İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunu, yoga ve meditasyon eğitmeni, evrimsel astrolog Gonca Kalabalık’la içinden geçmekte olduğumuz dönemi evrimsel astroloji açısından konuştuk. Aynı zamanda şamanik astroloji, kalbin manyetik alanı eğitimleri almış ve yoga ile astrolojiyi birleştiren çalışmalar yapan Kalabalık, doğa yasalarının her zamankinden fazla önem kazandığı bu dönemde büyük bir değişimin ve görevin eşiğindeyiz diyor.
Yolculuğunuz basıl başladı, nasıl astroloji ve ruhsal çalışmalarla kesişti ve neden?
Psikoloji bölümünden mezunu oldum ve çok şanslı, çok keyifli bir öğrencilik geçirdim. Hocalarım hem sivil toplum kuruluşlarına yönlendiriyor hem de bütünsel bakış açısını bize anlatıyorlardı, hastalıkların zihinsel sebepleri gibi. Heart Math Institute gibi kurumlarda öğrenciyken, bu bilgilere aşina oldum. Bir yandan annem de kendini keşif yolculuğundan geçiyordu ve spiritüelliğe ilgisi büyüyordu. Hem öğrenciliğimde kanser hastalarıyla hem de mezuniyetimden sonra lösemili çocuklarla çalışmaya başladım, sağ kalımın çok yüksek olduğu harika bir kurumda çalışıyor olmama rağmen nadir de olsa ölüm yanıbaşımızda beliriyordu. Hem onun yarattığı tükenmişlik hem de bir genç kadın olarak yaşadığım aşk acısı beni meditasyona yönlendirdi. Sanırım o dönemki aşk acısı, yasa verdiğim bir tepkiydi, iyi ki de öyle oldu, “Ona sandığım yol bana çıktı.” İlk meditasyon çalışmasına annemin ısrarıyla gittim, sonra meditasyon okulları buldum. Sonra ölüm ve yas ile başa çıkmaya çalışırken yoga ile tanıştım ve kendi üzerimdeki etkilerine şahitlik ettikçe büyülendim. Astrolojiye ilgim her zaman büyüktü, ortaokulda bile çok sevgili bir arkadaşımın babasının kitaplarını alır anlamaya çalışırdık. Ancak Türkiye’de harika uzmanlar olmasına rağmen klasik astroloji ön planda. O nedenle eğitim almaya kalbim çekilmedi. Kendi kendime yoga ve astrolojiyi birleştirmeye çalıştım bir süre. Sonra bir Youtube videosu ile 2013’te hocam ve birlikte çalıştığım Kaypacha ile tanıştım. Hani o an “işte bu” dersin ya bazen… Hatta bu ay o ilk videoyu izleyeli 10 sene oldu tam, videolarını bir hafta bile kaçırmadım. 2016’da Yunanistan’a workshop’a geliyordu, kaçırmak istemedim kaydoldum. Sonra başımdan istemediğim birçok olay geçti, vazgeçtim, hatta her şeyden vazgeçtim. Neyse beni gitmeye ikna etti arkadaşım, gittim, Kaypacha haritama baktı ve tam nokta atışı ne hissettiğimi, nerden geçtiğimi ve neden bunları yaşamayı seçtiğimi anlattı. Büyülendim! Bunu öğrenmek istiyorum ve bir kişinin bile onca karanlık anına bir mum yakabilirsem ne mutlu, bu yolda hizmette olmak istiyorum dedim. Yakasına paçasına yapıştım ve öğrendim. Hayatımda hala kendi pratiklerim devam ediyor, Evrimsel Astroloji bakış açısından baktığımızda da zaten astrolog mutlaka erken kalkmalı, ilk iş yogasını meditasyonunu yapmalı, temiz bir kanal olmalı, gölge çalışmalarında yürümelidir. Böyle bir disiplinle gidiyorum. Uzun anlattım galiba ama en kısası hayat, seni yürümen gereken yola hazırlaya hazırlaya, yavaş yavaş eğiterek sokuyor işte.
Kanser ve madde bağımlıları ile çalışmışsınız bu alanları seçmeniz neden ve nasıl oldu? Bu alandaki deneyimlerinizden bize ışık tutacak anekdotlar var mı?
