Aktüalite

Sinan Yaman: “Çift kanatlı gençlere ihtiyacımız var”

Hem vicdan hem donanım kanatları gelişmiş, insanlığa faydalı girişimlere imza atan yaratıcı gençler yetiştirmeyi amaçlayan Young Guru Academy’nin hikayesi hem umut veriyor hem motive ediyor.

Profesyonel kimlik şapkalarımdan, beni ben yapan yönetici asistanlığım sayesinde 30 yıldır pek çok liderin kahramanlık yolculuğuna eşlik etme fırsatı buldum. Kalbimden inanıyorum ki belki de diğer profesyonel alanlara beni yönelten Jung Koçluğunu bu kadar severek yapmama ve “Yaşamın Direksiyonunda” atölyemi tasarlamama ilham olan birikimler bu yolculuklarımda liderlerin liderlik vasıflarını derinden inceleme fırsatı bulmam sayesinde oldu. İşte bu yüzden; Mümkün Dergi’mizin Genel Yayın Yönetmeni Yaprak Çetinkaya “Kahramanın Yolculuğu” isimli bir seri başlatalım dediğinde hemen talip oldum.

Çocukluğumun ilk kahramanı elbette ki her Türk çocuğu gibi Atatürk oldu. Onun vizyoner bakış açısını inceleyip hayran olmayan yoktur sanırım aramızda. İnsan sevgisi, yola sadakati, en çok da ulusuna vermiş olduğu değer: “Türk Milleti zekidir, Türk Milleti çalışkandır! Ne mutlu Türküm diyene!”

Bu güçlü kelimelerin taşıdığı frekans, yazarken bile bedenimde titreşimini hissettiriyor. Daima umut etmek, inanmak ve çabalamak değerlerimin tohumlarının buradan Türk milletinin genetik kodlarından getirdiğim için şükürler olsun.

17 yıldır yoldaşlık etme şansı bulduğum Kahramanım Begüm Doğan Faralyalı’nın 2015 yılı sonralarında üzerinde çok düşündüğümüz, dile getirdiğimiz öz değer ve ortak değerler konusuna verdiği önemi dile getirdiği ve Ortak Değerler Haraketi’nin alt yapısını hazırladığımız günlerdi… Kulağınız bazı sesleri duymaya yatkınsa aynı tınıdaki tüm sesleri fark etmeye başlarsınız. Eş frekansların birbirini çekim yasası diye de açıklayabiliriz bu durumu.

İşte tam o günlerde ofisimizi ziyarete gelen Sinan Yaman ve etrafındaki heyecanlı, inançlı genç ekibin hayalleri, inançları yola çıkışlarındaki gönül birliği sadece patronumu değil, beni de ekibin hayal ortağı yaptı. Yıllar içerisinde ekibin gençlerle birlikte yaptığı çalışmalar şimdilerde pek çok ödüle imza atmış teknolojik girişimlere dönüştüğünü izlemek benim için yola olan sadakatin göstergesi bir nevi…

Young Guru Academy (YGA)’de gençlere aktarılmaya çalışılan bilgeliği incelediğimde Yunus Emre’nin aşağıdaki dörtlüğünü hatırlatıyorum ;

İlim ilim bilmektir

İlim kendin bilmektir

Sen kendin bilmezsin

Ya nice okumaktır

YGA’nın kurucu Gönüllü Lideri Sinan Yaman’la yaptığımız keyifli söyleşi ve ekibin kahramanlık yolculuğunu sizler için hazırladım. Umarım bu sohbet benim kadar sizlerin de kalbinize iyi gelir.

YGA geleceğe rol model, çift kanatlı gençler yetiştiren bir STK. Ama ben YGA’yı bir de sizin tanımınızla duymak isterim.

Ne mutlu ki, günü kurtarmak için balık veren ya da bir kişiyi kurtarmak için balık tutmayı öğreten insanlar, STK’lar var. Ama dünyanın bugünkü sorunlarına köklü ve kalıcı çözümler bulmak istiyorsak, günü değil, geleceği kurtarmak istiyorsak; dünya çapında ilklere imza atabilecek know-how’ı olan, donanımlı ve vicdanlı, çift kanatlı gençlere ihtiyacımız var. Onların varlığı benim geleceğe umutla bakmamı sağlıyor. Benim için YGA, onların yarattığı bu birlikte tartışma, birlikte karar verme, birlikte hayata geçirme iklimi, ekosistemi.

