Esenlik

Bedeninizin hareket kabiliyetini ve yönünü keşfedin

Bizim evin belgeselcisi Metin’dir. Salondan içeri girdiğimde çoğu zaman birbirini parçalayan hayvanlarla karşılaşırım ve doğrusu her defasında da içim bir tuhaf olur. Ancak bir keresinde oldukça sakin, tam kendime göre, görünce içimi huzurla dolduran bir hayvan gördüm. Öyle tatlıydı ki… Dünya yansa bir kalbur samanı yoktu, varoluşunda gizlenmiş yine ona döndürüleceğiz bilinci öyle aşikardı ki dakikalarca izledim. Dakikalarca izlerken ben, o sadece beş metre falan ilerleyebilmişti. O gün bugündür hastasıyım. Kahramanımızın adı: Tembel Hayvan. Biliyorum hepimizin gözü yükseklerde, aslanlar, kaplanlar, baykuşlar, arılar… Güç, irade, zekâ… Bayılıyoruz böyle şeylere ama bir de sakinlik vardı, her şey olacağına varırcılık… Tabii bunların adeta bedenlenmiş hali olan tembel hayvan bana epey ilham verdi, dedim tamam: bu benim rehber hayvanım.

Sonra Onedio’nun Youtube için hazırladığı Konuşuo çekimine katıldığım gün orada Mehmet Ali Deniz’le tanıştım. O da Yazio yazarlarından. Mehmet Ali enerjik biri, hayran olduğum tayfadan, bende olmayan o şeye sahip olanlardan: hareketlilik. Yıllarca wellness antrenörlüğü yapmış, hayatı sporla geçmiş, 2017 yılında ‘‘Beyin Temelli Egzersiz®’’ sistemini geliştirmiş ve ardından da bu sistemin kullanıldığı MAD WELLNESS CONCEPT®’i kurmuş. 2020 yılında da GenoMAD isimli genetik araştırma ve geliştirme şirketini hayata geçirmiş. Mehmet Ali Deniz özünde diyor ki eğer bir egzersiz programı bizim arkaik hareket kodlarımıza uygun değilse onu ya sürdüremeyiz ya da sakatlanırız.  O gün programda söylediği “Bazı şeyleri çok yapmak, bazı şeyleri çok az yapmak ve yeni şeyler, insanı hasta eder,” sözü aklıma takılmıştı. Çünkü zaten hareketi sevmeyen ben pandemi sürecinde iyice hareketsizleşmiştim. Günde neredeyse 14 saat oturuyorum ve ortalama 8 saat de uyuyorum. Kalan kırıntı zamanda da işte evin içinde ne yapılabilirse onlar… İçimden dedim ki “E tamam tembel hayvan iyi hoş da onun kendi tembel hayvan, bedensel tasarımı da ona göre. Acaba sen tembel hayvanın acelesiz, teslimiyetçi sükunetini alsan da tıpkı bir insan gibi hareket etmeye mi başlasan?”

Tabii şu sıra hala üşeniyorum ama Mehmet Ali Deniz’in röportajda atlattıklarından oldukça etkilendiğimi de itiraf etmeliyim.

doğa insanın bütün ayarlarını kodlayan ana sistemdir”

Sağlık adına yapılan pratiklerde bedene en son gelindiğini düşünüyorum. Aslında bu bana kaslarımızın, kemiklerimizin, eklemlerimiz ve omurgamızın önemini düşündürüyor. Yani buralar da kalbimiz ve karaciğerimiz kadar önemli gibi. Bize bedenin bu kısımlarının öneminden bahsedebilir misin?

