ARKETİPLER ARASINDA DANS EDEN YENİ DİŞİL
Farkındalık

Arketipler arasında dans eden Yeni Dişil

Son senelerde ilişkilerde ve toplumsal dinamiklerde önemli dönüşümler yaşanıyor. Bu dönüşümde, dişil enerjinin rolü ve etkisi giderek daha fazla önem kazanıyor. Bir yandan da kavramla ilgili bir bilgi kirliliği de mevcut.

Özellikle ilişkilerde dişil enerjinin nasıl bir değişim yarattığını ve ilişki dinamiklerine nasıl etki ettiğini anlamak için bu konuda uzmanlaşmış Tarihçi, Davranış Bilimci ve Yazar Dr. Nil Keskin ile Yeni Dişil kitabındaki bilgiler eşliğinde bir röportaj gerçekleştirdik.

Son dönemde dişil enerji hakkında sosyal medya ve dijital platformlarda bilgi kirliliği çok fazla. Taktikler de cabası. Siz dişil enerjiyi nasıl tanımlarsınız ve eril enerjiden farkı nedir?

Dişil enerji de eril enerji de form, enerji formu. Hem kadında hem erkekte var olan formlar. Dişil enerji dediğimiz aslında durağan form, eril enerji de eylemsel olan form. Dolayısıyla hem dişil hem eril formun içinde enerji var. Ben eğer ki kadın beden formunda dişil enerji içindeki nitelikleri baskılamışsam ve daha fazla eril enerji tüketiyorsam yani eylemsel haldeysem o zaman ben bu dişil enerjide var olan duygu, düşünce ve davranış bütünlüklerini erdemleri sergileyemiyorum demektir.

Şu sıralar dişil enerjiyi bu kadar konuşmamızın sebebi şu: Dünya Ekonomik Forumu’na göre 131 yıllık ekonomik politik, sağlık ve eğitim alanında bir kadın ve erkek cinsiyeti farkı var. Bu farktan dolayı kadın, mücadele etmek durumunda kalmıştır. Bu fark, ülkesel bazda değişir ama bizim yaşadığımız toplum, bu listede en alt sıralarda. Ben, bu coğrafyanın kadını olarak genellikle dişil formu dengeli kullanamamış, sağa sola çekiştirilmiş oluyorum. Bugün biz kadınlar olarak bir durumu analiz etmeliyiz: Ben bir kadın olarak dişil enerjimi yaşayamamış olmanın getirdiği ne gibi dengesizlikler yaşıyorum?

Dişil enerjide denge kavramı oldukça önemli kendim de deneyimlediğim kadarıyla. Dengenin önemini açıklayabilir misiniz bize?

Dengesizsen iki yöne savurulursun: aşırı dişil ve yetersiz dişil. Aşırı dişilsen birincisi ataerkil yanılgı ve yanılsamalardan dolayı sen ya dış görünüş kaygısında yaşıyorsundur ve “böyle” olmazsam kadın olamam, iyi olamam gibi söylemlerle sadece yalın olarak orada kalmışsındır ve cinselliği de farkında olmadan araç olarak kullanabilirsin. Ya da aşırı durağansındır ve içindeki erili kucaklamadığından pasif kurban psikolojisine daha çok eğilim gösterebilirsin. Aşırı bir vericilik hali gelişebilir. Örneğin, Anadolu kadınının o saçını süpürge eden hali, annelerimiz, anneannelerimiz gibi her şeye sahip çıkan, onu da yaparım bunu da yaparım deyip fazlasıyla vericiliği yaşamış kadınlar…  Özellikle Sanayi Devrimi sonrası kadının da ürettiği ve çalıştığı yapıya doğru gittiğimizde de “ben her şeyi yaparım, kimseye ihtiyacım yok” tavrını görürüz. Son yıllarda buna bağlı olarak da savaşçı kadın modeli ortaya çıkmıştır.  Yani yetersiz dişil, aslında eril taklidi yapan dişildir diyebiliriz.

Dr. Nil Keskin
Dr. Nil Keskin

“Dişil, senin eylemsizliğinin içinde oluş halidir.” diyorsunuz kitabınızda. Burada durmak kavramının dişil enerjiyle ile ilişkisinden bahseder misiniz biraz? Son dönemde birçok platformda erkeklerin daha durağan kadınların daha aktif olduğu ilişkilerden şikayetler okuyoruz çokça.

