Biz insanoğlu, neden hayatımızda bir aksilik olduğunda en kötüsünü düşünmeye meyilliyiz? Onca ihtimal arasından olumsuzlarını seçer, kafa patlatırız. Günlük yaşamımızda bile olumsuz olayları tekrar tekrar konuşur başımıza gelen olayları büyütürüz. Oysa bu bize güç katmak yerine, enerjimizi tüketir ve kendimizi pilimiz, enerjimiz bitmiş bir şekilde buluruz. Yaşamın Direksiyonunda adlı kitabımda incelediğim ve ABD’li psikiyatrist Aaron Beck’in “bilişsel çarpıtmalar” adını verdiği kavram da tam olarak buna işaret ediyor.
Aaron Beck’e göre zihnimiz bazen gerçeği çarpıtarak bizi yanıltır. Buna “bilişsel çarpıtmalar” denir.
Ya hep ya hiç düşüncesi hayatı sadece siyah ve beyaz görmek demektir. Felaketleştirme, en kötü senaryoyu kurmamıza yol açar.
Aşırı genelleme, bir kez olan olumsuz bir olayı tüm hayatımıza yaymamızdır.
Olumluyu küçümseme başarılarımızı görmezden gelmek, olumsuza odaklanma ise sadece kötüye takılıp iyiyi fark etmemektir.
Zihin okuma, başkasının ne düşündüğünü bildiğimizi varsaymaktır. Duygusal gerekçelendirme, “öyle hissediyorum, demek ki gerçek” diye düşünmemizdir.
Etiketleme, kendimize veya başkasına tek bir olumsuz sıfat yapıştırmaktır.
Kişiselleştirme, kontrolümüz dışında olan şeyleri bile kendimizden bilmemizdir.
Aşırı sorumluluk yükleme, kendimizi gereksiz yere suçlamamızdır.
İşte bu çarpıtmalar, olumsuz düşüncelerimizi besleyen görünmez tuzaklar gibidir. Onları fark etmek, dönüşüm yolculuğunun ilk adımıdır. Bu yazımda sizlerle birlikte bu adımları nasıl atacağımızdan bahsedeceğim.

1.Günlük Tutun
İlk kitabım Zamanı Yakalayan Ofisler’de de söylediğim gibi günlük tutmak, geçmişimizden bugünümüze kadar geçirdiğimiz değişimleri hatırlamak ve olayları görünür kılmak açısından çok etkili bir aktivitedir.
2. Kendinize Dışarıdan Bir Gözle Bakın
Genellikle başkalarına karşı daha nazik, daha merhametliyizdir. Peki kendimize neden bu kadar acımasızız? Başkalarına söylediğimiz şefkatli sözleri kendimize söylemeyi denedik mi hiç? Kendimizle dost olmak, bakış açımızı kökten değiştirebilir.
3. “Bunun bana faydası var mı?” Diye Sorun
Bir düşünce zihninizde dönüp duruyor. Peki gerçekten size faydası var mı? Yoksa sadece moralinizi mi bozuyor? Bu soruyu sormak, olumsuz düşünceyi fark etmek ve durdurmak için güçlü bir yöntemdir.
4. Oksijen Maskesi: Olumlu Anıları Toplayın
Bir nevi zihinsel ilk yardım çantası gibi düşünün. Mutlu anılarınızı, size iyi gelen fotoğrafları, sözleri bir araya getirin. Zor zamanlarda bu anılar size oksijen maskesi olur.

5. Nefes Alın
Çok basit ama çoğu zaman unuttuğumuz bir şey: Nefes. Derin nefes alıp vermek hem bedeni hem zihni sakinleştiriyor. Birkaç dakika ayırıp sadece nefesinize odaklanın, farkı hissedeceksiniz.

6. Egzersiz Yapın
Beden hareket ettikçe zihin de canlanır. Uzun yürüyüşler, kısa bir yoga pratiği ya da evde basit egzersizler… Uzun vadede daha çok etkisini göreceğimizden emin olabilirsiniz.
7.Değişim Alanlarınızı Belirleyin
Kendine şunu sor: “Hayatımda neyi değiştirebilirim?” Kontrol edebildiklerine odaklan çünkü enerjimizi elimizden olmayan şeyler üzerine harcamak bizi tüketir. Küçük değişim alanlarını belirlemek, büyük bir dönüşümün başlangıcı olur.
Olumsuz düşünceler hayatımızın bir parçası. Ama onlara teslim olmak zorunda değiliz. Günlük tutmak, nefes almak, kendimize şefkat göstermek ve minik adımlarla değişim yaratmak elimizde. Unutmayın; düşüncelerini dönüştürdüğünde aslında hayatını da dönüştürmeye başlıyorsun. Ve bu yolculukta en güzel rehber, senin kendine olan sevgin.
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