İnsan bedeni bir dünya gibidir. Organlarımız kıtalar gibidir. Onlarsız bir dünya düşünemeyiz. Damar sistemimiz ve sinir sistemimiz okyanuslar gibidir. Her şeyi mümkün kılarlar. Ancak hareket sistemimiz var olan bir gezegeni yaşayan bir dünyaya çevirir. Hayatı hayat yapan hareketlerimiz, seyahatlerimiz, iletişimlerimizdir ve dünyayı birbirine bağlayan her şey böyledir. Onsuz olur ama hiç tadı olmaz. İşte hareket sistemimizin bir parçası olan kas, kemik ve eklemlerimizin ihmal edilmesinin sebebi hareket sisteminin isteğe bağlı çalışmasıdır. Dilediğinizde hareket etmeme seçimine sahipsiniz. Burada gözden kaçan büyük bir hata var. Biyolojide beyni olan her canlının hareket eder özellikle olması insanın nasıl harekete muhtaç olduğunun göstergesidir. Hareket sistemi isteğe bağlı çalışsa da bütün organlardan daha yetkilidir. Gerektiği zamanlarda vücuda giren enerjinin %70’ine yakınını harcar. Bu yüzden kas ve hareket sistemi geliştirilmezse ana sistemlerden ilk etkilenen kalp ve damar sistemi olur. Bu bilgi hareketsizlik çağında bir numaralı ölüm nedeninin neden kalp ve damar hastalıkları olduğunu açıklamaya yeterlidir.

“Bedeninize bir şey yaptırmak istiyorsanız öncelikle ona bunu inandırmalısınız,” diyorsun, bundan ne anlamalıyız?

İnsan çok büyük ve travmalı bir geçmişe sahiptir. Bu travmalı geçmişte açlıkla mücadele etmiştir ve yağ depolama mucizesini üretmiştir. Az enerjiyle doğaya karşı mücadele etmek zorunda kalmıştır. Bütün bu geçmiş bizim genetik, sinir bilimsel ve fiziksel kodlarımızda yazılmıştır. Doğanın bağrında yaşamak için en az 300 bin yıldır bu haliyle donanmış insancık modern hayatın göbeğinde sadece yüzlerce yıldır yaşıyor. Geçmişin bütün kodlarını taşıyan insan bedeni hayatta kalmak için hareket ederken şimdi basit salon teknikleriyle geliştirilmeye ve iyileştirilmeye çalışılıyor. Sinir sistemimiz yapılan bu hareketlerin genetik kod ve fizyolojimize uygun olmadığını fark ediyor. Hayatta kalmak için hareket etmediğini anlayan sinir sistemi enerjisini korumak için verimliliği düşürüyor ve sizi harekete isteksiz bir hale getiriyor. Yani bugüne kadar salonlara gidip bıraktınız mı? Egzersiz yapmak istediniz de üşendiniz mi? Çalışıp da hedeflerinize ulaşamadınız mı? Bunların suçlusu siz değilsiniz. Bedeninizin geçmişine uygun bir yöntem izlemediğiniz için bedeniniz ikna olmamış. Hepsi bu kadar.

Fiziksel hareketin tam sağlık halimiz üzerindeki etkisi tartışılmaz. Fakat bu kısım bizim hem üşendiğimiz hem de kolaylıkla göz ardı ettiğimiz bir konu. Ki ben de o üşengeçler arasında yer alıyorum. Benim gibilere sihirli bir şeyler söyleyecek olsan, ne olurdu? Hani alıp duvara asacak olsak?

Benden bugüne kadar çok fazla motivasyon konuşması istendi. İnsanları harekete geçirecek kodlar ve mottolar. Hep bir şeylerin eksik olduğunu fark ederdim ama buna devam ettim. Derken bir gün kendi varlığını ve yavrusunu korumak için bir kedinin kendisinden kat kat güçlü bir köpeğe saldırarak onu alt ettiğini gördüm. Orada anladım ki hiçbir şey bir canlıyı hayat kadar motive edemez. Eğer motive olmak istiyorsanız hayatta kalmak için kendisine göre ne kadar büyük bir soruna kafa göz dalıp kendi varlığını koruyan kedinin savaşını aklınıza getirin. Ondan sonra şu an sizi harekete geçmekten alıkoyan engellerin büyüklüğüne bakın. Yaşamak yolu bilmek değil yürümektir. Bedeniniz yolu bilmek için değil yürümek için tasarlandı. Onun hakkını verin.

