Uygulamalar

Hayatınızın kare kodunu deşifre edebilirsiniz

Her gün sözlü ya da yazılı olarak hitap edilen adımız… Resim evraklara, dijital formlara defalarca girdiğimiz doğum tarihimiz… Doğduğumuz andan itibaren bir giysi gibi taşıdığımız bu bilgilerin ait olduğu frekanslar bize bir şey söylüyor mu? Acaba aşina olduğumuz için körleştiğimiz bir alan mı harflerimiz ve sayılarımız? Onları çakralar ve renkler ile birleştirdiğimizde ortaya çıkan örüntü hayatımızın kare kodu olabilir mi? 

Şebnem Ekşib’in uzun yıllar yaptığı araştırmalar ve danışan deneyimlerinin bir sentezi olarak kaleme aldığı kitabı Sayıların ve Renklerin Sırlı Dili – Kadim Bilgilerin Işığında Ceres Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı. 

Her insanın sayılar ve renklerle formülize edildiğini anlatan kitapta yazar, ismimizi hayatımız boyunca taşırken aslında kader sayımızın özelliklerini de ismimizle beraber taşıdığımızı açıklarken, sıkça kullandığımız veya kullanmaktan kaçındığımız renklerin de kişiliğimiz üzerinde hangi etkileri yarattığına değiniyor. Bedenimizdeki enerji merkezlerini tek tek ele alıp kendimizi detaylıca tanımamızı sağlayan kitap ile ilgili merak ettiklerimizi, Yazar ve Astrolog Şebnem Eksib’e sordum. 

Size önce şunu soracağım, bugüne kadar sayılarla ve renklerle ilgili birçok kitap zaten yazıldı. Siz neden bir daha yazdınız, bu kitapta farklı ne var?

En büyük şansım iyi astroloji bilmemdi, dolayısıyla sistemi check etme şansım oldu. Çok danışmanlığım olduğu için hakikaten çok iyi işlediğini fark ettim. Her şeyden önce kullandığımız tablo farklı. İsim analizinde kullanılan ve her harfin karşılığı olan bilinen tablo İngilizce. Ben inanıyorum ki her dilin bir titreşimi vardır. Her dil, o toplumla ve o kültürle inanılmaz bir etkileşim içerisindedir. Dolayısıyla biz, bize ait bir isimde, Türkçe olan bir isimde Latin alfabelerini kullanamayız. Genelde C ve Ç aynı anlama geliyor, S ve Ş aynı anlama geliyor denilir. Hayır, aynı anlama gelmiyor. “Sebnem” desem başka bir şey, “Şebnem” desem başka bir şey. İkisinin titreşimi, frekansı çok ayrı. Dolayısıyla buradaki en önemli nokta şu; ismin sayı ile örtüşmesini hesaplarken eğer İngilizseniz İngilizce’ye göre alfabe kullanmak zorundasınız, Türk’seniz Türk alfabesi, Rus’sanız Kiril alfabesi kullanmanız lazım. En çok savunduğum konu bu, dolayısıyla en büyük farklılık bu.

Bugüne kadar birkaç kez denemiştim, soyadımdaki Türkçe karakterler nedeniyle farklı sayılar çıkmıştı. Açıkçası sizin kitaptaki hesaplamanın sonuçlarından oldukça etkilendim. 

Bize ait vurgular var adımızda. Bir daha üstüne basa basa söylüyorum: Her dilin bir gelişimi ve kendinizle ilgili o dili oluşturan toplumun üzerinizde bıraktığı bir frekans ve bir enerji vardır. Bunu yok sayıp bizi ve bize ait bir ismi, yabancı bir alfabeyle ölçümlemek bence doğru bir şey değil. 

Kitabınız Pisagor’dan bir alıntıyla başlıyor. “Sayı, evrenin yasasıdır” demiş. Tabii ki çok derin bir anlamı vardır ama bize bir özet sunabilir misiniz?

