Ülke olarak çok zor günlerden geçiyoruz. Adalet, hak, hukuk temalarını belki de bu kadar derinden hissetmemiştik. Elbette biliyoruz ne anlam ifade ettiğini. Ancak bazen bilmekle yaşamak hatta uygulamak arasında bir zorluk oluşur ya tam da bu. Yüreğimizin en derinlerindeki bir isyan, bir serzeniş içindeyiz. Sessiz çığlıklarla savruluyoruz. Bir şeyler yapmak istiyoruz. Bu haksızlığa “dur” demek için. Tam bir şeye üzülüyoruz, daha konuyu sindiremeden başka bir üzüntüyle sarsılıyoruz. Dozunu gittikçe artıran ve “bu kadar da olmaz” dedirten olaylarla yaşamaya çalışıyoruz. Bu durum, içimizde biriken öfkeyle birleştiğinde bazen insani tarafımızla “beddua “ediyor, karanlık eylemlerin ve söylemlerin içinde oluyoruz. Bunu anlıyorum. Tamamen insani bir boyut bu. Tüm bunlar anlaşılır kesinlikle. Peki sistem bize tüm olanların ışığında ne mesaj veriyor? Bizi bir duyan gören yok mu? Bu haksızlıkların adaletsizliklerin bir sonu yok mu?

İsyan ve tepki birbiriyle yakından ilişkili ve insani dürtülerdir. İnsanlık tarihine baktığımızda tüm dönüşümler isyanla başlamıştır ve yerini tepkiselliğe bırakmıştır. Aslında bir duruş gösterme şeklidir. İsyan yaşadığı kuralları doğru bulmadığında insanın bunu değiştirmek için gösterdiği bir duruştur. Tarihe baktığımızda tüm kazançların sistemli ve örgütlü yapılan isyanlar neticesinde olduğunu görebiliriz. Peki biz durduğumuz noktada doğru yerde miyiz? 2025’in ilk aylarında Ay düğümleri burç değiştiriyor. Önceki yazımda Kuzey düğüm Balık Güney düğüm Başak enerjilerini yazmıştım. O yazımdan kısa bir paragrafı tekrar hatırlatmak istiyorum.

“Korku, “Ya böyle olursa” der. İnanç “Öyle olsa bile” der.”

2025 yılı gerçekten inanmanın yolunu açacak bir yıl. Kaygı ve endişenin dip duygusu, mükemmel olabilmektir. Tüm bu duygular, Başak enerjisinde en iyi en mükemmel ve en kusursuz olabilmek adına ortaya çıkar. Ancak unutmayalım: “Mükemmel olan Tanrısaldır.” Yani, mükemmel ya da kusursuz yoktur. Bununla yüzleşeceğimiz bir yıl olacak. O yüzden derinlerde var olan tüm kaygı ve endişelerimiz bir şekilde bize kendilerini hatırlatmak ve göstermek için bolca ortaya çıkacaktır. Kuzey düğüm Balık enerjisi ise, teslimiyet ve inançtır. İnancın yoğun olduğu yerde hiçbir olumsuz duygu barınamaz. Endişe olmaz. Korku ve kaygı olmaz. Çünkü o günün sonunda her şeyin onun için iyi olacağına güçlü bir inanç duyar.

“2025 yılında gerçekten inançlarımızla ilgili büyük sınavlar vereceğiz. Ancak bu inançlar tahmin edeceğiniz gibi, dini inançlar değil. Yaratıcıya, yüksek iradeye ya da onun adına ne diyorsanız ona, duyduğumuz güven olacaktır.”

Kuzey Düğüm Balık dönemi, ilahi adaletin tam anlamıyla her anımızda bizimle birlikte olduğu, olanı biteni anında kayıt ettiği bir zaman dilimidir. Kuzey düğüm Balık, ilahi adaleti koşulsuz çalıştıracaktır elbet. Ancak bizden istediği, bunun sağlanacağına duyacağımız güçlü inançtır. Haksızlıkların biteceğine, adaletin geleceğine, hukukun üstünlüğüne ve tabii ilahi olanın varlığına duyacağımız güçlü ve pozitif inançtır. Biz ülke olarak ters yöne koşan futbolcular gibiyiz. Negatif olanı yerin dibine batırıyor, olumsuz haberleri elden ele dolaştırıyor, bunu yapanları linçliyor, bazen beddua ediyor, ümitsizlik denizinde boğuluyoruz.

“Bedduaya sormuşlar nereye diye, demiş geldiğim yere.”  İstemediğimiz, sevmediğimiz kişileri kurumları paylaşmak yerine, istediğimiz ve sevdiğimiz kişileri, idarecileri, yöneticileri hatta liderleri paylaşarak daha güçlü ve pozitif enerjiyi çalıştırmış oluruz. İstemediğimiz kişilerin paylaşımlarını yaptığımızda, onların yanlışlarını konuştuğumuzda oradaki karanlık enerjileri daha çok büyütüyor ve yüceltiyoruz. Ülke olarak en büyük sınavımız, negatif enerjiden beslenmeyi bırakıp pozitif enerjiyi çoğaltmaktır. Şu anda tam da bunun sınavını veriyoruz. İlahi adalet şu an çan kulesinden bizi gözetliyor. Yaptığımıza, yapmadığımıza, neyi nasıl yansıttığımıza pür dikkat bir şekilde. El ele verip birlik beraberlik duygusu içinde daha pozitif tepkilerde bulunmalıyız. İnanın böylesi düşen enerjimizi de yükseltecektir.

Milli marşlarda neden umut dolarız hiç düşündünüz mü? En yakın örnek, Norm Ender’in Parla marşıydı hatta. Çünkü o marşlardaki duygu; zafer, birlik, beraberlik duygusudur. Tam da bundan bahsediyorum. Tepkilerimizi olumsuzluklar karşısında, olumlu bir duruş sergileyerek vermeliyiz. Bunu anlamak özellikle bu yıl çok önemli. Kuzey Ay Düğümü Balık’ın ilahi adaleti ortaya çıkartabilmesi için, bizim değerlerimizden, doğrularımızdan vazgeçmeden, tepkimizi cesurca ancak pozitif bir şekilde göstermemiz gerekiyor.

Kendimizi bir maratonda gibi düşünelim. Maraton atletlerinin parkuru uzundur. Onlar enerjilerini doğru kullanmak için bitiş noktasına kadar ağır ağır gelirler. Ve birinci hızlı koşup yorulan, tükenen değil, ağır ağır aynı tempoda koşup, final çizgisine doğru depar atan olur. Şimdi bir maratondayız. Yolumuz uzun, gençliğimiz var J

Aynı gemideyiz. Yolculuk devam ediyor.

Güzel günler göreceğiz neşeli günler

Motorları maviliklere süreceğiz…
Sevgiyle

©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.