Bio Antrenman Beyin Temelli Egzersiz felsefesi nedir?

İnsan mükemmel tasarlanmış bir canlıdır. İnsanın mükemmelliği doğa ile uyumudur. İnsan modern hayata yaşamaya zorlandığında mükemmelliğini kaybetmeye başlar. İşte Bio Antrenman insanın biyolojik geçmişi ve yaşantısını bugünün antrenman sistemlerine yansıtarak insanın mükemmelliğini koruma felsefesidir. Beyin Temelli Egzersiz ise insanın modern hayatla uyumlu olmayan genetik, sinir bilimsel ve fizyolojik ayarlarını analiz ederek modern hayatta bozulmuş bütün ayarları geri yüklemeye çalışan bir egzersiz ve yaşam modelidir.

“Yıllarca insanların neden hastalandığını araştırıp durdum. Sağlıklı yaşam adına formüller aradım. Ancak insanı doğrudan hasta eden ya da iyileştiren hiçbir ilaç, gıda veya alışkanlık bulamadım. Sonra bakış açımı değiştirdiğimde aradığım formülün orada olduğunu fark ettim. Hasta olan bütün insanların bir ortak noktası vardı. Bir şeyleri çok fazla yapmak.”

“Doğada hayatta kalmanın yolu sadece olacakları tahmin etmek değil olanlara hızlıca doğru tepkiyi verecek donanıma sahip olmaktır. Böylece her değişkene farklı tepkiyi vermek hayatta kalmak için ihtiyaç olan temel şey gibi görünür. Bukalemun gibi düşünün her zemine farklı renk meselesinde olduğu gibi insanın renkleri kaslarındadır.” Bu ifadene bayıldım. Bunu alıp gündelik yaşamıma adapte etmek istesem, hareketsiz yaşamıma ne gibi pratikler katmamı önerirsin?

Eğer doğada yaşasaydık üzerimize düşen her şeyi eşit düzeyde yapamadığımızı görürdük. Bunun sebebi her insanın farklı fiziksel ve genetik özelliklerle donatılmasıdır. İnsanın sınırlarını fark etmesi, güçlü ve zayıf yönlerini bilerek hareket etmesi adına doğa eşsiz bir öğretmendir. Biz doğada yaşamadığımız için kendi sınırlarımızı keşfedemiyoruz bu yüzden genetik ve fiziksel alt yapımızın neye uygun olduğunu bilmiyoruz. Bunu bilmenin iki yolu var:

  1. Genetik analiz yaptırarak bedeninizin ayarlarını keşfedip ona göre yaşayacaksınız. Ki bu mümkün. Ülkemizde bu fırsatları sunan kuruluşlar var. Genelde insanlar bunu seçer.
  2. İkinci biraz zahmetli. Bedeninizin sınırlarını ölçmek için fiziksel konfor alanınızdan çıkarak iyi yapabildiğiniz, yapmaktan keyif aldığınız, yaptığınızda daha mutlu hissettiğiniz işleri bulun.

Genetik ilk denemeniz dahi olsa yatkın olduğunuz şeyi diğer insanlardan daha iyi yapmanızı sağlar. Örneğin ilk kez arkadaşlarınızla yürüyüşe çıktığınızda onlardan daha uzaklara yorulmadan yürümeniz hafif tempolu aktivitelere yatkın olduğunuzu gösterir. Başka bir durumda kahve içtiğinizde uykunuzun kaçması ve çarpıntı yaşamanız genetik kafein metabolizmanızın zayıf olduğunu gösterir. İşte bu şekilde keşfederek günlük hayat rutinlerinizi belirleyebilirsiniz.

“Sağlıklı yaşam için 3 şeye dikkat etmeliyiz: Çok fazla, çok az ve çok yeni…”

Onedio çekiminde sağlıklı yaşamın 3 hatasından bahsetmiştin. Bazı şeyleri çok yapmak, bazı şeyleri az yapmak ve seyahatler… Bunu Mümkün okurları açar mısın?

