Aşk bizi hayatın, yaradılışın kalbine götüren akıştır - Can Aydoğmuş
Dergi İlişkiler

Aşk bizi hayatın, yaradılışın kalbine götüren akıştır

“Kötü giden bir ilişkinin içinden ilk önce sevgiyle, barışla, güvenle, pozitif enerjiyle ve onu düzeltip çıkmak lazım. ‘Aaa ne kötü ilişki, hadi git’ değil. Kötü bir ilişkinin içindeysen, neden bunun içindesin?”

Hepimizin hayatında dönüm noktaları vardır ve tam orada, hayatımızdaki birileri o yolculukta bize eşlik eder, bizi yola hazırlar, geliştirir, yüreklendirir. Hatta bazen en acayip gerçekleri şıp diye dile getirir. Can benim yol arkadaşlarımdan. Zekâsını, cesaretini, kalbini ve kendine sadık halini çok sevdiğim; benim için ilham verici bir dosttur o.

Yazdığı kitapları, dijital dünyanın olanaklarını kullanarak hepimize adeta ikram ettiği kafa açıcı bilgileri ve bu konudaki cömertliğiyle insanların hayatlarına dokunan canım dostum yazar, youtuber, influencer Can Aydoğmuş ile aşk, ilişkiler, Ruh Eşi ve Ruh İkizlerinden dem vurduk. Bambaşka bir bakış açısı sunduğu, çokça güldüğümüz çokça ters köşe şeyler anlattığı, zaman zaman gözlerimin dolduğu bu söyleşi istek ve tepkilerimizi yeniden kategorilendirmemize yardımcı olabilir.

“BAZEN TEBDİLİ MEKÂNDA GERÇEKTEN FERAHLIK OLUYOR.”

Çok güzel kadınlar ve harika adamlar var ve bunlar ya birbirlerini bulamıyorlar ya da buldukları zaman ilişkileri çok kısa süreli oluyor. Sence insanların ilişkilerinin bu kadar bozulmuş olması, ilişkideki güvenin ve sevginin bir türlü tesis edilememesinin sebebi nedir?

Bunun hakkında çok şey söylenebilir ama geldiğimiz son noktada gerçekten astrolojik olduğunu düşünüyorum. Şöyle bir şey var; mesela kişinin astroloji haritasında, Jüpiter’i tam ters dönüyor ise kişi geçmiş hayatlarında özgürlüğünü yaşayamamış, boşanmak istese bile boşanamamış oluyor ve bu hayatında da boşanma, bir tür ifade biçimi şeklinde gerçekleşiyor. Geçmiş tarihlerde boşanmak hep zor bir şeymiş. İnsanların çok ifade edemediği, yapamadığı bir şeymiş bu sebeple insanların bu hayatta evlenip boşanmaları, bir özgürlük ifadesi…

Astroloji ve astrokartografi konuyla ilgili çok şey söylüyor. Kişinin mesela Chiron çizgisi vardır ya da Chiron-rahu birleşimi uzaktan da olsa astrokartografiye etki yapmıştır vb. Chiron, özellikle ilişki hayatı ile ilgili acı çekilmesini gösterir. Ay’ı Satürn’de olan bir yaşıyorsa, astrokatrografik olarak yaşadığı yer mutsuzlukları gösterir. Farklı konumlar, yaşadığı yerde duygusal obsesyon, takıntı ve hayal kırıklıkları yaşayabileceğini gösterir. Bunların hepsini çözmek için çalışmalar yapmak, farkındalığa yönelmek, bilinçaltı çalışmaları yapmak, aile dizilimi dahil çok çeşitli çalışmalar yapmak gerekir. Olmadı, taşınmalı; bazı durumlarda yer değiştirmek en mantıklısı… Büyüklerimizin dediği gibi, bazen tebdili mekânda gerçekten ferahlık oluyor.