Aslında sayıları ve matematiği hayatımızdan çekin, hiçbir şey yapamayız, kilitleniriz. Bu astrolojide de böyledir. Evrenin kendi titreşim düzeyinde, kendi enerji ve frekans alanında bir hareketle aktivasyon varsa, buradaki en önemli güç sayılardadır. Çünkü onlar, ana çatıyı oluşturur. Sayılarla kurulmuş bir sistem vardır. Aslında kutsal kitaplarda da bahsedilir. Enok mesela der ki “6 günde yarattı, 7. günde dinlendi.” İbn-i Arabi insanla ilgili dönüşümleri anlatırken bunları sayılarla; birinci vadi, ikinci vadi, üçüncü vadi şeklinde anlatır. Çakralar yine sayılarla ölçülür. Bir şeyin olabilmesi, oluşum hâline gelebilmesi için bir belkemiğine ihtiyacı var. Diyebiliriz ki enerji madde arıyor, var olmak için madde arıyor. O madde, sayılarla vuku buluyor. Bu yüzden astroloji de yapsanız, şifa da yapsanız, günlük hayatınızı da yönetseniz, Einstein’ın yaptığı gibi bir teori bile üretseniz içine o sayıları koymak zorundasınız çünkü galiba hayatın kuruluş formülü… Yani Yaratıcı her nasıl kurduysa bu sistemi, bunu sayılarla yaptı. Bu nedenle Pisagor’la aynı fikirdeyim -zaten aynı fikirde olmamak mümkün değil haşa- ama muhtemelen o da bunu anlatmaya çalıştı.

Tesla ise “3,6,9 sayılarının ihtişamını bilseydiniz evrenin kapılarını açacak önemli bir anahtarınız olurdu” demiş. Onun neyi kastettiğini en kolay nasıl anlarız?

Benim aslında sayılarla yolculuğumda Tesla’nın payı çok büyük, selam olsun ruhuna. Kendi zamanında kadri kıymeti anlaşılmamış. Biz bugün nihayet, onun aslında bütünü anlatmaya çalıştığını anlıyoruz. Bir söylemi söyleyen kişiyi inceliyorsanız biraz daha temeline inmek lazım. Tesla’nın hayatına baktığınızda, ki astrolojik olarak da dikkatle inceledim Tesla’yı, çok enteresan bir adam. Takıntıları olan, sıra dışı, zor bir yapısı olan biri aynı zamanda. Fakat çağının çok ötesinde… Frekansları fark etmiş. Aynı şey Einstein’da da vardır. Bu insanlar bilim insanları ama sezgisel olarak o frekansları çok iyi anlamış, hissetmiş ama bunu doğru dile getirememişler, o dönem anlayamadıkları için.

O zamanın bilgisiyle anlatmamışlar mı?

Bilgisiyle ya da karşılarındaki bunu anlayamayacağı için… 3-6-9’un formülü şu: Hayatı ne oluşturuyor? Öncelikle enerji. Enerji, başlangıçtaki ilk temel nokta, yani her şeyin bir enerjisi var. Sonra bu enerji, bir frekans içermek zorunda, 6 da frekansa denk geliyor. Tüm bunların üstünde ikisi birleştiğinde 3 ve 6’yı topladığınızda 9’a ulaşıyorsunuz. Bu da titreşim. Sonuçta bir şeyi çok fazla döndürürsek sadece titreşim hâline gelir biliyorsunuz. Bunu su deneylerinde çok güzel yapıyorlar, suya bir frekans vererek titreşimimi de bambaşka bir şeye dönüştürebiliyorlar. Dolayısıyla biz enerjiyle yani 3’le var olan, 6’yla frekansa doğru yükselen ve titreşimle son seviyeye ulaşabilen varlıklarız. Bunu doğru kullanırsak enerji, frekans ve titreşimi yaşamımızda doğru kullanırsak… Bu tabii bir yolculuk, bugünden yarına olmuyor, bilinçle oluyor. Hep bunun formülü sorulur bana, keşke olsa…

“ENERJİ DÜNYA İLE İLGİLİDİR, FREKANS KİŞİSEL YOLCULUĞUNUZDUR, TİTREŞİM İSE HER ŞEYİN ÜZERİNE ÇIKIP SEYRETME HALİDİR.”

