Acıyı çoğaltmak yerine paylaşmaya dair bir deneyim
Yaşadığımız deprem felaketinden sonra cömertliğe bakış açım değişti. Televizyonda ve sosyal medyada izlediklerimizden sonra birçoğumuz sandıklara, dolaplara koştuk veya para yardımı yaptık. Yardım
Yaşadığımız deprem felaketinden sonra cömertliğe bakış açım değişti. Televizyonda ve sosyal medyada izlediklerimizden sonra birçoğumuz sandıklara, dolaplara koştuk veya para yardımı yaptık. Yardım
Efendim hoş geldiniz Vişuda, yani boğaz çakrasına. “Söz gümüşse, sükût altındır” atasözünü hatırlar mısınız? Bu çakra tam da bunu anlatıyor bize. “Bir sus,
Efendim hoş geldik kalp çakrasına… Aşağıda üç yukarıda üç çakra var, tam ortada denge: Anahatta Çakra. Artık hayatta kalmakla ilgili sorunun yok ve
İlk üç çakra, temel ve ilkel çakralarımız aslında. Hayata kalmamız için, hareket etmemiz için, gerçek potansiyelimizi, yaşadığımız her dönemde keşfetmek için dengede olmalarını
Aşkın her halini biliyoruz neredeyse. Peki ya enerji boyutları desem? Orada bir dururuz. Aşkın çakralarımızda da bir karşılığı var. Ne kadar dengeli çakra
Sakral Çakra: Zevkin, sefanın, yaratıcılığın yuvası En çok dedikodusu yapılan çakra bu. Bütün üreme organları ve salgı bezleri, bedendeki sıvılar bu çakrada. Pek
“Bu enerji işleri ne karışık arkadaş” mı diyorsun? Haklısın. Ben küçükken yün çileleri vardı, teyzem kollarımıza çileyi takar yumak yapardı. Vallahi çok çileli
“Kök” diyoruz, yani temel burası, asıl konu hayatta kalmak. Çok ilkel bir çakra diyebiliriz çünkü tek derdi var olmak. Bu var olma hali
Ben de kraliçeler gibi yaşamayı bilirdim. Annemin çakrasını açar, kocamınkini kapar, kayınvalideminkini açıp, kendiminkini kapar… Ah ne güzel olurdu! Yeşim Atik-Yoga Eğitmeni “Çakran kadar