Sınırların belirsizliği çatışmaya neden olabilir
Pandemi sürecini en iyi anlatan ve herkesin yaşadığı bir duygular silsilesi var; korku, kaygı, endişe… Gelecek, sevdiklerimiz, onların sağlığı yani kısacası her şey bizi etkiliyor, çoğu zaman ne yapacağımızı bilemiyoruz. Böyle zor zamanlarda kimsenin hayatının mükemmel olmadığını, herkesin de benzer duygularla başa çıktığını ve her birimizin duyguları olan faniler olduğumuzu bilmek yaşadığımız bu günleri kabullenmemizi sağlayabilir. Karantinaya herkes farklı şekillerde girerken, ebeveynleriyle aynı evde yaşayanlar için durum biraz daha karışıktı. Hem kendi hem de onların sağlıklarını düşünürken, bir yandan da 65 yaş üstü için çıkan sokağa çıkma yasağı aileleri olduğu kadar, aileleriyle yaşayanları da etkiledi. Kimi zaman evlerde panik, kimi zaman çatışmalar oluştu. Aileleriyle yaşayanlara pandemi nasıl geçirdiklerini, neler yaşadıklarını sorduk, uzman psikolog Müjde Saygılı Gezer’le de sürecin getirilerini ve nasıl daha iyi bir dönem geçirebilecekleriyle ilgili bilgiler aldık.
ELMAS DERECİ (Basın Halkla İlişkiler Uzmanı): Yasaklar başlamadan önce başka bir şehirde olan kızımı arabayla gidip aldım, annem yaşlı ve hasta, onun bakımı alışveriş vs… Virüsü almayalım diye hep panik halinde geçti. Ben beş yıl önce hayatımı zaten şehirden İstanbul’a yakın bir köye taşımıştım, sakin yaşamayı toprakla uğraşmayı seviyorum. Şehirdeki gibi dörtlü duvarlar arasında kalmadım. Bahçeli bir evde yaşamak bu dönemde çok büyük avantaj oldu. Her şeyi tek başıma kotarmaya çalışmak zor olmadı ancak dönüp baktığımda bazen kendime inanamadığım da oluyor. Süreç içinde annem rahatsızlandı, pandemi başında girdiği depresyonun buna neden olduğu anlaşıldı. Bizi biraz korkuttu. Bu süreçte onu virüsten de korumam gerekti. Bir süre sonra en küçük olumsuzlukta kalbimin hızla çarpmaya başladığını, sabahları gözlerimin panikle baktığını ve ruhumun yara aldığını anladım. Online destek almaya karar verdim. Şimdilerde çok daha sakinim ancak endişe zaman zaman devam ediyor. Bahçeyle uğraşmak toprakla oynamak iyi geliyor insan ruhuna. Sürecin tamir edilebilen bir yanı benim için yok. Aslında öğrendiğim yeni bir şey de yok. Sanki bunlar hep başımıza gelebilir, hatta gıda su kıtlığı da yaşayabiliriz diye düşündüğüm çok olmuştur. İlginç bir şekilde hayatıma hazırladığımı düşünüyorum. Hiç çuvallamadım süreçte, umuyorum bundan sonra da çuvallamam.