21 yıl önce bu fikir aklınıza nereden geldi? Oldukça başarılı bir profesyonel hayatınız vardı; her şeyi bırakıp bu yolculuğa çıkarken ne düşündünüz?

Doğru, Young Guru Academy 21 yıl önce kuruldu. Bu yolculuk nerede başladı diye bakacak olursak temellerinin 52 yıl önce bizim evde atıldığını görüyorum. Ancak YGA’nın kökleri bundan 700 yıl öncesine gidiyor. Kendimden kısaca bahsetmek gerekirse, babam hâkim, annem öğretmendi. Dolayısıyla onların gündeminde olan şeyler, ülkenin de hep gündeminde olan sosyal sorunlardı. Annemin mesleğinden ötürü eğitim bizim evde hep çok değerliydi. Böyle bir ortamda büyüyen bir çocuğun sosyal adalet kavramına duyarlı olması çok normal. ODTÜ’de okurken 20’li yaşlarda felsefeye ilgi duymaya başladım. “Neden buradayız? Özgür irade ne kadar gerçek?” Bu tarz sorular üzerine düşünmek beni çok heyecanlanıyor, zaman zaman da yoruyordu. Bir taraftan Friedrich Nietzsche okurken, diğer taraftan Yunus Emre’yi araştırıyordum. Daha sonra çok uluslu bir firmada işe girdim ve 10 yıl yurtdışında görev yaptım. Bu dönemde şirketlerin sosyal faydayı artırmak için neler yapılabileceklerine yönelik sürekli düşünüyordum.  Ayrılmadan 3 yıl önce çalıştığım şirkette değer birliği yaptığım arkadaşlarla anlamlı bir amaç için para topladık. Şirketin hemen yanında bulunan dezavantajlı bir ilköğretim okuluna yaratıcı kütüphane kurup her hafta sonu, o okuldaki parlak çocuklara bilimi sevdirmek için gönüllü bir şekilde aşkla çalışmaya başlamıştık. Ben sanırım eninde sonunda böyle bir yolculuğa çıkacağımı hep biliyordum. Rahmetli Hayal Ortağımız Doğan Cüceloğlu bunu “iç biliş” şeklinde tanımlıyor.

“Kalpler düzelmedikçe projeler düzelmez” sözünüzü çok duydum. Peki bir kalbi nasıl düzeltiriz, siz nasıl düzeltiyorsunuz?

Bugün hayatımın en güzel günü diyen, yarın daha da güzel olacak diye umutla atan bir kalp, ne şanslı bir kalp… Bir eğitim teknolojileri girişimi Twin’in kurucu ortağı olan Asude Altıntaş: “Eskiden kendimde bir eksiklik hissediyordum. Belki de bunu kapatmak için gereğinden fazla çalışıyordum ve projeleri en iyi şekilde tamamlayarak mutlu olabileceğimi düşünüyordum. YGA’da geçirdiğim süre bana gösterdi ki sağlıklı olan şey bunun tam tersiymiş”, diye paylaşmıştı. Yani önemli olan, hedeflere ulaşınca mutlu olmak değil, mutlu ve umutlu olduğun için hep daha yüksek ve daha güzel hedefler koymak.” Amaç edindiğiniz şey yalnızca kendinizi iyi hissettirmek veya vicdanınızı rahatlatmak için çalışmak olmamalı. Çalışma, o güzel halin neticesinde doğal olarak gelmeli.

“HAYAT BİR SEMİNERLE, BİR KİTAPLA DEĞİŞMİYOR. HAYAT DOĞRU İNSANLARIN HAYATINIZA GİRMESİYLE DEĞİŞİYOR.”

Mentor ilişkisine çok önem veriyorsunuz, bu ilişki YGA’nın içinde de var. Peki sizin mentorlarınız kim?

