Çekirdek inancımız belki de ilişkimizi sabote etmemizin en büyük nedenlerinden biridir. Duyduğunuzda önemsemeyeceğiniz, hatta belki gülümseyerek ciddiye bile almayacağınız ifadeler hayatlarımızda bir çekirdek inanç olarak yer aldıklarında hiç tahmin edilemeyecek hikâyeler yaratma gücüne de sahip olabilirler.
HERKESİN ÇEKİRDEK İNANCI DA AŞK ACISI DA KENDİNE ÖZEL
Yaşam, çekirdek inançlarımız etrafında şekillenir. Her bireyin kendine has, parmak izi gibi özel ve farklı bir çekirdek inancı vardır. Tekamülümüzün yaşamımızdaki yol haritasını oluşturur. Çekirdek inanç bu yaşamda gerçekleştirmeye geldiğimiz ruhsal konumuzdur. Bilinçaltımız ruhumuzla kurduğu uyumla bu inanç çerçevesinde temel inanç kalıplarını belirler. Bu kalıpların belirlenmesinde anne rahmi sürecimiz, doğum hikayemiz ve ilk çocukluk yıllarımız oldukça etkilidir. Tüm bu süreçlerin duygusal deneyimleri kişiyi ve yaşamını şekillendirir. Yaşadığımız her deneyimin zemininde çekirdek inanç ve ona bağlı oluşmuş negatif bilinçaltı kodlamalar yer alır. Konu aşk olduğunda da bu durum farklı değildir. Çekirdek inançlarımızın aşk hayatlarımızı nasıl etkileyebileceğine dair birkaç yaşam deneyimini paylaşmak isterim. Duyduğunuzda önemsemeyeceğiniz, hatta belki gülümseyerek ciddiye bile almayacağınız ifadeler hayatlarımızda bir çekirdek inanç olarak yer aldıklarında hiç tahmin edilemeyecek hikâyeler yaratma gücüne de sahip olabiliyorlar. En önemlisi de bunların çoğu bilinçli farkındalığımız dışında ve bilinçaltı seviyede gerçekleşiyor. Derlediğim birkaç çekirdek inanç hikayesi belki de size rehber olabilir. Bakın bakalım içlerinde size tanıdık gelenler var mı?
1. HİKÂYE: Hayat yaşanmayı hak etmiyor
Danışan hikâyesi: “Ne zaman ki hayalimdekine uygun bir ilişki ve insan hayatıma giriyor, bahar gelmiş gibi hissediyorum ve arkasından muhakkak kötü bir şey oluyor. Çoğunlukla konu partnerimle ve ilişkimle alakalı bile olmuyor fakat nihayetinde ne yazık ki bu olaylar ilişkime de yansıyor. Önce huzurumuz bozuluyor ardından ilişki bitiveriyor ve ben depresyona giriyorum. Bu döngü kendimi bildim bileli böyle. Lisedeki flörtlerim de bile aynısı oluyordu.”
Çekirdek inancın kaynağı: Danışanımın annesi kendisine hamile olduğundan habersiz evliliği ile başlayan ve yıllardır süren depresyonun sonunda intihar etmeyi denemiş. Hastaneye yetiştirilmiş ve ilk müdahalenin ardından yapılan muayenede hamile olduğu anlaşılmış. Annesinin hayatın yaşamaya değer olmadığı duygusu rahimdeki kendisine de kuvvetli bir şekilde akmış. Önce tüm ilişkilerini sabote edecek olaylar yaşıyor ardından da tıpkı annesi gibi depresyona giriyordu.
2. HİKÂYE: Beni dünyaya getirdiği için anneme çok öfkeliyim, ondan nefret edemem, o zaman nefretimi tüm kadınlardan çıkarırım.
Danışan hikâyesi: “Hiçbir kadında kalamıyorum, evlenmek, çocuk yapmak istiyorum ama tüm partnerlerime ilgim hemen bitiyor. Âşık olarak başladığım tüm ilişkilerimde duygu yoğunluğu çok kısa sürede tamamen bitiyor ve yıllar sonra bir şekilde eski sevgililerimle karşılaştığımda hepsinin söylediği ortak şey, “Hayatta kimse senin gibi canımı acıtmamıştı, ne kadar acımasızdın!” oluyor. Bir tane istisnai ilişkim oldu, uzun da sürmüştü. O biteli beş yıl geçti ve geçen gün sosyal medyadan beni ekleyip mesaj atmış. İlişki boyunca onu ne kadar mutsuz ettiğimi, ona yaşattıklarımı hala atlatamadığını yazmış. Bana sorsanız hiç kötü şeyler yaşamamıştık ve kötü de ayrılmamıştık. Hâlâ şoktayım…”
Çekirdek inancın kaynağı: Çalışmalar içinde hayata olan öfkesini fark ettiğim danışanımın yaşamla bağını güçlendirmek için annesi ile arasındaki ilişki üzerine çalışmaya başladık. Annesi, babası kendisini terk etmesin diye ona hamile kalarak babasını eve bağlamaya çalışmış. Günlük hayatta annesiyle iyi ilişkisi olan danışanım bilinçaltı seviyede annesine ve annesinin onu babasını elinde tutmak için dünyaya getirmiş olmasına çok öfkeliydi. Bu öfkeye rağmen o annesiydi ve bu öfkeyi ona yöneltmemeliydi. Annesi dışındaki yakın ilişki kurduğu tüm kadınlar bu öfkeden nasiplerini alıyorlardı.