Ölüm, kanser, ölüme yakın deneyimler bütünüyle ilgimi çekiyordu, beni en çok hastalıkta psikolojik desteğin önemi çekti galiba bu konuda. Türkiye’de kanser teşhisini pek iyi karşılayamıyoruz, 20 sene önceye göre daha iyi olmakla beraber, hasta diğer kişileri teselli etmek zorunda bırakılıyor. Sanırım en çok bu içime dokunmuştu. Ölümcül olabilecek bir hastalıkla başa çıkarken hastaların kendilerine odaklanabilmelerini hayal ediyordum. Öğrenciliğimde Çapa Tıp’a ve iki özel kuruma başvurdum, araştırma asistanı olarak çalıştım, Çapa’da staj ve araştırma yaptım. Çok başarılı olabilecek tedavilerin, hastanın bütünsel tarafına bakılmadığı için ve maalesef bizde alışkanlık haline gelen “ay benim bir yakınım da kanserden öldü” tepkisinin önüne geçmek çok önemli geldi. O dönemde yakınımda bir hasta da yoktu, yani gerçekten gözle gördüğüm ve karşı çıkmak istediğim, değişmesinin binlerce hayat kurtarabileceğine inandığım bir içsel güdüyle yönlendim bu alana. Madde bağımlılığı ise bölümümüzde arkadaşlarımla verdiğimiz ortak bir karardı, birçok arkadaşımız kulüplerde, sokaklarda komaya girmiş ya da zor anlar yaşamıştı. Önlenebilir bir konuda, özellikle Türkiye’de maalesef hala başaramadığımız kullananı korumak, zarar azaltma, kullanmadan önlemek kısımlarına çok ilgi duyduk. Hocamız bize liderlik etti, öğrenci kulübü olmakla kalmadık, bu konuda çalışan tüm devlet kurumlarını ziyaret ettik, eğitimler aldık, eğitimler verdik, kongrelerde sunumlar yaptık. Ancak 20 sene önce nasılsa hala öyle ve hatta daha kötü durumda bu konu. Sadece bağımlılık değil, sahte madde satışı maalesef hala ölümlere sebep oluyor. Tabular arasında kaldığı için, gençlere bu konuda ne doğru ve bilinçli seçim yapmaları ne de cinsellik konusunda doğru hizmet için bir yardımda bulunamıyoruz. Bu konu başlıkları benim için hala çok önemli, bir noktada da bu farkındalığa hizmete döneceğimi düşünüyorum. Kişi kendi hakikatine uyanırsa her şey bambaşka oluyor. Bu iki konuda da önce bir önceki jenerasyon çok iyi bilgilenmeli. Bana sorarsanız bu tip bilgiler bize çocukluktan öğretilmeye başlanmalı.
Bir hastalık tanısı aldığımızda nasıl hissederiz, hangi süreçlerden geçeriz, bir hastalık tanısı alan yakınımıza nasıl tepki vermeli ve nasıl yanında olmalıyız? Nereye kadar kendi deneyimimizi paylaşmalıyız?
İki başlık içinde söylemeliyim ki herkesin deneyimi bambaşka. Arkadaşıma şu hastalık şunu yaptı ya da ben o maddeyi kullandım bir şey olmadı gibi gereksiz paylaşımlarımız bazen bir hayata mal oluyor. Yani sınırlarımızı öğrenmek ülke olarak büyük görevimiz. Şimdi astrolog gözüyle çok anlamlı geliyor, ay düğümleri balık-başak aksında olan bir ülke olarak, topluca sınır çalışması konusuna eğilmeli ve daha fazla düşünerek konuşmaya başlamalıyız.
Gökyüzü hareketlerine göre yoga diye bir disiplininiz var, bu konuyu biraz açar mısınız? Örneğin Güneş’e Selam ve Ay’a Selamı biliyorum, böyle bir şey mi? Bunun bize faydası nedir? Nasıl yararlanabiliriz?
Aslında çok kısaca anlatmam mümkün değil, öyle olunca biraz reçete gibi oluyor. Mesela bu pratikleri hayatlarına sokan kişiler bile yeni ay ve dolunaylarda sadece bir element ile harmoni içinde yoga yapabiliyor. Oysa dört element her zaman harman olarak kullanılmalı. Daha çok gökyüzünü okuyarak, bazen bize sessiz olmamızı söylüyor bazen ayağa kalkmamızı bazen cesareti öğütlüyor bazen geri durmayı, bazen dışarıya açılmayı, bazen içeri dönmeyi, bu döngüleri ve onun mesajlarını okuduğumuzda pratiğimiz de bununla harmoni içine giriyor. Gezegenler bedenin belli noktalarıyla bağlantılıdır, medikal astroloji bu konuda derin bilgi sunar. Böylelikle o gökyüzü hareketleri ile bedeni birleştirerek, daha esnek ya da daha güçlü bir pratik kurgulayarak bedenimizi de solar sistemle birlikte hareket ettirebiliriz. Uyum içinde yaşadığınızda, yanlış kapıyı zorlamadığınızda hem zihinsel hem bedensel pratiğinizde harmoni içine geçtiğinizde hayat çok akışkan bir hale geliyor. Sörf yapmak gibi, dalgayı görüyorsak bize çarpmasına gerek yok, zerafetle içinden akabiliriz. Ben bu pratiği yapıyorum peki bir daha sorun yaşamıyor muyum? Amaç sorun yaşamamak değil. Yaşanan sorunu anlamlandırmak, içinde oturabilmek ve zamanı gelince içinden geçebilmek için çok büyük faydasını görüyorum. Ne zaman başlamam gerektiğini ne zaman durmam gerektiğini, o dönemde hangi konuya eğilmem gerektiğini astro yoga pratikleri ile daha rahat okuyabiliyorum.
