Çoğu insanın zihni adeta mutsuzluk yaratma fabrikası gibi çalışıp, bacasından negatif enerji çıkarıyor. Bazı insanlar dünyanın sorunlarını kendi sorunlarıymış gibi üstlenmeyi kişisel bir misyon ediniyorlar. Peki bunu neden yapıyorlar?
Dünyaca meşhur ‘’The Work’’ düşünce sorgulama yönteminin yaratıcısı Byron Katie, insandaki en güçlü ve yaygın bağımlılığın mutsuzluğa neden olan olumsuz düşünlere olan bağımlılık olduğunu söyler. Ne kadar da doğru söylemiş. Mutsuzluk ciddi bir bağımlılık yapabiliyor gerçekten de. Ben de mutsuzluğun bağımlılık olabileceğini farkında olmadığım yıllarda, mutsuzluğumu dışarıdan gelen, kontrolümün dışında ve yaşamak zorunda olduğum bir duygu olarak görürdüm. Benim gibi pek çok insanda farkında olmadan mutsuzluğa alışıp hatta mutsuzluk bağımlısı bile olabilir.
İnsan genelde zevk peşinde koşar ve acıdan kaçınmaya çalışır. Durum böyle iken neden bazı insanlar mutsuzluğu doğal hale getirirler? Hatta verdikleri zor mücadele ve çektikleri acı ile övünür ve adeta kendilerine takılacak madalya beklerler. Bu insanların en tipik özelliklerinden biri de kronikleşmiş şikâyet alışkanlığı içinde yaşamalarıdır.
Memnuniyetsizlik ve hüzne, kedere, kaygıya ve kısacası mutsuzluk ve ıstırap çekmeye aşinalığınız var ise, bir anlık neşe duyduktan ve mutlu olduktan sonra bir anda şüpheye kapılıyor ve tekrar mutsuzluk duygusuna geri dönüyorsanız sizde mutsuzluğa bağımlı olmuş olabilirsiniz. Bu tip insanlar kendilerini mutlu olmaya laik görmezler ve genelde kendilerini mutsuz olarak daha çok güvende hissedebilirler.
Mutsuzluk bağımlılığa pek çok şey neden olabilir. Öz saygı eksikliği ve köklü güvensizlik duygusu çeken insanlar mutluluğu hak etmediklerine inanabilirler. Aileleri tarafında aşırı bir disiplin ve gerçekçi olmayan çok yüksek beklentiler ile büyütülen çocuklar için mutsuzluk bir başarısızlık endeksi olarak yorumlanabilir. Bu kişiler zihinlerinde koydukları ulaşılması zor hatta imkânsız olan standartlara hiçbir zaman ulaşamaz ve dolayısı ile ulaşamadıkları zaman da sık sık mutsuz olurlar. Onlar için sevgi ancak çok başarılı oldukları zaman kazanacakları bir ödül gibidir ve koşulludur. Başarılı olmadıkları takdirde sevgiyi alamayacaklarına inanırlar ve başarısız oldukların da mutsuz olurlar çünkü kendilerini sevgiden yoksun bırakırlar.
Geçmişte yaşadığımız travmalar yaşama olan güven duygumuzu azaltabilir ve mutsuzluğa alışmamıza neden olabilir. Travma gibi olumsuz deneyimler sonucu zedelenen güven duygusu ve hayal kırıklıkları yaşamı mücadele sahasına çevirip, sürekli olarak mutsuzluğun statükosuna dönmek için bilinçsiz bir arzuyu körükleyebilir.
Bazı insanlar ise geçmişte olan olaylar yüzünden duydukları pişmanlık ve suçluluk duygusunun altında ezilir ve mutsuzluk kuyusunun dibine düşerler. Geçmişe takılı kaldıkları ve kendilerini veya başkalarını suçladıkları sürece de içinde kronik mutsuzluk olan dipsiz kuyudan çıkamazlar. Bu dipsiz kuyu da ise kendilerini veya başkalarını cezalandırmaya yönelik kronik mutsuzluk vardır. Mutsuzluklarını kontrol edebilmek ellerindedir ve mutluluğun kaybolmasından ya da onu kaybetmekten ve kaybettikleri zaman duyacakları acıdan korunmak için mutsuzluğu seçerler. En azından zaten mutsuzlarsa kaybedecekleri bir şey olmaz.
