Kediler neden âşık olmuyor?
Bilim Dergi

Kediler neden âşık olmuyor?

Neden âşık oluyoruz? Niye aşk var? Niye kediler âşık olmuyor da bazı kuş türleri bizden de çok âşık oluyor? Ve neden aşkımız 7-8 yıl sürüp bitiyor? Dr. Timur Yılmaz ile sinirbilimin aşk, ilişkiler ve orgazm üzerindeki etkilerini konuştuk.

Dr. Timur Yılmaz ile yaptığımız bu röportajdan sonra şunu söyleyebilirim: Beyni(ni) bilen, beyni(ni) tanıyan, kendini bilebilir. Tüm hayatına yön verebilir. Peki ya aşk… Aşk nedir? Neden aşık oluruz?

Timur Yılmaz
Timur Yılmaz

Beyin henüz tam anlamıyla keşfedilememiş bir dehliz ve içinde hala çözemediğimiz kıymetli bilgilerle dolu.  Beynimiz ilişki yaşayışımızdan tut da hayat seçimlerimize kadar her şeye karar veriyor. Bu mekanizma kısaca nasıl işliyor?

Seçimler, kararlar, irade, benlik hepsi beynimiz tarafından işlenir. O yüzden teknik anlamda yaşadığımız hayat, verdiğimiz kararlar, ilişkilerimiz, acılarımız, kazançlarımız, kayıplarımız beyin ile ilişkili. Beyin bir fanusun içinde gelişim göstermez. Etrafındaki diğer beyinlerle etkileşime geçer. Annemizin beyni, babamızın beyni, toplumların beyni, bizden önce yaşamış atalarımızın beyni. Sorduğun soruya şöyle cevap verebilirim. Evet! Cevap iki kulağımızın arasındaki galakside. Ama sadece oraya bakarak cevaplayabileceğimiz bir soru değil. Bu sorunun cevabı için buraya bakabiliriz. Ama bu sorunun cevabı sadece insan beyninde değil. Psikoloji, sosyoloji, coğrafya, kültür, içinde yaşadığımız kâinat, fizik yasaları, hepsi beyni etkiler. Yani kaostan Freud’a kadar geniş bir yelpazede bu soruya cevap verebiliriz. Ben şunu çok heyecanlı buluyorum; beyin bilimi nasıl doğru kararlar alabileceğimize dair basit, sade, uygulanabilir evrensel cevaplar da veriyor. İnsan nasıl daha sağlıklı olur, nasıl daha mutlu olur ve nasıl daha başarılı olur buna dair artık sinir bilimin söyleyebileceği sözler var.

“AŞK, TÜRÜMÜZ İÇİN OLMAZSA OLMAZDIR”

Aşk bir kimya işi mi ve biz nasıl âşık oluyoruz?

Bence bundan daha önemli sorulması gereken bir soru var. O da neden âşık oluyoruz? Niye aşk var? Niye kediler âşık olmuyor? Niye bazı kuş türleri bizden de çok âşık oluyor? Ve neden aşkımız 7-8 yıl sürer ve sonra biter? Acaba âşık olmak hayatta kalmamıza ve çoğalmamıza hizmet ediyor mu? Cevabımız evet!

Aşk yan yana durması mümkün olmayacak olan kadın ve erkeğin doğacak çocuklarının tam da kendi başına yaşayabilecek yaşa gelinceye kadar iki ebeveyn tarafından yoğun bir şekilde büyütülsün diye evrimleşmiş bir şeydir. Türümüz için olmazsa olmazdır. İnsan var olduğu günden beri vardır. Bütün devletlerden, dinlerden, paralardan, dillerden daha eskidir. Başımızı çok belaya soktuğu doğrudur. Çocuk sahibi olmaya ve doğacak olan çocuğun hayatta kalmasına katkıda bulunduğu için 6 milyon yıldır bizimle devam etmektedir.

Aşkın iksiri olabilir mi?

Artık günümüzde modern görüntüleme sayesinde âşık olan insanları beyin MR’ın içine soktuğumuz zaman beynin hangi bölgeleri çalışıyor, hangi bölgeleri çalışmıyor, hangi kimyasallar artmış veya hangi kimyasallar azalmış buna dair çok geniş bilgilerimiz var.

Âşık olan insanın beyninde dopamin çok fazladır. O yüzden teknik anlamda aşk bir bağımlılıktır öte yandan serotonin dediğiniz bir parçacık ise çok düşüktür. Tıpkı takıntılı hastalarda olduğu gibi, o yüzden teknik anlamda aşk sadece takıntılı olmak değil sadece bir kişiye takıntılı bir şekilde bağımlı olmaktır.

Yapılan çalışmalar gösteriyor ki insanı insan yapan beyin bölgesi prefrontal korteks yani akıl, mantık, sorgulama, sebep-sonuç, analiz gibi insansı yeteneklerin olduğu beyne daha az kan gider. Alın size aşkın beyin anlamından özeti: Bağımlısın, takıntılısın, akıldan da yoksunsun. O yüzden dikkat edin insanın zihin sağlığını kaybetmesinin toplum tarafından normal kabul görüldüğü tek olay aşktır.