Erilin eylemselliği yerine dişilin durağanlığı diyebiliriz buna. Kadın beden formunda sen durağanlığınla dinamizmin arasında yani eylemselliğinin arasında bir denge yürütmüyorsan ortamda senin sürekli eylemde olduğun noktada çevrendeki insanlar durağanlaşır. Bu sadece partnerlerimizle olan ilişkilerde değil aile ilişkilerimizde de geçerli. Anne, sürekli bir şeyleri kendi yapıyorsa çocuk yapmaz ve yapmamaya da alışır. Böyle yetişmiş olan bir sürü erkek var. Şu dönem bir geçiş evresindeyiz. Kadınlar, bütünsellik erdemiyle gerçek anlamda durup kendilerini analiz etmeliler. Bakıp film seyreder gibi ilişkilerini analiz etmeli. Farkındalık arttıkça dürüstlükle kendilerine baktıkça ilişkilerin evirilmesinde kendi paylarını anlarlar. Kadın, payına düşeni anladığında ve dönüştürdüğünde ya mevcut ilişkiyi dönüştürme gücü de geliyor ya da ilişkiyi bitiriyor. Yeni bir ilişkiye başlandığında artık değişmiş olan dengeyle beraber yöneldiğinde daha da dönüştürücü bir kadın ortaya çıkar.

“Denge bozulduğunda rahim alanından almak, meme alanından da vermek çalışmaz.”

 Dişil enerjiyi benimsemek ya da reddetmek fiziksel anlamda sağlık sorunları yaşamamıza yol açabiliyor diye biliyorum. Bu konuda sizin de fikirlerinizi merak ediyorum.

Evet, kesinlikle. Amazon kadınları hatırlayalım. Davranış örüntülerine baktığımızda sağ memelerini kesip o ok ve yayı kullanmak için kendilerini feda etmişlerdir. Amazon sendromu diyoruz buna meme sağlığında. Ayrıca yetersiz dişil durumlarda yine infertilite sorunları görülebiliyor. Rahimde miyom sorunları görülebiliyor. Rahim bilgeliği uygulamaları bu noktada şifalandırıcı olabiliyor. Alma verme dengesi, eril dişil denge bozulduğunda rahim alanından almak, meme alanından da vermek çalışmaz. Rahim ve meme alanında var olan biyolojik ritim spritüal anlamda da çalışmaz hale gelir. Dr. David Hawkins’in yaptığı bir bilinç haritası var. Duygular için acı duyguları, arafta kalma duyguları ve aydınlanma duyguları olarak bir ayrım yapıyor. Bu bilinç haritası fiziksel sağlık sorunları anlamak için çok önemli.

Bazı kadınlar da hep eril alanda kalabiliyor. Örneğin siyaset alanında hem fiziksel hem söylemleri bakımından sert bir eril enerjide olan kadınları görebiliyoruz değil mi?

Bu çok güzel bir nokta. Mesleki seçimlerde ister istemez bu yaşanabiliyor. Bu noktada arketipler devreye giriyor. Önce “ben nasıl bir kadınım”ı tanımlarsan kendi içindeki eril dişili de anlamlandırman daha kolay olur. Örneğin bahsettiğimiz tarzda politik bir kadın figür, Athena arketipini içinde barındıran bir figürdür. Seçtiği meslek icabı yoğunca bu arketipi yaşıyor. Fakat aynı örnekle onun içinde bir Demeter de var. Şayet kendisi güldür güldür şekilde Athena’yı mesleğinde kullanmayı seçtiği kadar anneliğinde Demeter’in şefkatini yansıtabilme becerisine sahip olursa aslında Athenalığının bir zararı yok.

Arketipler, dişil enerjiyi anlamaya temel oluşturuyor. Okurlarımız için öneminden bahseder misiniz kısaca?

