Mavi’nin Sesi Gülçin Önel bir Maya Astroloğu. Maya Astrolojisi’ni anlattığı Mayanda Ne Var? adlı bir kitabı da var. Bunun dışında Gülçin Önel Arketipsel Tarot, Tanrıça rehberliği, Kahramanın Yolculuğu Tarot Çalışması, Geçmiş Yaşam Öğretileri, Karanlık Tanrıçalar, Kendi Mitini Bilmek ve Dişil Öz gibi çok geniş skalaya yayılan çalışmalar sürdürüyor. Kendisini Instagram’da “Priestess of Blue and Lilith” yani Mavi’nin ve Lilith’in başrahibesi olarak tanıtan Gülçin Önel’le mitlerimizi, Lillith’i ve Maya Astrolojisi’ni konuştuk. Röportajda, her ikimizi de bağlayan gizli özne Avalon hakkında da ilginç bilgilere rastlayacaksınız.
Öncelikle kendinden bahsetmeni rica edeceğim, seni bu yola iten ne oldu? Yolculuğun nasıl ve hangi uyanışla başladı?
Çocukluğumda merakımın olduğu bir alemdi buralar. Sadece gördüğümüz ve duyduğumuz kadar olamayız derdim. O sebepten de sosyalleşmek yerine kitaplar ve düş dünyamın içinde bir ergenlik geçirdim. Yine de sert bir mizacım vardı. Değişime ve yeniye çok açık değildim. Üniversite ve iş hayatı derken daha çok keskinleştim. Elbet bir tarafı güçlendirdiğinizde, diğer taraf gölgede kalıyor; ta ki gün ışığına çıkıp kontrolü ele alacak bir aralık bulana kadar. Benim aralığım hem ailece yaşadığımız maddi kayıp hem de o dönemki manevi kayıplar oldu. Ve yolculuğum bana el uzatan bir arkadaşım eşliğinde Reiki ile tanışmamla başladı.
Mavi’nin Sesi ne demek? Neden Mavi?
Mavi’nin Sesi ismi 2011 yılında bir blog açma niyetimle doğdu, ben Mavi’ye sevdalıysam o diyardan bana akıp geleceklerin ifadesi olacaksa Mavi’ye bir ses vermek gerek dediğim bir sürecin ardından ortaya çıktı. Mavi en temelinde benim için iki dünya arasındaki bir köprü, göğün okyanusundan dünyanın sularına varan bir akışı taşımayı ifade ediyor.
LİLİTH: İLK DİŞİ, HER YOLCUĞUMUZUN ÖZÜ
Instagram hesabında “Priestess of Blue and Lililth” yazıyor, bunlar ne demek biraz açabilir misin?
Lilith; ah o ilk dişi, her yolculuğumuzun Öz’ü… Onunla hikâyem çok eskilere dayanıyor. Ergenlik döneminde geceleri uyanırdım ve bir anda içimden kelimeler akmaya başlardı. Bu anlayamadığım bir haldi çünkü çıkıp gelen cümlelerin anlattığı öyküyü ne deneyimlemiş ne de yaş itibariyle onunla ilgili bir bilgiye sahip olmuştum. Bir süre sonra bu akışa karşı koyamadım ve baş ucumda kalem ile uyurdum. Gece uyanır karanlıkta ne yazdığımı bilmeden yazar ve sonra tekrar uykuya dalardım. Sonra sonra kollektif bilinçdışının sularında Lilith denen o kadın ile yani hepimizin annesi ile temas ettiğimi anladım. Bir nevi bir yol bulmuş ve kalemimden akmıştı. Dişiliğin karanlık yönü denmişti ona, kitaplara günah diye yazılmıştı ve ben daha 15’inde bile değilken içimde uyanmıştı. Ona söylenenler ile bana akıp dile gelenler arasında kendimi Lilith’e teslim ettim. Onun hikâyesini anlamak, hakikatini kavramak için… Ve beni güçlendirdi. Dişiliğin özü olduğunu kavrattı bana. Bir peçenin ardında yok sayıldığını oysa dişinin bütünlüğü için o peçenin açılması gerektiğini hatırlattı. O vakitten sonra yolumu onu tanımaya ve anlamaya adadım diyebilirim. O yüzden Priestess of Blue (Maviliğin Rahibesi) ve Lilith. Rahibe kelimesi, hizmete adanmış olmak demektir. Bilindiği hali ile dinsel bir terim değildir. Benim de yolumu adadığım öğreti Lilith’in kendisi ve Mavi’lik. Bence her kadının ruhunda rahibenin planı vardır.