 

Röportajdan önce konuştuğumuz yere geliyoruz, taşı, sembolü üzerimde taşıdım, her şey düzelecek diye bir gerçeklik yok. 

Evet, uzun bir yolculuk, zaman harcamak gerekiyor. Bunun için de sizin beslenme düzeninizden hayata bakışınıza  ve idrakinize kadar çantanın içine birçok şey koymanız gerekiyor. Bunu yaptığınızda titreşim noktasından farklı evrenleri ve bütüncül görmeyi fark ediyorsunuz. Orada size bilgi ve kanallar açılıyor. Enerjide buradasınız, dünyada… Yani enerji, dünyayla ilgili bir alan. Frekans, sizin kendi yolculuğunuz yani çakralarla ilgili bir alandır, çakralardaki yolculuğunuzdur. Titreşim ise evrenin üstüne çıkıp seyretme hâlidir. Artık bütünden bakmak, farklı evrenleri farklı bütünlükleri görme hâli. Bunları birleştirebildiğimizde İnsan-ı Kâmil oluyoruz inşallah.

Peki sayılarla çakraların ve dolayısıyla renklerin bağlantısını nasıl açıklarız?

Bu soruyu duyunca çok mutlu oldum çünkü çok önemli. Çakralar, sistemin temeli. Aslında renkler de öyle. Sayı bir frekans ve sonra bir titreşim oluşturuyor, yani sayının da kendi içinde bir enerjisi var, aynı sistem 3-6-9 yani, sonra bir frekansı var. Yani bize verdiği bir katma değer var, bize bir hâl veriyor, bizim bir şeyi yaşamamıza neden oluyor. Sonra da bir yerde biz onun getirdiği güçle titreşmeye başlıyoruz yani 9’a ulaşmaya başlıyoruz. Şimdi buraya ulaşırken aynı zamanda bizim kendi içimizde de enerji depolarımız, benzin istasyonlarımız var. Enerji madde arıyor dedik, peki bu bizde nasıl vuku bulacak? Yani makrodan mikroya, bize nasıl inecek? Çakralarla… Çakralar ne içeriyor? Sayı içeriyor yani 1. çakra, 2. çakra, 3. çakra…  Aslında 9 çakra var. Biz 7’ye kadar dünya ortamındayız. 7’den sonrasını Tasavvuf ehli bilir, boyut farklıdır orada, artık üst boyutlara geçilir. Peki tamam, çakrada ne var başka? Renk var. Bakın hepsi birbiriyle ne kadar bütün. Biz çakralarla kendimizi buluruz, sayılara ve renklere ihtiyacımız bundan.

Bir örüntü var adeta… 

Çakranın sayısı onun enerjisi. Hangi enerji noktasında olduğunu buluyoruz. Çakranın rengi onun frekansı. O noktayı nasıl yaydığını anlıyoruz. O 7 çakranın bizdeki bütünlüğü de titreşim. Orada üçü bir arada ve siz rengi nasıl kullanacağınızı, sayıyı nasıl kullanacağınızı bildiniz, bunu çakrayla oturtmanız lazım ki bu hal sizde vuku bulsun. O yüzden de çakranız -aslında şakradır adı- çok önemli, buna aslında Tasavvuf ehli de o çok önem vermiş. İbn-i Arabi çok güzel anlatmış, senin kaderindeki tekâmül noktan demiş. Çünkü yukarıda ne varsa aşağıda o var. Yani evrenle bütünleşmen ve bu tekamülü sağlayabilmen için 7 vadiden geçmen gerekiyor bu dünya noktasında. Diyor ki mikroda, içerideki bu 7 düzeni iyi kur. Birinci Vadi, İkinci Vadi, Üçüncü Vadi diye anlatıyor. Hatta hepsine bir menzil vermiş. İlk menzil Ay menzilidir, “Sadece orada gelip giderler” der. “Orayı anlamadıysa 2’ye geçemez bile” der. Yani evrensel düzende, kendi tekâmül yolculuğumuzda, kendi bilincimizde ilerlerken de çakralarla ilerliyoruz. Simurg Hikâyesi’nde anlatıldığı gibi 41 kuşun -ya da bir hikâyeye göre 33 kuşun- 7 vadiden geçip son vadide artık azalıp kendini bulması hâli. 