Yıllarca insanların neden hastalandığını araştırıp durdum. Sağlıklı yaşam adına formüller aradım. Ancak insanı doğrudan hasta eden ya da iyileştiren hiçbir ilaç, gıda veya alışkanlık bulamadım. Sonra bakış açımı değiştirdiğimde aradığım formülün orada olduğunu fark ettim. Hasta olan bütün insanların bir ortak noktası vardı. Bir şeyleri çok fazla yapmak. Örneğin çok oturmak, çok çikolata yemek, çok stresli olmak, çok çalışmak, çok monitöre bakmak, çok yemek. Bu sağlığı bozmanın birinci adımı. İkinci adımsa bir şeyleri çok yapıyorsanız gününüzün geri kalanında bazı şeyleri çok az yapıyor oluyorsunuz. Örneğin az su içmek, az güneş görmek, az uyumak, az yemek, az hareket etmek. Bu iki durum insan vücudunun dengesini ve tolere gücünü zayıflatarak enflamasyona neden oluyor. Bu da insanı hasta ediyor. Bir de üçüncü bir ortak noktaları var. İnsanın ilkel geçmişine sırtını dönen modern insan geçmişte insanın göremeyeceği kadar yeni şeyler yapıyor. Örneğin İstanbul’da yaşıyorsunuz ama bir uçakla dünyanın bir ucuna gidiyorsunuz, marketten dünyanın bir ucundan gelmiş tropik meyveleri yiyorsunuz, kendi coğrafyanızda yetişmeyen kahveleri litre litre içiyorsunuz sonra da vücudunuzun bütün bunların ne olduğunu anlayarak sağlıklı olmasını bekliyorsunuz. Bu mümkün mü? Sağlıklı yaşam için 3 şeye dikkat etmeliyiz. Çok fazla, çok az ve çok yeni…

“Bedenimiz 3 farklı iskelet kası lifi türü ile donatılmıştır. Bazı kas lifleri güç gerektiren işlerde ateşlenir bazıları ise uzun süren sakin işlerde aktiftir. Bir de ikisinin arasında bir geçiş formu bulunur.” Kas lifi ne demek? Ve basit gibi görünen bu sistemlerin bütüncül sağlığımız üzerindeki etkileri neler?

Kas lifi türünü vücudumuzdaki araba motorları olarak düşünün. Eğer kaslarınız güç odaklı çalışıyorsa spor araba gibi güçlü ve çok enerji yakan bir yapıda olurlar. Bunun dünyada en meşhur örneği Usain Bolt’tur. Dünyanın en hızlı insanı olarak kasları tam spor araba gibidir. Bazı motorlarsa şehirlerarası seyahat için uygundur. Az yakar ekonomiktir ve dayanıklıdır. Buna örnekse maratonculardır. Hepimiz vücudumuzda bu motorlardan taşıyoruz. Ama hangisi içimizde bilmiyoruz. Eğer güçlü bir motorumuz varsa hızlı ve yoğun işlerde ya da antrenmanlarda iyi performans gösteriyoruz diğer antrenmanlarsa bizi sakatlıyor. Eğer dayanıklı motorlara sahipsek uzun hafif çalışmalar bizi geliştirirken yoğun sert çalışmalarsa bizi sakatlıyor. Genel sağlığın en önemli bileşimi kas ve eklemlerdir. Eğer kas lifi türlerimize göre çalışmazsak postürümüz bozuluyor ve eklemlerimiz sakatlanıyor. Hareket sistemimize bağlı olan kalp ve dolaşım sistemi de yavaşça çökerek erken yaşlanmamıza ve sağlığımızın bozulmasına alt yapı sağlıyor.

