Nazım Hikmet’le aynı coğrafyada yaşamış olsaydı O’nun gözlerine de bir şiir yazılırdı elbet.
Ne alaka ama aklıma birden böyle bir şey geldi Louise L. Hay’in portresini yazarken.
Sizlere, çoğumuzun olduğu gibi benim de kişisel gelişim yolculuğumun ilk kahramanından bahsetmek istiyorum: Louise L. Hay. 50 milyondan çok satan “Düşünce Gücüyle Tedavi” kitabı ile dünyaya yeni ve olumlu bir vizyon kazandıran Hay öyle önemlidir ki olumlama ya da kişisel gelişim deyince akla ilk onun ismi gelir.
Eğer kişisel gelişimle ilgileniyor ve kendi üzerinizde çalışıyorsanız mutlaka yolunuz güzeller güzeli Louise L. Hay ile kesişmiştir. Kendisi bu alanın hiç şüphesiz mihenk taşıdır. “ Heal Your Body” ( Vücudunu İyileştir ) kitabını yazdığında sene sadece 1976 idi ve ortada “Secret” diye bir kitap henüz yoktu.
Eğer hayatınızın ne kadar kötü olduğunu düşünüyorsanız ya da ne kadar şanssız olduğunu düşünüyorsanız ve hala mucizelere inanmıyorsanız gelin bir de Louise Hay’in hayatına hep birlikte bakalım ve ilham alalım.
8 Ekim 1926’da Los Angeles’ta doğuyor. 18 aylıkken annesi ve babası ansızın boşanıyor. Annesi Louise’e bakmak için bir evde yatılı olarak çalışmaya başlıyor ve Küçük Louise’i başka bir ailenin yanına bırakıyor. Üç hafta boyunca Louise durmadan ağlıyor ve aile en sonunda onu annesine geri veriyor. Annesi başka bir iş buluyor mecburen ve Louise’in kendine göre ilk yeterince sevilmediğinin ve istenmediğinin hikayesi burada başlıyor. Daha sonra annesi katı bir Alman baba ile evleniyor ve bir kız kardeşi oluyor. Louise her gün üvey babadan dayak yiyor. Bu da yetmezmiş gibi alkolik komşunun tecavüzüne uğruyor. Kötü bir çocuk olduğu için bunların başına geldiğini düşünüyor. O yaşlardaki çocuklar her şeyin sorumlusunun kendileri olduğunu düşünürler. Daha o yaşlarda ne kadar değersiz olduğuna inanıp onu tüm hayatına yansıtıyor.
HİKAYE DEVAM EDİYOR
15 yaşına geldiğinde cinsel ve fiziksel tacizlere dayanamayıp evden de okuldan da kaçıyor ve garson olarak bir kafede işe başlıyor. Kendisine biraz yakınlık, ilgi alaka ve sıcaklık gösteren herkese bedenini sunarak 16 yaşında hamile kalıyor. Maddi imkânı olmadığı için kızını, çocuk sahibi olmak isteyen bir aileye evlatlık veriyor. Kızından geriye tek hatırladığı şey kendisininkilere benzeyen koca ayakları. Bir daha kızını hiç ama hiç görmüyor. Tabii bu koşullar altında içinde suçluluk, utanç ve kaybetmenin acısı ile boğuşuyor. Bu olaydan sonra kız kardeşini, üvey babasına bırakarak annesiyle birlikte evi terk ediyorlar ve Chicago’ya gidiyorlar. Gidiş o gidiş: 30 yıl sonra geri dönüyor.
Ve o yıllarda kaderini değiştirecek “olumlu düşünce öğretisiyle” tanışıyor. Öğrendikçe ve bilgileri hayatına uyguladıkça özgüveni yavaş yavaş artmaya başlıyor. Bilinçaltındaki “kullanılmayı ve şiddeti hak ediyorum” inancının farkına vararak ve bu inancı değiştirerek yaşam çizgisini de değiştirmeye başlıyor ve şans yavaş yavaş yüzüne gülmeye başlıyor. Ver elini New York. Büyük modacılarla çalışan ve aranan bir manken oluyor. Şaşalı bir dünyanın içine girmişse de hala içinde öz değer sorunları yaşıyor. O yıllarda çok zengin bir İngiliz centilmeniyle evleniyor. Tüm dünyayı birlikte geziyorlar. Ne yazık ki hikâye burada mutlu sonla bitmiyor.
14 yıllık evliliğin ardından eşi boşanmak istediğini ve başka bir kadına âşık olduğunu söylüyor. Haliyle Louise bir darbe daha alarak yıkılıyor. Ama öldürmeyen güçlendiriyor işte! Bir gün tesadüfen(!) New York’ta Dini Bilim Kilisesinin metafizik toplantısına katılıyor. O kadar çok etkileniyor ki bu bilgilerden, kilisenin haftalık kurslarına da katılıyor. Üç yıl süren eğitimlerden sonra kilisede diplomalı pratisyen olarak çalışmaya başlıyor. O yıllarda Transandantal Meditasyon eğitmeni oluyor ve Iowa’da altı aylığına Maharishi Uluslararası Üniversitesinde eğitim görüyor. Artık bu bilgiler ve eğitimler doğrultusunda bu çalışmalarını tam zamanlı meslek olarak icra etmeye ve hasta kabul etmeye başlıyor.