İsim analizimi yaptığımda bu hayatta hangi çakralarla ilgili nasıl bir deneyim yaşayacağıma dair bir ipucu alabiliyor muyum?

Siz ne güzel anlamışsınız kitabı, çok mutlu oldum. Herkese nasip olsun. Şimdi kitaptaki asıl amacım şu, bunlar hepsi bir bütünlük içerisinde ve işte bunun çok iyi anlaşılmasını istiyorum. Şimdi neyimiz var? Bizim bir Kader Sayımız var, ana sayımız. Bu sayı bizim değiştiremediğimiz sayı. Bu sayı doğum tarihimizle iç içe ve biz bunu değiştiremiyoruz. Diğerleriyle ilgili bir fikrimiz, onun üstüne çıkabilme şansımız öyle ya da böyle var ama Kader Sayısı asla değişmez. Bu bizim ana frekansımız. Bu sayı sizde 5’se diyelim siz genel olarak iletişim alanına dönebilirsiniz ve sizdeki en genel hâl, o dış kabuk ve genel olarak hayatı yaşama biçiminiz o sayıyladır. Şimdi bu sayı neyi veriyor? Mavi rengi veriyor, boğaz çakrasını veriyor. Demek ki boğaz çakranız hassas. Oraya dikkat etmeniz gerekiyor. 5 sayısında iletişim için gelmişsiniz, ne kadar iletişim kurabiliyorsunuz?

İletişim kuramayarak iletişim kurmayı öğrenmek için gelmiş olabilir mi?

Olabilir. Bunun derinliğine nasıl ineceğiz? Bunun derinliğine inmek için isim analizimize başlıyoruz. İsim analizimize Ruh Kodumuz var. Bu bizim içeride biriktirdiğimiz, dışarı çok yansıtamadığımız noktamız, bizde duruyor. Bu bir yetenek de olabilir. Herkes dışarıdan bunu hemen görmez. Karmik Kodumuz da bizim zayıf alanımız. Orası çakra olarak da bize en fazla arıza çıkarabilenler yer. Yani hayat yolculuğumuzda, kendi Vadi yürüyüşümüzde orada biraz takılma şansımız var.

9’un çakraları ve konusu neydi? (Araya kendi sayımı sıkıştırıyorum…)

9, 3 ve 6’nın birleşimi. Biraz fazla analitik ve aynı zamanda sezgisel de. Sezgileri çok yüksektir, mesela 6 ve 9’lar çok rüya görürler. Çünkü içinde hem frekans yani çok sezgisel bir taraf vardır hem de çok analitik bir taraf vardır 9’ların. 9 aynı zamanda biraz daha az hata bulmayı öğrenmek zorunda, hep düzeltmeye çalışıyor. Çok iyi editör çıkartır. Birinin aile dizilimi yapması için aradığım sayılar vardır mesela. Birinin iyi bir editörüm iddiasında bulunması için, içinde 9’unun olmasını isterim. 

Böldüm kusura bakmayın, çakralara geri dönersek… 

Çakralarla ilgili sayı analizinden elde ettiğimiz en önemli nokta hangi çakranızın aktif güçlü, hangisinin zayıf olduğunu anlama şansınız olması…. Bu da bize hem kendi bilincimizle ilgili hem fiziksel olarak güçlü done veriyor. Çakraların bize fiziksel yansıması da var. Hatta benim inancıma göre hastalıklar önce çakra düzeyinde yani frekans alanında başlar. Dolayısıyla bu donelerle nereye dikkat etmemiz gerektiğini, nerenin bizim için güçlü olduğunu anlayabiliyoruz.