Bunun dışında Ruh Eşim Nerede kitabımda uzun uzun anlattım. Youtube kanalımdaki Yaratım Panosu, katıl butonunun içerisindeki 6 saatlik “Sözcüklerin Gücü” eğitimi ya da Düşle İnan Yaşa kitabım yaratım ile ilgili pek çok bilgi içeriyor. Kişinin kendi üzerinde çalışması gerçekten çok önemlidir bu çok yönlü bir olay. Hem düşüncen hem frekansın hem ailen geçmişine dayalı bir şey… Fark etmek, temizlemek, çözmek aynı zamanda istediğin gerçekliği doğru bir şekilde çağırmak ilişkiye, bunlar önemli.

Bizim için iyi olan ilişki nasıl doğru çağrılır? Bize güzel bir cümle kalıbı söyler misin?

Benimle mutlu olacak, benim de onunla olacağım, benimle iyi hissedecek benim de onunla iyi hissedeceğim, karşılıklı birbirimizin hayatını bolluğa, berekete, huzura, sağlığa yükselteceğimiz, aşk-sevgi- güven içinde yaşayabileceğimiz, hayatımın son noktasına kadar ve hayatım bittikten sonra da “gerçekten güveniyorum ve iyi ki güvenmişim” diyebileceğim birini hayatıma çekiyorum, alıyorum, kabul ediyorum çünkü ben buna layığım, ben buna layığım, ben bunu hak ediyorum, yaşıyorum, yaşadım ve benimle. Şükürler olsun.

HAYALLERİMDEKİ GİBİ BİR KİŞİ OLSUN! HAYALLERİNDEKI NE? 

Hmm, demek böyle bir şeymiş, şimdi daha iyi anladım. Yanlış çağırmak nasıl oluyor?

Can Aydoğmuş
Can Aydoğmuş

İnsanlar bir ilişki isterken boyu şöyle olsun, göbeği böyle olsun, parası olsun, zengin olsun, bana şöyle yapsın, bana böyle yapsın gibi yüzeysel şeyler söylüyorlar. Ne kadar zaman sana böyle yapacak? Tipi şöyle olacak da ne olacak… Hayallerimdeki gibi bir kişi olsun! Hayallerindeki ne?  Filmdeki vs. bir sahnedeki iki kişinin ilişkisine imreniyor mesela… Sen o ilişkinin; geçmişini, geleceğini, ortasını, sonunu, başını, nereye gittiğini arka temalarını bilmiyorsun. Amerika’daki bir hayatı istiyor, tamam da sen Amerika’da değilsin! Burada bir insanının hayatını istiyorsun; oysa Türkiye’de çok kişi dışarıya oynar. Herkes önündeki arkasındaki her türlü sorununu uluorta sermez ki! Sen o kişi gibi istiyorsun ama o kişi içeride ne yaşıyor? Belki kadın çok güzel kocası ile çok mutlu görünüyor; çocukları var belki arkada adamla hiçbir cinsel hayatı yok… Bilemezsin! Böyle böyle sürekli olarak yeni kriterler geliştiriyoruz, öyle olursa muhteşem olacak sanıyoruz; enerjileri birbirine karıştırıyoruz. 

Bir de Ardra Yıldızı meselesi var değil mi? Bir keresinde anlatmıştın.

Ardra yıldızı olan insanlarla ilişki kurmak, ilişkinin olması çok zordur. Ben dost arkadaş olarak yönetebiliyorum ama sevgili olarak eş olarak kolay profiller değillerdir. Bir şeye kafayı takıp büyütüp öfke patlamaları yaşayabiliyorlar, kavga çıkarıyorlar. Kavga etmeyi seviyorlar. Kavga ve kaos seviyorlar.

Uzak duralım…

Uzak durmak değil. Benim çok Ardra yıldızı olan arkadaşım var. Çok da seviyorum. Astroloji haritamdaki konum olarak tam karşılarında olduğum için çok da çekiyorum hayatıma. Bu insanlardan uzak durmaya gerek yok. Fark edeceksin, onu kabul edeceksin. Arkadaşındır, dostundur mesela çok mutsuzdur devamlı ağlar, devamlı şikâyet eder. Onu o şekilde kabul edeceksin, ben artık karşımdaki insanlar ağladığında, şikâyet ettiği ya da üzüldüğünde onun için üzülmüyorum. Tamamen farkındalık içerisinde bakıyorum, şu an yaşamak istediği deneyim bu. Seçtiği bir öğrenim sürecinde. Burada bir ders alıyor. Bu sürecin içerisinden geçecek. Bu sürecin ona bir iyiliği var ki burada, bu bedende bunu seçiyor; buradan geçiyor.

