Astroloji

“Astrolojide merak duygumuzun kurbanı oluyoruz”

Astrolojinin geldiği nokta malum; artık merkür retrodan bahsetmeyen, aylık yorumları izlemeyen, ay döngülerini takip etmeyen kalmadı desek yeridir. Bunlar aslında konunun yüzeysel kısmı… Astrolojinin “Başak burcunu bu ay neler bekliyor”dan öte işlevleri var. Mesela hayat amacımızı öğrenmek, kendimizi tanımak, takıldığımız yerleri görmek ve o kilitleri açacak anahtarları bulmak… Bu ipuçlarını veren ise son yıllarda daha fazla duymaya başladığımız güney ve kuzey ay düğümleri…

Holistik Astrolog Hülyanida Şahin ile ay düğümlerini konuşmak üzere bir araya geldik ancak astroloji konusundaki hatalı yaklaşımları galiba daha çok konuştuk. Demek ki önce bunları konuşmamız sonra derinleşmemiz gerekiyormuş. Astrolojiye bakış açınızı gözden geçirmek ve iyileştirmek istiyorsanız hemen okumaya başlamanızı tavsiye ediyorum.

Psikologsunuz, astrologsunuz, başka uzmanlıklarınız ve eğitimleriniz de var ama pek bahsetmiyorsunuz bunlardan. Şu an tam olarak ne yapıyorsunuz ve buraya nasıl geldiniz?

Gandi’nin çok sevdiğim bir sözü var: Hayatım benim öğretimdir. Bugüne kadar getirdiğim tüm deneyimler benim öğretim oldu. Bunları da öğretmeye geçtim ki kendime yeni bir öğrenim alanı yaratayım. Dediğin gibi aldığım unvanları kullanmayı sevmiyorum çünkü beni kısıtlasınlar istemiyorum. Öğrenciyim diyorum hep. Şu an sosyal hizmetler okuyorum. Bu da hayat amacım için, çok mutlu olarak yapmıyorum. Kimse zorunda kaldığını çok mutlu olarak yapmıyor. Yapıyorsa problem var demektir. Ama zorlanıyorsa, o konu ile ilgili iradesi zayıfsa onu geliştirecek bir şey bu, üzerine gitmeli. Bu anlamda ben de doğduğum andan itibaren savaşçı olmaya hazırlanmışım. Ama öyle olduğumu şimdi daha iyi anlıyorum. Yakın zamana kadar söyleniyordum, bu da mı benim başıma geldi diye kurban gibi davranıyordum. İnsan hayata gelme amacını anlayınca o amacı gerçekleştirme yolculuğuna başlıyor ve geçmişini çok sorgulamıyor. Bugüne gelmem doğduğum an itibarı ile yaşamış olduğum zorluklar ve tüm deneyimlerin getirdiği aşama yani.

O zorlukların içindeyken ilk ışık gördüğünüz konu astroloji mi?

Kesinlikle…Çünkü kendimde bir problem var diye psikoloji okudum, kişisel gelişim ile ilgilendim. Psikolojik şiddet ile büyüdüm. Aile içinde tek bir huzurlu, mutlu an hatırlamıyorum. Okumak kurtuluşum oldu ama çok rahat mı okudum, hayır. 13-14 yaşında çalışmaya başladım okumak için ve hayatta kalmak için. Son derece kötü bir evlilik, ardından kanser, ardından tedavi amaçlı tüp bebek, bir bebeğimi kaybedişim, çok özel bir çocuk olan kızım, asıl rehberim…. Tüm bunlar olurken bir astroloji seminerine katıldım ve dedim ki ben tanıyorum bu haritayı, gezegenleri… Zaten çocukken de geceleri pılı pırtımı toplayıp gökyüzünden gelip beni alacaklar diye bekliyormuşum. Annemin anlattığına göre bavulum hep hazırmış. Zaten çok defa da dayak sebebim olmuştur. Sonra astroloji derslerine başladığımda hocam, “Hülya sen daha önce eğitim almadığına emin misin?” dedi. Oysa değil eğitim almak, burçlara karşı son derece kötü bir önyargım vardı. İnsanlar 12 çeşit mi diyordum, tırnaklarımı çıkarıyordum burçlar konuşulunca. Ama astroloji eğitimi ile hayatım 180 derece değişti. 2004-2005 yıllarıydı  

O günden beri astrolojiye de bir şeyler oldu. Nasıl gözlemliyorsunuz gelişmeleri?