Ruh Kodu, Karmik Kod, Temsilci Kodu ve Yıl Sayısı var kitapta… Peki ben bunları buldum, en önemli kısma gelelim, ben bu bilgiyi hayatımda nasıl kullanacağım? 

Bu kendinize yolculuk. Bu kısmı kitabın başında özellikle uzun uzun anlattım. Her şey kendimizi bilmemizle başlıyor. Astrolojide de insanlar hep bir kehanet arıyorlar. Hâlbuki astroloji kehanetten ibaret bir şey değildir, kehanet sadece bunun bir parçasıdır. Kâhin olmak için astrolog olmazsınız, yol göstermek için olursunuz ve bu yol göstericilikte de insanın önce kendinde konaklaması gerekir. Kendinizde konaklamak için de kendinizi iyi anlamanız lazım. Astroloji uzun bir yolculuk. Çok yönlü eğitim gerektiriyor, biraz sabır gerektiriyor, çok emek gerektiriyor. Biraz tıp okumak gibidir hatta. Fakat bu daha kısa şekilde, daha hızlı bir biçimde kendinizle ilgili büyük ölçüde fikir sahibi oluyorsunuz. Yetenekleriniz, eğilimleriniz, mesleki noktalar bunları ayrı ayrı belirttim zaten… Neye dikkat etmeniz lazım, neyi hızlı toparlamanız lazım, tüm bunları anlama şansımız var. Artı bazı sayıların frekanslarının ya da titreşimlerinin enerjisinin sizde niye çok olduğunu da bilme hâli. Bence bu çok kıymetli, yani insanın kendini bilmesi. 

Mesela bende editör çıktı ama ben aslında hiç öyle bir iş yapmıyorum. Yani düzeltme, toparlama özelliğini kullanmıyorum ya da verimli kullanmıyorum diyelim.

Mutlaka kullanırsınız ama verimli kullanmak çok önemli. Sayılarla ilgili o kadar çok deneyimim var ki… İnsanlar danışmanlık için geldiği için ben mutlaka sayı analizi de yaparım, bunları check etme şansım oldu. Hiç şaştığını da görmedim daha. O yüzden bu kitabı bu kadar hevesle yazdım. Ama deneyimlerken bunu sindirmek ve bundan kaçmamak son derece önemli. Sizde vardır ama yanlış kullanıyor olabilirsiniz. Mesela Karmik Kodu 9’larla bir arada yaşamak çok zordur. Sürekli düzeltirler. Onlarda editör noktası var. Siz belki birlikte yaşadığınız kişilerde mesela çocuğunuzda bu noktayı bilirseniz onu daha iyi tolere edebilirsiniz. Kendinizde bilirseniz bunu bu kadar kullanmamanız gerektiğini anlarsınız. Bir diğer örnek, 9 olan biri tembel algılanır. Hâlbuki tembel değildir, o sadece çok bilendir. Ruhu çok kodlu bir ruh. Dolayısıyla bir başkası için çok heyecan verici olan şey onu o kadar heyecanlandırmayabilir. Bunu bilme hâli güzel bir bilgi ve bu aslında bir sürü şeyde kendinizi yormamanızı sağlıyor. 

Birbirimizi anlamak için de kullanabiliriz o zaman bu analizleri…Bu yanlış bir şey olmaz herhalde.

