İlişkiler

Gaslighting: Kontrol, manipülasyon, duygusal felç

10 Mayıs Dünya Psikologlar Gününde iki psikolog, Zoom üzerinden iki boyutlu olarak bir araya geldik ve hemen hemen hepimizin hayatında en az bir kere evde, işyerinde ya da romantik ilişkilerinde maruz kaldığı ve yoğunluğuna bağlı olarak ciddi psikolojik hasarlara sebep olan Gaslighting üzerine konuştuk. 

Aile ve İlişki Terapisti Ümit Karabulut’un doğanın içinde, gelen ziyaretçilerine çiftlik çalışmaları, yaban hayatla ilişki kurma, Shinrin-Yoku yani Orman Banyosu gibi iyileştirici aktiviteler yaptırdığı ya da danışanlarına terapiler verdiği Doğa Terapi Evi’nden katıldığı röportajımızda psikolog kimliklerimizden önce hayatlarının bir döneminde Gaslight’a maruz kalmış iki insan olarak bulunuyorduk. Türkçe’de direkt karşılığı olmayan Gaslight, danışanlarda en sık karşılaşılan problemlerden biri olması sebebiyle de ciddiyetini gözler önüne seriyor. Gelin, maruz bırakılan kişinin zihnini bulandırarak başkalaştıran bu psikolojik şiddete yakından bakalım.

Gaslighting nedir, nasıl tanımlanır?

Gaslighting, düzenli olarak tekrarlanan manipülasyonlara maruz kalan kişinin benlik bütünlüğüne saldırarak onun ihtiyaç ya da isteklerinin gereksiz, değerlendirmelerinin yanlış, yaptığı yorumların anlamsız olduğuna inandırarak onda sürekli tereddüt, şüphe ve kararsızlık yaratan ve kişinin psikolojisinde derin hasarlar açan, yarıklar oluşturan, özgüven zedeleyici bir kontrol tekniğidir. Kişiyi psikolojik anlamda ciddi etkileyebilecek boyutta bir kontrol. Karşısındaki kişinin kendine inancını, saygısını, öz yeterliliğini, öz güvenini, beceriklilik inancını minik minik dokunuş, söylem, kıyaslama, eleştiri ve iğnelemelerle azaltıp, dağıtıp kendi fikrine, görüşüne, inandıklarına dair şüphe içinde bırakmaktır. Bir anlamda duygusal felç. Algılarını, kendisine ait inancını, duruma dair bilincini, görüşüne ait iddiasını paralize etmektir. Kişinin daha flu görmesine, kararsızlaşmasına, şüphe içine düşmesine neden olur. Gaslight yapan kişinin istediği karşısındakini istediği şekle, kalıba ve düzene getirmektir. Bunu da tamamen bilinçli bir pespektiften, kontrollü olarak yapar.

KAVRAMIN ÇIKIŞ NOKTASI BİR TİYATRO OYUNU

Çıkış noktası 1930’lara dayanan “Gaslight” adında bir tiyatro oyunu. Karakterlerimiz Bella ve Jack adında bir çift. Jack, her akşam işten eve geliyor ve gaz lambasını her gün ufak ufak kısıyor, ışık gittikçe loşlaşıyor. Bella da bunu fark ediyor ve bir gün Jack’e “Işık neden loşlaştı, sen mi kıstın?” diye soruyor. Jack ise “Saçmalama! Sen sabahtan akşama kadar dikişten kafanı kaldırmıyorsun herhalde senin gözlerin bozulmuş; iyice yaşlandın, ne kadar mantıksız konuşuyorsun” gibi sözlerle karşılık veriyor. Bu sürekli olarak tekrarlanıyor ve Bella bir süre sonra yargılanmaktan ve yanlışlanmaktan çekindiği için artık “Işık neden loş?” demiyor, “Aydınlat” da demiyor. Artık “Gözlerimde sorun var veya ben yoruldum herhalde” diyor. Öyle bir içselleştiriyor ki gaz lambasını kısan Jack olmasına rağmen gözleminin yanlış olduğuna inanıyor ve Jack amacına ulaşarak onu kendi arzu ettiği hale eviriyor. Bella artık fikirlerini rahatça beyan edemeyen, yorum yapamayan, kendi gözlem ve düşüncelerine güvenemeyen, kafası karışık birine dönüşüyor. 

