HER ŞEY DAĞILDIĞINDA BEN EN ÇOK KENDİME YAKLAŞTIM
Farkındalık

Her şey dağıldığında ben en çok kendime yaklaştım

Planlar bozulur, ilişkiler biter, düzen dağılır. Peki ya sonra? Enkazın ortasında kalan sen, kimsin?

Bazen hayat, sevdiğimiz her şeyi elimizden alır. Bir sabah uyanırız ve işimizi, sevgimizi, yolumuzu ya da inancımızı yitirmişizdir. Ne uğruna çabaladığımızı, neden koştuğumuzu unuturuz. Yalnızlık, boşluk, sessizlikle kalakalırız.

Günlük rollerimiz bizi o kadar meşgul eder ki kim olduğumuzu düşünmeyi erteleriz. “İyi bir çalışan”, “sadık bir eş”, “başarılı bir insan” gibi etiketler, gerçekte kim olduğumuzu örtmeye başlar. Ve sonra bir gün, hayat bu etiketleri tek tek söküp alır. O anda çıplak kalırız. Klişe olacak belki ama bu çıplaklık, aslında bir yeniden doğuştur. Çünkü dağıldığın yer, aynı zamanda toplandığın yerdir.

ENKAZDAN İNŞA EDİLEN BİR EV

Psikolojide “travma sonrası büyüme” diye bir kavram var. Bazı insanlar, yaşadıkları sarsıcı olaylardan sonra daha derin bir farkındalıkla, daha güçlü bir benlikle yeniden doğar. Olayın kendisi değil, ona verdiğimiz anlam belirler kim olacağımızı. Kırıldığın yer, dönüşümün başladığı yerdir. Ve evet, bu kolay değildir. Ama en sahici versiyonun da o çatlaktan çıkar. Bugün bir şeyler dağıldıysa seni yutmak için değil seni yeniden şekillendirmek için olabilir. Hayat bizi böyle zamanlarda unuttuğumuz yerlere geri götürür: kendi içimize.

Ben de yeni hayatımı “enkazdan inşa edilen bir ev” olarak tanımlıyorum ve kendi önümden çekildiğimde ortaya çıkan berraklığa hala inanamıyorum.

YOLUMDAN ÇEKİLİRKEN

İsyan, çoğu zaman ruhun çatlaklarından taşan ilk sestir. Ne yapacağını bilememekle karışık bir hayal kırıklığıdır. Ve çoğu zaman hakikate en uzak olduğumuz yerdir. Fakat isyan da boşuna değildir çünkü bazen bir şeyin dağıldığını kabul etmek için önce direnmek gerekir.
Ancak dağılışın tüm seslerini duymaya razı olduğumuzda sessizlik gelir.

Her şey dağıldığında dış sesler azalır. Kimseye anlatacak gücün kalmaz. Üzgünüm ama ancak o zaman kendi sesin duyulur hâle gelir. Anlamaya başlarsın. Olanı değiştiremeyeceğini değil, olanla birlikte var olabileceğini fark edersin. Yolun bir kısmının senin kontrolünde olmadığını ama yolculuk şeklinin tamamen sana ait olduğunu…Cevaplar tükenince değil sorular yavaşladığında sen, sen olmaya başlarsın.

Direncin erimeye başlar.

Kabullenme, teslimiyetle aynı şey değildir. Teslimiyet suskun bir evettir belki ama kabullenme, yaşamın seni eğittiğini kabul etmektir. Acı artık seni sarsmaz çünkü onunla kavga etmeyi bırakırsın. Kabullenince hayat hâlâ zor olabilir ama sen artık daha sağlam bir yerdesindir. Sorgulamazsın çünkü cevapların yerini tanıklık almıştır. Kendine ve yaşadıklarına tanık olmak seni daha önce hiç görmediğin bir yere taşır.

Bakışların bile değişir.

Artık aynı insan değilsindir. Aynı kelimeleri kullanmaz, aynı duygulara aynı anlamları yüklemezsin. Kaybettiklerinin yasını tuttuğun kadar, kendini bulmanın sessiz sevincini de duyarsın. Çünkü bilirsin ki her kayıp, seni içsel bir merkeze doğru yaklaştırmıştır. Ve o merkezde ne başarı ne onay ne de dışarıdan gelen hiçbir şey belirleyici değildir. Orada sadece sen varsındır. Kırılmış, değişmiş, yeniden şekillenmiş… Ama sahici ve çıplak hâlinle sen.

Kendi önünden çekilirsin

Bazı yolculuklar yüksek sesle başlamaz. Bazen sadece içten bir çöküş gerekir. İnsan, en çok çöktüğü yerde yükselmeyi öğrenir. Artık dışarıdan gelen tanımlar değil içeride kalan hakikat yön verir sana.

Bu yazıyı okurken belki sen de bir dağılışın kıyısındasın. Ya da çoktan dağıldın. Her neredeysen bil ki: Yaklaştığın yer bir son değil seninle karşılaşma noktasıdır.

Her şey dağıldığında ben, en çok kendime yaklaştım. Sana da aynısını diliyorum.

NOT: İyileşme yolculuğumda yanımda olan tüm kadınlara tekrar söylüyorum: Sizi çok seviyorum. Ve bana tasavvufta yumuşacık ve şefkatli bir yol açan Neslihan Nur İbrahimiye’ye teşekkür ederim. İyi ki var.


©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Avatar photo
Üniversitede aldığı iletişim ve edebiyata dair kuramsal alt yapı ve tekniklerle fikirlerini çeşitli sitelerde yazarak herkesle paylaşmaya çalışıyor. Aldığı psikoloji ve koçluk eğitimleriyle iletişim tekniklerini referans alarak yol arkadaşlığı yaptığı sistemiyle yetişkinlerin ve öğrencilerin hayatına dokunuyor. Düzenlediği eğitimler ve atölyelerle de evrendeki iyi yaşam çemberinde yeni nesil rehber ve öğrenci olma görevine devam ediyor. Kurduğu içerik ve sosyal medya ajansında mentorluk vermeye devam ederken aynı zamanda Mümkün Dergi bünyesinde editörlük yapıyor.
Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.