Deneyim

#üretiminhikayesi: Turizmci Aslıhan Özgür

Alaçatı’da bir butik otel sahibi Aslıhan Özgür. Bu tek cümlelik tanımdan çok daha fazlası olarak, her daim sonuna kadar hissettiğiniz yüksek bir enerjisi, adeta kuş gibi cıvıldayan bir ses tonu ve her daim “iyi görünen” insanlara özgü bir tamamlanmış hali var. Cynara Butik Hotel yolcuğunun başlarında tanışma fırsatı bulduğum ruhuyla şimdilerde büyüttüğü işletmesinde konuşuyoruz. Yıllar geçmiş, ama enerjisi hala aynı. Her detayını kendi ellerine borçlu olduğu otelini ve kendi başarı yolculuğunu ise sizinle paylaşmam gerekiyordu; dayanamadım.

Farklı zamanlarda karşılaşmamıza rağmen hep çok enerjik, hep çok sevgi dolu bir auranız var. Fakat bu konuya, işin diğer tarafından da bakmak isterim. Sizce Aslıhan Özgür kim, nasıl biri?

İnsanı kendi sorgulatan bir soru bu. Aslıhan aslında başına gelen her şeyi sakinlikle karşılayan ve soğukkanlı biri. 23 yıllık kurumsal hayat sonrası topuklu ayakkabı ve takım elbiseyi bırakıp, kendini bulan biri. Yaşanan çokça travma sonrası hayatın aslında çok da ciddiye alınacak bir durum olmadığının farkına varan biri. Hayatta sadece bedeni kadar yer kapladığının farkına varan biri. Dolayısı ile kimseyi yargılamayan ve herkesi olduğu gibi kabul eden biri. Bunların sonucunda da sevgi dolu biri oldum sanırım. Enerjim ise devamlı spor yapmaktan geliyor, yorulmak kelimesi benim sözlüğümde yok. En yorgun hissettiğim anda bile minik bir yürüyüş iyi gelir.   

Her geçen sezon daha da güzelleşen dekorasyon ve ince düşünülmüş detaylarla butik otel sahibi ve işletmecisisiniz. Bizzat hemen her alanında çalışarak üstelik. Her yıl biraz daha büyüyor. Nasıl bir hayatınız var? Gününüz, haftanız nasıl geçiyor?

Çalışarak ve üreterek geçen bir hayatım var aslında. Çalışmayı çok seviyorum. Ama bu oteli açarken amacım sekiz ay çalışıp dört ay gezebilmekti. İlk yıllar yapabildim, sonra pandemi ile kapandık ama bu yıl yine üç ay dolu dolu seyahat edeceğim. Sezon içinde günüm çok erken başlıyor, önce mutlaka spor yapıyorum ardından otele gelip misafirlerimle kahve içip, sohbet etmek günlük rutin işleri toparlamak oluyor. Gün içinde mutlaka 1-2 saat evde dinlenip akşam tekrar otele gelip gece 12’ye kadar kalıyorum. Sezon dışında ise yine benzer bir tempo sabah spor, öğleden sonraları havanın durumuna göre plajda yürüyüş/piknik ve uzun bisiklet turları… İki yıldan beri kışları hep yeni projeler yaptık. Gün içinde 1-2 saat inşaat ile ilgilenme ve bolca araştırma ile geçti. Yeni bir şeyler öğrenmek bana çok heyecan veriyor. Geçen kışımı viski tadımlarına katılarak viski kültürünü öğrenerek geçirdim. Bu kış İspanyolca derslerine başlıyorum.

Bir genel bakışın içinden konuşmak gerekirse kadın girişimci diyebiliriz. Otelcilik kariyerinizin başlama hikayesini benimle paylaşır mısınız?