YOKSA BİR GASLIGHTER MIYIM?

Oldukça tehlikeli ve sinsice… Peki, karşımızdaki insandan hangi davranışları görünce kesin Gaslight diyebiliriz?

Kişi sürekli eleştiri yapıyor, eksikliklerini yüzüne vuruyor, “Sen hep yanlış bir şey yapıyorsun, hiçbir şey beceremiyorsun, hep eksiksin kusurlusun”u devamlı olarak hissettiriyorsa bu Gaslight’a uğradığını gösterir. Bunları üstü kapalı da söyleyebilir direkt de ama Gaslight yapan kişi genelde direkt olarak cümlesiyle ve tarzıyla belli eder. Kişi şuna bakmalı: bir şeyi sıklıkla hem açık açık hem de alt metinde duyuyor muyum? Bazı tip olaylarda verdiği tipik reaksiyonlar vardır; ritmik ve sıklıkla tekrarlar belli tepkileri. O durum bağlamında kişi kendi öz benliğimden, öz güvenim ve yeterliliğimden şüphe ediyor muyum, ben bunlardan etkilenip suçluluk ve şaşkınlık duyguları içinde kalıyor muyum, bir şeyler elimden alınıp onun faydasına mı kullanılıyor diye sormalı. Bunların yanında her zaman özür diliyor musun? Söylediğin, yaptığın her şey için devamlı olarak o mağdur olan sen de hatalı mısın? Devamlı özür dilemek, kişinin öz saygısını yitirdiği anlamına gelir. 

Ek olarak karşısındaki kişi onu toplum içinde rezil edebilir, başkalarıyla kıyaslayabilir, birçok incitici şey söyleyebilir. Ama bunlara maruz kalan kişi “Aslında hep öyle değil, bu ara stresli. Yanlış davranışları var ama aslında şöyle iyi biri… Annesini ziyaret edemiyor uzun süredir ondan böyle…” gibi bahaneler buluyorsa o davranışlara, bu da Gaslight çukurunda olduğunu gösteren emarelerden biridir. Bir de Gaslighter’lardan sıklıkla duyulan cümleler vardır: “Çok abartıyorsun, sen her zamanki gibi uyduruyorsun, çok alıngansın, her şeye alınıyorsun, yanında bir kelime edilmiyor, sen şizofrensin, akıl hastasısın, paranoyak olmuşsun, çok büyütüyorsun, her şeyi çok dramatize ediyorsun ne var bunda ağlanacak?” gibi. Bunlar da çok önemli işaretler. 

İLİŞKİYE PUAN VERMEKLE BAŞLAYABİLİRSİNİZ

Peki kişi Gaslight’a uğradığını fark etti, ne yapmalı?

Bu bir döngü, girdap gibi insanı küçük küçük içine çekiyor. Öfkeni söylersin, anlamayan taraf sen olursun; onu yaptıklarıyla yüzleştirmek istersin, yetersiz ve kendinden bihaber olan sen olursun; bu tip bir ilişkide ya itaat edersin ya da isyan edersin. İlerleyemez zaten, bu ilişkiler bozulmaya mahkumdur; ya sevdiğin arkadaşların, ailen silkeler seni ya da karşındaki kişi sadakatsizlik gibi bir yola sapar, o zaman yanlış giden bir şeyler olduğunu fark edersin. Kişi böyle bir ilişkide anlaşılmamış hisseder ve duyulmamak, çaresizlikte saplanıp kalmak insanı depresyona sokabilir. Bu ciddi depresyon bir şeylerin doğru gitmediğinin emaresidir.