Güzel bir bakış açısı.

Ben böyle bakıyorum. Şöyle düşünelim, Üniversitedesin. İkiniz birden sınavlarınıza giriyorsunuz. O farklı sınavlara giriyor, sen farklı sınavlara giriyorsun. O duygu ve düşünceleri ile ilgili sınavlara giriyor; sen işinle ilgili, ilişkinle ilgili, ailendeki bir mesele ile ilgili sınavlara giriyorsun. Aynı okuldasınız ama dersleriniz farklı. Ama kantinde, bahçede, hayatın içinde birbiriniz ile buluşuyorsunuz.

Böyle bir şey yaşam. Yaşam böyle bir şey, buradan bakmak lazım.

Peki sana bir soru, kötü giden bir ilişkiyi düzeltmek mi lazım kapıyı vurup çıkıp gitmek mi?

Kötü giden bir ilişkinin içinden ilk önce sevgiyle, barışla, güvenle, pozitif enerjiyle ve onu düzeltip çıkmak lazım. “Aaa ne kötü ilişki, hadi git” değil. Kötü bir ilişkinin içindeysen, neden bunun içindesin? Terapiye git, aile dizilimine git, homeopati kullan, bilinçaltına bak, düşüncelerine bak. Sen nerede hata yapıyorsun, senin burada görmen, öğrenmen kendinde değiştirmen gereken şey ne? Karşındaki kişiye çok pasif mi davranıyorsun, ezik olarak mı davranıyorsun, çok mu kötü davranıyorsun ya da onu bir şekilde tetikliyor musun?

Yoksa annenin babanın yaşadığı ilişkiyi tekrar mı ediyorsun, anneannenin yaşadığı ilişkiyi tekrar mı ediyorsun, babaannenin yaşadığı ilişkiyi tekrar mı ediyorsun, dedenin ya da vs. Nerde neyi değiştirmelisin? Onu değiştir temizle ki bir daha aynı şeyi yaşamayasın. Burada bu farkındalığı yaşamazsan, üzerinde çalışmazsan ne olacak? O ilişkiden çıkacaksın sonra yine aynı şeyi yaşayacaksın. İlk önce hazır içindeyken orayı temizle, değiştir. Sonra sen değiştirdin kendinde onu, gördün, fark ettin, anladın. Karşındaki kişi değişiyor mu? Pozitif yöne mi gitti ilişkiniz! Kal. Değişmiyor mu, pozitif yöne gitmiyor mu, mutsuz musun? Çık. Ama ilk önce kendini değiştir ve karşındaki kişiye öfken, kızgınlığın kalmayacak kafaya getir kendini. Çünkü bil ki o insan da sana bir öğretmen olmak için yaşamında.

Can sen çok fazla insanla bir araya geliyorsun ve eminim pek çok seansında konu aşk ve ilişki konularına geliyordur. Genelde bu tür çalışmalar ya da terapi süreçleri tek taraflı bir emek alanı oluyor; diğer taraf bu sürece katılmamış oluyor. Ben çalışınca onu da düzeltebiliyor muyum? Enerjisel, psişik bir ortak alan var mı?

Hem evet hem hayır. Sen gerçekten bir değişim yaşadığın zaman. Zaten ikiniz birlikte olduğunuz için cinsel olarak da beraberseniz çakralarınız birbirleri ile paralel çalışıyor genel olarak ve çoğu zaman kendine zıt insanları hayatına çekiyorsun. Sen böyle şeylerle ilgili bir insanken karşındaki insan ilgili olmayabilir, inanmayabilir.  Sen kendinde böyle bir şeyi değiştirip, ciddi bir değişim yaşadığında karşındaki de değişmeye başlıyor ya da o da hiç inanmayan, hiç alakası olmayan biriyken bu tarz konuların içine girebiliyor; böyle bir değişim içine girebiliyor. Ben bunu binlerce kez yaşadım. Arkadaşlarımda, dostlarımda, sevgilimde, ilişkimde, ailemde…