Şimdi sen bunu sorunca o zamanlar neden sinirlendiğimi de buldum. Astroloji aslında kendi yerini de buluyor. O zamanlar çok magazinsel, indirgenmiş idi. Galiba sinirlendiğim buydu, seninle konuşurken anladım. Astroloji aslında çok derin. Gökyüzünde ne varsa aslında yeryüzünde de aynısı olduğunu anlamamız yolculuğunu başlattı bence.

Şu an yerini bulduğuna inanıyor musunuz yoksa daha yolu var mı?

Daha yolu var çünkü her popüler olan şeyin içi yanlış dolabiliyor, kirlenebiliyor. Bu her şeyde geçerli. Moda diye çıkıyor, hoyratça kullanılıyor. Böyle bir risk var. Bir aylık eğitim alıp danışmanlık yapanlar var. Ben 25 yıldır birebir danışmanlık yapıyorum ve her birinde heyecan duyuyorum acaba yorumlarım yanlış bir şeye sebep olur mu diye… Çok ciddiye alıyorum. Ciddiye alınmama tehlikesi var, popülerliğin yanlış yere gitmek riski var. Bence bir ayıklanma süreci de olacak.

Herkese doğum bilginizi vermeyin diye uyarılar yapılıyor artık. Doğum haritası çok özel bir alan. Siz bir doğum haritasını ilk defa açınca ilk neye bakarsınız?

Çok güzel bir şey söyledin. Merak duygumuzu her zaman yönetemiyor ve kurbanı olabiliyoruz. Birilerinin, doğum tarihini söyle bir şey bakacağım derken söylediği bir kelime çok olumsuz sonuçlara gidebilir, travma sebebi olabilir. Çok güvendiğiniz, geçmişini çok iyi araştırdığınız ve pozitif olduğuna inandığınız kişilerle paylaşın doğum bilgilerinizi. Ben de astroloji ile tanıştığımda tabii ki güneş burcu, yükselen burç, gezegenlerin konumları, evleri, açıları, kişilik, karakter analizi ile ilgili muazzam bilgilere ulaştım ama beni benden alan ay düğümleriydi. 2006’da başladım, yıl 2021 ben hala üzerine çalışıyorum.

Dediğiniz yıllarda biz ay düğümlerini kavramını hiç duymamıştık.

Bence hala da tam bilinmiyor. Çeviri kitaplar var, güzel kaynaklar da var ama benimkisi biraz hikayeleri araştırmak üzerine oldu. Kendimizi, hayat amacımızı anlamak adına en büyük kilitler de orada, o kilitlerin anahtarları da orada. Ay düğümleri hakkında okumadığım kaynak yok ama hepsi birbirini tekrarlıyor. Ben bunun dışında başka bir şeye bakıyorum. Takılma sebebim hala çözemediğim yerler olması. Ne olduğunu biliyoruz amam ama hangi ay düğümü hangisi ile ilişki kuruyor, hangi ay düğümü hangisi ile iş yapıyor, hangisi hangisi ile evleniyor ve hangisinin hangisi ile ne deneyimi oluyor. Onlara bakıyorum.

Neden düğüm deniyor?

Teknik olarak ay düğümleri, ayın güneş etrafındaki yörüngesi ile güneşin yörüngesinin kesiştiği noktalar. 180 derece açı yapıyor kuzey ve güney ay düğümleri. Gezegenlerin aksine genelde retrodur, geri gider. Çok az kısmı durağandır. Çok çok çok az kısmı estir (takılmıştır). Bunların bile kişiye anlattığı sayfalar dolusu durumlar vardır.