6 tane yetişkin arketipi var her kadının içinde: Hera, Afrodit, Demeter, Athena, Persefon ve Artemis. Bu arketipler belli bir yaşa gelince netleşiyor. Şimdi ben belli bir yaşa geldiğimde bu arketipin her birini özgürce yaşamayı kendime kazandırabilirsem o zaman aralarındaki bir nevi dans etmeye başlıyorum. Keyifli kısmı da bu oluyor. Şu çok önemli: Diyelim baskın arketip Afrodit. Afrodit, güzellik, estetik, iletişim ve cinselliği temsil eder. Eğer ki senin Afrodit’inin baskın olma yüzdesi çoksa bazen Athena’nın yaşamasına izin vermeyebilir. Yani buralarda seyredip Athena’nın iş bitiren, savaşçı kimliğine izin vermeyebilir. Oysa bazen savunduğumuz bir alan varsa Athenalığımızı önden göndermemiz gerekir.

Goddess adında bir aplikasyonunuz var. Ben de bir kullanıcı olarak oldukça faydasını gördüm. Açıkçası iyileştirici ve dönüştürücü geldi bana da. Aplikasyonda öz bakım, refah ve dayanıklılığa nasıl katkı sağlıyor?

Aplikasyondaki uygulamaların bilimsel temelli çalışmalar ve bulgular üzerine inşa edildi. Anlattığım iki dengesizlik davranışı üzerinden kadınlarımıza bu uygulama sayesinde diyoruz ki “Fark et.” Hangi tarafta olduğunu fark et. Yetersiz dişildeki mükemelliyetçi, kontrolcü, dominant ve eylemsel haldeki kadın, eril ortamlarda var olmak için erkek gibi davranmıştır. Bunu fark edebilmek önemli. Bunu fark edebilmek için de aplikasyonda önce arketip testini çözdürüyoruz. Çıkan sonuca göre oluşturulan çalışmalar kişiye özel farkındalıklar sağlıyor.

Bu aplikasyonu kurma yolculuğunuzda dişil arketipler açısından kendinizden verebileceğiniz örnekler var mı?

Tabi, bu yapıyı iki eril güçle kurdum. Burada kendimi şanslı görüyorum çünkü eril dişil dansını çok güzel yaşıyor Goddess. İki erilin desteği ile doğdu, biri kardeşim. Ben aplikasyonun dünyaca ünlenmesini istiyorsam şifayı yayabilmesi için Athena kimliğime izin vermeliyim. Aksi takdirde gittiği yere kadar gitsin bakış açısıyla devam ederim ama hayat böyle değil ki. Hayat benim diğer parçacıklarımı da yaşamam için inşa edilmiş. Anca diğer parçalarımı da yaşarsam savunduğum alanı bir yere getirebilirim.

Kitabınızda 6 evreden oluşan bir Kadın Yaşam Yolculuğu var. Ben de şu an eril dişil dengesizlik dönemindeyim J Yeni dişilin yolculuğu nasıl başlıyor ve devam ediyor?  Dişil öze yeniden uyanış yani.

Hepimiz böyle evrimleştik aslında ve bu bir suç değil. Sadece fark edip dengesizlikte ben neredeyim ve ne tarafa savrulabiliyorum kısmını anlayıp dengeye gelmek için çalışmak gerekiyor. Bu noktada yolculukta durup alan bırakmak çok önemli. Yavaşlamak ve durmaktan bu nedenle bahsediyoruz. Diyoruz ki önce kendi içine dön ve içsel yolculuğuna girip orada arındırıp katacaklarını alıp verdikten sonra ortamı ele al. Hiçbir şey için acele karar verme. Ben,  31 yaş öncesinde çok yoğundum. Dışarıdan bakınca mükemmel bir kariyer ve mükemmel bir resim. O zaman için bunlar o yaştaki başarı tanımıma uyuyordu. Bir süre sonra infertilite gibi sorunlar yaşamaya başladım. Hamile kalmak istiyorum fakat olmuyordu. Doktorumun bana söylediği ilk şey bu kadar çalışmaya ve yerinde durmamaya olmamasının çok normal olduğuydu. Sonradan meditasyon, yoga ve nefes çalışmalarına başladım ve anladım ki ben kendimden uzaklaşmıştım. Aslında başkalarını mutlu edip onay almaya çalışmak amacım olmuş. Süper kadınlığın sonu gelsin diyorum artık. Ben ne zamanki 6 arketipimi içimde alıp verebilen, onlarla dans edebilen oldum evliliğimde ilişkim çok daha lezzetli oldu.

