STOACI HAYAT
Farkındalık Mümkünat

Stoacı hayat

Biz yetişkinlerin günlük hayatımızda duygularımızı nasıl yorumladığımız çok önemli. Bazen duyguları kontrollü bir ortamda bastırmayı tercih edebiliyoruz. Bu, pek akıllıca bir çözüm değil. Üzüntülerimizi ve acımızı kabul edebildiğimizde ve sağlıklı ifade edebildiğimizde, paylaşabildiğimizde bu, bizi normale dönüştürebilir. Duyguları kilit altında ve orada değillermiş gibi davranmak onların azıp yara haline gelmesine neden oluyor. Bütün duygular sağlıklı, içlerinde sıkışıp kalmak sağlıksızdır.

Duygularımız evrenseldir ve hayatta kalabilmek için bir araçtır. Duyguları anlamak, ancak duyguların nasıl bir amaca hizmet ettiklerini anlamlandırabilmekle başlar. Duygular zaman zaman rahatsız edici bir biçime dönüşebilir. Önemli olan duyguları nasıl yönettiğimizdir. Herkes, birbirine benzer duygular yaşadığına göre bu duyguların kişi için anlamı hatta bir yararı olmalı. Korku korur, sevmek iyileştirir, özlemek harekete geçirir, utanç başkalarına verilen değeri gösterir ve bu şekilde bizi izole olmaktan korur. “Duyguların hizmet ettiği amaç ne olabilir?” sorusuna yanıt aramak gerekmektedir. Bu sorunun yanıtı da her duygunun kişinin kendisine dair bilgi verdiği gerçeğidir.

Bizler zihnimizi kontrol edebiliriz, dış dünyayı değil. Bunu kabul edebildiğimizde kendimizi daha güçlü hissedeceğiz. Hayatımızı değiştirebilecek, kendimizi keşfetmememizi sağlayacak, içsel yolculuğumuz için neler yapabileceğimize gelin benim en sevdiğim stoacı bakış açısı ile bakalım.

PROBLEMLERİ BİR FIRSAT OLARAK GÖRMEK

“Eylemi hızlandıran engelin ta kendisidir. Yolu tıkayan şey yolu açar. Yani her sorun ve zorluk ilerlememize yardımcı olabilir.”

Marcus Aurelius

Sorun yaşamak, insan olmanın doğal bir parçasıdır. Sorunları çözülmesi gereken bir problem olarak görmek yeri işleri daha iyi hale getirme fırsatı olarak görebiliriz. Başımıza gelen olguları değiştiremeyiz ama bunlara nasıl baktığımızı ve tepki verdiğimizi değiştirebiliriz. Bu bakış açısıyla sorunlar sadece problem olmaktan çıkar ve derslere dönüşür. Örneğin, bir nehrin önündeki kayayla nasıl başa çıktığınızı düşünün. Eğer biz, bunu büyüme fırsatı olarak görürsek nehir durup o kayayla mücadele etmez. Zamanını ve gücünü kullanarak kayayı aşındırır veya yeni bir yol açar. Başlangıçta o kaya büyük bir sorundur ama zamanla ve sarsılmaz bir kararlılıkla nehrin doğal bir parçası haline gelir. Ve bu da doğanın esnekliğini ve değişime olan yeteneğini gösterir. Bu hayatta karşılaştığımız sorunların ve zorluklarında kendi gücümüz ve zamanımızla üstünden gelebileceğimizi ve bunların yolculuğumuzda beklenmedik sonuçlara yol açabileceğini hatırlatır. Örneğin, işini kaybeden birini düşünelim. Bu durum, onu yeni kariyer yoluna sokabilir ve ona kendisini geliştirme ve yeni beceriler öğrenme, yeni yerlere adım atabilme fırsatı sunar. Bu olay neden benim başıma geliyor yerine bu olaydan ne öğrenebilirim, bu ders beni nasıl daha iyi bir insan yapacak şeklinde düşünmek gerekir.

SORUNLARIN BİZE YARDIMI NE?