Aynı zamanda şamanik astroloji ile uğraşıyormuşsunuz, tam olarak nasıl bir şey şamanik astroloji?
Şamanik astroloji daha çok ritüellere dayanan, gökyüzünü anlamamızı ve kalbimizde hissetmemizi sağlayan, onların enerjileri ile harmoni içine girdiğimiz bir alan. Mesela Venüs’ün hareketleri çok önemlidir Şamanik astrolojide, Venüs’ün her çakradan geçisini, gözle görünmesini, gözden kaybolmasını izler, onurlandırırız. Gerçekten de farklı alışkanlıkları olan bir gezegen Venüs, onu izlemek çok büyüleyici. Kendi adıma bu özel günlerde ettiğim niyetlerin, yaptığım ritüellerin hayatıma bereketlenerek ve katlanarak geldiğine şahitlik ettim. Venüsü okumak kişinin kendi değerlerini belirlemesinde, duruşunu netleştirmesinde ve hayatı karşılamasında büyük bir kolaylık sağlıyor. Diğer gezegenler için de zira, kalpten hissederek, sözlerini duyarak ritüellerle taçlandırdığımız bir alan. Aynı zamanda haritasına vakıf olan kişiler için de tam anlaşılmayan ve veya tıkanıklık olan harita görünümlerine şamanik yolculuklar yaparak haritanın mesajını daha net anlayabiliyoruz.
„BU BEKLENEN BİR DÖNEMDİ“
Evrimsel astroloji ile ilgili neler söyleyebilirsiniz? Az bilinen alan evrimsel astroloji bize nasıl bir aydınlanma sağlıyor?
Evrimsel astrolojinin kuruluş niyeti, gökyüzüyle harmoni içinde olan ve Sri Yukteswar’ın ilettiği gibi, o ruhun tam olarak o dakikada o gökyüzü görünümüyle doğmasının büyük bir sırrı var. Bu sırrı çözümlemeye çalışıyor bu sistem. Bu ruh dünyaya neden gelmeyi seçti, kayıtlı travmaları neler olabilir, bu travmalar kişinin büyümesinde ve tekamülünde nasıl yol oynayabilir, harita bir üst frekansa nasıl çıkarılabilir ve kişi geçmişini bir pranga olarak görmeden bunları da kendi gelişimi için kullanarak en yüksek potansiyeline nasıl ulaşabilir, evrenin yaratımına nasıl ortak olabilir? Ruhumuzun neden buraya geldiğini hissetmeye başladığımızda, herşey daha anlamlı hale geliyor. Bize ne yapacağımızı söylemiyor, bize daha yüksek potansiyellerin seçimlerini sunuyor, böylelikle hayatın akışını değiştirebilme şansı veriyor, seçim yapmak yine bize kalıyor.
Başkasını suçlama ve başkasından bekleme dönem bitti, sorumluluğu alma, kalbini açma, sadece evde oturarak değil, bir şekilde hayata, yönetime, kararlara, iyileşmeye ve ışığa dahil olarak yürüme vakti.
Yaşadığımız bu kaotik ve zorlu dönem evrimsel astroloji ve diğer disiplinler açısından nasıl yorumlanmalı, ne önerirsiniz, neler yapabiliriz?