Sporda sürdürülebilirlik nasıl sağlanır? Yani beyin temelli egzersiz gibi bir de beyin temelli motivasyon mu gerek acaba? İnsanların spora başlayıp sonra devam etmemesi gibi bir durum var. (tabii ki ben de öyleyim ama artık yapmıyorum çünkü tamamen bıraktım 🙂 )

Sürdürülebilirlikle ilgili vicdanınızı rahatlatacak bir şeyler söyleyeyim. Eğer bugüne kadar bir şeyler yapıp bıraktıysanız ve vicdanınız bundan dolayı sızlıyorsa bilin ki bu asla sizin suçunuz değil. Gerçekten size uygun bir şey yaptığınızda böyle olmaz. Vücudunuzun genetik, sinir bilimsel ve fizyolojik ayarlarına uygun, doğanın çalışma formunu taklit eden Beyin Temelli Egzersiz gibi bir şey yapmadığınızda olan şey şudur. Sinir sisteminiz yaptığınız şeyin gerçek doğada yaşamak için gerekli olmadığını fark eder. Geçmişte yaşadığımız kıtlıklardan dolayı da vücut ekonomiyi sevdiği için gerekli olmayan her şeyden kaçınır. İşte yaptıklarınız bu filtreye takılır. Bu yüzden beyniniz sizi yapmamaya ikna ederek sizi fiziksel hareketten uzaklaştırır. İşte buna şaşırdınız. Sizin vücudunuzun ayarlarına uygun bir egzersiz programı uygularken sürdürülebilirlik sorununuz olmaz. Yaptığımız araştırmalarda bu antrenmanlardan sonra bağımlılık yapan en etkili maddelerden bile daha fazla haz aldığınız için antrenmana bağlılığınız çok yüksek olduğunu tespit ettik. Bunun nasıl bir şey olduğunu sadece Beyin Temelli Egzersiz uygulayanlar biliyor.

İnsan bedeni ve doğa ilişkisini nasıl tanımlıyorsun?

Bu soru için teşekkür ederim. Yaşamı doğru algılayabilmemiz için insan ve doğanın denklemini kafamızda çok doğru oturtmalıyız. Doğa bizim evimiz ve biz henüz bu fiziksel formda değilken doğada yaşamak zorundaydık. Doğada hayatta kalabilmek için bedenim değişimler yaşadı. Bunu tıpkı bir AR-GE çalışmasına benzetebiliriz. Vücut şirketi doğada yaşayabilmek için güncellemeler yaparak bizi bu halimize getirdi. Bu yüzden doğa insanın bütün ayarlarını kodlayan ana sistemdir. Şu an bir duraksayın ve vücudunuza bakın. Sahip olduğunuz her şeye doğada hayatta kalabilmek için sahipsiniz. Tıpkı diğer canlılar gibi. Buradaki en büyük sorun insanın 300 bin yıl önce doğada avantaj sağlamak için geliştirdiği bilinç adlı şeydir. Bilincin en önemli işlevi geleceği tahmin etmektir. Ancak geçen zaman içerisinde geleceği daha kolay tahmin edebilmek için onu inşa etmeye başlamıştır. Biz şu an geleceği tahmin etmekte uzman ancak inşa etmekte çok başarısız olan bilincin kafasına göre inşa ettiği modern hayat içerisinde yaşıyoruz. Yaşadığımız çoğu sorunun ana nedeni bu.

Sağlıklı bir kişi için 1 haftalık hareket eylem planının içinde neler olmalı ve bunlar neden olmalı?