Kendinize şu soruyu sormayı deneyin: Bu 5 yıl sonra hala önemli olacak mı?

Hayat boyunca kararlılığımızı geniş perspektiften düşünme yeteneğini test eden birçok olay ile karşılaşırız. Her gün kahve dökmek gibi küçük durumlardan, aile ve arkadaşlarla yaşanan tartışmalara kadar duygusal olarak yüklü durumlarla başa çıkarız. Örneğin, bir sınava yetişememek ya da geçememek, 5 yıl sonra sizin için önemli olacak mı? Bunu düşündüğümüzde tartışma ya da talihsizlik şu an endişelendiğimiz çoğu şey hayatımızın genel tablosunda fazla önem taşımayacak. Bu bize hem alçak gönüllü olmayı hem de özerk olmayı sağlar. İşler ters gittiğinde daha sabırlı olmamızı sağlar. Kişisel gelişime yatırım yapmak önemlidir.

DEĞİŞTİREBİLECEĞİNİZ ŞEYLERİ BİLİN

Açık hava etkinliği için her şeyi hazırladınız ama yağmur yağıyor. Ne kadar isterseniz isteyin yağmuru değiştiremezsiniz. Ancak yağmur hakkında hislerinizi tamamen değiştirebilirsiniz. Üzülüp sinirlenebilirsiniz ya da durumu kabul edip çözüm bulabilirsiniz. Örneğim, etkinliği içeriye taşımak ya da yağmurun keyfini çıkarabilirsiniz. Stoacı filozof Epictetos köle olarak doğmuş ancak zamanın en önemli düşünürlerinden biri olmuştur.  Kısaca söylemek gerekirse bazı şeyleri değiştirebilir, bazı şeyleri ise değiştiremeyiz. Bu, basit gibi görünse de hayatımızı değiştirecek derin bir bilgelik kazandırır. Her gün değişik zorluklarla karşılaşırız. Okuduğumuz kitapları, görüştüğümüz insanları ancak dünya algılarını başkalarının ne yaptığını ya da geçen zamanı değiştiremeyiz. Yani mutluluğumuz olan bitenler değil bunları nasıl algıladığımız, nasıl tepki verdiğimize bağlıdır. Hislerimiz, olayın ne olduğunu ona nasıl baktığımızdan kaynaklanır. Şunu sorun kendinize: Bu konuda bir şey yapabilir miyim? Cevap evet ise harekete geçin. Hayır ise kabul etme ve değiştirme yeteneğinize bir fırsat verin. Rüzgârı değiştiremesek de yelkenleri değiştirebiliriz. Bu enerjimizi en önemli yere akıtmamızı sağlar.

HAREKET ETMEDEN ÖNCE DÜŞÜNÜN

Örneğin, biri size kırıcı zorlayıcı bir mesaj attı ve öfkelendiniz. Kendinizi savundunuz. Bir adım geri atsaydınız ve kendinizi bu durumdan soyutlasaydınız ne olurdu?  Hislerinizi saklamaya çalışmıyorsunuz, onlara nefes alma alanı tanıyorsunuz. Bu da onları anladığınızı gösterir. Bu, olayları pasif bir şekilde kabullenmek ya da kaçınmakla ilgili değildir. Düşünmek, duygularımızla ve düşüncelerimizle ilgilenmektir.  Derin sorular sormakla ilgilidir.

Neden bu yorum beni bu kadar rahatsız etti? Geçmişteki hangi olaylar ve şu anki hislerimi etkiliyor? İlk tepkim, şu anda olanlardan mı geçmişte olanlardan mı kaynaklanıyor? Tepki vermeden önce kendinize zaman tanımak empatiyi geliştirmek içinde bir yoldur. Başkalarının bakış açısından olaylara bakmaya izin verin. Belki o mesajı atan çok zor bir gün geçirmiş olabilir. Söylediklerinin ne kadar önemli, olduğunu fark etmemiş olabilir. Düşünerek hem kendimizi hem de yakın olduğumuz insanları daha iyi anlayabiliriz. Bu alışkanlık profesyonel ortamlarda çok önemli olabilir. Bu şekilde ne kadar çok yanlış anlaşılmayı önleyebilir, ne kadar çok köprüyü yıkmak yerine inşa edebilirdik!

