Hayat deneyimler ile dolu bir film gibidir. Bu deneyimler bazen iyi hissettirmekle birlikte bazen de acı, keder yüklü olabilir. Peki ama yağmur yüklü bulutlar gibi gerçekten acı ve keder mi yüklüdür bu deneyimler? Yoksa biz mi yükleriz acı ve keder duygusunu deneyimimize?
YAŞAM KALİTEMİZİ, DENEYİMLERE YÜKLEDİĞİMİZ MANA BELİRLER
İster hoş ister üzücü olsun, deneyimlerimize yüklediğimiz anlam, yaşam kalitemizi belirlemede çok güçlü bir faktördür. Olan olaylara yüklediğimiz mana insanlar ve genel olarak dünya hakkında hissettiklerimizi belirler. Dünyayı tehlikeli bir yer olarak algılar, insanlardan korkar, yanlış bir şeyler oluyor diye olana direnirsek dünya üstümüze üstümüze geliyor gibi algılar ve korku dolu bir yaşam süreriz. Halbuki olan her şey ve her duruma “her şey benim ruhsal büyümem için oluyor” bakış açısından bakarsak esenlik, kendine güven ve hatta evrene güvenme duygusunu teşvik eder ve deneyimlerimize daha barışçıl, sevgi dolu bir anlam yükleyerek mutlu ve huzurlu oluruz.
Örneğin, bir arkadaşınızın size yalan söylediğini veya arkanızdan iş çevirdiğini hayal edin. Eğer olanı yanlış bulur ve her şey benim için oluyor ve olan ihtiyacım olandır bakış açısından dünyaya bakmazsanız bu durum sizi hayal kırıklığına uğratıp ciddi bir şekilde üzebilir. Güzel haber şu ki bu deneyimi ruhsal büyüme ve tecrübe edinme fırsatına çevirmek elimizde.
Başımıza gelen her durumun bizim için ne anlam ifade edeceğinize dair seçeneklerimiz var
Arkadaşınızın size yalan söylediğini ve aldattığını anladığınızda bu durum ile ilgili yazılacak pek çok olumsuz hikâye olabileceği gibi olumlu hikâye de yazılabilir. Olana direndiğinizde arkadaşınızın karakterine zihinsel olarak saldırmaya başlayabilirsiniz veya insanlara olan güveniniz azalabilir. Kendinizi aldatılan bir aptal gibi hissedip, suçlayıp kendinize kızabilirsiniz. Eğer olanda yanlış bir şey görür ve duruma “bu olmamalıydı” yargısından bakarsanız kendiniz ve arkadaşınız hakkında olumsuz bir karar vereceğiniz kesin gibidir.
HER DENEYİM FIRSATA ÇEVRİLEBİLİR
Arkadaşınızın yalan söylediğinden emin olma durumunda olaya “her şey benim için oluyor ve olan ihtiyacım olandır” penceresinden baktığınızda deneyiminiz fırsata dönebilir ve kapılar içeri açılıp ruhsal büyümenizi yapabilirsiniz. Örneğin arkadaşınızı yargılamamaya ve onu olduğu gibi kabul etmeye açılabilirsiniz. Yalan söylenmenin sizin üzerindeki etkisini deneyimlediğinizi için siz yalan söylememeyi öğrenebilirsiniz. Her şeyden önemlisi affetmeyi ve kabulü deneyimleyebilirsiniz.
OLAN NEDİR? OLANA YÜKLEDİĞİMİZ MANA NEDİR?
“Arkadaşım yalan söylememeli” düşüncesi bir beklentidir. Gerçekte olan arkadaşınızın yalan söylediğidir. Olan ile tartışan ve olanı kabul edemeyen, buna direnen asi ve saldırgan bir zihindir. Bu saldırganlık ve direnç ise en çok kendimize zarar verir.
İPLER KİMİN ELİNDE?
Olan olaylara ne anlam yüklediğimize dair bilinçli yaptığımız seçim dizginleri elimize almayı, zihnimizin esiri olmak yerine veziri olmamızı sağlar.
Benim işim tavsiye vermek değil ancak kendi deneyimimi paylaşabilirim. Deneyimin şu ki hayatımdaki olaylara bilinçli olarak yüklediğim mana yaşam kalitemi, aldığım hazzı ve keyfi belirliyor. Yani kurban değilim, yaşamımın ipleri benim elimde.
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.