Bazı insanlar gülmekten ve mutlu olmaktan o kadar korkar ki mutsuz olmak onların güven alanıdır. Mutluluk onlar için konfor alanlarının dışında ve bilmedikleri bir alanlar. Bilinmeyen ise onları korkutur. Bazı insanlarda korkuyu ve mutsuzluklarını isteklerini yaratmak için bir motivasyon kaynağı olarak kullanırlar.
Bodrum’daki yazlığımızda, deniz kıyısında, şezlongumda güneşlenirken kulak misafiri olduğum konuşmalarda genelde kişilerin mutsuzluğunu dile getiren şikayetler dikkatimi çekti bu yaz. Elbette bu durumlara sadece yazlıkta değil, insan olan her yerde rastlıyorum. Bazen en ufak bir şey bile dert haline getirilip, mutsuzluk kaynağı olabiliyor. Çoğu insanın zihni adeta mutsuzluk yaratma fabrikası gibi çalışıp, bacasından negatif enerji çıkarıyor. Bazı insanlar dünyanın sorunlarını kendi sorunlarıymış gibi üstlenmeyi kişisel bir misyon ediniyorlar. Peki bunu neden yapıyorlar? Bunun tam olarak yanıtı bende yok ve çok kompleks bir soru bu.
Ne oldu nasıl oldu üzerinde fazla durmadan mutsuzluğun bir bağımlılık olabileceğine olan farkındalığımızı geliştirebiliriz. Mutluluk ise bizim hakkımız ve bilinçli olarak yaratabileceğimiz bir duygu ve hatta doğum hakkımız.
Mutsuzluğa bağımlı olup olmadığınızı anlamak için duygu ve davranışlarınıza dikkat edin. Mutsuz olduğunuzu farkına varın, mutsuzluğa alışmayın, alıştırmayın.
Her şey yolunda gittiğinde bile mutsuz olmak için nedenler buluyorsanız, yarattıklarınızdan ve yaptığınız seçimlerden sorumluluk almak yerine mağdur rolünü oynamayı ve başkalarını suçlamayı tercih ediyorsanız, kolay yol varken zor olanı seçiyor ve zorlanmaktan keyif alıyorsanız, mutlu olabilmek için uyuşturucu, alkol, seks, yiyecek veya diğer bağımlılık yapan dış etkenlere bağlı iseniz mutsuzluğa alışmış ve onu normalleştirmiş olabilirsiniz.
Byron Katie ıstırap çekmek bir seçimdir diyerek mutluluğun da bir seçim olduğunu vurgular. Benim deneyimime göre her şey farkındalık ile başlıyor. Düşüncelerimizi farkına varmak ve değiştirmek için adımlar atarak mutluluk katsayımızı iyileştirebiliriz. Şükretmek, şu anın farkında olmak, olanı kabul etmek, evrene güvenmek, teslim olmak bize mutluluk verir.
Duygularımızı, yaşamın bazı yönlerinin değişmesi ve daha iyi bir zihin durumuna geri dönmek için harekete geçmesi gerektiğinin bir işareti olarak görebiliriz. Mutsuz olduğumuzu farkında vardığımızda bu duyguya neden olan düşünceyi yakalayıp, tanımlar ve Byron Katie’nin The Work yöntemi olan 4 soru ve düşünce tersine çevirmeler sürecini kullanarak sorgulayabiliriz.
Mutluluk mümkün ve hepimizin en doğal hakkımız diye düşünüyor ve inanıyorum. Doğum hakkımıza sahip çıkmak ve mutlu olmamız dileğimle.
Feza Karakaş 5 Ekim 2022, Bodrum
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.