BİLİNÇDIŞININ TEHDİDE VERDİĞİ CEVAP: ÇİFTLEŞ

Aşka hastalık demek ölüme hastalık demeye benzer. Eğer hepimizde bu varsa, bütün dinlerde, bütün insanlarda âşık olma potansiyeli varsa hastalık diyemezsiniz. Ölüm gibi bir şey bu ama ölümün nasıl bazı olumsuz etkileri varsa aşkın da var.

Ölümle başa çıkabilmek için tek rakip sanırım evrimleşme açısından cinsellik galiba?

Burada yapılan araştırmalarda cinsellikle ilgili olarak veriler var. Bir yakınımızı kaybettiğimizde, bir boks maçını izlerken, bir korku filmi seyrederken yani varlığımızın tehdit altında olduğunu, bilinçdışınız fark ettiği an buna verdiği en büyük cevap çiftleş olur.

Örneklerini de gördük savaşlarda ve pandemi döneminde.

İnsanları üremeye iten şey onun bilincinin de dışında, onun da bildiğinin çok ötesinde. Şöyle düşünün dünya ilk defa kötü günler görmüyor. Bizden önceki atalarımız da savaşlar gördü, hastalıklar gördü. Eğer onlar çocuk yapmaktan, üretmekten vazgeçmiş olsalardı şu an bizler olmazdık.

Anne sevgisi ile romantik sevgiyi karşılaştıracak olursak ne söyleyebiliriz?

Anne sevgisinde daha çok oksitosin var. Şefkat gösterme, bakım verme, kendinden vazgeçme gibi. Annenin 10 çocuğu da olsa takıntılı bir şekilde sadece bir tanesine ilgi göstermez.10 çocuğa birden hatta baba da aynı şekilde hepsine bu tür bağlamayı yapar. Aşk ise sadece bir kişi ile yapabileceğimiz bir şey, şizofren değilseniz eğer.

“NEDEN HEP AYNI ARIZALI TİPLER BENİ BULUYOR?”

Neden ilişkilerde aynı kısır döngülere girip duruyoruz? Hep arızalı kişilerle olabiliyoruz? Sonra da ortalık da doğru adam-kadın yok diyoruz?

Beynimiz son derece pinti bir organ çünkü hayatta kalmak için cimri ve pinti olmak zorundaydı. İster enerji anlamında olsun isterse örgütlenme anlamında olsun.  Ben küçükken ebeveynimle zaten bir ilişki kurduysam, büyüdüğümde de başka bir insanla ilişki kuracaksam sıfırdan, başka bir ilişkinin örgütlenmesine ihtiyacım zaten yoktur, hazır yapılmışı var elimde. İstemesek bile, inkâr etsek bile! Dünya ben annem gibi bir anne olmayacağım deyip de anne olduğunda ona dönüşen milyonlarca kadından, babam gibi olmayacağım diyen milyonlarca erkekten ibaret. Bunun sebebi beynimizin pinti ve cimri olması. O yüzden kabul edersiniz ki önce kendimizdeki psikolojik yaralarla ilgilenmezsek, öz değerimize, öz şefkatimize ve öz saygımıza ilişkilerden önce bir yatırım yapmazsak çok büyük bir ihtimalle bizdeki travmaları besleyecek ilişkilerin içerisinde kendimizi tekrar tekrar buluruz. O yüzden “Neden hep aynı arızalı tipler beni buluyor?” sorusu yerine “Acaba bende nasıl bir arıza var da her seferinde bu tipleri hayatıma alıyorum?” demek daha iyi bir başlangıç olacaktır.

“İNSAN KENDİNİ ÂŞIK OLDUĞUNUN BAKIŞINDAN TAMAMLAMAK İSTER”

Ebeveynlerimize benzer partner seçimlerinde genetik faktörlerin ya da sinir sistemimizin ne kadar etkisi var?

Genetiğin ilişkiler üzerindeki etkisi çok farklı, yaşadığımız hayatın ilişkiler üzerine etkisi çok farklı. Yani aslında ikisinin bir mozaiğini taşıyoruz. Mesela genetikte şöyle bir kural var; arzu, tutku ve cinsellik için genellikle insan kendisinden genetik olarak uzakta olanı arzular. Bu ensest ilişkinin önüne biyolojinin kurduğu bir kalkandır. Yani Türk erkeklerinin Rus kadınlarına olan ilgisi öyle sadece tiye alınacak bir espri meselesi değildir. Genetik olarak kendinden uzakta olanla çocuk yapma isteği olur.

Öte yandan çocukluk, kültür, sosyoloji gibi faktörlerin de ilişkiler üzerinde etkili olduğunu biliyoruz. Mesela gelişmemiş ülkelerde kadınların kendilerinden sosyoekonomik anlamda daha güçlü erkeklerle ilişki kurmaya daha meyilli olduğunu, gelişmiş ülkelerdeki kadınların ise kendisinin dengi olan erkeklerle ilişki kurma potansiyeli içerisinde olduklarını biliyoruz.