1997 yılında Antalya’da başladı. Turizm ve Otelcilik mezunuyum, dolayısı ile daha mezun olmadan 5 yıldızlı bir otelde Satış & Pazarlama Departmanı’nda çalışmaya başladım. İngiltere’den yeni dönmüştüm. O zaman Antalya bölgesinde satış departmanı çok yaygın bir departman değildi ve yabancı dilimin iyi olması ile yolculuk başladı. Devam eden yıllar içinde hızla yükselerek Satış & Pazarlama Direktörü oldum. O dönemin en iyi otellerinde yöneticilik yaptım. Örnek vermek gerekirse; Adam&Eve Hotel’in daha inşaatından başlamıştım ve çok iddialı bir projeydi. Martı Myra, Titanic Deluxe Hote, Lykia Group, Mardan Palace… Daha sonra babamın vefatı ile birazda kaçmak için Polonya’da bir tur operatöründe genel müdürlük yaptım. Ana pazarımız Kuzey Kıbrıs ve İspanya idi. Benim için zor bir üç yıl oldu. Dilini öğrenmek, işe hâkim olmak, tanınmayan bir ülkeyi pazarlamak… Ama çok da şey öğrendim. Daha sonra annemin rahatsızlığı ilerleyince döndüm ve Mövenpick Hotel İzmir’de işe başladım. İki yıl sonra artık 40 yaşına gelince dedim ki kendi işimi yapmalıyım ve en mantıklı lokasyon olan Alaçatı’da otelimi kiraladım. Ve aradan beş sezon geçti, hala aynı keyifle devam ediyorum.

Üretimde olan bir kadın olmayı nasıl anlatırsınız?

Kadınlar sanki üretmek için hayata gelmişler. Tarlada çalışan da plazada çalışan da hep üretiyor. Dolayısı ile hayatımızın doğal akışında üretmek var. Üretimde olan bir kadın olarak ekibimizde kadın olasına dikkat ediyorum. Pozitif ayrımcılık yapıyorum. 

Hem üreten bir kadın hem de kendi üretimi içinde çalışan bir kadın olma yolunda nasıl gözlemleriniz oldu. Tecrübe diyebileceğiniz deneyimleriniz neler?

Bizler çok daha detaycı ve titiz iş yapıyoruz. Kendi mesleğim için, misafir, karşısında kadın işletmeci olunca kendisini güvende ve iyi hissediyor. Çok yorgun/asabi gelse bile ilk temasta hemen yumuşuyor dolayısı ile avantajlı bir durum.

Tüm gün çalışmak, koşturmak size ne hissettiriyor?

Mutlu ve enerjik hissediyorum. Bu enerjimin de misafirlerime geçtiğine inanıyorum

Otelinizin nasıl bir çizgisi ve tarzı var? Dekorasyonu nasıl? 

Misafirlerime sanki kendi evimde ağırlıyormuşum hissinin geçmesini istedim ve bunda da başarılı oldum sanırım. Çok odalı kocaman bir aile evine gelmişler hissi var otelimde. Modern ve hafif renklerin olduğu biraz da sağdan soldan komşularımdan gelen eski eşyaların dönüştürerek kullandım. Çok sevdiğim bir komşum, çarpıp ayak parmağını kırdığı için atmak istediği berjer koltuk otelin en rahat koltuğu mesela. Para verip çok az şey aldım. Çok sevdiğim bir ressam arkadaşım Pınar Birim, lobi duvarlarını boyadı, başka bir arkadaşımın attığı lambaları vazo yaptım. Yani komşunun çöpü benim hazinem oldu.

Genel anlamda otelinizin konseptinde neler ön planda?

Temizlik ve güler yüz. Yaz gününde bile yorgan kullanılmasını istiyorum o klima serinliğinde hafif yorganına sarılıp uyumak keyifli bir durum benim için; misafirimin de aynı şeyi yaşamasını seviyorum. Yastık menümüz var özel ihtiyaçlara göre.  Kahvaltımızda ise; keyifle yemediğim hiçbir şeyi misafirime sunamam. Yerel ürün kullanıyoruz, pazardan alıyoruz her şeyimizi. 

ÇEKİM YASASI BİZDE ÇOK İŞLİYOR

Sizi neden tercih ediyorlar sizce? Belirli bir misafir grubunuz var mı?

Kendilerini rahat ve güvende hissettikleri için ana tercih sebebi ama benim de sohbetim ve neşem sanırım cazip geliyor. Aslında her butik otel işletmecisi gibi misafir çekiyor kendine. Çekim yasası çok iyi işliyor bizde. Kendim gibi, arkadaşlık etmekten, sohbet etmekten keyif aldığımız bir misafir profilimiz var. Tatlı kız arkadaş grupları sıklıkla gelir, genç misafirlerimin eğlenceli geçen gecelerinin sonrasını çok iyi çözdüğümüz için sürekli gelirler mesela.