Çok doğru bir şey olur, tabii detaya inerken o kişiden mutlaka izin istemek gerekiyor etik olarak. Bir dönem şirketlere destek verdim bu kitabı yazmadan önce. Mesela bir asistan alacaksam içinde 8 olmasını tercih ederim. Ama biraz analitik de olsun, 3 olsun. Ama masa başı işiyse bu iş, 1’i oraya koymaya kalktığımızda özellikle Kader Sayısı 1 ise o kişi duramayacak yerinde. İşini nefret ederek yapan ve 1 sayısına sahip birçok bankacı var. Ama 3’ler için daha uygundur mesela. Bunu bilmek güzel bir şey, hızlı bir biçimde, pratik bir biçimde. Bir de herkesin doğum saati yok. Herkesin astroloji haritası olmayabiliyor, o nedenle bunlar çok güzel veriler.

Peki Şebnem Hanım, biz isimden yola çıkıyoruz en çok. Görünenin ötesinde benim adımı kim seçti? 

Ben bunun kader olduğunu düşünüyorum. Yani aslında bize o isimleri verenler buna vesile. Öyle bir düşüncem var. Tamamen kişisel görüşüm. İsim değiştirebilir tabii ki. Ancak isim değiştirilerek o frekanstan tamamen kurtulabileceğimize ben inanmıyorum. Nasıl sadece bir doğal taş kullanarak ya da sadece bir sembol takarak hayatımızı tamamen değiştiremiyoruz, onun gibi. Bütün yolculuk içeridense ve ben bir şeyi değiştirmek için eylem yapmak zorundaysam -karma eylem demektir- ismi istediğim kadar değiştireyim, eylem planlarımı değiştirmezsem, bu bilince hasıl olmazsam olmaz. Çünkü o yeni isimde de mutlaka bir şey olacak, bir eksik, yani her şeyi dört dörtlük oturtamayacaksın. Şu örneği veriyorum. Salonda duvarınız su alıyor, kabarıyor. Siz o duvarı kazıyorsunuz sürekli, boyuyorsunuz, 1-2 ay gayet güzel gidiyor ama temeldeki suya inmiyorsunuz. Ne oluyor? Bir süre sonra tekrar orada su toplanıyor ve yeniden kabarıyor. Hadi yeniden boyuyorsunuz. Bu böyle uzun süre gider. Hâlbuki siz oradaki suyu kestiğiniz zaman bir kere boyarsınız ve çözüm bulunur. Şunu unutmamak lazım, hiçbirimiz geçtiğimiz sınavlardan bir daha sınava tabi olmayız. Dolayısıyla aştığımız ve bitirdiğimiz, hallettiğimiz bir tekâmülümüz bir daha bize gelmez. Sıradaki gelir. Hayat hep böyledir, oradan bir daha sınava girmeyiz. Hep aynı ilişkileri yaşıyorsak hep aynı acılar içindeysek hep aynı arkadaşlardan aynı vurgunları yaşıyorsak bunun altındaki temel sebep mutlaka bizimle ilgili, frekansımızla ilgili, çektiğimiz noktayla ilgili etkiyi bulmamız lazım. Bu kitap ve benzer kitaplarda anlatmaya çalıştığım nokta da bu. Bunu bulma hâli çok kıymetli. Hani diyorlar ya iki gün çok kıymetli hayatımızda: doğduğumuz gün ve niye doğduğumuzu anladığımız gün. İşte bütün çaba, niye doğduğumuzu anlamamız üstüne. 

Doğum tarihine gelirsek… Günümüzde planlanmış doğumlar daha fazla… O planlanan tarih ve saat de o çocuk için en uygun doğum tarihi mi?

Sezaryenlerle ilgili toplumsal bir karma yaratıldı diye düşünüyorum. Maalesef 90 yılından sonra doğanlarda yüzde 50’nin üzerinde doğum saatleri sabah 07.30-09.00 arası. Hepsi sezaryen ve burada bir Z kuşağı oluşturuluyor. Güneş bizim yaşam enerjimizdir, hayata tutunma yetkimiz ve kariyerdir, aynı zamanda babayla ilişkilerdir, otorite sembolüne yönelik konulardır. Güneş tepedeyken biz burada güçlü oluruz. Fakat sabah bu bahsettiğim saat aralığında güneş tepede değil, arkada kalıyor. Bu maalesef oldu, o yüzden mümkün olduğu kadar normal doğumu tercih etmelerini tavsiye ederim. Ama bu da bir toplumsal karma. Belki Z kuşağının da yaratılması gerekiyordu.