İnsan ilişkisinde bir faktör daha var, o da psikoloji. İnsan tamamlanmak ister. Kendisi eksiktir ve neyin eksik olduğunu da bilmez. Kendisini âşık olduğunun bakışından tamamlamak ister.  Bu faktörler sebebiyle hiçbir ilişki bir başka ilişkinin tam anlamıyla aynısı olamaz.

ORGAZM BEYİN KARDİYOSUDUR

Cinsellik ve orgazmı beyin ile nasıl ilişkilendiriyoruz? Orgazm beyinde mi başlar?

Başladığı yer beyin olmasa da olduğu yer beyin. Öyle ki orgazm olup olmadığınızı bir bilim insanı EEG’nize bakarak söyleyebilir. Günümüzde orgazma beyin dünyasında biz “beynin kardiyosu” diyoruz. Yani sağlıklıdır. Nasıl ki kalp sağlığı bozulmuş olan birine kardiyo çalışması öneriyorsa zihin sağlığımızı geliştirmek ve iyileştirmek için de beyin kardiyosu gerekli. Artık böyle bir sloganımız var. Orgazm beyin kardiyosudur.

Beyin sağlığımızı ve sinir sistemimizi nasıl korumalıyız? Okuyucularımıza birkaç püf noktası verebilir misiniz kendi başlarına uygulayabilecekleri?

Eğer başarılı olmak istiyorsanız mutlu olmayı öğrenmeniz lazım. Mutlu olabilmek için de sağlıklı bir zihne ihtiyacınız var. Sağlıklı bir zihin sağlıklı bir beynin ürünüdür. O yüzden beyin sağlığı insanlığın en önemli konu başlığıdır.

Beyin sağlığımıza katkıda bulunmak için dengeli ve yeterli beslenme, kaliteli ve yeterli uyku, spor, farkındalık egzersizleri, vitamin, mineral düzeyleri ve hormonların işlevini yerine getirmesi, sağlıklı bir sosyal çevre gibi faktörlere dikkat etmeliyiz. Önemli olan şey bugün başlamak ve düne göre daha sağlıklı olabilmek. Bunu yaptığınız takdirde bir yıl sonra yüzde 300 daha sağlıklı olursunuz.

İNSAN OLMAYI ÖĞRENEMEDİĞİMİZ İÇİN ACI ÇEKİYORUZ

İlişkilerimizde neden tetikleniyoruz? Karşımızdaki kişiyi o an düşmanımız gibi mi görüyoruz?

Normalde sağlıklı bir birey yani ebeveyniyle sağlıklı bir ilişki kurmuş olan bir insanın büyüdüğünde romantik bir ilişki içerisinde bulunduğu insanı bir tehlike olarak algılaması daha zordur. Ama özellikle ebeveyni tarafından ihmal edilmiş, ihtiyaçları karşılanmamış, kıyaslanmış, aşağılanmış, güveni sarsılmış olan birinin ve aynı zamanda hayatındaki ilk ilişkisinde darbe yemiş olan bir insanın büyüdüğünde böyle bir tehlike yokken bile post travmatik stres bozukluğunda olduğu gibi bir tehlike varmış gibi algılama ihtimali daha yüksektir. Burada aslında ilkel beynimiz bizi korumaya çalışır. Bunun bedelini belki çoğu zaman hiçbir tehlike olmamasına rağmen gereksiz bir kavga, gereksiz bir aldatma, gereksiz bir şiddet ya da gereksiz bir ayrılık ile ödüyor olabiliriz.

Toksik ilişki toksik beyinde mi olur?

İlişkilerinden mutsuz olan, depresif, bağımlı, Makyavelist beyinlerin artık neye benzediğini yavaş yavaş çözdük. Ve ilginçtir ki bu saydığımız beyinler birbirlerine benziyorlar. Yani toksik diyebileceğimiz bir beyin filmi var. Burada gördüğümüz en ilginç şey limbik beyin dediğimiz içimizdeki hayvandan sorumlu olan beyin bölgesinin çok gelişmiş olması. Tam tersine insani beyin dediğimiz yani kâmil beyin dediğimiz prefrontal korteks bölgesi ise daha az gelişmiştir. Aslında acı çekiyor olmamızın altında yatan şey henüz insan olmayı öğrenememiş olmamıza ilgili gibi gözüküyor.

Bu içerik Mayıs 2022 tarihli Aşk Özel Sayısında yer almaktadır. Dergiyi şimdi okumak için tıklayın.
Bu içerik Mayıs 2022 tarihli Aşk Özel Sayısında yer almaktadır. Dergiyi şimdi okumak için tıklayın.

©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

dilara_duman
Kendini dönüştürme yolculuğunda, dönüşümün en etkin yolunun bilgiyi aktarmak olduğuna inanıyor. Çok satanlar listesinden inmeyen yazar ve kişisel gelişim duayeni Louise L. Hay’in geliştirdiği Heal Your Life eğitmeni. Felsefeyi de kişisel gelişim yolculuğunun bir parçası olarak görüyor.