Tamam kabul ediyorum, bir röportaj ile anlamak mümkün değil ama bazı temel şeyleri fark etmemizi sağlar mı? İnternette çizelgeler var, hemen bulabiliyoruz ay düğümlerimizi.

Ay düğümleri ikiye ayrılıyor. Kuzey Ay Düğümü (KAD) ve Güney Ay Düğümü (GAD). Tüm hikâyemizi anlatıyorlar ama şunu da eklemek gerekiyor; ay düğümlerinin yanı sıra düğümlerin yöneticileri, yöneticilerinin olduğu burçlar, burçların olduğu evler hikâyeyi tamamlıyor. Sadece ay düğümlerini bilmek yeterli olmuyor. Kişinin nerede takıldığını, nereden dönüşeceğini tüm bunlara bakınca görüyoruz. Ama özetle… Güney ay düğümü kişinin bilincinin doğru bildiği, bilgeliğini kazandığı, iyisiyle kötüsüyle, doğrusuyla yanlışıyla tüm deneyimlerinin toplandığı yer. Geçmiş yaşamlara inanmayanlar olabilir tabii ama ruh buraya pırıl pırıl gelmiyor, getirdiği deneyimler var. Mesela ilkokulu bitiriyor ve ortaokul için geliyor, bir başkası da ortaokulu bitirip lise için geliyor gibi düşünebiliriz.  İşte güney ay düğümü tüm bu deneyimlerin toplandığı yer, birçok izin olduğu yer. Kuzey ay düğümü yeni sınıf, yeni deneyimler, yeni riskler, yeni dersler, yeni amaçların olduğu yer. Güney ay düğümünden kuzeye geliyoruz deniliyor ve sanki güney ay düğümü kötüymüş gibi anlatılabiliyor. Asla öyle değil. Güney ay düğümünü anlamadan kuzeye gidemezsiniz. Güney ay düğümünü anladım kuzeye gideyim de diyemezsiniz. Belki yüzlerce kez gelip gitmek lazım, tek tek, sınıf sınıf. Bir an önce gideyim diyorsan tekamülle ilgili karma ve ağırlık da fazla olur. Bu da var doğum haritamızda. Deneyimin hangi aşamasında olduğumuz da var. Kuzey ay düğümü de tıpkı bir tepe gibi, sırtımıza tüm o deneyimlerin bilgeliğini alıp gideceğimiz yolculuk, varacağımız yer.

“DERSİMİZ, TERSİMİZ”

Hiçbir şeyi boşa yaşamadık, alacağımız alıp ilerlemek içindi. Günlük hayatta da geçmişteki hikayeleri kapatıp ilerleyince bir yerde mutlaka önümüz kesiliyor.

Kesinlikle… Ortaokulu bitirdiğinde orayı tamamen kapatıyor musun yoksa orada öğrendiğin temel bilgiyle mi liseye geçiyorsun? İşte güney ay düğümü de öyle. Biz orada takılı kalıyoruz çünkü en iyi bildiğimiz yer orası. Sınıf atlamayı riskli, zor olarak görüyoruz. Ay düğümleri için bir başlık attım kitabımda “Dersin tersin” diye. Dersimiz, tersimiz…

Hayatın çekirdek meselelerinin ay düğümlerinde ortaya çıktığını anlıyorum. Yani bir astroloji seansında örneğin “Şu işe girmeli miyim?” diye sormaktan öte daha temel bir farkındalık yatıyor galiba…

Seanslar da bence her şeyi öğrenmek için olmamalı. Ben sorarım ne duymak istiyorsun diye kişiye. Üç beş gün sonra ne olacak kısmı bende yok. Göremez miyim, görürüm ama ben kendini anlamamış, kendini çözmekle meşgul olmayan ve hala niçin bu durumun içinde olduğunu sormayan kişilere faydalı olamam ve ticaretini de yapamam.