Ama siz bunu karşınızdaki insanı zorlamadan, baskı kurmadan kendiniz yapmalısınız. Siz kendi alanınızda kendiniz yapın. Siz iyi olduktan, gerçekten bir değişim yaşadığınız zaman kişi ona doğru çekilir zaten. Karşıdaki kişiyi yargılamamak, itmemek lazım.  “Sen de böylesin, sen de şöylesin” dememek lazım, bu da bir sınav. Çünkü bu tür alanlarda genel olarak bir ego oluyor; ben biliyorum, ben kendimi değiştiriyorum, kendimi mutluluğa yönlendiriyorum ama o yapmıyor, gibi. Sen nereden biliyorsun o kişinin senden daha yüksek bir ruhani konumda olmadığını… Nerden biliyorsun? Bilemezsin.

Şunu anlatmaya çalışıyorum; senin zavallı, ne kötü durumda, şunun haline bak dediğin kişi beklide Tanrısal bir seviyededir. Bu noktada kimin ne olduğunu, neyin ne noktada olduğunu bilemezsin. Belki yanındaki eşin-annen-baban-kardeşin dediğin kişi; aydınlanmaya, farkındalığa gidebilmen için senin hayatında ve bu amaçla sana bu rolü oynuyordu belki de. Bu sebeple bu egodan bir kere çıkmak lazım.

Can biraz önce karma dedin. Ruhun diğer yaşamları, aile fertlerinin diğer yaşamları oralardan bu hayata çektiğin konuları anlattın. Sorum şu, ilişkide birini üzmek karma yaratır mı?

Haksız yere çok ciddi anlamda kalp kırmak karma yaratır.

Çok küçük şeyler var, ben o küçük şeylere çok meraklıyım biliyorsun. Kızla buluşuyor. Bir akşam yemek yiyorlar, bir daha kızı hiç aramıyor sonra. Mesela bu tür küçük şeylerin de yok mudur bir cezası, karması, bir birikmesi?

Kızla buluştu, aramadı. Aramak mecburiyetinde mi? Kızın hayatındaki en mühim tek kişi o mu?

Ama genel temayül öyle. Nezaket, saygı falan…

Kız ona niyet koydu, dünyada 8 milyar insan var. Birisi ile görüştün. Birisi seni aradı aradı, aramadı aramadı. Birini hemen o noktaya koymak zaten hata. O kişiye çok şey yüklüyorsun, çok sorumluluk veriyorsun….

İyi ki sormuşum…

Çok büyük bir yük bindiriyorsun o insanın üzerine. Sen kendi alanında, kendi çizginde, kendi merkezinde ol. Kişinin kendi içinde kendini bundan özgürleştirmesi lazım.  Bir de şöyle bir şey var; adam arayacak ne diyecek… “Ben seni beğenmedim, öyle bir çekim hissetmedim” ya da “Seninle bir ilişki kurmak istemiyorum,” diyecek ve yine kalbi kırılacak. Adam arasın ne desin ya da kız? Bazen doğru, çok can acıtabilir.

Sen sana göre çok güzel olabilirsin ya da seni beğenmesi gerekiyor olabilir ama belki astrolojik olarak uyumsuzsunuzdur. Yan yana geldiğinizde adam öyle bir çekim hissetmemiştir. Sonuç olarak insanlar kendilerini bir şeylere ve birilerine takılmaktan özgürleştirmeliler. Youtube kanalımdaki bağ kesme meditasyonunu düzenli olarak yapabilirler.

Ruh İkizi olan insanlar birbirleri ile çok iyi anlaşır, birbirlerini çok yükseltirler.

Eşi ile Ruh İkizi aynı şey midir Can? Burada bir kavram karmaşası var gibi.

Hayır.

Nasıl bir farkları var?

