Farkındalık

Mitoman: Yalan söyledikçe rahatlıyor, rahatladıkça söylüyor

En son ne zaman yalan söylediniz?
Yalan söylerken utanır mısınız?
Abartmak yalan mıdır?
Yalan neden söylenir?

Bazen o anı kurtarmak ya da karşımızdaki kişiyi kırmamak için söylediğimiz yalanlar vardır. Pembe, beyaz… Bunlar bir dereceye kadar hoş görülebilir ve çoğu zaman zararsızdır. Ama siyah, asla! Hoş görülemez ve olmamalıdır. Öyle mi gerçekten? Yalanın rengi, boyutu, sebebi olur mu? Bir mitomani hastasıysanız olmaz. Aksine, yalan başlı başına bir yaşam biçimidir. Sebepsizce söylenebilir, sürekli. Herkese, her konuda ve her zaman!

Mitomani

Fransızca orijinali “mythomanie” kelimesi, Yunan “mŷthos” yani “mit” ile Latin “mania” yani “kontrol edilemeyen bir duygu ya da heyecanın yarattığı delilik” kelimelerinden türemiş olan kronik yalan söyleme hastalığı.

Yaşadığımız çağda dışarıya yansıttığımız imaj gereğinden fazla önemli. Dikkat çekmek, güçlü görünmek, sözünü dinletebilmek ve odak noktası olmak istiyoruz. Bu yapay benliklerimiz bir noktaya kadar anlaşılabilir ya da başka alt metinlerde eleştirilebilir olsa da çağımızın bu dayatmaları patolojik yalancılığı da çok sık rastlanan bir problem haline getiriyor. Artık birçoğumuzun etrafında kendini olduğundan daha farklı gösterebilmek için sebepsiz yere yalan söyleyen, özelliklerini veya deneyimlerini abartan insanlar var. Durum zararsız, beyaz yalanlarla başlıyor. Zamanla kişi yarattığı imajı korumak için daha fazla yalan söylemek zorunda kalıyor. Birbiriyle çelişen her yalanı kapatmak için bir yenisini söylüyor, o ortaya çıkarsa onu kurtaracak bir başkasını… Ve bu sayede kronik yalancılık, kişinin hayatının değişmez bir parçası haline geliyor. Bu yalanların onu istediği hedeflere daha iyi ulaştırdığını keşfettiği zamanlardaysa -bir kahraman ya da kurban rolüne bürünmek gibi- bu durum pekişiyor ve kişi yalan söylemekten daha da büyük zevk almaya başlıyor. Dolayısıyla yalan söylemek bir bağımlılık ve ihtiyaç halini alıyor. Bir süre sonra artık doğruyu söylemek yalan söylemekten bile daha büyük gerginlik yaratır hale geliyor. Öyle ki yalan söyleyen kişi yalan sırasında rahatlamaya başlıyor, sağlıklı insanların aksine yüzü kızarmıyor ya da gözlerini kaçırmıyor. Aniden gelen sorularaysa hızla tatmin edici cevaplar verebiliyor. Ne var ki mitomanlar bir süre sonra kontrolünü yitiriyor, gerçeklikten kopuyor ve kendi yalanlarına inanmaya başlıyor. Yalanları ortaya çıktığındaysa suçluluk ya da pişmanlık duymak yerine yalnızca agresyon ve alınganlık gösteriyor.

Patolojik yalancılık hastalığının bu kadar artmasının altında herkesin mükemmel olması gerektiğini pompalayan kapital çağımız olabilir. Peki tek sorumlu o mu? Maalesef değil. Psikoloji temelli yaklaşımlara göre mitomani hastalığı, genellikle çocukluk döneminde yaşanan travmalardan, yeterince onay ya da ilgi almamış olmaktan, ebeveynlerin yalanlarına çok sık şahitlik edilmesinden, doğru konuştuğunda ona inanılmamasından, altta yatan farklı psikolojik rahatsızlıklardan, takdir beklentisinden ya da mitomanın söylediklerine gerçekten inanmasından kaynaklanıyor. Genellikle ergenlik döneminde başlayan bu hastalık tedavi edilmediğindeyse yetişkinlik dönemine kadar devam edebiliyor. Devamındaysa ilerleyerek ileri derecede bir kişilik bozukluğu veya şizofreniye dönüşebiliyor. Bu yüzden, zararsız bile görünse mitomaninin tedavisi şart.

Yalancının cezası kimsenin ona inanmaması değil, asıl kendisinin kimseye inanmayışıdır.

George Bernard Shaw

Mitomani tedavisi nasıl?

Temelinde düşük benlik algısı, özgüvensizlik ve kendini olduğu gibi görmek istememe, kendini sevmeme gibi durumlar yatan mitomani, narsistik kişilik bozukluğu, borderline kişilik bozukluğu, antisosyal kişilik bozukluğu, takıntı ve dürtü kontrol bozuklukları gibi hastalıkların da semptomu olarak ortaya çıkabiliyor. Her bağımlılık davranışında olduğu gibi kronik yalan söylemede de kişinin kendisini fark etmesi, çevresinin onu fark etmesinden daha zor oluyor. Durumuna dair bu düşük farkındalık yüzünden genellikle tedavi ya da terapiye de ihtiyacı olmadığını düşünüyor. Bu yüzden ona karşı suçlayıcı, yargılayıcı, kızgın bir tavırla yaklaşmamız faydadan çok zarara sebebiyet veriyor. Bunun yerine yalan söylediğini fark ettiğimizde onunla konuşmayı sonlandırmak ve yaptığının hatalı olduğunu ona belli etmek gerekiyor. Yalan söylediğinde onunla konuşmayacağımızı anlaması onu doğru söylemeye de yönlendirecektir. Ardından yakınları tarafından sakin bir şekilde aradaki güven bağını da koruyarak onu profesyonel destek almaya ikna etmemiz gerekiyor. Mitomanlar genellikle bu destek sayesinde tedavi olmaya yanaşıyor. Bu terapinin etkili olabilmesi için onun da buna ihtiyacı olduğunu görmesi, değişime istekli ve niyetli olması önemli. En etkili yöntemse bir klinik psikolog yardımı ile yapılacak olan psikoterapi. Ek olarak, hastalığın altında herhangi bir depresyon, anksiyete, duygudurum bozukluğu, kişilik bozukluğu gibi bulgular da varsa psikiyatrist yardımıyla ilaç tedavisi de uygulanabiliyor. Hasta yakınlarının mitomani hakkında bilgi sahibi olmasının da bu sürece önemli katkısı var.


©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

ozge-ureyen
Lisans ve yüksek lisans eğitimlerini psikoloji alanında, kurumsal kariyerini danışmanlık ve Getir şirketlerinde tamamladı. Psikolog ve yazar kimliklerini ruhsallıkla birleştirerek yazılarını kaleme alıyor.