Şebnem Hanım, profesyonel bir koç olarak eminim siz de bana hak verirsiniz, genç bireylerin kendilerine örnek aldıkları kişiler onların hayatlarını çok büyük oranda etkiliyor. Bu nedenle rol modellere tanıklık etmeyi YGA’da çok önemsiyoruz.  YGA’nın kökleri 700 yıl geriye gidiyor derken yalnızca Yunus Emre’den ilham aldık demiyorum. Mevlana’nın, Atatürk’ün değerli mentorlukları sayesinde YGA ve girişimleri bugün 21. Yüzyılda bu başarılara imza atabiliyor. Bu gruba bir de Hayal Ortaklarımızı, yani Mehmet Toner, Aziz Sancar ve rahmetli Doğan Cüceloğlu gibi bilim insanlarını da dahil edersek son sorunuzu yanıtlamış oluyorum sanırım. Bence insanın ilham aldığı birden fazla mentoru olmalı. YGA’nın adını ilk Young Guru Academy olarak koymuştum. Hayalim de Türkiye’den çıkacak bu çift kanatlıların insanlığa faydalı, dünya çapında ilklere birlikte imza atarak dünyaya ilham vermesiydi.  Young, Gençler, Guru, dünya çapında bir ilke imza atan, dikkatle izlenen, o işin ustaları. YGA’daki bu ekosistemi de modern bir usta-çırak ilişkisi olarak adlandırılabiliriz. YGA’ya ikinci doğumunu yaptıran ve “Yüreğinden Güç Alanlar” ismini koyan ise sevgili hayal ortağımız Doğan Hoca’mız oldu. Hep söylemişimdir, hayat bir seminerle, bir kitapla değişmiyor. Hayat doğru insanların hayatınıza girmesiyle değişiyor.

Gördüğüm kadarıyla YGA’ya olan gönül bağınızı tüm seviyelere aktarmışsınız; ortaokul çağlarından üniversiteye kadar tüm gönüllüleriniz aynı inanç ve değerleri taşıyor; bunu nasıl sağlıyorsunuz?

Her YGA’lı, her şeyden önce gönül nedir, gönüllü olmak ne anlama gelir bununla ilgili düşünür. YGA gönüllüsü çift kanatlıdır diyoruz çünkü YGA’da gönlü; “akıl ve kalbin buluştuğu yer” şeklinde tanımlıyoruz. Türkiye’deki ve dünyadaki kötücül sorunları ancak akıl ve kalbi buluşturmuş gönüllülerin birlikte çalışarak çözebileceğine inanıyoruz. YGA mezunlarının bir kısmı kendi girişimlerini kurup ekonomik ve sosyal fayda yaratarak bunun nasıl olabileceğini gösteriyor. Aynı zamanda akla ve kalbe danışarak yapılan bu projeler başkalarına da ilham veriyor. Biz bunu özgün bir sosyal ve ekonomik kalkınma modeli olarak değerlendiriyoruz. En parlakların, en dezavantajlılara, en son teknolojiyi götürmesi. Ve dünyada pozitif etki yaratan çift kanatlı gençlerin; geleceğin çift kanatlılarını da yetiştirmek için canla başla gönüllü olarak çalışması. Her bir YGA gönüllüsü, görme engelliler veya dezavantajlı çocuklarla birlikte yapılan bilim seferberliğinde 1000 saatin üzerinde gönüllü çalışarak programdan mezun oluyor. Daha sonra rol model kişilerden ilham alarak kendi projelerini ve kendi çözümlerini nasıl yaratabileceklerini tasarlıyor. Ve hayata geçirdiği şeyleri gördükçe birlikte başarabileceğine olan inançları artıyor.

Her yıl YGA Zirvesi’ne yaklaşık 50.000 kişi başvuruyor ve daha sonra programa sadece 50 kişi seçiliyor. Burada biraz fazla seçicilik yok mu sizce?

Çok haklısınız Şebnem Hanım. Emin olun bu geri bildirimi sayısız kez aldık. Ne var ki şu anki kaynaklarla, programı hakkıyla yapmak istediğinizde elimizden gelen bu. İleride YGA mezunlarının sayısı, çift kanatlı ustaların sayısı arttıkça, programa daha fazla genci davet edebileceğiz. Pandeminin olumlu sayılabilecek bir etkisi olduysa, dijital dönüşüm sürecini hızlandırmış olmasıdır şeklinde düşünüyorum. YGA da bu süreçte zirve deneyimini sanal platformlara taşıdı. Geçtiğimiz yıl 20.’sini düzenlediğimiz YGA Zirvesi, kapalı platformdaki en çok katılımın yaşandığı etkinlik oldu ve 11.500 farklı ekrandan izlendi. Bu yıl Aralık’ta yapacağımız zirvede 20.000’in üzerinde izleyiciye ulaşmayı hedefliyoruz.