YENİ BİR ÖĞRETİ GELİYOR: HEAL YOUR LIFE
Düşüncelerin ve inançların duygular üzerinde çok büyük etkileri olduğunu ve hayatımızı etkilediğini hatta hastalıkların zeminlerini oluşturduklarını anlıyor. 1976 yılında birçok vaka ile çalıştıktan sonra “HEAL YOUR BODY” yani “BEDENİNİZİ İYİLEŞTİRİN” adında küçük bir kitap yazıyor ve bunu bastırıyor. Bu kitapta hastalıkların metafiziksel nedenlerini anlatıyor. Değişik şehirlerde konferanslar ve eğitimler veriyor.
Ve bir dönüm noktası daha yaşanıyor Louise’in hayatında. Artık tüm bildiklerini ve yazdıklarını ne yazık ki kendine uygulama sırası O’na geliyor. Rahim kanseri teşhisi konuyor ve doktorlar kendisine 3 ay ömür biçiyorlar.
Kanser, derin öfkenin ifadesiydi. Ona tecavüz eden, döven ve suçluluk hissettiren insanlara karşı duyduğu derin öfkenin tahribatı. Ameliyat olmayı istemiyor ve kendi yöntemleriyle kendini “içten” tedavi etmeyi seçiyor. Çünkü ameliyat da olsa altında yatan duyguları temizlemedikçe hastalık yeniden ortaya çıkabilirdi.
Kendini alternatif tedavi yollarıyla iyileştirmeye başlıyor. Ayak refleksolojisi ve kolon temizliği yaptırıyor. Sadece yeşil sebze ve tahıllar ile besleniyor. Ve en önemlisi kendini sevmeyi ve onaylamayı öğreniyor. Ayna çalışması ile kendine defalarca kendisini ne kadar çok sevdiğini ve değerli olduğunu söylüyor. Bir terapistle çalışmaya başlıyor ve içindeki öfke, kızgınlık, suçlama duygularını yastıkları yumruklayarak, ağlayarak, bağırarak ve haykırarak, sağlıklı bir şekilde çıkartıyor. En önemlisi ve en zoru ona yapılanları affediyor. Herkesi ve kendini affediyor.
Kişisel gelişim yolculuğunda kendi üzerinde çalışanlar neden bahsettiğimi bilirler. Hepimiz geçtik bu yollardan ve çok zorlandık. Hele ki konu affetmeye geldiğinde epey zorlandık. En zoru da kendimizi affetmekti.
Louise, düşünce, inanç ve davranış biçimini tekrar gözden geçirdi. Artık içinde en ufak bir olumsuz düşünce barındırmak istemiyordu. Altı ay sonra yeniden doktora gidiyor ve tek bir kanser hücresine dahi rastlanmıyor. Böylece kendi bilgilerinin de sağlamasını yapmış oluyor. Artık tüm dünyaya açılmaya ve şifa dağıtmaya hazır duruma geliyor.
1970’li yıllarda düşüncenin duygular üzerine etkisini ve inanç kalıplarımızın hayatımızı etkilediğini ve hastalıkların asıl sebebinin düşüncelerde yattığını fark etmişti. Bu bilgi o zamanlar devrim niteliğindeydi. Şimdilerde ise bilimin de incelediği bir konu haline geldi.
New York’un kötü iklimini terk ederek Los Angeles’a taşınıyor. Annesine ve kardeşine bakıyor, birlikte yeniden aile bağlarını kuvvetlendiriyorlar.
1984’te hala en çok satanlar listesinde bulunan ve 50 milyondan fazla satan kitabı “Heal Your Life”ı yazıyor. Yani bizlerin bildiği adıyla “Düşünce Gücüyle Tedavi.”
Tüm dünyada da halen Heal Your Life eğitimleri veriliyor. Şükür ki ben de eğitmenlerinden biriyim ve Louise’in kurduğu bu alt yapıya, bu felsefeye her geçen gün biraz daha hayran oluyorum.
Daha sonraları Louise Hay 1985’te The Hayride adını verdiği AİDS’iler ve onların aileleri için bir destek grubu kuruyor ve onlara tüm sevgi ve şefkatini gösteriyor. 1987’de ise Hay House yayınevini kuruyor ve daha birçok kitabı basılıyor. Dünyanın her bir köşesinde seminerler ve eğitimler veriyor.
90 yaşında 2017’de hayata gözlerini yumana kadar her gün bir saat kendiyle ilgilenmeyi, meditasyon yapmayı, ayna çalışmasını ve olumlama cümlelerini asla ihmal etmiyor.
Ciddi zorluklarla ve acılarla başlayan bir hayat muhteşem bir şekilde son buluyor.
Bize de şunu yapmak kalıyor: “Kimseden değişmesini beklemeyin. Yalnız siz değiştiğinizde her şey değişecek, dünya değişecek. En güzeli ise değişime hemen şu anda başlayabilirsiniz. Geçmiş geçmişte kaldı. Şimdi yeniden geleceğimizi şekillendirme zamanı.”
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.