit bir alternatif nefes pratiği önerebilirim. Vücutları birleşmiş, çakraları hizalanmış olarak yapılan bu pratikte, birbirlerinin burnu diğerinin kulağında olacak şekilde kafalarını yan yana getiriyorlar. Biri nefes alırken diğeri nefes verecek şekilde başlayan bu pratiğe, birkaç dakika sonra tahterevallide sallanır gibi salınım ekleyin. Ve kendinizi tamamıyla nefese ve doğal haliyle akan harekete bırakın. Tabi ki giyinik yapın. Çok değil 15 dk. Bakalım ne olacak 😉
Bu toplumda erkek olmanın birçok zorlukları da var. Mesela erkek adam ağlamaz, karı gibi ağlama gibi sözlerle yetişti birçok erkek ve buna gerçekten inandı. Erkeğin kırgınlığını göstermeye ya da acısını yaşamaya hakkı yok mu? Bunu nasıl yaşayacaklar?
Yüksek tansiyon, şeker, obezite, kalp hastalıkları gibi temel rahatsızlıklar sanki erkeğe özgü gibi. Erkekler kadınlardan önce ölüyor. Daha uzun ve sağlıklı yaşamaları için stresin yarattığı fiziksel yıkımdan kurtulması gerekiyor. Erkekler kadınlar kadar şanslı değiller. Erkeklerin birçok sırrı var, onları paylaşacağı güvenli bir ortam ne yazık ki yok. Arkadaşlarına bile anlatamıyorlar. Anlatsa ya dalga geçecekler ya küçük görecekler ya da nasihat verecekler. Erkek sadece içini dökmek ve yargısızca dinlenmek istiyor, hepsi o.
Kırılganlığı ifade etmek o kadar kolay iş değil. Erkeğin karşısındaki kişinin duruşuna güvenmesi gerekiyor. Erkek paylaşım grupları içten paylaşımlar için ideal bir ortam. Türkiye’de öncülüğünü yaptığım bu platformlar ne yazık ki çok yaygın değil. Psikolojik destek her zaman geçerli bir opsiyon. Ama en çok Özgün Erkek eğitimini öneririm. Ya da şubat ayından itibaren başlayacağım ve 40 yaş üzeri erkeklere açacağım aylık programlarıma katılsınlar. Erkek hiçbir şey yapamıyorsa en azından erkek erkeğe zaman geçireceği anlar yaratması lazım. Beraber spor, yürüyüş, etkinlikler, satranç, briç kulübü, müzik grubu ilk aklıma gelenler. Olmadı maça gitsin, en kötüsü hala var ise kahveye gitsin.
Son olarak ne söylemek istersin?
Gelişimimiz için kendimize zaman ayırmak, insanlık için yapılan en büyük hizmet. Bizler kendi iyi versiyonumuzu yaratmadan insanlık gelişmeyecek. Bunun için yılmadan hayat boyu emek vermeliyiz. Benim Türkiye için 100 bin erkek hedefim var. Bu kadar erkek ile Türkiye’de daha barışçıl, adaletli ve hepsinden öte şiddetin olmadığı, sevgi dolu bir toplum yaratmak mümkün.
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.