“İNSANLIK İÇİN FAYDALI İŞLER YAPAN, VİCDANLI VE DONANIMLI HER BİREY, ASLINDA BİRER YGA’LI”

Peki YGA’da olmayıp YGA’lı olanlar var mı? Varsa kim bu insanlar, onları nasıl tanımlarsınız? “YGA’lı olmak bir yaşam tarzıdır” şeklinde düşünüyoruz. Bu anlamda baktığınızda insanlık için faydalı işler yapan, vicdanlı ve donanımlı her birey, aslında birer YGAlı. Bizim de burada amaçladığımız 2 şey, bir kanatta vicdanlı hayalleri olan insanların birlikteliğinin güçlenmesi, diğer kanatta insanlığa faydalı dünya çapında ödüller alan projelerin yarattığı değerin artması. İnsanlığa faydalı proje nedir diye merak edenler için WeWALK örneğini verebilirim. WeWALK, teknoloji başka ülkelerde üretilir ve sonra Türkiye’ye gelir algımızı da yıkan bir girişim. İlk defa Türkiye’de üretilen ve dünyada 60’tan fazla ülkeye ulaştırılan bir teknoloji. Yunus Emre’nin “İlim ilim etmektir İlim kendin bilmektir.” sözüyle de bağlayacak olursak, “kendin bilmek” – “kendi know how’ının olması” anlamına geliyor. WeWALK gibi projelerin sayısının artması için Bilim Seferberliğinin olması, en dezavantajlının en son teknolojiliyle tanışması bu yüzden önemli.

Bizim coğrafyamızda insanımız bir yandan iyiliği, imeceyi paylaşmayı severken öte taraftan değişim, dönüşüm yaratacak işler yapmaya çekinir. Arkanızda gönüllülerden Hayal Ortaklarına kadar birçok kişi var, onları hayalinize ortak olmaya nasıl ikna ettiniz?

Zaten onlar ikna olmaya hazırdı. “İtibar eserle olur.” Asude’ler, Gökhan’lar, Melike’ler, Enis’ler, Ömer’ler, Tülin’ler, bu çift kanatlı gençlere ve onların dünya çapında ödüller alan WeWALK, Twin, yüzer güneş panelleri gibi projelerinin etkisine tanıklık ettikçe onlar da daha çok destek verdiler.

“HAYAL ETTİM, HAYALİMİN ÖNÜNDEKİ MANİLERİ TESPİT ETTİM, MANİLERİ KALDIRDIĞIMDA HAYALİM KENDİLİĞİNDEN GERÇEKLEŞTİ.”

Hayallerden bahsettik, şimdi biraz gerçekliğe dönelim: kendiniz ve YGA için hep büyük hedefler koyuyorsunuz, peki bu hedefleri koyarken ve ulaşmaya çalışırken gerçekçiliği nasıl koruyorsunuz? Biz Harvard Business Review’ın bir makalesinden aldığımız ilhamla başarıyı 3 odada değerlendiriyoruz: Hayal, Proje ve Girişim Odası. Doğrusu, onların da Atatürk’ten ilham aldıklarını düşünüyorum: “Hayal ettim, hayalimin önündeki manileri tespit ettim, manileri kaldırdığımda hayalim kendiliğinden gerçekleşti.” Ben birinci ve üçüncü odası güçlü bir insanım. Bu yüzden çevremdeki insanlara baktığınızda, Oğuzhan Gürsoy, Kutkan Kurttepeli, Erhan Erkut, Sina Afra, Ali Karabey; onların ikinci odası güçlü insanlar olduklarını görürsünüz. Gerçekçi kalabilmeyi onlarlabirlikte başarmayı başararak sağlıyoruz diyebilirim.

“GENÇLERİN ÖNCELİĞİ, SAYGIN BİR FİRMADA ÇALIŞMAK DEĞİL; ANLAMLI BİR İŞ YAPMAK”

YGA bugün bünyesinde WeWALK, Up School, Twin gibi sosyal girişimleri de barındırıyor. Bu yolculuğa çıkarken sizin aklınızdaki YGA vizyonunuzda sosyal girişimleri de barındırmak var mıydı?