Kadınların evlendikten sonra soyadlarının değişmesini artık sorguluyoruz ama kitapta görüyorum ki bir artısı var. İkinci bir soyadı ile destekleyici etkiler mi alıyoruz?

Evet. Ana soyadımız daima atamızdan getirdiğimizdir, beğenelim ya da beğenmeyelim o bizim. Çünkü ruh, kökleriyle ilgili parçacıklar taşır. O parçacıklar da kök yani ata etkileri taşır. Soyadı, ata etkisini barındırır ve oradan getirdiğimiz ana frekans orada. O yüzden mutlaka bir kadının öncelikle bekarlık soyadıyla analizini yapması gerekir. Ben bunu çok deneyimledim. İkisini mukayese ettim ve bekarlık soyadının çok net bir bilgi olduğunu fark ettim. Fakat evlendikten sonra da bize yüklenen tabii ki birtakım titreşimler var. O soyada da bakılır, o soyadla yeniden bir analiz yapılır. Orada bir mukayese etme şansımız var. Eğer ata etkinizdeki enerjinizin sizi daha iyi temsil ettiğini ve daha rahat ettiğinizi düşünüyorsanız onu kullanın. Ama hem bekarlık hem evlilik soyadınızı birlikte kullanıyorsanız onu analiz etmeniz gerekiyor. 

Yani resmiyette geçerli adımıza mı bakmalıyız?

Evet diyelim sizin isminiz Ayşe. Bekarlık soyadınız Yüksel olsun, evlendikten sonra Yılmaz soyadınız olmuş olsun. Siz Ayşe Yüksel Yılmaz’ı kullanıyor olun. Birlikte kullanıyorsanız onu analiz edeceksiniz. Ama ilk başta sadece bekarlık soyadı ile yapacaksınız. İkinci analizde ise resmiyette nasıl kullanıyorsanız o şekilde bakacaksınız. O size bir frekans verecek ama ana hatlarınızı oluşturmayacak. Ana hatlarınız ve yetenekleriniz bekarlık soyadınızda gizlidir. 

Peki eksik sayı ve onu tamamlamak diye bir şey var mı?

Var. Diyelim analizinizi yaptınız. İsminizden çıkan sayılara bakıyorsunuz. Bu sayılarda bulduğunuz 4 sayı var: Kader Sayınız, Ruh Kodunuz, Karmik Kodunuz ve Temsilci Sayısı… Onlar da dahil olmak üzere bazı sayılar hiç yok. O analizin hiçbir parçasında yok. Bu eksik sayının adedi fazlaysa sıkıntı. Bu daha çok kısa isimlerde çıkabiliyor. O zaman hiç olmayan sayılar, sizin tamamlamanız gereken ve atalarınızdan getirdiğiniz eksiğinizi gösterir. 

İnsanın ismini sevmemesinin altında bu isim analizi yöntemi ile bağlantılı ne olabilir?

Bir kod vardır, aileden gelen bir hikâye vardır. Maalesef isimlerde şu hata çok yapılıyor; ölen insanların, aile büyüklerinin isimleri veriliyor. Aile o çocuğa o ismi vererek o kodu oraya yüklüyor. Ve tabii o bir sıkıntı. O kişinin hikâyesiyle, aktarılan hikâyeyle çok ilgili. Dolayısıyla burada bir değişiklik yapılabilir, bir ekleme yapılabilir.

Atanın hikayesi iyi bir hikâye ise kişi olumlu da etkilenebilir değil mi?

Çok seven de var. Mesela çok modern bir ismi var, yanına da babaannesinin ismini koymuşlar. Ben danışanlarımda da yaşıyorum bunu. O eski ismi çok seviyor, oradan da frekans alıyor, hiçbir sıkıntısı yok. Ama genelde öyle çalışmıyor. 