Bu soruyu kişiselleştirmeden cevaplayacağım. Çünkü her insan genetik yapısı gereği parmak izi gibi özeldir. İnsanlar için her eylem planı Beyin Temelli Egzersiz ile kişiselleştirilerek yapılmalıdır. Genel örüntüsü gereğince insan hareket etmeye tasarlanmış bir canlıdır. Bir baksanıza vücudumuzun her yer ayrı oynuyor. Bu yüzden kural 1. Bedenimizin her parçasını hareket ettirecek şekilde bir aktif yaşama ihtiyacımız var. Bu aktif yaşam 1 saati geçecek şekilde asla pasif hale dönüştürülmemeli. Yani gün boyunca oturup akşam biraz yürüdüğünde aktif yaşamış sayılmıyorsunuz. Yürümek, koşmak, uzanmak, çekmek eğilip kalkmak gibi şeyler sadece basit fiziksel aktivitelerimizdir. Bunları bütün günümüze yayarak sık sık yapmalıyız ve asla bunu, bir şeyler yaptım gibi saymamalıyız. Bunlar gözümüzün görüyor olması gibi olağan şeyler. Her gün bu şekilde aktif yaşamalıyız. Bunun dışında haftada en az 3-4 defa bizim için kişiselleştirilmiş mümkünse Beyin Temelli bir egzersiz programı uygulamalıyız.  Şunu unutmayın fiziksel aktivite egzersiz değildir. İnsanlar basit yürüyüşlerden çok fazla beklentiye giriyor. Yürümek bizim en basit yaptığımız şey. Yürüyüş insanı geliştirmez. Bütün kaslarımızı postürümüzü koruyacak ve geliştirecek şekilde çalıştırmalıyız. Egzersiz bedenimizi ve beynimizi geliştirmek için gerekli bir şey. Son olarak da yapabiliyorsak keyif alarak uygulayabileceğimiz bir spor faaliyeti alışkanlığı edinmek. Buradaki en temel şey performans kaygısı olmadan oyun formunda yapmaktır. Performans insanı çoğu zaman zorlayan ve sakatlığa iten bir şeydir. Şimdi ben böyle anlatınca bütün haftanızı hareket egzersiz ve sporla doldurmuş oldum. İnsanlar buna mırın kırın edecek biliyorum. Büyük harflerle yazalım bunu: ŞİKAYET ETME LÜKSÜNÜZ YOK. İnsanın bu bedensel tasarımda sağlıklı olabilmek için başka bir şansı yok.

Sağlıklı bir kas ve iskelet sistemi hayatımızda ne gibi farklar yaratır? Tam tersi; hangi sorunlarımızın arkasında hareketsizlik var?

Obezite, Sarkopeni (Yaşlılığa bağlı kas kaybı), osteoporoz (kemik erimesi), kardiyovasküler hastalıklar, eklem ağrıları, duruş bozuklukları, fıtıklar, kalp rahatsızlıkları, karaciğer yağlanması, insülin direnci, tip 2 diyabet, kronik yorgunluk gibi daha saatlerce sayabileceğim her türlü sorunun altında hareketsizlik var. Sağlıklı bir fizyolojiye sahip olmak beyni daha iyi kullanmayı, kalp sistemimizin sağlığını garanti altına alır. Ağrısız ve verimli bir yaşam sunar. En önemlisi de insanın, ömrünün sonuna kadar başkasına muhtaç olmadan yaşayabilmesini sağlar. Bilemiyorum bundan daha kıymetli bir şey var mıdır? Mümkün dergisi vizyonu ile bitirelim. Beyin Temelli Egzersiz daha sağlıklı, mutlu, verimli ve yaratıcı bir hayatı mümkün kılar.

 

©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

serda-kranda-kapucuoglu_
Kitap projeleri, yayın danışmanlığı, yazar koçluğu ve geliştirici editörlük yapıyor. Jungian Koç. Birdenbire adlı ilk romanını 2022’de yayımladı. Kurucusu olduğu ZB Akademi’nin Serda Kranda Akademi markası altında hem kurumlar hem de bireyler için editörlük ve yazarlık atölyeleri düzenliyor, editoryal danışmanlık veriyor. 21 Gün Okuyanları adlı okuma kulübünün kurucusu. Mümkün Dergi’nin ve 360 derece editörlük ve yayın danışmanlığı hizmetleri veren Mümkün Ajans’ın kurucu ortaklarından. Edebiyat, felsefe, mitoloji ve psikolojiyle ilgileniyor. 1979 İstanbul doğumlu. Evli, kedili ve iki kız annesi.