10 yıl çok uluslu bir firmada çalışmış, 20 yıldır da 50’ye yakın firmaya danışmanlık veren bir insan olarak, bana 30 yıldır şirketlerde değişmeyen ihtiyaç nedir diye sorsanız “departmanlar arası iş birliği” diye cevap veririm, yani birlikte başarı. Eskiden bunu şirketlere ben gidip anlatmaya çalışıyordum. Sonra bununla ilgili farkındalık arttı. Çok uluslu büyük şirketler kurumsal girişimcilik anlamında kendilerini geliştirmeleri gerektiğini anladılar ve bu sefer onlardan birlikte başarma kültürünü güçlendirmeye yönelik talep gelmeye başladı. Çünkü çok rahat görebiliyorsunuz günümüzün 15-20 yıllık teknoloji şirketleri, 100-150 yıllık şirketlerden çok daha değerliler. Biz temelde insanlığa faydalı dünya çapında bir ilke birlikte imza atabilecek kişiler arıyoruz. YGA her zaman topluma fayda sağlayan çift kanatlı projelerin hayata geçtiği bir ekosistem olmuştu. Fakat son yıllarda Z jenerasyonunun daha iyi bir dünya için inisiyatif almak istemesi ile bir transformasyon yaşanıyor. Geçen yılki YGA Zirvesine başvuran 1200’den fazla gençle bir araştırma yaptık. Oradan çıkan şu 3 sonuç bu anlamda çok çarpıcı: Gençlerin önceliği, saygın bir firmada çalışmak değil; anlamlı bir iş yapmak ve huzur içinde çalışabilecekleri bir iş ortamı arıyorlar. Çok para kazanmayı değil, kendilerini geliştirebilecekleri bir iş yapmayı tercih ediyorlar.  Ve ankete katılan gençlerin %90’ı girişimci olmayı hayal ediyor. 

150 yıl evvel yaşanan Sanayi Devrimi’ne çift kanatlı insanlar önderlik etseydi bugün çevreyle ilgili yaşadığımız hiçbir problemi yaşamazdık. Bugün de bir girişimcilik devrimi yaşanıyor. Eğer bu devrime çift kanatlı girişimcilik önderlik ederse, gelecekte çevreyle, girişimcilik ekosistemiyle ilgili sorunlar yaşamayız. Bizim hayal ettiğimiz dünya, işini büyütürken geleceğin çift kanatlı girişimcilerini büyütmeyi önceliklendiren girişimcilerin sayılarının artması. 


Dünyada rakipleriniz var mı?

Rakipten ziyade, gençleri geleceğe hazırlamak için çalışan farklı siyasi kurum ve sivil toplum kuruluşları bulunduğunu söyleyebiliriz. Dünya her zamankinden daha büyük bir hızda değişiyor. World Economic Forum, Türkiye’de 2030 yılına kadar 93 milyon yeni iş pozisyonu açılacağını öngörüyor. Bunlar 21. Yüzyıl yetkinlikleri denilen, kritik düşünme, problem çözme, empati, güven gibi yetkinliklere sahip gençlerin doldurabileceği pozisyonlar olacak. Bu ihtiyacı karşılamak her ülke için çok kritik. Fakat bizim kadar birlikte başarma kültürünü ve güven iklimini oluşturmayı önemseyen bir “rakip” olduğunu sanmıyorum. Eğer varsa onlarla tanışmaktan, onlardan ilham almaktan onur duyarım. YGA’da her hafta Seyir ile başlar. Her 3 ayda bir iklim testi yapılır. Kendini, ekibini, işini geliştirmekte öncelik her zaman Asude, Gökhan, Melike projesindedir. Birlikte başarının sözde değil özde gerçekleşmesi, bireyde başlar ve ancak güven ikliminde Mümkün olur. Güven iklimi, biz bilincine sahip özgüvenlilerin birlikteliğinin doğal sonucudur. Değer Birliği yapmış, birliğin değerinin farkındaki bensiz aşıklar. Ne mutlu bu iklime tanıklık eden göze…

Biliyorum ki Londra ve İtalya’da da ofisleriniz var uzun menzilli uçmaya başladı YGA. Globalleşirken neyi hedefliyorsunuz? 

WeWALK, TIME dergisi tarafından yılın en iyi inovasyonlarından biri seçildi ve Edison Awards gibi ödüllere layık görüldü. YGA mezunları, Forbes dergisi tarafından 2 kez Yılın İnovasyon Lideriseçildiler ve onların birlikte hayata geçirdikleri projeler Birleşmiş Milletler nezdinde dünyadaki en iyi örnekler arasında gösterildi. Bunlar kadar, belki daha kıymetli bulduğumuz bir ödül de YGA’nın 100% güven endeksiyle Avrupa’da en iyi işveren ödülünü alan ilk Sivil Toplum Kuruluşu olarak seçilmesi. YGA’nın aldığı bu ödülü çok önemsiyoruz çünkü dünya çapında tanınan bu başarıların arkasındaki asıl hedefin altını çiziyor. Bizim için anlamlı olan yüksek güven ikliminde, birlikte başarı sonucunda insanlığa faydalı projelerin çıkması. Globalleşme sürecinde de öncelikli hedefimiz biz bilincini ve birlikte başarma iklimini yaşamak ve yaşatmak.