Mekanınızdaki dekorasyon ve yaklaşım, karakteriniz ve ruhunuzdan izler taşıyor diyebilir miyiz? Varsa nasıl bir bağlantı var?

Evime geliyorlarmış gibi düşünüyorum ve benim gibi bir yer aslında. Ailem vefat ettikten sonra aile evindeki eşyaların bir kısmını lobiye koydum ve sanki o his devam ediyor içeride. Çiçek bakmayı beceremezdim, zamanla ilgi alınıma girdi ve lobinin en can alıcı yerinde sarkan tatlı çiçeklerimiz var artık. Aile evinde pazar sabahları klasik müzik konserleri dinlenirdi, otelde de pazar sabahları mutlaka klasik müzik çalıyorum. Annemin en sevdiği ve çok iyi yaptığı yeşil incir reçeli kahvaltı menümüzde.

Hem tasarlarken hem de yaşamaya devam ederken size ilham veren neler var?

Cynara, latince enginar çiçeği demek ve yılda bir kere görebileceğiniz bir çiçek. Rengi mor ve yeşil. Dolayısı ile tüm odalarda minik detaylarda enginar çiçeğini görüyorsunuz. Özel yapım enginar formunda seramik abajurlarımız var. Ve geri kalan her şey zaman içinde yerini buldu. Enginar çiçeği tarlada enginar olgunlaştıktan sonra açar ve bende hem kariyer hem de kişi olarak olgunlaştığım dönemde açtım otelimi. Ayrıca enginar tarlada tek başına dimdik duran bir bitki, yani tıpkı benim gibi.

Motivasyonunuzu dengede tutmak için rutinleriniz var mı?

Kaçta yatarsam yatayım sabah erken kalkmak, mutlaka spor yapmak, gece uyumadan önce 10-15 sayfa da olsa bir şey okumak çok uzun zamandan beri bu rutinlerimi koruyorum.

NE KADAR AZ O KADAR İYİ

Kendi stilinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Yaşam alanınız, gardırobunuz, hayata bakışınız içinde neler var?

Ne kazar az o kadar iyi. Altı ay boyunca giymediğim/kullanmadığım bir eşyayı, kıyafeti veriyorum. Bugün taşınmaya karar versem iki valiz ve bir koliye sığacak bir hayatım var ve bundan dolayı çok mutluyum. Az ama öz alıyorum. Evim de çok sade ancak tek atmaya kıyamadıklarım kitaplarım. Aile evinden kalanları da saklıyorum.    

Hayata nasıl baktığınızı tanımlamanızı istesek, neler söyleyebilirsiniz?

Hayatta tüm mülkiyetim kendi bedenim. O yüzden yeryüzünde kapladığım alan kadar varım. Sadece arkadaşımın verdiği bir bisikletim var ulaşım aracı olarak, onun haricinde kendimden başka bir şeye sahip değilim. Kendime ve kedilerime iyi bakabildiğim sürece mutluyum.

Enerjisi yüksek, bol neşe içinde ve sevgi dolu bakış açınızı nelerle besliyor ve bu bakış açısını korumak için nelerden uzak duruyorsunuz?

Zaman içinde konuların, insanların yorumlarının benimle değil onlar ile alakalı olduğunu öğrendim. O yüzden hiçbir şeyi kişisel algılamıyorum. Ben iyi biriyim ve iyi biri olmayı seviyorum. Vicdanlı ve çevreme saygılıyım o yüzden de enerjimi bozacak, motivasyonumu düşürecek durumlarda olmamaya çalışıyorum. Sarılmayı çok severim, enerji akışını en iyi bu yolla sağlıyorum. İstediğim zaman da kalkanlarımı kaldırmayı öğrendim.

Fotoğraflar: Emre Önemci

©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

gokce_karaman
Gazetecilik bölümü mezunu. Televizyon muhabirliği ve haber fotoğrafçılığının ardından 10 yılı aşkın bir süredir dergicilik yapıyor. Şimdilerde her biri freelance olarak All Decor dergisi Genel Yayın Yönetmenliği, iç mekân stilistliği, medya danışmanlığı ve yazarlığı bir arada yürütüyor.