Evlatlık çocuklarda ata ile bağlantı kopuk oluyor. Orada ne bulabiliyorsunuz?

Doğum tarihini bilsin yeterli. Adı ve soyadıyla birlikte bilmediği aileden getirdiği kodları bulabiliriz.

Astrolog olarak yan masada oturan birinin hâlinden tavrından astrolojik bir analiz yapabiliyorsunuzdur. Sayılarını da tahmin edebiliyor musunuz?

Tabii. Daha konuşurken bile anlıyorum. Bu bilgiyle ne kadar içselleştiğinize bağlı. Neye bakarsanız ona dönüşürsünüz ya, aslında hikâye orada, sayılarla içselleştiğinizde hemen anlıyorsunuz. Yani hiperaktif birinin 1 olduğunu hemen fark ediyorum. Mühendislik eğitimleri almış kişide, aslında daha analitik olmasına rağmen içindeki 2’yi bulabiliyorum hemen. Analiz yapılsa isminden, bir yerden çıkar o 2 mutlaka.

Sizin hayatınızda hangi sayılar astrolojiye getirdi sizi. Daha önce neler yapıyordunuz?

Astrolojiyle hep ilgiliydim ama herkes gibi ben de üniversiteyi bitirdim, kurumsal hayatım oldu. Kızımın doğumuyla iş hayatıma ara verdim, astrolojiye derinleşmem o dönemdir. Ben 5’im. Çok net bir 5’im. İletişim tarafı çok kuvvetli biriyim. Dolayısıyla 5 bende iyi çalışıyor. 

Mümkün mesajınız nedir?

Bu çağda gerçekten hiç olmadığı kadar kendi enerjimizi, frekansımızı yükseltmemiz gerekiyor. Bu çok önemli bir şey. O mümkün olduktan sonra her şey mümkün. Çünkü Kova Çağı dediğimiz döngüye giderken, insanın kendi içindeki dengeleri iyi oturtması, Kova’nın verdiği o muazzam teknolojik gelişmeyi de alıp bilinçten ve ilahi olandan da ayrılmadan bu yükseltmeyi yapması gerekiyor. O zaman her şey mümkün. 

SAYILARINIZI BULMAK İÇİN İPUÇLARI

KADER SAYISI: Doğum tarihinizdeki sayıların toplanıp sadeleştirilmesi ile elde ediliyor.

Örnek:

12.06.1983

1+2+6+1+9+8+3=30

3+0= 3

İSİM SAYILARI

Sayıları 1 ile 9 arasında yan yana yazın ve her sayının altına A’dan başlayarak harfleri sıralayın. (Türkçe karakterler dahil) Böylece her harfin sayı değerini bulmuş oluyorsunuz. A=1, B=2 C=3 şeklinde devam ediyor. G=9’dan sonra tekrar 1’e dönüyorsunuz, H=1…

Ruh Kodu Sayısı (İçimizdeki Sır): İsminizdeki sesli harflerin toplamı ile elde ediliyor.

Karmik Kod Sayısı (Tekamülün Gizli Labirenti): İsminizdeki sessiz harflerin toplamı ile elde ediliyor.

Temsilci Sayısı (Sizi Ne Temsil Ediyor?): İsminizdeki tüm sayıların toplamı ile elde ediliyor.

Yıl Sayısı: Doğum tarihiniz ile içinde bulunduğunuz yılın etkileşimi ortaya konuluyor.

 

©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

yaprak-cetinkaya
Gazetecilik eğitimini Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde aldı. 27 yıldır farklı görevlerde daima mesleğine aşık bir hal ile çalışıyor. Gazeteciliği en çok wellbeing, kişisel gelişim, psikoloji, ezoterizm, mitoloji gibi daha az konuşulan konular üzerinden yapmayı seviyor. Mümkün Dergi, Yuka Dükkân ve Yuka Ajans’ın kurucu ortaklarından…