Gaslight’a maruz kalmış birinin iyileşmesi için sevdiği kişilerin desteği ya da terapi gereklidir. Kişi içinde bulunduğu durumu daha net anlamak için puan verme çalışması yapabilir. Bir kendisi puan verecek bir de onu yakından tanıyan, ilişkiyi bilen birisi. Güven (birbirinize ne kadar güveniyorsunuz, ne kadar alan açıyorsunuz), saygı (sana insanların arasında yaklaşımı, saygınlığın, kullandığı kelimeler, gönül alıyor mu, sana saygı duyuyor mu), dürüstlük (yalan söylüyor mu), açık iletişim (partnerinle açık açık konuşup kendini ifade edebiliyor musun, seni dinleyen iki göz var mı karşında), birbirini desteklemek (kötü günlerinde ne kadar destek görüyorsun), hangi konularda uzlaşabiliyorsunuz (farklı olduğunuz konularda birbirinizi yeriyor,  eleştiriyor musunuz yoksa birbirinizin farklılıklarını kabul ediyor musunuz). Bunları tek tek puanlamalılar objektif biçimde, bir kendisi bir de dertleştiği birisi, terapisti de olur komşusu da annesi de fark etmez. Açı vermesi açısından bu değerlendirmeyi yapmak çok önemli. Skor düşükse, tatmin edici değilse bu önemli bir gösterge. Gaslighting bir batak, içine gittikçe batıyorsun, çamurdan çıkınca da üstün başın çamur oluyor ya aynı o şekilde. Bu tip ilişki zamanla kişiyi öldürür; canlılığı, sosyal hayatı, ilgilendiği alanlardan kopuş yaşar insan. Mümkün olan sürede mesafelenmek gerekir. Ayrılık da çetrefilli ve sancılı olur bu tip ilişkilerde. Kişinin elindeki kaynakları bundan kurtulmak için kullanması önemlidir. Gönüllülük işleriyle başkalarına yardım etmesi, terapi alması mutlaka yardımcı olacaktır. Vereceği kararları yönlendiren süreci yüzleştirerek, kendi hikayesiyle bu ilişki hikayesi arasındaki bağlantıyı bulmasına yardım ederek, motivasyonlarını ve niye bırakamadığını konuşarak terapist yardımcı olabilir. Seans odasında ne yapacağı söylenemez etik olarak yanlıştır ama ona bu farkındalıkları kazandırmak terapinin amacıdır. Çift terapisi de faydalı olur. Ama kişinin karşısındakinin ne dediğini duyması gerekir; neye maruz kalıyorum, beni nereye eviriyor, bunların farkında olması lazım. Kendi zihninde yakıştırdığı, görmek istediği şekilde değil gerçekten neyle karşı karşıya olduğunu görmeli.

Gaslight yapan kişinin karşısındakine bunları yaşatmasının sebebi ne? Ne tip insanlar bunu yapar?

İnsanların ötekini etkileme isteği olabiliyor çünkü buna ihtiyaçları var ve bu ihtiyaçlar onların patolojileriyle alakalı. Her tipolojinin karşısındakini manipüle etmek için sebebi ve kullandığı yöntem farklı; işin boyutu, derinliği ve çeşitliliği değişiyor. Örneğin histerik yapılanma sonucunda Gaslight dinamizmi var ya da narsistik düzlemde olabilir. Narsist kişilerde kendi öz büyüklenmeciliğiyle kişilerin üzerinde tahakküm kurma ve onları kontrol etme eğilimi vardır. Kendisi en çok bilen, tek kural koyucu, hatasız olandır ve bunu göstermek ister. Kendi gücünü onlara yaşatmak için çabalar. Narsistler o kadar çepeçevre sarar ki etrafındakileri; diğerleri de kendilerinin hatalı, kadir kıymet bilmez, suçlu, bulmuş da bunuyor olduklarına inanmaya başlar. 

Gaslight yapan kişiler biricik ve vazgeçilmez olduklarını devamlı oyar karşıdaki kişiye. Kişi artık problemli, hatalı gibi görünmektense alanını bu narsistik kişiye teslim eder ve manipüle edilmiş olur. Örneğin erkek ev içinde sürekli tek çalışanın, evi çekip çevirenin kendisi olduğunu söylüyor ve eşine “Sen evi iyi temizleyemiyorsun, bütün gün evdesin, ben sürekli dışarda çalışıyorum. Bu eve ben para getiriyorum, yükünü ben karşılıyorum. Benim yaptıklarım daha önemli” gibi sözlerle kendi varlığının ne kadar vazgeçilemez ve önemli olduğu baskısını yaratıyor. Ama bunu çok dikine yapmıyor, arada karsını yumuşatmak adına güzel sözler de söylüyor, “Sen de çok yoruluyorsun, ama ben de yükünü karşılıyorum bu evin” gibi. Eğer karşısındaki kişi tipik kurban karakterliyse bunu daha zorbacı biçimde yapar ve kişi bu narsistik manipülatöre karşı boyun eğer.

