KURBAN BAYRAMI VE KURBİYET MAKAMI
Farkındalık

Kurban Bayramı ve kurbiyet makamı

Kurban Bayramı, sadece bir ibadet zamanı değil; kurbiyetin yani Allah’a yaklaşmanın davetidir. Kurbiyet, sadece bir hayvanı kurban etmek değil; içimizdeki en derin bağları, tutkuları ve hatta sevdiklerimizi bile Allah’a teslim edebilecek bir kalp genişliğine ulaşmaktır. Hz. İbrahim, Rabbinden aldığı emirle, en çok sevdiği varlık olan oğlu İsmail’i kurban etmeye yöneldiğinde; aslında bir çocuğu değil, nefsini, bağlılığını ve sahiplik iddiasını kurban ediyordu. Bu teslimiyet, bizi kurbiyet makamına yaklaştırır. Çünkü Allah’a en yakın olanlar, O’ndan gelen her şeye “Razıyım” diyebilenlerdir.

Hz. İbrahim’in duasını hatırlayalım: “Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı dosdoğru kılanlardan eyle…”

(İbrahim 14/40)

Bu dua bile gösterir ki onun kurbanı sadece bir eylem değil, ömürlük bir yönelişti. Kimi zaman kurban ibadeti, özellikle hayvanseverlik duygusu üzerinden eleştirilir. Oysa bu ibadet, yaratılışın dengesine ve Allah’ın koyduğu ölçülere dayanır. Allah, insan için neyin helal olduğunu bildirmiştir. Ve bu helallik; sınırsız bir avcılık, sorumsuz bir kesim değil — ölçülü, niyetli ve adil bir uygulamayı kapsar.

Allah, kimseye sinek kesmesini emretmez. O, sadece insanın fıtratına uygun, beslenmesine helal kılınmış hayvanlardan kurban edilmesini emreder. Günümüzde bazı insanlar bu ibadeti “canilik” olarak tanımlayabiliyor. Fakat burada önemli bir denge var: Hayvanseverlik, sadece kedi ve köpeği sevmekle sınırlı bir duygu olmamalı.

Eğer gerçekten hayvan sevgisinden bahsediyorsak; akrebi, sineği, yılanı da kapsamalı.
Oysa modern hayvanseverlik anlayışı genellikle yalnızca evcil ve sevimli hayvanlara yöneliyor. Bu seçici sevgi biçimi, doğanın bütünselliğini anlamaya yetmez.
Çünkü hakiki bir hayvan sevgisi, doğanın tüm canlılarına saygı göstermeyi içerir.
Ve İslam’daki kurban ibadeti de caniliği değil, şefkati, paylaşmayı ve itidali öğretir. Kurban; açların doyduğu, nimetlerin paylaşıldığı, kalbin arındığı bir vesiledir. Bireysel değil toplumsal bir ibadettir. Hem insanla hayvan arasında hem de insanla insan arasında şefkati ve dayanışmayı hatırlatır.

Hz. İbrahim’in Oğlu İsmail der ki: “Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşAllah beni sabredenlerden bulursun.”

(Saffat Suresi, 102)

Bu teslimiyetin zirvesinde, Allah onların kalbindeki sadakati görür.
Ve gökten bir koç indirerek kurbanı değiştirir.
Çünkü mesele asla İsmail’in kesilmesi değildir.
Asıl mesele, Allah’a duyulan teslimiyetin ispatıdır.

Bu bayram, kurban sadece bir hayvan değil belki bir kibir, belki bir kırgınlık, belki de hep ben diyerek tuttuğun o inat olabilir. Kurban Bayramı, teslim olmayı, vazgeçmeyi, barışmayı, affetmeyi, paylaşmayı ve Allah’a yaklaşmayı yeniden hatırlamaktır. Ve her bayramda şunu demek: “Rabbim, ben de İbrahim gibi teslimim.” Bu bayram hem soframız hem gönlümüz geniş olsun. Teslimiyetiniz artan, kurbiyetiniz derinleşen bir bayram olsun.


©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.