MAYA REHBERLİĞİ, KOZMOSUN VİZYONUDUR
Maya astroloğusun ve Mayanda Ne Var? adında bir de kitabın var. Maya Astrolojisi’nden ne öğrenebiliriz? Batı Astrolojisi ve Vedik Astroloji ile arasında ne fark var?
Psişe bütünlenmek ister, Mayaların kadim bilgisi bize, açılan harita eşliğinde bu bütünleşmeyi görünür kılar. Etrafa saçtığımız parçalarımızı yeniden merkezde buluşturmak için bize imkân verir. Benim yoluma da 2014’te kuzenim sayesinde çıkmıştı, sonrasında yol devam etti ve sevgili Aylin Sabancı ile yolumuz kesişti. Pandemi vakti ise bir gün Maya Astrolojisi öğrenip derinleşmeliyim diye uyandım. Amacım bir Maya Astroloğu olmak değildi ama yaşamın benim için planları varmış diye düşündüm. Öncelikle Aylin Hanım’ın kapısını çaldım ama eğitim vermek istemediğini söyledi, Türkiye’de bu konuda uzmanlık alabileceğiniz bir yer de yoktu. Ben de bu yüzden bakışımı kaynağına yani Guatemala’ya çevirdim. Orada iki ayrı eğitmen ile çalıştım. Amacım yaptığım çalışmalarda kişiye daha bütünsel bir perspektif kazandırmaktı ama yol netleşti ve bir şekilde kendimi kitabı yazarken buldum. Ardından da ilk eğitim sınıflarını açtım. Maya’lar bildiğiniz gibi Atatürk’ün son yıllarında araştırmalarında ağırlık verdiği bir kültür, özellikle dil köklerimiz çok benzer. Sadece yıldızları okumamışlar, kozmosun dilini bize bırakmışlar. Her şeyin en başında Maya bilgisi ile çalışmak kozmosu anlama kapısını aralar. Eğitimlerin sonunda Batı ve Vedik Astroloji eğitimleri de aldım, tam da farkı ve benzeşen yanları görmek için. Vedik Astroloji’yi bazı noktalarda benzer buluyorum ama genel astroloji ile ayrıştığı nokta çok net. Onlar sadece göğü okumuyorlar, doğanın kendisini tercüme ediyorlar. Ve bize doğa ile olan ilişkimizi yeniden görünür kılmak için aracı oluyorlar. Kadim bir lisanın kendisi ve öğrencilerimin de dediği gibi sadece astroloji demek çok sınırlı kalıyor. Kozmosun vizyonu diyebiliriz Maya rehberliği için.
Aynı zamanda birçok farklı çalışma yapıyorsun. Örneğin geçmiş yaşamlara yolculuk. Bu konunun bize hediyesi nedir? Neleri dönüştürebiliriz? Bu konuyla ilgili ilginç anekdotlar var mı?
Benim tüm çalışmalarımda baz aldığım yer arketipler dünyasıdır. Size ben dahil kimse bir geçmiş yaşamın doğruluğunu kanıtlayamaz. Ancak bir kişi yalnızlık konusunu çalışmak için kapımı çalıyor diyelim, yolculuğa başladığımızda bir anda bir çölün ortasında bir hikâyenin içinde kendini bulabilir ve yalnızlık ile ilgili bir tema açığa çıkar, bir duygu yaşar. İşte ben burası ile ilgileniyorum. Neden biri yalnızlık ile ilgili geldiğinde çölü görüyor, deneyimliyor veya yaşıyor veya biri aynı tema ile uzay boşluğuna çıkıyor? Bu motiflerin ve örgünün kişinin psişesinde nasıl bir okuması var, nasıl bir işlevi taşıyor, ben burası ile ilgileniyorum. Duygu varsa benim için orası gerçek. İster bir filmde görüp etkilenmiş olsun ister bir hikâyede duyup kaydetmiş olsun ister düş dünyasının uzantısı olsun; önemli olan neden şimdi ve burada bu motifler açığa çıkıyor? Amaç bu motiflerin bilince kazandırılması ve entegrasyon sağlanması… Ve elbette değişik anlar deneyimliyorum, kimi bir hikâyeye gidiyor birçok mekân ve isim ile ayrılıyor, ardından araştırıyor ve tarihsel karşılığını bulabiliyor kimi bir yeteneği çalışma içinde deneyimliyor ve o yeteneği şimdide kullanmaya başlıyor.