Bu beklenen bir dönemdi diyebiliriz. Aktif olarak katılımımızı bekliyor. Evrimsel astroloji bahsettiğim gibi gökyüzü ile aktif olarak uyumlanmamızı öğütlüyor. 2023 bizim dışarıya bakıp izleme dönemimiz değil, aktif olarak yaratıma katılma zamanı. Bu ne demek? Gerçekten istediğimiz hayatı yaşanabilir kılmak için, kendi üzerimizde çalışmamız, haritamıza ve ruhumuzun beklentilerine uyanmamız, bu yolda çabamızı ortaya koymamız, sağlam sınırlar çizmeyi öğrenmemiz çok önemli bu dönemde. Hayır demeyi öğrenmek ve bunu suçluluk hissetmeden söyleyebilmek, duygularını ve ihtiyaçlarını açıklıkla ifade edebilmek büyük önem kazanıyor. Başkasını suçlama ve başkasından bekleme dönem bitti, sorumluluğu alma, kalbini açma, sadece evde oturarak değil, bir şekilde hayata, yönetime, kararlara, iyileşmeye ve ışığa dahil olarak yürüme vakti. Egoist dediğimizle, kurban bilincinde olan aslında tamamen aynı enerjinin farklı renkleri. Sıcak ve soğuk aslında bir olarak ısıyı ifade ediyor, ısının farklı görünümleri, şimdi kendimizin de bu uçlardan hangisine düşüp dualiteyi beslediğimizi görüp buradan bir olma haline özgür irade seçimleriyle yükselmeliyiz.
Kalbin manyetik alanı eğitimini almışsınız, bu eğitim ne amaçlıyor, ondan ne öğrenebiliriz?
Yeni çalışmalar kalbin de nöronları olduğunu, yani sinir sistemi ile karar mekanizmasına katılabildiğini söylüyor. Ve bu nöronlar sayesinde elektro manyetik bir alan yaratıyor. Bu alanlar bizim sözle, gözle, duyularımızla iletebileceğimiz mesajlardan çok daha hızlı mesaj iletiliyor. Aslında hayvanlar da bizimle böyle iletişim kuruyorlar. Mesela köpek korkana saldırır, korkuyu anlar deriz ya, anlıyor. O manyetik alandan negatif yüklü düşük frekans çıkıyor, bunu bir tehdit olarak algılıyor. Yani korktuğun için saldırmıyor aslında, korkunun düşük frekansı ona tehdit çağrısı yaptığı için saldırıyor. Ya da asansör gibi küçük bir alanda bazı insanlara yaklaşmaktan çekinmez iken, bazı kişilerden istemsiz olarak uzak dururuz. Bizim sözden öte ve sözden önce haberleşme aracımız bu manyetik alan. Ve yükselttiğimizde, pozitif yüksek frekansa çıktığımızda doğa ve evren de bu yazılımı okuyor ve ona göre karşılık vermeye başlıyor bize, başka bir deyişle kalp frekansımız hangi gerçeklikteyse o hayatı yaşıyoruz, o insanları hayatımıza çekiyoruz ve o sonuçlarla karşılaşıyoruz.
Pluto Kova bize insan odaklı, atalar bilincine dayanan bir hayat mı yoksa teknokrasi odaklı kontrol bilincine dayanan bir hayat mı diye soracak.
Evrimsel astroloji açısından dünya ve Türkiye öngörüleriniz var mı? Varsa neler?
Evrimsel astroloji öngörülerde bulunmuyor. Bir enerji geliyor, bu her şey olarak kendini gösterebilir, burada bizim nasıl tepki vereceğimiz hazırlanacağımız önem kazanıyor. Tekâmül planı olarak baktığımızda hızlı bir dönüşümden geçiyoruz. Bu nedenle sistemlerin çöküşüne şahitlik edeceğiz, bu ekonomik alanda kendini daha net gösteriyor. 2008’de Pluto Oğlak burcuna girerken de çıkarken de banka çöküşlerine şahitlik ettik Amerika’da. Benzer bir şekilde tüm dünya ekonomileri zorlanıyor. Tabiri caizse yer yerinden oynuyor. Pluto Kova ve Uranüs Boğa geçişinde, doğa ile yeni bir ilişki kurmak zorundayız. Artık onun üzerinde yaşamaya çalışmaktansa, onunla birlikte var olmayı öğrenmeliyiz. Kendi yeteneklerimizi keşfedip, beden sınırlarımıza ve bedenimizin sahip olduğu hediyelere önem verip, insan odaklı ve kendimizi iyi tanıyarak kendimizden yaratabileceğimiz sistemler kurmamız gerekir. Doğa ile uyumlu yaşamazsak daha çok şey başımıza gelir demek istemiyorum, bu gerçekten etki, tepki meselesi, doğa asla ceza vermez, hesap sormaz, öç peşinde koşmaz. Saygı görmek ve insanca yaşamak istiyorsak buna ilk önce kendi seçimlerimizden başlamamız gerekir. Daha doğa ile dost ürünler kullanmak, su tüketimimize özellikle dikkat etmek, plastikten uzak durmak. Astrolojik olarak baktığımızda da iklim krizi verileri ile aynı sonuçları görüyoruz, su krizi yolda. Aslında bu şekilde yaşamaya başlarsak birçok felaketi gelmeden önleyebiliriz. Pluto Kova bize insan odaklı, atalar bilincine dayanan bir hayat mı yoksa teknokrasi odaklı kontrol bilincine dayanan bir hayat mı diye soracak. Özellikle 2026’ya kadar bu soruya verdiğimiz cevaplar çok önemli, işte burada özgür irademiz giriyor devreye, biz kendi dünyamızda ve aksiyonlarımız da hangi tarafı seçeceğiz. Olacakları da bu seçimlerimiz belirleyecek, sisteme müdahale gücümüz var ve öngörmektense geleceği yaratmaya davet ediliyoruz.