Aşk bizi hayatın, yaradılışın kalbine götüren akıştır - 2
Aşk bizi hayatın, yaradılışın kalbine götüren akıştır

Ruh Eşi: Astroloji haritasındaki gezegenleri karşılıklı demek yani Ay’ı, Güneş’i, yükseleni ve bazı şeyleri karşılıklı ya da birbirine tam açı yapıyor; birbirini gören konumda…

Ruh İkizi: Gezegenler genel olarak aynı noktada, aynı deneyim içinde olduğu zaman. Yani karşıt noktada olduğu zaman Ruh Eşi, aynı noktada aynı yerde yolunca Ruh İkizi.

Ruh İkizi olan insanlar birbirleri ile çok iyi anlaşır, birbirlerini çok yükseltirler. Aynı şeyleri aynı hedefleri istiyor olabilirler ve çok iyi dost, çok iyi arkadaş olabilirler. Böyle olup eş olan insanlar da var. İdeal olan Ruh Eşi ile eş olmaktadır.

Bir insanın bu hayatta Ruh Eşini bulmadan ölmesi mümkün mü?  Yoksa herkes mutlaka bir gün karşılaşır mı?

Çoğunluk Ruh Eşi ile birlikte değil.

Astroloji bilmiyorum diyelim, birinin Ruh Eşim olup olmadığını nasıl anlayabilirim, anlayabilir miyim?

Eğer ilişki başından sonuna çok iyi akıyor ise, birbirinizi karşılıklı seviyor ve birbirinize karşı saygılı iseniz, birbirinize iyiyseniz, birbirinizi çok yükseltiyorsanız; başından itibaren daha ilk merhaba dediğiniz andan itibaren çok hızlı bir şekilde beraber olduysanız -aynı eve taşındıysanız mesela bir iki sene içinde- Ruh Eşisinizdir. Genel olarak sizinle aynı olan bir insan olmasını beklemeyin. Siz spiritüel, ruhsal konularla ilgili olabilirsiniz, o hiç ilgili olmayabilir; sizin tam zıddınız bir insan da olabilir.

Kocası, karısı, sevgilisi için Ruh Eşim mi Ruh İkizim mi diye baktıranlar oluyor mu?

Evet. Çoğunlukla öyle çıkıyor zaten.

Çıkmaması peki, problemli bir şey midir? Hayattaki kayıp mıdır?

Hayır, değil. Çünkü o insan, bu hayatına Ruh Eşi ile birlikte olamaya değil çalışmaya, kendi hayatında bir şeyleri çözmeye gelmiştir. Ruh Eşi ile olan ilişki çok kolay bir ilişkidir. Rahat bir ilişkidir. Belki de o kişinin çok kolay, çok rahat olmayan, kendisini belli noktalarda geliştirecek bir kişi ile beraber olması gerekiyordur. Bu sebeple de kendisinin ihtiyacı olan kişi ile bir araya gelmiştir. İllaki herkes Ruh Eşi ile birlikte olacak diye bir şey yok.

Anlattıklarında şöyle bir özet bilgi duyuyorum; her ilişki insan için kendi tekâmül sürecinde çok anlamlı bir yere oturuyor; doğru mu?

Kesinlikle evet.

İnsanların Ruh Eşlerinde de yine tutku aşk cinsellik yüksek oluyor mu? Yoksa daha ruhani bir birliktelik mi oluyor, enerjisi güzel oluyor mu Ruh Eşi birlikteliklerinin?

Çok yoğun bir çekim oluyor, insanlar birbirlerinden ayrılmak istemiyor. Cinsel olarak, fiziksel olarak her anlamda çok yoğun bir çekim oluyor…

Sevgiyi kalbinde yakaladığın, hissettiğin zaman kendi içinde gerçekten sevgiye ulaştığın zaman herkese, her şeye ve her yere karşı sevgi hissedersin.

“Senin zavallı, ne kötü durumda, şunun haline bak dediğin kişi beklide Tanrısal bir seviyededir. Bu noktada kimin ne olduğunu, neyin ne noktada olduğunu bilemezsin.”

Can sence aşk nedir?