Aynı zamanda Kahramanın Yolculuğu Tarot Rehberliği çalışması yapıyorsun. Bu nasıl bir çalışma, arketipsel tarotla bağlantısı nedir?
O çalışma tarot öğrencilerim için yılda bir düzenlediğim 13 günlük bir yolculuk. Arketipsel Tarot zaten kahramanın yolculuğunun adımlarını izlediğimiz ve sembollerin diline açıldığımız 11 aylık bir yolculuk. Her kart bir arketip veya arketipsel imge içeriyor. Mesela Joker “Büyümeyen Çocuk”tur, Araba “Savaşçı”dır. Kimimizde bazı imgeler baskın bazıları gölgededir ama yol bütünleşmek ise ve bireyleşmeye doğruysa işte kartlar burada rehberdir. Kartları işlerken tüm bu değerleri de derinlemesine işliyoruz ve yaşantımıza entegre ediyoruz böylece kahramanın adımlarını pratik etmeye başlıyoruz. Kartları açmak ve mesaj almak en kolayı oluyor. Tarot kitaplardan okuyarak öğrenilecek bir şey değil bu, o ruhun dili. Bu sebeple yolculukta göz önünde tuttuğum şey deneyimdir, o yüzden 11 ay gibi bir sürece yayılıyoruz. Diğer türlü size hepsinin bilgisini verip eğitimi iki haftada da bitirebilirim ancak arketip dünyası entellektüel olarak kavranamaz.
Kendi Mitini Bilmek ve Dişil Öz Çalışması’ndan da bahsedebilir misin? Dişil Tanrıçalar olarak yuvamıza nasıl kavuşabiliriz?
Mitlerdeki Tanrı ve Tanrıçalar bize insan doğası hakkındaki gerçekleri söyler. Tanrı ve tanrıçalar hakkında bilgi sahibi olmak bize kişinin kendi ruhunun derinliklerinde kim ya da neyin aktif olduğunu söyler. Mitlerde bahsedilen karakterler ve olaylar arketipsel imgelere karşılık gelir. Jung’a göre bir arketip veya arketipsel imgenin hareket geçmesi için tetiklenmeye ihtiyacı vardır. Mitleri tanımak, yaşantımızda nelerin bizi tetiklediği ve bu vesile ile hangi arketipin etkisinde gündelik yaşantımızı sürdürdüğümüzü de bize hatırlatır. Kişinin arketiplerini, bireysel seçimlerini ve değerlerini tanıması, farkındalık kazanması açısından önemlidir. Özellikle bireyin güçlü ve zayıf yönlerini tanımasına yardımcı olur. Böylece kollektif olandan aldığı ışık ile kendi mitini tanıyarak bütünleşmeye doğru giden en büyük ivmeyi kazanır.
Bakire, Anne, Bilge, Aşık… Bu arketiplerden neler öğreneceğiz?
Bakire kaynaktan daha ayrışmamış olan demektir. Bize kaynak ile olan saf dili yeniden hatırlatır. Aşık içimizi aşk, güzellik, cinsel tutku ve ruhsal yenilenme ile doldurur. Anne, bağ kurma, beslenme ve bir şeyi büyütme değerlerini bize görünür kılar. Bilge ise bilgeliğe bizi taşır.
İHTİYACIMIZ OLAN DİŞİL YAN İLE İLİŞKİ DEĞİL, DİŞİLİĞİN KARANLIK TARAFI İLE İLİŞKİ
Aynı şekilde Karanlık Tanrıçalar çalışmanda Lilith, Persephone Kali ve Hakate gibi karanlık tanrıçalar bize hangi alanlarda hizmet eder?
