Düalitenin dikenli yollarında yürümek
Dünya, sonsuz deneyim alanlarından oluşan bol madalyonlu bir mozaiktir. Bedenlenmeden önce belirlediğimiz ailemiz, bedenimiz, yaşam koşullarımız ve külli kaderimizle, bize dağıtılan bu madalyonlarla
Dünya, sonsuz deneyim alanlarından oluşan bol madalyonlu bir mozaiktir. Bedenlenmeden önce belirlediğimiz ailemiz, bedenimiz, yaşam koşullarımız ve külli kaderimizle, bize dağıtılan bu madalyonlarla
“Budistlerin hep bildiğini fizikçiler şimdi doğrulamakta. Vuku bulan hiçbir şey diğerlerinden ayrı bir olay değildir, o sadece öyle görünür. Biz onu daha çok
Bedenen ve zihnen bizden kat be kat güçlü olan, kendi kendini eğitebilen ve verilen komutların dışına çıkıp kendi eylemlerini seçebilen teknolojik bir varlığa
“Bir gün robotlar bilinç kazanır, insanlara savaş açar ve onları kontrol altına alır.” Bu, bilim kurgunun en popüler konusudur. Bu senaryo, şimdilik bir
“Çok yakın zamanda “insan” olarak bildiğimiz her şey değişecek” diyor kimi düşünürler ve ekliyor, “2035 yılına kadar bildiğimiz insan şeklinde kalmayacağız. Bunun yerine
Arthur C. Clark’ın “2001: Bir Uzay Destanı” kitabında ilkel insan bir gün büyük, siyah, taş benzeri bir yapıyla karşılaşır. Monolit adı verilen bu
“Sonsuzluğun bir parçası mısın, yoksa değil misin?” diye sorar Jung ve devam eder, “Bir birey ne kadar yapay sahiplenmelere yönelirse önemli şeylere karşı
Kâinatta değişmeyen bir töz vardır. Sürekli kendini yeniler; potansiyelini açığa çıkarır, entropi gereği düzeni bozulur ve bu düzensizlikten kendini yeniden inşa eder. Bu
Yaşam, en küçük parçacıklarında dahi durmaksızın değişim ve hareket halindedir. Kuantum ortamda hiçbir şey katı değildir ve her şey düzenli bir devinim halinde