Teslimiyetten bahsediyoruz, kontrolü bırakınca akış daha güzel oluyor diyoruz. Ama bir yandan da astroloji aracılığı ile bir kontrol çabamız var sanki. Astroloji ile teslimiyet çakışıyor mu?

Doğum haritanı anlarsan çakışmıyor ama anlamazsan çakışıyor. Kendi doğum haritamızı anlamak çok uzun bir yolculuk Yaprakçığım. Ben kendi doğum haritamı ve gezegenleri hala çalışıyorum. Anlarsam eğer ben de o teslimiyeti yaşarım. Anlamadığımı için hala daha savaş halindeyim. Gezegenler, burcun artı yönleri, gölge yönleri, ay düğünleri ile getirdikleri gideceğin yer, gideceğin yere engel olan haritandaki durumlar gerçekten teslimiyet kısmını iyi anlamayınca öne geçebiliyor. Teslim olmak kolay bir şey değil.

Evet aslında teslimiyet kelimesini de çok hafife alıyoruz belki. Ben şimdi biraz sarsıldım, sizin hala haritanızı anlamladırmaya çalıştığınızı duyunca. Herkes sizin gibi derinleşemez tabii. Peki bizler için astrolojiden en doğru yararlanma yolu nedir?

En doğru yol kendimizi tanıma konusunda astrolojik haritamızı yorumlanırken kendimizi kendimize teslim etmek olabilir. Aradaki engelleri çekmek adına da haritamız da aracılık edebilir. Doğum haritamızda ön yargı yok. Bize dair olan her şey var. Anne karnında yaşanan süreç, 0-7 yaş arası, anneden ve babadan getirdiğimiz kodlar, atalardan gelen karmalar, bilinçaltı, bilinç üstü, her şey var. Bunların bizdeki kalıntılarının ve artılarının ne olduğunu bilmiyoruz. Kendimde anlamaya çalıştığım şey aslında şu; anlamlandırmaktan korktuğum için anlamaya çalışıyorum. Çünkü hala hayatın içindeyim, bir insanla sorun yaşıyorsam, bir olaya karşı olmaması gereken bir tepki gösteriyorsam demek ki anlamamışım demektir. İşte o yüzden anlamadığımı varsayıp çaba harcıyorum. Doğum haritamızı, kendimizi tanımak ve kendi kendimize teslim olmak adına incelettirip anlayabiliriz.

Burada bir detay daha var. Bazen astrolog olarak siz en güzel şekilde anlatsanız dahi kişi onu duymuyor ya da anlamlandıramıyor. Ta ki yaşayana kadar. Ben bunu deneyimledim. İş kişinin kendisinde bitiyor sanki.

Çok farkındalık yaratacak bir soru… Farkındalık kelimesini çok kullanıyoruz ve tüketiyoruz. Farkındalık demek anda şifalanmak demek. Anlattığımı anlamıyorsa, direnç varsa fark etmemiş ve o alanı şifalandıramamış demektir. O zaman hayat biraz daha sert deneyimlerle öğretir. Hayat hiçbir zaman tesadüf değil. Duyman gerekeni duyar, olman gereken yerde olursun. Buna hazır değilsen hayat bir sonraki tesadüfleri daha sert uyarılarla yapar. O yüzden ben anlatırken hala bir kabul yoksa, direnç varsa, “Ben sabaha kadar anlatmakla uğraşmam ama bir gün bunu yaşayacaksın ve yaşadığın zaman bunu hatırlamanı istiyorum” diyorum. Çok net diyorum bunu. Hatta sık sık diyorum. Bazen beni katı, sert biri olarak görüyor olabilirler. Ama duymak istediklerini söylemiyorum. Duymak istemediklerini söylüyorum ve bütün hikâye zaten buradan başlıyor. İleride acıyla yaşayacağınız tecrübelerin önüne geçmek için şimdi hoşunuza gitmeyecek şeyler duyacaksınız.

Peki kişi ben bir seçim yaptım, geldim, işte buradayım, niye duymaya hazır olmayayım ki derse…

Hala kendisi ile mücadele ediyordur. Fiziksel olarak gelmiştir ama bilinci, ruhu o konu ile ilgili gelmemiş demektir. Fiziksel bedenin gelmesinin anlamı olmuyor.