Karanlık Tanrıçalar yukarıda bahsettiğim değerlerin gölgelerini, karanlık yanını görünür kılar. Her şeyin iki yönü vardır, doğa ana yapıcı olduğu kadar yıkıcıdır tek bir tarafına odaklanmak diğer tarafı gölgede bırakır. Oysa yapmamız gereken iki tarafın birliğini tanımaktır. Karanlık diyerek yok sayılan aslında kozmik rahmin kendisi, bilinçdışının sularıdır. Tek kanatla ilerlemeyeceğimiz için gerçek bütünleşme gizemde ve karanlıkta kalana cesaret edip bakabildiğimizde olacaktır. Sevgili Fred Gustafson’un sözünü de buraya eklemek isterim: “Günümüzde dişil ile yenilenmiş bir ilişkiye ihtiyacımız olduğunu söylemek yeterli değildir. İhtiyaç duyulan şey dişiliğin karanlık tarafı ile ilişkidir.” Bu yolculuk için öncelikle Kendi Mitini Bilmek “Dişil Öz’ün Rehberliği” ve ardından Karanlık Tanrıçalar olarak katılmayı öneririm.
AVALON DÜNYANIN KALP ÇAKRASIDIR
Yıllar önce izlediğim Avalon’un Sisleri filmi hayatımda büyük bir etki yaratmıştı, hatta Tutkunun Kum Saati adlı ilk romanım, daha sonra Darendau’nun Şarkısı olarak bir sitede yer aldı. Hep kendimi düşsel olarak Avalon’a ait hissederim, hatta Druid’lerden gelme olduğumu düşünürüm. Senin de Avalon ve Gölün Leydileri çalışmaların var, sence Avalon nedir? Neler katabiliriz bu çalışmalardan hayatımıza?
Tesadüf yoktur tevafuk vardır. Bu soruları tam da Avalon dediğimiz yerden cevaplıyorum. Avalon, İngiltere’de Glastonbury kasabası bu mitin doğduğu yer olarak geçer. Glastonbury vitrinde görünendir, Avalon ise özüne inip baktığın yerde bulacağın bir hatırlayıştır. 2012 yılında regresyon eğitimimin son günü yaptığımız bir çalışmadan “Lady of the Lake” yani Gölün Leydisi diye döndüm. Ne olduğuna dair en ufak bir fikrim yoktu, o ismi duymak içimdeki tüm suları hareketlendirmişti. Altı yıl sonunda bütüne açtığım bir yolculuğa dönüştü. İlk çemberde öğrendiğim böyle bir yerin dünya üstünde olduğu idi. İnanılmaz bir eşlik idi, o an biletimi aldım ve Glastonbury’e geldim. Dünya Ana’nın da bizim gibi enerji hatları var, Avalon yani bu diyar dünyanın kalp çakrası diye geçiyor. Avalon ile içimizdeki sularda temas etmek kalbin yolunu hatırlatan bir yolculuk. Ve Avalon senin kalbinde… Bu yolculuğa dair çok bilgi vermiyorum çünkü gerçekten içinde “çağrı”yı duyanlar ve vitrinde görünenin ötesine dalmak isteyenler için…
Tüm soruların için çok teşekkür ediyorum, çok zengin sorular oldu. Cevaplarken çok keyif aldım umarım sizlerde okurken aynı birliği benimle paylaşırsınız, kalpten kalbe, ruhtan ruha selam olsun.
AYRI BİR KUTU GİBİ…
MAYA ASTROLOJİSİ’NE GÖRE 2023
2023 yılına Maya rehberliğinde baktığımızda şunu söyleyebilirim:
Hem yılın sayısının temsil ettiği etki hem de Maya’ların kollektif için değerlendirdiği gündem ile çok eş değer bir kavuşma var. Maya’larda bu yılın taşıyıcısı dedikleri burç 11 Yol’dur. Yol bize yeni başlangıçları, yeni bir yol açmayı getirir. Elbette bir yola çıkınca bir dünya, bir sevdiceğimiz, güvenli bir alanımız geride kalır, bu da rotamızı şaşırtabilir. Burada 11 sayısı sahneye giriyor ve ikilemler diyor, oysa ben bunu şuradan değerlendirmek isterim: İki yönü görüp, harmanlayıp yeni bir yol yaratmak. Yolumuzun bir ucunda karanlık bir ucunda aydınlık, bir ucunda gece bir ucunda gün varsa bize iki noktayı da birbiri ile harmanlayarak yol almamızı hatırlatacak bir yıl başlıyor demektir. Senenin sayısı olan 7 ise Tarot’ta Araba kartı ile eşdeğerdir, yani Kahraman arketipinin ve hatta savaşçının kendisidir. Yolculuğumuzun bir erginlenme, bir büyüme yolculuğu olacağını söylemek yanlış olmayacaktır.
O yüzden diyeceğim o ki yolumuz açık olsun!
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.