Kadın olmak zor ama bir o kadar da şahane bir şey. Hep dönüşen ve ilham veren bir yolculuk gibi. Yeni Dişil kitabınızda 9 koddan bahsediyorsunuz. Bu kodların erile ve sonra tekrar dişile dönen bir yolculuğu var. Bu yolculuktan bahseder misiniz?

9 kodda biz kadın bedenindeki dişili uyandırıp erille birleştirip tekrar dişili yükseltiyoruz. Bu kodlardan alma, arınma, yaratım kodları dişil erdemleri temsil ediyor. Sonrasında gelen dönüşüm, cesaret kodları ile kadının içindeki erili onurlandırıyoruz. Şefkat ile tekrar erille birleşmiş sezgi gücü ve birliği yukarı çıkarıyoruz.

“Toy Eroslar cennet vaat ediyor.”

Affetme ile ilgili bağlantısını merak ediyorum dişil enerjinin. Aldatılma ya da kötü bir boşanma sonrası ruhsal bir bağışlama nasıl mümkün? Dişil enerjiyi onurlandırmak içsel iyileşmeyi ve dönüşümü nasıl kolaylaştırır?

Öncelikle aldatma sorununa bakalım. Aldatma, erkeğin evrimleşmesiyle ilgili bir konu. Toy eroslar, cennet vaat ediyor. Zannediyorlar ki pembe panjurlu evler sağlarım ama kendileri hazır değiller. Bazı deneyimleri yaşamamış ve kendileri olmamışlar henüz. Oysa içlerinde dört arketip var: Kral, Savaşçı, Büyücü ve Âşık. Bu dört arketiple denge bulabilirlerse yeterli olacaktır ama bu da zaman alır. Vaat ettikleri cenneti sağlayamadıklarında birtakım farklı arayışlara girebiliyorlar. Genel anlamda yaşanan şey bu. Kadın da süreci kendisine döndürüyor ve bazen suçu kendinde arıyor. Oysa durum kadınla ilgili değil ve erkeklerin evrimleşmesinde olan bir durum. Coğrafyalara göre farklılıklar oluyor tabi ki. Hangi coğrafya erkeğin serbest yaşıyor olmasını sağlamıştır o coğrafyalarda daha azdır aldatma oranı. Fakat bizim toplumumuzdaki yasakları düşündüğümüzde var olan evrimleşme içinde erkekler belli bir yaşa gelince bunun doğru ve normal olduğunu zannediyor.

Öncelikle kadınların bu durumun kendilerinden ötürü olmadığını görmeleri gerekiyor. İkincisi sen bu insanla devam etmek istiyor musun istemiyor musun? Devam etme kararı alındığında bu bilginin üstüne devam etmek kolay değil. Her iki kararda da bunun senden dolayı olmadığının yanında senin yetersizliğin sebebiyle olmadığını kabul etmek, affetmektir. Yani, onun evrimleşmesini bağışlamak, affetmektir. Yaptığı şeyi değil süreci affetmek… Affedemediğimiz her şey, bizim şefkat enerjimizden çalar. Kadın böylece beden formunun en önemli enerjilerinden birini kapatır. Bu, kadının en son ihtiyacı olan şey.

Kadınların her açıdan kendilerini geliştirmeye daha açık olduğunu düşünüyorum. Erkekler biraz geride kalıyor gibi. Bu nedenle mi çıkıyor çatışmalar acaba?

Kadınlara her zaman çağrıda bulunuyorum bu konuda. Bazı davranışları dönüştürmek çok kolay değil. Nesilden nesile geçen arketipleri yaşıyor herkes, aydınını da gölgesini de. Zeus profilinde bir erkeğin vizyoner tarafını gördüğün kadar otoriter tarafını da görürsün. Dişil enerjinin ne olduğunu ve ne olmadığını bilen, arketipleri öğrenmiş bir kadınsan gölge yanını görüp yumuşatmaya çalışırsın. Kadınlar bana hep soruyorlar: “Hep biz mi öğreneceğiz, hep biz mi geliştireceğiz kendimizi?” Bunu kendiniz için yapıyorsunuz diyorum ben de. Başkası için değil önce kendin için. Sen ne kadar bilinçliysen yaşam kaliten de o kadar güçlenir.

Erkekler de bu işleri biraz merak etse daha hızlı bir dönüşüm gerçekleşmez mi?