STOACI BİR GÜNLÜK TUTMAK

Kendinizi düşünmek, kişisel olarak büyümek ve netlik kazanmak için bir yoldur. Her gün olayların bir kaydı değildir. Düşünmek, kendinizle konuşmak ve duygularınızı düşüncelerimizi seçimlerinizi ve tepkilerinizi gözlemlemek için bir yerdir. Dış dünya ve iç dünyanın kesiştiği ve kişisel değerlerin ve inançların olaylara nasıl baktığımızın şekillendiği bir yerdir. Her gün olan olayların ne olduğunu değil bu olayların size nasıl hissettirdiğini ve nelerin sizi mutlu ya da üzüntülü yaptığını yazarak hayal edin. Neden birinin yaptığı yorum sizi rahatsız etti ya da yaptığınız küçük bir şey birini neden mutlu etti? Her biri gün içinde size farklı şeyler hissettirmiş, farklı şekillerde etkilemiş olabilir. Bu, zihnimizdeki kalıpları görmemizi sağlar. Güçlü ve zayıf yönlerimizi anlamamızda yardımcı olabilir. Zamanla derin iç görü elde etmemizi sağlayabilir.

ŞÜKRAN DUYMAYI ÖĞRENMEK

Şükran duymak teşekkür etmekten fazlasıdır. Hayatımızı daha anlamlı hale getiren insan ve olay için derin bir takdirdir. Günlük hayatın içindeki güzellikleri zorluklardaki dersleri ve her deneyimin geçici olduğunu fark etmek, anları daha değerli kılar. Gerçek mutluluk, geleceği düşünmeden şimdiyi yaşamaktır. Bu şükranın ne olduğunu çok iyi özetler. Seneca’ya göre şimdide olmak, her anın deneyimin ve konuşmanın tadını çıkarmaktır.

Kendinizi bir sabah güneşli bir havada dışarda otururken hayal edin. Hava soğuk ama güneşin sıcaklığı size hediye gibi geliyor. O an duruyorsunuz ve sadece oturmak yerine elinizi göğsünüze koyuyor ve güneşin sıcaklığı için teşekkür ediyorsunuz. Bu dünyadaki yerinizin farkına varmanıza ve küçük şeyler için şükran duymanızı sağlar. Bir diğer faydası ise sizi eksik olan şeylere odaklanmaktan alıkoymasıdır. Karşılanmamış ihtiyaçlara ya da belirsiz geleceğe odaklanmak yerine sahip olduklarımıza odaklanmak bizi daha mutlu, az kıskanç ya da daha az öfkeli ve genel olarak daha iyi durumda yapar. Her sabah ya da her gece şükran duyduğunuz 3 şeyi yazabilirsiniz. Zamanla bu olaylara bakış açınız değiştirir ve bu, sizi hayatın nimetlerine daha açık hale getirir. Kötü durumlarda daha dirençli olmanızı sağlar. Her şeyin daha fazlasını elde etmeye çalışmanın giderek daha önemli bir hale geldiği bir dünyada ilişkileri güçlendirir. Karşılıklı saygıyı teşvik eder. Sevgi ve iyi niyetin pozitif döngüsünü oluşturur.

Unutmayın, duygularla yüzleşmeden onları anlamlandıramaz ve tanımlayamayız. Bu da bizim iç dünyamızda kendimizle barışık olmamızı engellerken dış dünyadaki ilişkilerimize de uzun vadede zarar vermektedir. Siz de kendi stoacı bakış açınızı hayatınızda kullanarak mutluluğa ulaşabilirsiniz. Kendinizi zihninizi sakin bir şekilde dinleyebilir, içinde olmak istediğiniz ve dış kaynağa bağlı olmadan yaşayabileceğiniz bir hayat inşa edebilirsiniz.


©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.