Aile, içinde en iyiden en negatife nice hikayeler barındıran, tüm yaşam desenimizi yazma kudretinde sahip derin bir okyanus. Derinliği yaşamlara bedel bu okyanusun içine rastgele, öylesine düşmek mümkün mü?
Düşünelim, doğada her şey vaktini biliyor. Papatya ne zaman açacağını, ayı ne zaman uyuyup uyanacağını biliyor. Matematik tüm süreçlerin işleyişinde ve merkezinde. Bir ruhun aileye dahil olmasının da matematiği ve kuvvetli bir işleyişi var.
Ayakları yere değmeden evrenler gezen ruhun, dünyada bir aileye rastgele dahil olması mümkün değil. Her şeyden öncelikli olan “Özgür İradeye Saygı Yasası”nı Yaradan ve tüm sistemi sıkı sıkıya yönetiyor. Ruhun özgür seçimi ve iradesi olmaksızın bedenlenmesi, aile seçiminin öylesine yapılması mümkün değil.
İLK KONTRATI ANNEMİZLE YAPARIZ
Burada devreye kontratlar giriyor. Ruh önce hayat amacını seçer sonra da o hayat amacını içinde gerçekleştireceği toprağı, aileyi seçiyor. İlk kontrat beden paylaşımı ve doğumun dinamikleri sebebiyle anneyle yapılıyor. Ardından baba, atalar, hayatta olan ve olmayan tüm kardeşlerle kontratlar yapılır. Ruh kontratları tamamladıktan, tüm ailenin rızasını aldıktan sonra hamilelik gerçekleşir.
İsteyerek, istemeyerek, tecavüzle… olan tüm hamileliklerin arkasında aynı plan vardır. Olanın, olmayanın, olamayanın da sebepleri…
Tüm kontratların yaşamımızda önemli bir deseni, renkliliği, tınısı var. Anneyle ilgili seçimimiz de hayatımızdaki 16 konuyu doğrudan etkiliyor. Sevgi, şefkat, merhamet, hak, para, yaşamla güvenli bağ, erkekler için partner gibi birçok konuda zemini oluşturuyor. Deneyimlerle de desenimiz oluşuyor.
Neden sevgisiz bir anneyi seçtim?
Neden bana bu kadar bağımlı bir annem var?
Ne yaparsam yapayım şefkatle saran anneyi de ben mi seçtim?
Şiddet uygulayan, eleştiren, kontrol bağımlılığı ile bunaltan anne bana ceza mı, seçim mi?
Böyle nice sorular geçiyor aklımızdan. Evet, her nasıl bir anne ile birlikteysek ruhumuzun hayat amacını gerçekleştirmek için uygun gördüğü anne, uygun gördüğü aile…
Ne anneye kızmak, onu reddetmek ne de kendimizi suçlamak işe yarar. İhtiyacım olan annemi, ailemi ruhumun özgür iradesi ile seçtiğimi ve aynı şekilde özgür irade ile seçildiğimi bilmek. Annemin ve aile bireylerimin hepsinin ruhu da kendi hayat amaçlarına ulaşmak için beni seçti. Karşılıklı özgür irade yasası devrede ve hepsi hayat amacımızı gerçekleştirebilmek için.
Anneyi ve aile bireylerini her nasılsa olduğu gibi kabul etmek, seçimlerimizi kabul etmek ve negatif kader yolumuzu ayırıp kendi yolumuza ilerleyebilmek çok kıymetli.
“Sevgili anneciğim seni olduğun gibi kabul ediyorum. Beni görüp duymana, anlamana niyet ediyorum. Seni seçmiş olmayı sevgiyle kucaklıyorum. Aramızda olan, olmayan, olamayan her şey için af diliyor, affediyorum. Bana verdiğin her şey için teşekkür ediyorum. Yolumu ve kaderimi senin kaderinden ayırıyor, kendi şanslı, bereketli, sevgi dolu kaderime gidiyorum. Anneliğinin her zaman beni desteklemesine niyet ediyorum. Tüm anne atalarımın beni huzurla, güvenle desteklemesine izin veriyorum. Yolum açık, keyifle ilerliyorum, şükürler olsun.”
Bu örnek çalışma ile iç ve/veya dış sesle kendinizi, annenizi, anneliğinizi ve atalarınızı onurlandırabilirsiniz. Yaşam yolunuzda keyifli seyirler dilerim.
Sevgi ve şifayla kalın,
Fotoğraf: Nyana Stoica – Unsplash
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.