Bence aşk bir tutku. Aşk gerçekten çok yoğun bir şekilde beğenme, çekilme hali. Cinsel, fiziksel ve zihinsel bir tutku ifadesi aşk. Bir taraftan da insanın kalp çakrasının açılması… Bütünün ve birliğin idrakine sevgi ile varması için göğsünde, kalbinde ateş yaratan.  Aydınlanma yolunda ilerlerken, içindeki sevgi ve tutkuyla, o çok yoğun yüksek ateşle, o enerji ile kendini içindeki bir şeylere açması. Aşk insanı yaşama ve hayata, her şeye karşı birlik sevgisine yönlendiren bir şey. Farkında olsa da olmasa da gerçekleşen budur. Aşk bizi hayatın, yaradılışın kalbine götüren akıştır

Şöyle düşün; kişi birine âşık olduğu zaman her şey çok güzel gelir. Herkes çok güzel gelir, hayat güzeldir. Gökyüzü daha parlaktır, ağaçlar daha yeşildir çünkü aslında aşk, bir kişiye duyduğun tutku, birliğe, bütünlüğe duyacağın gerçek sevginin ve aşkın giriş kapısıdır. Çünkü gerçekte sevgi, bir kişinin bir kişiye duyduğu bir duygu değildir. Bir kişinin bir kişiye karşı duyduğu bir duygu çıkar ve menfaate dayalıdır. Beklentinin olduğu bir yerde sevgi yoktur. Seviyorum diyebilirsin. Seviyorsundur elbette ama altında bir sürü şey yatıyor… O gerçek sevgi değildir. Eşini seversin ama eşinle cinselliğin var, paylaşımın var bir sürü beklentin var. Çocuğun ya da eşin senin hoşlanmadığın şeyleri yaptığı zaman ona sevgin sınanır. Bir sürü insan çocuğu ile görüşmeyi kesiyor, eşi ile görüşmeyi kesiyor, boşanıyor, annesi ile babası ile görüşmeyi kesiyor, kardeşi ile görüşmeyi kesiyor. Nerde sevgi? Demek ki çıkar menfaatin ya da beklentilerini karşılamayınca sana göre kötü olduğunda bitiyorsa orada sevgi yoktur. Sevgi karşılıksız, bütünseldir. Gerçek sevgiyi hissettiğin zaman, sevginin bir kişiye duyulan bir duygu olmadığını anlarsın. Sevgiyi kalbinde yakaladığın, hissettiğin zaman kendi içinde gerçekten sevgiye ulaştığın zaman herkese, her şeye ve her yere karşı sevgi hissedersin.

Yaşama akmak, ona tam güven ile gerçek sevgiyi yaşamak mümkün olur değil mi?

Evet, ben yaşama, ilahi aleme güveniyorum. Onun bana en doğrusunu en iyisini vereceğini biliyorum. Bir insana bu kadar büyük bir yük yüklemeye hakkım yok. Ben insanları seviyorum, yaşamı da seviyorum. Kızdığım, öfkelendiğim, ilahi alem dersini versin, ejderhalar yaksın dediğim insanı da seviyorum. O insanın iyiliği için, içindeki kötülükten, karanlıktan bu negatif şeyden kurtulsun diye aslında dersini almasını istiyorum. Bir kötü olması için almasını istemek var, bir de iyi olması için almasını istemek var. Ben iyi olması için dersini almasını istiyorum.

“Kişi birine âşık olduğu zaman her şey çok güzel gelir. Herkes çok güzel gelir, hayat güzeldir. Gökyüzü daha parlaktır, ağaçlar daha yeşildir çünkü aslında aşk, bir kişiye duyduğun tutku, birliğe, bütünlüğe duyacağın gerçek sevginin ve aşkın giriş kapısıdır. Çünkü gerçekte sevgi, bir kişinin bir kişiye duyduğu bir duygu değildir.”

Bu dediğin çok güzel bir şey, bedduaya bakış açımı değiştirdin ve insanlığı değiştirecek bir bakış açısı olabilir. (kahkahalar) Birbirimize, birbirimiz için ya da ilişki için yaptığımız fedakarlıklarla da bir yerde de sağlıksız bağlanıyoruz. Bu kısımla ilgili ne demek istiyorsun? Buralar sence ruhsal olarak nereye tekabül ediyor?