Bu globalleşme sürecinde neden İtalya ve Londra’yı geçtiniz?

Açıkçası bunlar bir stratejik planlamanın değil, doğal bir sürecin sonunda gerçekleşti. 35 yıldır İtalya’da yaşayan kıymetli bir Hayal Ortağımız bundan 5 yıl önceki YGA zirvesine katılmıştı. Kendisi çok uluslu bir firmada CEO olarak çalışıyordu ve burada bulduğu anlamı İtalya’ya da götürmek istediğini paylaştı. Onun bu samimi talebi sonucunda İtalya’da çalışmaya başladık. Londra tarafı ise bundan 6 yıl önce İngiltere Büyükelçisi Richard Moore ve görme engelli eşi Maggie Moore ile tanışmamızla başladı. Görme engelliler için yapılan WeWALK, Hayal Ortağım gibi projeleri duyduktan sonra İngiltere’deki görme engellilerin de bu projelere ulaşmasını çok istediğini paylaştı. İngiltere açılımı da onun bu samimi isteğinin bir sonucu. Rahmetli Doğan hocanın şu söze ne kadar anlamlı: “Savaşçının gücü, niyetinin saflığından gelir.”

YGA gönüllüleri olan bu 50 genci seçtikten sonra, onlarda hiç bu seçilmiş olmanın kibrini gözlemlediniz mi? Eğer gözlemlediyseniz bu kibri nasıl törpülüyorsunuz?

“Başarıda kibir, başarısızlıkta endişe” tuzağına düşmeyen YGA’lı yoktur. Burada önemli olan, en kısa sürede bu tuzağı fark etmek ve kendini bu tuzaktan kurtarmak için çalışmaya başlamak. Bu süreç, birlikte başarabilen ve yardım isteyebilen kişiler için çok daha kolaylaşıyor.

İflah olmaz bir iyimser olan ben, sizin daima umutlu söylemlerinizden etkileniyorum, öte yandan Dünya’yı çevreleyen bütün bu problemlerin arasında gelecekten gerçekten umutlu musunuz merak ediyorum…

“Hayatımın hiçbir döneminde karamsarlık nedir tanımadım…” Ben de çok isterdim Atatürk’ün bu sözünü hayatımın her anında söyleyebilmeyi… Bu umutlu hali koruyamadığım anlar oluyor. Ne zaman bunu fark etsem bu sözü kendime hatırlatıyorum.

En yeni YGA girişimi olan, teknolojide kadın istihdamını arttırmayı hedefleyen UpSchool beni çok etkiledi. Bu hedef yolunda sizi destekleyen Hayal Ortakları kim?

Upschool da YGA’daki bu kültürle doğrudan ilişkili bir girişim aslında. Kadınlara teknik donanım ve birlikte başarma yetkinlikleri kazandırarak, kariyerlerine güçlü ve sağlam adımlarla başlamalarına fırsat veriyor. Robotik Süreç Otomasyonu, Veri Bilimi, Mobil Uygulama Geliştirme gibi yoğun eğitim programlarından başarıyla mezun olan kadınlar, teknoloji alanında şirketlere yerleşir. Destekleriyle bu vizyonu gerçekleştirmemize olanak sağlayan Özlem Salur, Hayriye Karadeniz, Leyla Deliç, Selda Özçalık gibi isimleri sayabilirim. YGA sitesinde göreceğiniz 100 ün üzerinde hayal ortağının akıl teri vardır her YGA projesinde.

Tüm konuklarımızdan “Mümkün” dergi için bir “Mümkün” mesajı alıyoruz. Sizin “Mümkün” mesajınız nedir?

Birlikte, insanlığa faydalı ilklere imza atmamız mümkün.

 

 

©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

sebnem-toker
Bournemouth College Büro Yönetimi mezunu. Yaklaşık 30 yıldır üst düzey yönetici asistanlığı yapıyor. 2002 yılından beri kendini kaşif olarak adlandırdığı yolun yolcusu… Yaşamın Direksiyonunda atölyesinin kurucusu ve Profesyonel Jungian Koç. Koçlukta Sanat Terapisi, NLP, metafizik, hipnoz ve Seraphim Blueprint uluslararası uygulayıcı eğitmeni.