Eğer manipüle eden kişi kaygılı biriyse onun motivasyonu kendi kaygılarını giderme ihtiyacıyla alakalı. Bu tipolojideki kişiler devamlı kaygı üretir, mutsuzdur, hep kötü bir şey olacaktır, birileri ya da kendisi zarar görecektir. Hayattan hiç hoşnut olmaz, ya bedeni ağrıyordur ya olumsuz bir şey olacaktır. Çevresindeki insanlar da onun kaygılarını azaltmak için sürekli biçimde bu algısına, yönlendirmelerine doğru konum almaya başlar. Mesela kız tatile gider, annesi o kadar kaygılı biridir ki şirketine rapor verir gibi “Şimdi indik anne, otele geldik anne, yemek yiyoruz anne” diye her anının bilgisini verir. Kaygılı bireydeki motivasyon, kaygısı aracılığıyla görülmek veya kontrol sağlamaktır ya da “Dünya tehlikeli bir yer, ben kaygımla baş edemiyorum; sen benim yerime kaygımla baş etmek için bir şey yap, eylemde bulun” demektir. O hep kurbandır, hem kendine acır hem de başkalarının ona acımasını ister. Bu manipülasyon doğasına girer, Gaslight ile ayrılır. Burada ince ve hassas bir fark vardır. Kadına yönelik şiddet ve cinayetler daha çok gündeme gelebiliyor artık, işin boyutu ve çeşitliliği de aktif. Ancak bu sadece erkeklerin yaptığı bir şey değil, kadınlar da farklı tür ve çeşitlerde yapabiliyor. 

BİR GASLIGHTER’IN PORTRESİ

Gaslight’a uğrayan kişiler arasında bir benzerlik gözlemlediniz mi yoksa eğitim, yaş, kültür fark etmeksizin herkes hedef olabilir mi?

İki narsist zaten bir arada olamaz, onların maruz kalmaları çok zor. Narsistik kişilik yapısında zaten kişi tahakküm kurar, bu teknik olarak mümkün değil o zaten Gaslight’a uğramaz uğratır. Bunun dışında hemen hemen her yaş grubu, işyerinde her pozisyonda yatay ya da dikey ilişkiler, sosyokültürel durum fark etmeksizin karşılaşılabilir. Kişiler kendi rahatları, ihtiyaçları, emelleri, amaçları ya da statüleri uğruna hedef şaşırtabilir, baskı altına alabilir, yönlendirebilir ya da yerinden edebilir. Kendi eksiklik, yetersizlik duygularını onun üzerinden zorbalık yaparak karşılayabilir. Bu karşısındaki kişinin ciddi bir manipülatör olmasıyla alakalı, maruz kalanla ilgili değil. Romantik ilişkide çok daha kolaydır, tutulup gidersin. İş ilişkilerinde de maddi ihtiyaçlardan kişiler maruz kalabilir. Arkadaş gruplarında da Gaslighter olabilir; seni rezil eder, grup içinde dalga geçer, ya öyle bir bağımlılık vardır ki gidemezsin ya da başka arkadaşın yoktur, girişken değilsindir halihazırda ilişki dinamiğin olduğu için orada kalır ve Gaslight’a maruz kalmaya devam edersin. Grup içinde baskın, güçlü, hep önder, hep onun istediği, onun koyduğu kurallar olacak biçimde tavırlar sergilemek en belirleyici özelliklerdir. Mesela bazı erkekler vardır kendisini kusursuz gibi gösterir. Giyimi, konuşması, duruşu, oturuşu kalkışı, hakkaniyeti, insan dediğin böyledir dedirtir ama arka planda bencillik, sinsilik, haklılık çabası vardır. Birinden kaçılacaksa bu bireylerden kaçılmalıdır. Kusursuz taklidi yapıyorsa tehlikelidir çünkü kusursuz insan yoktur. Bu tip insanlar çoğunlukla erkektir ama bir de Amazon Kadını kavramı vardır.