HÜLYA SANCAKLI (Kurumsal İlişkiler Müdürü): Pandemi süreci tüm dünyayı her alanda olumsuz yönde etkilediği gibi, aileiçi iletişimi ve bağları da etkiledi. Toplum sağlığını korumak adına görev ve sorumluluklarımız olduğu gibi, aile içi de bu dönemde uygulamamız gereken dikkat edilmesi gereken unsurlar da oldu. Fakat birey olarak ne kadar uyguladık ve anlatabildik orası sanırım herkes için bir soru işareti… Özellikle pandemi sürecinde ebeveynler maalesef başta uyulması gereken kurallara (maske mesafe ve sokağa çıkma gibi) uymadıkları için olumsuz yönde gerginlikler yaşandı. Yaşları gereği babam annem (65 yaş üstü )özellikle sokağa çıkma kısıtlaması olduğu dönemlerde oldukça gergin ve mutsuzlar halen de devam ediyor. Maskenin hastalığa karşı yeterli koruma kalkanı olduğu görüşüne sahip olmaları ve sokağa çıkma istekleri hem bizi, hem kendilerini mutsuz etti. Özellikle bu konu hakkında bazen bencil davrandıkları da oldu görüşündeyim. Yaşları gereği yaşadıkları korku ve güven dengeleri zaman zaman yerini hastalığa karşı teslim olmaya itti. Bu da biz çocukları mutsuz etmiş ve o dengeleri tekrar kurmak çabaları evlatlara bizlere düşmüş oldu. Aile içi iletişim denge unsuru evlat olarak biz olduk demek doğru olur aslında. Bazı dönemlerde olumsuzluklar da yaşandı tabii. Çalıştığım için her gün acaba sevdiklerime, aileme hastalık bulaştırır mıyım diye çok stresli günler de yaşadım. Her hafta COVID 19 testi yaptırdığım da oldu. Yakınlarını kaybetme korkusu, gerginliği olumsuz yönde etkiledi ilişkileri. Özellikle aile içi çocukları diyebilirim. Benim görüşüme göre aile içi iletişimde dengeler değişti, motivasyon görevi çocukların evlatların görevi haline geldi. Evlat olarak biz çocuklar da olumsuz yönde etkilendik, bu zorlu süreçte psikolojik travma yaşandı da diyebiliriz… Hastalığın olumsuz seyri yakınlarımızı kaybetmenin acısı (dayımı COVID’ten kaybettik) yaşama bağlılık ve acı… Bu süreç herkeste korku ve tedirginliğin artmasına neden oldu. Ama aile bağları bu zorlu süreçte arttı diyebiliriz.
SEVDA ALKIŞ (Gazeteci): 40 yaşında, bekar, anne ve anneannesiyle yaşayan bir kadın olarak pandemi döneminde de bir arada olmamız açıkçası şükür sebebimdi ve öte yandan müthiş zordu. Her birimizin yaş itibariyle farklı ihtiyaçları bulunuyorken, eve kapanık kalmak inanılmaz bunaltıcıydı. Anneannemi korumak için ekstra çaba sarf ettiğimizi söyleyebilirim. Öte yandan o hepimizden daha cesurdu. Bazen markete bile gitmek istemememe asla anlam veremedi. Yasaklara büyük tepki gösterdi ve onu evde zapt etmek için çeşitli aktivitelerle onu da, kendimizi de oyalamaya çalıştık ve o sıkıntılı süreç aynen devam ediyor. Belirsizlik sanırım en çok bizleri geren. Bu dönemde sevgilim ya da eşim olsaydı, aynı sıkıntıları yaşayacağımızı düşünüyorum. Eve kapanmak hepimiz için yeni bir deneyimdi. Yasaklara gerçekten çok sadık kaldığımız için de çevremizde ne yazık ki, umursamaz tavırlı insanları gördüğümüz için çok sinirleniyorum.