Bence geliyorlar artık. Eskiden kamp ve inzivalara sadece kadınlar gelirdi. Şimdi bakıyorum erkek katılımcıların sayısı artıyor. Dolayısıyla yavaş yavaş içlerindeki dişil tarafı kabul ederek onu da onurlandırarak ve eril tarafı da dengelemeye çalışarak bu yola giren erkekler var. Yazacağım yeni kitabımda yeni erile de yer vereceğim. Hem erkeklerin hem kadınların okumasını arzuluyorum.

Yani erkeklere yol gösteren taraf olabiliriz bu konuda.

Erkekte de iki yönde bir evrimleşme var. Sen bir kadın olarak erkekle olan iletişiminde ne kadar çabuk bunu görüp fark edersen o kadar çabuk -eğer onun bazı alanları dönüştürme ihtiyacı varsa- gerekenleri çalışabilirsin. Ona da ilham olmaya çalışırsın yani ona da ayna tutarsın ama aldığı kadar. Günün sonunda karşı taraf istemedikçe bir şey yapamazsın. Tetikleyen olabilir ve yol gösterebilirsin. Neticede erkeğin daha çok bir tarafta kalma eğilimi var.

Psikolojik sorunları kadınlar daha mı çok yaşıyor farkındalıklarının yüksek ya da az olması nedeniyle?

Kadın, dönüştürendir demiştik ama kadınlar dengede olamadıklarında yani aşırı dişil ya da yetersiz dişile savrulduklarında evet depresyona girebiliyorlar. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre yüzde elli oranında daha fazla depresyona giriyor kadınlar. Farkındalık çok önemli bu noktada.

Peki ya fiziksel sağlık sorunları?

Yine Dünya Sağlık Örgütü’ne göre meme sağlığı, trioid sağlığı, infertilite, fibromiyalji gibi büyük sorunları kadınlar, erkeklere oranla yüzde otuz daha fazla yaşıyorlar. Trioid kanseri, üç katı daha fazla kadınlarda. Meme kanseri de yine ağırlıklı oranda kadında. İnfertilite sorunun en yüksek oranda yaşanan ülke maalesef Türkiye.

Dişil enerjiyi keşfetme yolculuğunda bilgi sahibi olmak belli ki en önemli aşama. O halde bu yolculuğu güçlü kadın değil de bilge kadın olmak olarak tanımlayabilir miyiz? Yoksa bu şekildeki tanım yalnızca bir arketipe mi saklanmış olur?

Bilge kadın arketipi aslında Athena’nın ilerlemiş, yaşlanmış hali. Hatta mitlere göre Athena, Zeus’un kafasından doğar yani çok yüce bir zihni vardır. Güçlü kadının tanımının bu anlamda doğru yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bir güçlü erkek düşününce masaları yıkan bir erkek düşünüyor muyuz? Hayır. Güçlü erkek dediğimizde hayatın sorunlarına karşı dirayetli, olgun ve kendini ifade eden erkek gelir aklımıza. Kadın da böyle. Yeri geldiğinde anne, yeri geldiğinde hayatın iniş çıkışlarında dengesini koruyabilen kadın… Arketipler arasında, toplumsal kimliklerin arasında denge kuran kadındır. Yine de yıllar içinde güçlü kadın ifadesi çok değişti ama benim bahsettiğim kadın, arketipler arasında dans edebilen, eril ve dişilini dengeyle yaşayabilen bir kadın.


©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

ASLI ŞENGÜN
Üniversitede aldığı iletişim ve edebiyata dair kuramsal alt yapı ve tekniklerle fikirlerini çeşitli sitelerde yazarak pekiştirmeye ve herkesle paylaşmaya çalışıyor. Bir yandan içerik üretirken bir yandan aldığı eğitimlerle iletişim tekniklerini referans alarak yol arkadaşlığı yaptığı koçluk sistemiyle yetişkinlerin ve öğrencilerin hayatına dokunuyor. Düzenlediği eğitimler ve atölyelerle de evrendeki iyi yaşam çemberinde yeni nesil rehber ve öğrenci olma görevine devam ediyor. Sosyal medya hesabında içerik üretip yazmaya devam ederken aynı zamanda Mümkün Dergi bünyesinde yazı işleri müdürlüğü ve editörlük yapıyor.