İlişkiler

Kaygılı ile Kaçıngan’ın ilişkisi

Bağlanma stilimiz ilişkilerimizde kaderimiz olabilir mi?

İlişkiler her daim doğa gibi en kıymetli öğretmenimiz…

Bağlanma teorisi ilişkilerde çok çarpıcı dinamikleri ortaya koyuyor. İki farklı, birbirine benzemez insanın bir arada ve sürdürülebilir, sağlıklı bir ilişki içinde olması çatışmalardan geçiyor gibi bir sonuç çıkıyor.

Çatışmalardan özellikle kaçınan kaçınganlar için bu durum; ömür boyu tek başınalığa mahkûmiyet gibi bir şey…

Hatta kaçınganlar seçimlerini, farkında olmadan çoğu zaman gerçek bir ilişki yaşayamayacakları kişilerle kuruyor olabilirler. Çünkü kaçınganlar kendi içlerinde ilişkide yakınlaştıkça ve derinleştikçe alanı işgal edilmiş, varlığı tehdit edilmiş gibi bir his hissediyor olabilir. ‘’Olabilir’’ diyorum çünkü herkeste aynı dinamik tetikleniyor mu bilmiyorum. Herkesi kapsayan bir araştırma verisi elimde yok. Ancak kıymetli araştırmalar gösteriyor ki kaçınganların oldukça hassas bir yapısı var. Kendini kolayca izole eden, tek başınalığı, özgürlüğün, cesaretin gücüyle birleştiren bir yapı… Bu egocuğumuzun da çok hoşuna gidiyor. Her şeyi kendi başına yapabilen, kimseye ihtiyaç duymadan (görünürde) yaşayabilen olmak büyük bir güç. 

Ancak asıl güç bence ‘’hem hem’’ felsefesinde gizli…

Yani hem tek başına kalabildiğinde hem de yakın ve derin bir bağ ile bağlandığın ilişkiyi sürdürebildiğinde… İkisini de birlikte ya da zaman zaman yapabildiğinde…

Yani güçlü olmak ve güçsüz olmak arasında bir farkın kalmadığı, nötr bir alanda durabildiğinde…

İşte o zaman kendiliğinden gelişen bir durum ve o ilişki durumuna bir uyum var.

Uyum varsa da illa o uyumu bozacak bir çatışma hemen peşi sıra geliyor. Neden böyle diye sordum kendime… Şu cevaba ulaştım içimde büyüme için, gelişim için hatta belki de bu yazıyı yazabilmem ve başkalarının da farkındalık alanına bir tohum ekilebilsin diye…

Kaçınganlar ve kaygılılar mantığın ötesinde, aşkın karşı konulamaz çekim kanunu gibi birbirlerine çekiliyorlar ve en çok birbirlerine öğreten, birbirlerini geliştiren oluyorlar. 

Neyi mi öğretiyorlar? 

Güvenli bağlanma için nelerin değişip dönüşmesi gerektiğini… İşte o zaman küllerinden yeniden doğan eşler, sevgililer olarak ilişki içinde ya da dışında ilişki bitince evriliyoruz. Yani doğanın vazgeçilmez kanunu evrim teorisiyle bağlanma teorisi kol kola kardeş gibi…

Bu yazı bağlanma modelimize dair bir farkındalık yaratsın. Ve bizi kendimize dair yeni bir keşfe çıkarsın niyetim… 

Dileğim ise; her zaman olduğu gibi kadın ve erkeğin bir arada birbirini onurlandıran, destekleyen, yücelten sevgisini, saygısını, hoş görüsünü hissettiren bir yaşam formunda aşk ve muhabbetle var olması, bu varoluşun neticesinde nesiller olması…

Tüm doğaya, insana, var oluşa saygılı ve sevgi dolu bağlanalım…

©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

hande-akin_02
Geçmişinde olanlarla ve özünden gelenlerle bir yolculukta. Yazar, okur, psikoloji, iletişim ve ilişki uzmanı. Aile Konstelasyonu, Regresyon Terapisi, Eft, Recall Healing, Meditasyon, Jungian Koçluk araçlarıyla danışmanlık yapıyor.