MÜJDE PEKSAYGILI GEZER (Uzman Psikolog): Pandemi dönemi herkes için zorlayıcı bir dönem oldu. Alıştıklarımızdan vazgeçmek, varolan düzenin bozulması beraberinde yeni bir uyum sürecini getirdi. Kimi gençler okulların çevrimiçi olmasıyla birlikte ailelerinin evine geri dönmek zorunda kaldı. Kimi yetişkinler ise iş kaybı ya da ebeveynlerinin sorumluluğunu üstlenmek için aileleri ile tekrar birlikte yaşamaya başladı. Kimileri ise halihazırda ebeveynleri ile aynı çatı altında yaşarken fiziksel olarak onlarla daha uzun zaman vakit geçirir oldu. Kendi kurallarına göre yaşamaya alıştıktan sonra ebeveynleriyle aynı evde yeni bir düzen oluşturmak bazı genç ve yetişkinlerde yoğun stres yarattı. Özellikle ebeveynlerin çocuklarından beklentilerinin fazla olduğu, çocukları ile sürekli vakit geçirmek için talepkar olduğu bir düzende sınırların belirsizliği aile içinde bazı çatışmalara sebep oldu. Diğer yandan aktif sosyal yaşamları devam eden ya da işe gidip gelmek zorunda kalan gençler ve yetişkinler sıklıkla ailelerine virüs bulaştırma kaygısı yaşadılar. Gençler ve yetişkinlerin bağımsız olması gereken bir dönemde aileleriyle bu kadar sıklıkla vakit geçirmesi eskiden beri süregelen aile krizlerini, aile içinde yaşanan travmaları tetiklemiş olabilir. Özellikle sağlıklı iletişim içinde olmayan ailelerde halledilmemiş meseleler yeni kaygı ve korkularla perçinlenerek başka sorunları da beraberinde getirmiş olabilir. Diğer yandan ebeveynleriyle birlikte aynı evde olmak bazı gençler ve yetişkinlerin hem fiziksel hem de duygusal ihtiyaçlarının giderilmesini sağladı. Bazıları ise ebeveynleri ile tekrar yakınlaşarak, yeni paylaşımlar yaşayarak, geçmişte yaşanan olumsuzluklara rağmen bir arada sağlıklı bir şekilde yaşıyor olmanın güçlendirici etkisini hissetti. Özellikle ebeveynler aynı evde yaşadıkları evlatlarını hala büyümemiş çocukları olarak görebilir. Daha önceki beklentilerini ve eskiden koydukları kuralları sürdürmek isteyebilir. Örneğin; eve giriş çıkış saatleri, internette geçirilen zaman, odada yalnız başına kalma isteği ebeveynler için problem olabilir. Bu tür durumlarda öncelikle aynı evde yaşamanın kuralları ve gereklilikleri tekrardan gözden geçirilmelidir. Hem ebeveynlerin, hem de evde yaşayan evlatların kendi ihtiyaçlarının ne olduğunu fark etmesi ve bu ihtiyaçların açıkça konuşulması gerekir. Aile değerleri ve kişilerin beklentileri yeniden tanımlanabilir. Kişisel sınırlara her iki tarafta saygı gösterebilir, böylelikle daha uyumlu bir aile hayatı yaratılabilir. Birlikte keyif alınacak aktiviteler bulunabilir. Ev içindeki sorumluluklar belirlenebilir. Yaşanan sorunlar hakkında aile toplantıları yapılabilir ve aile toplantılarında duygular, düşünceler, kaygılar ve çözüm yolları paylaşılabilir. Özetle bu dönem bir taraftan yıpratıcı ve zorlayıcı bir süreç olarak gözükse de bu tür krizler fırsata dönüştürülebilir. Bu deneyim tüm insanlık için zorlayıcı bir dönem. Yalnız değilsiniz. Zorlandığınız zamanlarda sizlerle benzer deneyimler yaşayan arkadaşlarınızla konuşun ve yaşadığınız sıkıntıları paylaşın. Bunun geçici bir dönem olduğunu unutmayın. Aile içinde yaşanan bazı çatışmalar var ise bu çatışmalarla başa çıkmak için neler yapabileceğinizi düşünün. Ebeveynlerinizin beklentilerini anlamaya çalışın ancak onları aşırı memnun etmeye çalışırken kendi isteklerinizden vazgeçmeyin. Değiştiremeyeceğiniz ve kontrol edemeyeceğiniz şeyleri olduğu gibi kabul etmeye çalışın. Kişisel ihtiyaçlarınızı fark edin ve ebeveynlerinize bu ihtiyaçlarınızı gidermenin sizin için neden önemli olduğunu ifade edin. Ebeveynlerinize zaman ayırın ancak kendi kişisel sınırlarınızı korumayı ihmal etmeyin. Eğer bu süreçte sürekli ve yoğun şekilde kaygı, uykusuzluk, iştahsızlık, hayattan keyif almama gibi belirtiler gösteriyor ve bu belirtiler günlük işlevinizi bozuyor ise profesyonel destek almaktan kaçınmayın.
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.