İnsan hayatı uzamaya başladığından beri, tıptaki gelişmeler sayesinde birçok kişi hem maddi sebeplerden hem de manevi arayıştan kaynaklanan ikinci bir kariyer planlamasına yöneliyor. Durum kişiden kişiye değişmekle birlikte, kendi adıma spiritüalizmin bu konuda da etkili bir faktör olduğunu gözlemledim. Arayışıyla dolu günümüz insanı, ruhsal çalışmalar yaptıkça özüne daha çok yaklaşıyor ve hayatı çeşitli açılardan sorgulamaya başlıyor. O güne kadar içinde bulunduğu, ona dayatılmış sistemde üstlendiği rolün kendisine ne kadar uygun olduğunu sorguladığında ya da mutsuzluk baş gösterdiğinde, geri dönüşü olmayan bir yola giriyor.
Bende de böyle oldu. Otuz altı yaşına kadar, benim için hazırlanmış yolu en mükemmel şekilde izlemiştim. Gidilecek okullara gidilmiş, alınacak tüm belgeler alınmış, iyi para kazandıran yüksek teknolojili işler deneyimlenmişti ama bir türlü manevi doyuma ulaşamayan bir Nihan ile ilerliyordum. Nereden bilebilirdim ki kariyerime katkı sağlaması amacıyla aldığım koçluk eğitimlerinin bana hayat amacımı bulduracağını ve yazıyla dopdolu bir gelecekte topluma hizmet görevimi yerine getireceğimi? Son sekiz yıldır yaptığım tüm işlerle kendi rüyamı yaşıyorum. Peki ya ruhsal olarak benim kadar zorlanan ama bildiği ve para kazandığı işi bırakamayan diğerleri?
“Aradığımız dönüşüm cesareti içimizde”
Maslow’un ihtiyaçlar haritasına göre, ilk olarak fiziksel, güvenlik, sevgi, ait olma ve saygı gibi ihtiyaçlar en tepede ise kendini gerçekleştirme adımı bulunuyor. Bu hiyerarşik sisteme bakınca, insan her bir adımı gerçekleştirdikten sonra o zirveye ulaşmalıymış gibi hissediyor. Ancak bence bu algı, yeni çağda değişecek. İnsan, hayat amacını gerçekleştirmek için finansal kaygıları öncelediğinde hiçbir zaman doyumlu bir hayat yaşayamayacağını maalesef fark edemiyor. Bu yüzden milyonlarca insan, sevmediği bir işte çalışarak kendisine ne kadar büyük bir kötülük yaptığını göremiyor. Oysa kendimizi gerçekleştirdiğimiz her an mutluyuz.
Hepimizin içinde dönüşümden geçmeyi zorlaştıran, güçlü, sesleri oldukça yüksek sabotajcılar var tabii. Ancak her şeye rağmen, özümüz bizi sürekli bir şekilde maceraya çağırıyor. Diğer tüm sesleri bastırıp bu çağrıyı duymak gerek. Belki de keyif aldığımız işlerle uğraşırken yaratıcılığımızın en üst seviyeye çıktığını görüp cesaretlenmek de gerek. İnsan, keyifle ve sevgiyle ürettiği şeyden para da kazanabilir üstelik. Bunu da fark etmeli!
Ben yine de bu dönüşümü ciddi şekilde hayatına sokmak isteyenler için bir yol haritası çizmek istedim. Nispeten daha güvenli, riskleri minimize edilmiş bir yol haritası olmasını hedefliyorum.
Haydi başlayalım!
İşinizi sevmiyor ve her geçen gün başka şeyler yapma hayaliyle mi doluyorsunuz?
Cevap “evet” ise hemen kendinizi keşfe çıkın. Belki de zaten ne yapmak istediğinizi biliyorsunuzdur. O zaman, o konuyla ilgili bilgilenin. Örneğin, butik pastalar yapmak istiyorsunuzdur ve bu alanda amatör olarak çok başarılısınızdır. Ancak daha önce sizle aynı ilgi alanına sahip insanlarla bir arada olmamışsanız, bu alanda nerede olduğunuzu görmek oldukça zordur. Bir atölye, bir kurs tam da aradığınız şey olabilir. Eğer pasta yapmak gerçek bir hayat amacıysa, bu işten para kazanmanın yolları hakkında da bilgilenmek ve bir fizibilite çalışması yapmak gerekecektir.