Özellikle yaşadığımız felaketten sonra yaraları sarmak için önerilerinizi merak ediyorum.
Bu seneye büyük bir felaketle başladık ve bu sadece Türkiye değil, dünyada da da son olmayabilir. Sadece deprem ile sınırlandırmayalım kendimizi, bu dönem büyük çalkantılara gebe. Bazı sistemlerin doğabilmesi için bazılarının bitmesi ve tükenmesi gerekiyor. Ruhsal gücümüz ve dayanıklılığımız üzerinde çalışmak çok önemli, olanı olduğu gibi kabul edebilmek için. Ancak bir felakete asla hazır olamazsınız, canımız acır, korkarız, öfkeleniriz, sarsılırız. Bu doğal ve olması gereken tepkilerimizdir. Bunun içinde oturabilmek ya da yardım için harekete geçebilmek çok önemli. Herkesin yas süreci birbirinden öyle farklı olabiliyor ki burada da yukarıda belirttiğim konu önem kazanıyor, birbirimize dayatmamak, duygularına karışmamak, akıl vermemek çok önemli. Yanında olabilmek, aktif dinlemek, soru sorulmadan cevap ya da akıl vermemek, soru sorulduğunda da bana iyi geldi ama herkes farklı notunu paylaşabilmeyi çok önemsiyorum. Dua, meditasyon, yoga her zorlu zamanda olduğu gibi burada da yardımcı ancak travma anında canımız yapmak istemeyebilir ve bu da tamamen normal. Yavaş yavaş hazır hissettikçe adım atmak ve her attığımız adımda suçluluğa kapılmama belli bir yerden sonra yola devam etmeye hakkımız olduğunu hissetmek ve var olmaya devam etmek çok önemli.
Kader kavramına evrimsel astroloji nasıl bakıyor?
Kader bizden büyük sistemin işleyişi aslında. Bazı seçimlerimiz özgür iradeye tabii iken, bazıları her şekilde yaşanacak ve orada özgür iradeye düşen nasıl tepki verebileceği. Bizden büyük bir sistemin varlığına inanıyoruz, hesaplayamayacağımız kadar çok olasılık olduğu için buna kaos diyoruz, burada önemli olan, kaosa düzeni nasıl getireceğimiz. Olanı kabul ve olanı bir üst seviyeye taşımak bizim görevimiz.
Mesaj ve önerileriniz nelerdir?
Doğayı dinlemeyi öğrenelim, onunla harmoni içinde yaşamak mümkün. O öyle bir sistem ki pandeminin başında da şahitlik ettik, kendini çok hızlı bir şekilde yenileyebiliyor, siz bir verirseniz o size on hediye sunuyor, her zaman güvenli, her zaman sevgi dolu, her zaman besleyici. Bunu hissetmeye başladığımızda gezegenler ve tüm kozmoz da bize mesajlarını saflıkla iletiyor, yol gösteriyor. Kozmik bağlantılarımız yolumuzu her an hatırlayacak kadar güçlü, bu gücü tekrar içimizde bulmalıyız. Birlik için yollar aramalıyız, en kadim atalar zamanının bilgilerini bugün yine uygulanabilir kılmalıyız. Bu yolları seçtiğimizde kutsal olan bize görünür olacaktır, o zaman haritamızda yazan ruhumuzun amaç ve planına kolaylıkla girebiliriz. Sıkıştığımız zamanlarda da haritadan destek almak ve bunu anlamlandırmak çok işe yarayan bir kısa yol. Bir kişi olarak değerinin farkına var, bu değere sahip çık ve dünyaya değer kat diyebilirim. Birimiz hepimiz, hepimiz doğa için, aşk, ışık ve hakikat ile yolda.
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.