3. HİKÂYE: Kendimden bir şey verirsem ölürüm
Danışan hikâyesi: “İlişkilerim hep mücadele dolu, çok yoruldum, neden normali beni bulmuyor?” diye gelen danışanımın çocukluk hikâyesini sorduğumda 5 yaşındayken babasını kaybettiğini anlattı. Babası düzenli kan bağışı yaparmış. Yine bir gün kan vermek üzere hastaneye gitmiş ve ölüm haberi gelmiş. Aslında tamamen bir tesadüf sonucu kan verdikten sonra hastaneden ayrılırken kalp krizi geçirmiş ve kurtarılamamış. Fakat bilinçaltı bu acıyı ve kaybı “kendimden bir şey verirsem ölürüm” olarak kodlamış. Yine çalışmalarda anlaşıldı ki partnerin küçücük ve basit bir talebi ile karşılaştığında, bu birlikte zaman geçirmeyi istemesi kadar normal bir talep bile olsa, kendinden ona bir şey verirse öleceğini zanneden bilinçaltı savunmaya geçerek savaş pozisyonu alıyor. İlişki bir savaşa dönüyor ve çok yıpranıyor.
4. HİKÂYE: Her güzel şeyin bir sonu vardır
Danışan hikayesi: “En zor, çatışmalı ilişkilerimi bitirmek istesem bile bitmiyor, peşimi bırakmıyorlar. Ne zaman güzel bir şeye başlasam o kadar çabuk ve ani son buluyor ki… Çok güzel bir uyum yakaladık dememle bitmesi bir oluyor.”
Çekirdek inancın kaynağı: Danışanımın ilişkilerle ilgili durumunu ve şikayetini dinledikten sonra aile hikâyesini konuştuk. Aile draması çalışmasında bilinciyle de çok net hatırladığı ve çocukluğu boyunca birlikte yaşadıkları babaannesinden duyduğu “Her güzel şeyin bir sonu vardır” ifadesinin hayatında ürettiği döngüleri keşfettik. Bu cümlenin bu kadar köklü bir konuya dönüşebileceğini o da ben de tahmin edemezdik.
5. HİKÂYE: Çok güzel olma gözü dışarıda derler
Danışan hikâyesi: “Kendimi çok beğenirim aslında ve çok da bakarım kendime. İlişki başladığında ve kendime daha fazla özen göstermeye başladığımda mutlaka başıma bir kaza geliyor. 15 yıldır gittiğim aynı kuaförde saçımı yakıyorlar. Evde komik bir şekilde düşüyorum ve alnımı yarıyorum. Tırnağımla yanağımı derin çiziyorum. Kapıyı suratıma kapattılar ve burnum bile kırıldı. Devamlı arka arkaya yaralanıyorum ve yaralarım da izleri de o kadar zor iyileşiyor ki.”
Çekirdek inancın kaynağı: Bilinçaltı onu gözü dışarıda olmakla suçlanmaktan korumak için kendini çok güzel hissettiğinde güzelliği bozacak bir sebep üretiyordu. Üniversiteye kadar kırsalda yaşamış olan danışanımın geniş ailesinin merkezinde, hep dışarının onlar için ne dediği olmuş. Laf söz olmasın diye kendilerini sıkıştırdıkları hayattan üniversite sınavında büyükşehri kazanarak kaçan danışanım tüm yaşam şartlarını farklılaştırmayı başarmış olsa da küçüklüğünden beri ona öğretilen güzelliğin bir belaya dönüşebileceği bilgisinden kaçamamıştı.
YOL DA YOLCULUK DA HEP DEVAM EDİYOR
Yukarıdaki beş hikâye ve daha niceleri üzerlerine çalıştık. Bilinçaltı negatif kodlamalardan pozitif çekirdek inançlara doğru bazen hüzünle, bazen neşeyle, bazen küskün ve yorgun, bazen de inançla ilerledik. Aralarından bazıları kodlamaların şekillendirdiği kısır döngüleri kırdı. Bazılarıyla çalışmaya devam ediyoruz. Bazıları yolculuk sırasında yüzleştikleri bilgilerle yoruldu ve sindirmek için biraz mola verdiler. Bazıları aşk hayatlarını yoluna koymak için çıktıkları bu yolculukta bambaşka konularını fark ederek önceliklendirdi ve çözümledi. Yol da yolculuk da hep devam ediyor. Kendini tanımaya ve anlamaya cesaret etmek bu yoldaki en büyük kolaylaştırıcınız çözüm ise kendiliğinden geliveriyor.
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.