Merak ettiğim bir şey var. Psişik tarafınız var mı? Bunu astrolojik yorumlarda kullanıyor musunuz?

Ben bir Yengeç burcuyum, yükselenim Akrep, ayım da Akrep. Haritamda tek bir toprak elementi yok. Sular seller akıyor. Ve su her zaman için beş duyu ötesini algılamayı ifade eder. Başkalarına güzel bir şey gibi gelebilir ama bir dönem benim hayatımı cehenneme çevirdi.

Çünkü bilmiyorsun. Bir durumun içindesin, beş duyu ötesi çalışıyor ve sen bunun ne olduğunu bilmiyorsun. Çok acı bir şey. Biliyorsun ne oluyor, kullanmasını bilmiyorsun. Bu  daha da kötü. Bu sefer fiziksel bedenin bunu taşıyamıyor. O nedenle ağır hastalıklar geçiriyorum. Çok enteresan bir şey yaşadım mesela. Brezilya’ya gittim, farklı bir şeyler yaşadım inisiyasyon gibi. Döndüm buraya, nasıl kilo alıyorum, sanki bisiklet pompası takılmış gibi şişiyorum. Tahliller yapılıyor, he şey normal. Diyetisyene gittim, zayıfladım, istediğim kiloya geldim. Daha tadını çıkartamadan tüberküloza yakalandım. Antibiyotikler, kortizonlar, ballı sütler derken 8-9 aylık programda yine kilo aldım. Ve şunu anladım; beş duyu ötesi çalıştığı için fiziksel bedenim kendini güvene alsın diye bilinçaltım fiziksel olarak zayıflığı kabul etmiyor. Aslında herkesin beş duyu ötesi algılaması var ama bunu kapatıyoruz. Kullanmayı bilmiyoruz. Kiminde biraz daha fazla oluyor. Astrolojide de kullanıyorum tabii. Doğru Nokta Terapisi adını verdiğim süreçte de kullanıyorum. Dediğim gibi, deneyimim dediğim her şeyi harmanlayıp kişiye faydalı olmak adına, tüm hayatını anlaması içini bir rehberlik yapıyorum.

Astroloji ile ilgili en çok rastladığınız yanılgılar nedir?

Hala seminer olsun, konuşma olsun, astrolojinin burçtan ibaret olmayıp haritanın tümünü anlamamız gerektiği konusunda örnekler anlatıyorum. Ya da seansta kişiye saatlerce anlatıyorum ve sonunda şöyle bir soru geliyor: Başak burcuyum şimdi ne olacak? Hala astrolojinin en basite indirgenmesi, merak üzerine kullanılmasına şahit olduğumda, beklentimin yüksek olduğu bu zamanlarda yıkılıyorum. En kestirme yol, burcuma ne olacak! Bir de doğum saati konusunda bir uyarım olabilir. Eğer tutulmuş bir kayıt yoksa, çok emin olmadan saat bilgisi vermesinler ve astroloğu da yanıltmasınlar. Bazen kişinin verdiği doğum saati ile çıkan harita anlattığı hikayeler ile uymuyor. O nedenle çok emin olmadan saat bilgisi verilmesini önermiyorum.

Son olarak bir de Mümkün mesaj alabilir miyiz?

Yaprak ile her şey mümkün. Herkese mümkün olma yolunu açacağını düşünüyorum Mümkün Dergi ile…

©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

yaprak-cetinkaya
Gazetecilik eğitimini Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde aldı. 27 yıldır farklı görevlerde daima mesleğine aşık bir hal ile çalışıyor. Gazeteciliği en çok wellbeing, kişisel gelişim, psikoloji, ezoterizm, mitoloji gibi daha az konuşulan konular üzerinden yapmayı seviyor. Mümkün Dergi, Yuka Dükkân ve Yuka Ajans’ın kurucu ortaklarından…