Ne yapmak istediğinizi bilmiyor ve bunu araştırmak istiyorsanız, lütfen önce durun! Her ne yapıyorsanız durun. Kendinizi dinlemek, ihtiyaçlarınızı fark etmek ve kim olduğunuzu bulmak için size en iyi gelen spiritüel çalışmaları keşfe çıkın ya da ibadet edin. Uzun süredir sesini duymadığınız ruhunuzla bağlantı kurmanın bir yolunu bulun. Belki hayat sizi, şanssızlık olarak gördüğünüz bir durumda durmaya zorladı bile. Fırsatı kaçırmayın!
Ne yapmak istediğinizi buldunuz ama geçinmek de zorundasınız. Peki, yapmak istediğiniz işle geçinmek mümkün mü?
Burası çok çetrefilli ve belki de günümüz koşullarında en yıldırıcı yer. Finansal olarak ayakta kalabilmenin her geçen gün zorlaştığı zamanlardan geçiyoruz. Ama hangi şartlarda ve hangi gerçekliklerde? Belki de şu anda yaşadığımız gerçekliğin bize sunduğu şartlar ihtiyacımız olan şeyler bile değildir.
Tek doğru, alışılagelmiş toplumsal beklentiler, ailelerin baskısı ya da bugüne kadar inşa ettiğimiz kariyer midir? Bunların hiçbiri hayatımızda olmadığında biz kimiz? Neler yapmaktan hoşlanıyoruz? Bir köyde yaşamak mümkün olabilir mi?
Tüm gerçek hasretlerimizi bulana kadar içsel çalışmalar yapmak, gerekirse bir koçla çalışmak ve kendimizi kendimize anlatan yazılar yazmak çok fayda sağlıyor. Tam olarak ne yapmak istediğimizi bulduğumuzda, ondan vazgeçemiyoruz. Finansal kaygının da eşlik ettiği seçimlerde, bu işi deneyimlemiş profesyonellerden rehberlik almak, ne kadar başarılı olduğumuzu gerçekçi bir şekilde değerlendirmek ve eğer fikrimiz yatırım gerektiriyorsa bu hazırlığı daha önceden yaparak ilerlemek çok daha akılcı oluyor. Örneğimizden ilerlersek, bir pastacı dükkânı açacaksak, kötü gün senaryolarını düşünmeden tüm gerekli kazancı buradan elde etmeye çalışmak hayalden öteye gitmez. Ancak bununla birlikte hayat amacımız varsaydığımız o sonsuz keyif veren işleri ilk olarak hobi ya da eğitim amaçlı hayatımıza sokmak, deneyimlendikçe küçük çaplı gelir elde etmeyi denemek ve güvenimiz tam olarak geldiğinde yola çıkmak en güvenli seçimdir.
Para da kazanıyorum ama etki alanım yeterince büyük değil!
Burada da her girişimci ya da her yeni başlayan gibi azimle alanda kalmak, her geçen gün kendini iyileştirmeye çalışmak, iyi örnekleri takip etmek, sürekli araştırıp güncel kalmak, işin gerektirdiği pratikleri mümkün olduğunca çok hayatımızda tutmak başarının kilit faktörlerinden oluyor. Ancak bunların yanı sıra, benim daha çok önem verdiğim manevi bir güç var ki o olmadan asla olmuyor. Onu kimse sizin için inşa edemez! O orada ya vardır ya da yoktur. Varsa çok şanslısınız ve her geçen gün onu büyütmek için emek vermelisiniz. Bu önemli manevi gücün adı ne mi? Tabi ki kendine inanç. Hayatta en çok kendinize inanmalı ve yapabileceğinize dair içsel motivasyonunuzu durmadan yükseltmelisiniz. Bunu sizin için kimse yapamaz. Birçok destekleyici, yardımcı teknik bulursunuz, ancak siz kendinize inanmazsanız kimse de size inanmaz.
Bu yüzden, kendimize daha çok inandığımız ve inandığımız şeyler için emek harcadığımız, mucizelerle dolu harika bir yıl diliyorum. İkinci bir kariyerin hayalini kuran herkese de kalbimden bol şans ve ilham gönderiyorum.
Tüm sevgimle,
Nihan
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.