İç Anadolu topraklarında kabile toplumundan çıkan bir kadın tipolojisi. Çocuk doğurmak istediklerinde komşu kabiledeki en yakışıklı erkeklerden çocuk doğurup bebek erkekse öldürüyor ya da sakat bırakıp kendine hizmetçi yapıyorlar. Mottoları “Kabilede güçsüze veya erkeğe yer yok.” Tamamen güçlü bir kadın sembolü. “Sakat erkekle olan aşk, aşkların en iyisidir.” sözünü benimserler yani tahakküm kurabileceği, yönlendirebileceği, kendi gücünden asla önde olmayacak bir ilişki arar. Günümüzde de var böyle kadınlar; onlar için güç çok önemli. Erkeklerin çok olduğu bir yerde yöneticidirler, serttirler, dik ve tehditkâr, kuralcılardır, hataya yer yoktur, diklerdir, acıma yok, merhamet yoktur. Sertlik ve netlik vardır sadece. Amazon kadınları manipüle edebilir, erkeğin rolünü çalabilirler. Erkeğin tipik bir cinsiyetçi rolü vardır; onu alıp hem erkeği ezer hem de kontrol kurarlar. Karşısındaki erkek çöker içten içe. Bir diğer manipülasyon ise karşısındaki insanı kendine benzetmeye çalışmaktır. Giydikleri, konuştukları, seçimleri ve yaptıklarının tümünü çe2kip çevirip manipüle eden kadın ve erkeğin idealleştirilmesi de sağlıksız bir ilişki oluyor. İlişkilerde manipüle etmek ya da edilmemek için karşıdaki insanı idealleştirmemek önemli. Biz hayal etsek de aklımızdaki ideal kadın ve ideal erkek mümkün değil. Modern dünyada çok fazla oldurmaya çalışıyoruz insanları ama biz başka bir dünyadayız, o başka bir dünyada. Vura vura, aklımızdaki insanı şekillendirmeye çalışıyoruz ve bu da bir manipülasyon. Karşısındakinin tarzını, hayallerini, arzularını yok sayarak kendi aklındaki ideale göre ufak ufak empoze ediyor. 

Bunu yaparken bir de eziyorsa Gaslight oluyor herhalde…

Kesinlikle. Kişi iki sene sonra kendini “Ben nereye geldim, buraya neden geldim, ne yapıyorum?” diyerek istemediği bir yerde buluyorsa manipülasyona uğramış oluyor. 

“Romantik ilişkiler tüm hayatımızı etkiliyor, duygu durumumuzu, aldığımız kararları, ailemizi, kariyerimizi etkiliyor yabana atmamak lazım” diyerek sonlandırıyoruz Ümit Bey’le olan keyifli ve aydınlatıcı röportajımızı. Kendisine ayırdığı zaman ve verdiği önemli bilgiler için bir kez daha teşekkürler.

Bir cennet, bir cehennemse yaşadığımız; kafamız karışık, eski neşemiz gitmiş, zevklerimizin ve hayallerimizin farkındalığını yitirmiş, flu ve başka birinin merkezinde dönen bir hayatsa artık elimizdeki, beden sağlığı kadar önemli ruh sağlığımız için şimdi eyleme geçme zamanıdır. Biz kendimiz gibi rengarenk boyasak da karşımızdakinin renklerini, her geçen zamanla akacaktır illa boyaları ve dönüp aynaya baktığımızda simsiyah bulacaksak biz de kendimizi, onu boyamak yerine renklerini sevdiğimiz birini beklemeli. 

Geçmişte ya da şimdi, bir Gaslighter girmişse hayatınıza, bu farkındalığı kazanmak ilk ve en önemli aşama. Bizi, hatta hayatta kimseyi sevemeyecek biri ile ilişkiye başlayıp kendimizi sevmeyi bırakmak çok riskli bir kumar. 

Neyse ki kurtulmak da iyileşmek de mümkün… 

EBEVEYNLER DE GASLIGHTING YAPAR

©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

ozge-ureyen
Lisans ve yüksek lisans eğitimlerini psikoloji alanında, kurumsal kariyerini danışmanlık ve Getir şirketlerinde tamamladı. Psikolog ve yazar kimliklerini ruhsallıkla birleştirerek yazılarını kaleme alıyor.