Benim bu konu ile ilgili belli kurallarım var. Kimseye borç vermiyorum. Bir arkadaşımın paraya ihtiyacı oldu, benden para istedi mesela diyorum ki “Ben sana borç vermiyorum. Ben sana bunu hediye olarak veriyorum. Bana karşılığını vermene gerek yok. Geri istemiyorum sonrasında üzerinde konuşmamıza gerek yok. Ben sadece seni sevdiğim için veriyorum ve içinden çıkıyorum” diyorum, o konuyu orada kapatıyorum. Ben onu tamamen kendimle ilahi alem arasında veriyorum.

İyilik konusu ile ilgili de iyilik yaptığım insanlarla aramda bir çıkar menfaat ve karşılık bekleyeceğim bir nokta veya karşılığında bana iyi davranmasının gerekeceği bir şey kurmuyorum. Bunun adı iyilik değil. Senin çok yakınında dostundu, arkadaşındı ve sen ona vefakâr davranıyorsun, çok iyilik yapıyorsun ama o kişi sana yapmıyor. Bil ki sen o iyilikleri ona yapmadın, sen evrensel bütüne yaptın. O kişiden karşılığını beklemene gerek yok, evrensel bütün sana başka bir yerden aynen karşılığını verecektir. Niye sen o kişiyi tek bir varlık olarak görüyorsun ki? O kişi bütünün bir parçası, sen bütüne yapıyorsun. Sen ona yapıyorsan, başkası da mutlaka sana yapacaktır. Vefalı olmak yani yapılan iyiliğin kıymetini bilmek. Bana sorsan “Can sence senin en iyi özelliğin nedir?” diye, derim ki “Ben çok vefalı bir insanım.”

Evet gerçekten öylesin.

İnsanın bunu kendi kendisine söylemesi çok acayip ama gerçekten öyleyim.

Yo, doğru; öylesin, çok iyi bir arkadaşsın. Hani olur ya: orada olduğunu bilmenin insana huzur verdiği biri. İyi ki varsın.

Sen de öyle, senin de varlığın benim için çok ilham verici, çok doyurucu, çok güven verici. Sana güveniyorum, seni seviyorum.

“Ruh Eşi ile olan ilişki çok kolay bir ilişkidir. Rahat bir ilişkidir. Belki de o kişinin çok kolay, çok rahat olmayan, kendisini belli noktalarda geliştirecek bir kişi ile beraber olması gerekiyordur. Bu sebeple de kendisinin ihtiyacı olan  kişi ile bir araya gelmiştir. İllaki herkes  Ruh Eşi ile birlikte olacak diye bir şey yok.”

“Sevgiyi kalbinde yakaladığın, hissettiğin zaman kendi içinde gerçekten sevgiye ulaştığın zaman herkese, her şeye ve her yere karşı sevgi hissedersin.”

Bu içerik Mayıs 2022 tarihli Aşk Özel Sayısında yer almaktadır. Dergiyi şimdi okumak için tıklayın.
Bu içerik Mayıs 2022 tarihli Aşk Özel Sayısında yer almaktadır. Dergiyi şimdi okumak için tıklayın.

©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

serda-kranda-kapucuoglu_
Kitap projeleri, yayın danışmanlığı, yazar koçluğu ve geliştirici editörlük yapıyor. Jungian Koç. Birdenbire adlı ilk romanını 2022’de yayımladı. Kurucusu olduğu ZB Akademi’nin Serda Kranda Akademi markası altında hem kurumlar hem de bireyler için editörlük ve yazarlık atölyeleri düzenliyor, editoryal danışmanlık veriyor. 21 Gün Okuyanları adlı okuma kulübünün kurucusu. Mümkün Dergi’nin ve 360 derece editörlük ve yayın danışmanlığı hizmetleri veren Mümkün Ajans’ın kurucu ortaklarından. Edebiyat, felsefe, mitoloji ve psikolojiyle ilgileniyor. 1979 İstanbul doğumlu. Evli, kedili ve iki kız annesi.