Geçen hafta Feriye’de katıldığım, Ariş Pırlanta’nın ev sahipliği yaptığı evlilik ve mücevher temalı etkinlik, parıldayan ışıklar ve kahkahalar arasında bir zarafet ve kutlama senfonisi tadındaydı. Mekâna adım attığımda beni bir takı standı ve şahane yemekler karşıladı. Etkinlik sadece mücevherlerle ilgili değildi, aynı zamanda aşkın, evliliğin ve her bir parçanın ardındaki sanatın bir deneyimiydi.
Ariş Pırlanta’nın kreasyonlarının sadece mücevher parçaları değil, değerli anıların ve sözlerin taşıyıcıları haline geldiğini öğrendim konuşmacılardan. Kerim Güzeliş, öncelikle Ariş’in Mardin’den İstanbul’a uzanan yolculuğundan ve bugünlere nasıl geldiğinden bahsetti. Özellikle habbe adlı takının tarihi oldukça ilgimi çekti. Habbe, eski zamanların tek taşıymış ve Güneydoğu Anadolu’da yoğun olarak satılırmış. Habbe, kelime anlamı olarak tane demekmiş ve kolye 25 adet taneden oluşuyormuş. Kerim Bey’in dedesi Abdülkerim Usta da habbeleri ile ünlüymüş. 1959’da İstanbul’a gelen Kerim Bey’in babası İlyas Usta, 1984’te Ariş’i kurmuş.
Organizasyonun ikramları ve uçuşan ortamı içinde yazarımız Meltem Reyhan da konuşmacılardan biriydi ve evlilik ritüelleri, semboller ile ilgili şahane bilgiler verdi. Evlilik ile ilgili söylediği şu sözler bana başka bir bakış açısı kazandırdı: “Semboller içinde hala bize eşlik eden düğün, iki insanın bir araya gelmesidir ve bu aslında bir krizdir. Kriz varsa kutlarız, yani önümüzü görmek istediğimizde belirsizliği bitirmek için kutlama yaparız. Bu kutlamalarda da bize semboller eşlik eder.”
“Evlilik dediğimizde de en çok ihtiyaç duyduğumuz şey aslında istikrardır.”
Meltem Reyhan, iki bekar insanın bir ara gelmesinin tarih boyunca farklı amaçlar için yapıldığından bahsetti. Bugün evliliğe aşk ve sevgi ittifakı diye bakıyoruz belki ama geçmişte evlilik, malların birleşmesi, güvenceye alınması ve iki aile arasında yapılan bir ittifakmış. Günümüzdeki evliliklere baktığımızda da neden olmasın, diye düşünüyor insan. İki kişi arasında yaşanan bazı sorunlar, bazen aileler nedeniyle de çıkabiliyor.
Evlilik ayrışmayla başlar dedi sevgili Meltem Reyhan, yani bekarlığımızdan ayrışırız ve iki insanın bir araya gelmesiyle birleşme, sonrasında kaynaşma ve istikrar yaşanır. Evlilik dediğimizde de en çok ihtiyaç duyduğumuz şey, aslında istikrardır. Eski zamanlarda, elmasın tanrıların göz yaşı olduğu, Ay ve Güneş’in bir araya geldiği gökyüzünde denize yansıyan ışıltıları temsil ettiği ve iyi şans getirirken aynı zamanda güven ve istikrarı desteklediği düşünülüyormuş. Avrupa ve Orta Çağ’da insanların tedavisinde bile kullanılmış hatta toz halinde içilmiş ve içenler hayatlarını kaybetmiş.
Yine de çağlar boyu elmas, hep iyi şans, aşk ve güven getirdiğine inanılan bir değer olarak varlığını sürdürmüş. Ve bir söz verme olarak bugün tek taş, bir erkeğin bir kadına gel bu hayat yolculuğunu beraber yürüyelim demesi halini almış. Kız isteme ritüelinde de gelinin davulla zurnayla gidişi de aslında kötü ruhları kovmak içinmiş. Yani gürültü çıkartılıyor ki etraftaki kötü şans yok edilsin. Günümüzde bu durum, konvoyda korna çalınmasına dönüşmüş aslında. Yine geline kırmızı kuşak bağlanmasının anlamı da bildiğimiz gibi değilmiş. Yeni geline kırmızı kuşak bağlanır ve bu kuşak bir süre gelinde kalırmış. Bu sayede gelinin yeni gelin olduğu bilinir ve ona anlayış gösterilirmiş.
Evet adlı bu zarif etkinlikten dönerken cebimde birçok yeni bilgi vardı. Etkinliğin ev sahibi Ariş ve Meltem Reyhan, eminim sağladıkları ambiyans ve verdikleri ezber bozan bilgilerle akıllarda kalacak.
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.