Aktüalite Farkındalık

Madde ötesi şifa: Işık dili

Işık diliyle pandemi sebebiyle eve kapandığımız dönemde sosyal medyada karşılaştım. Çoğunlukla yabancı Instagram hesaplarının ışık diliyle şifa videoları paylaştığını gördüm. Merak ettim Türkiye’de ışık diliyle şifa yapan kimse yok muydu acaba?

Işık dili ile şifayı ararken karşıma Emine Kış çıktı. Genç, ışıl ışıl bir kadın. Kendisiyle ışık dili ile ilgili şahane bir röportaj yaptık.

Sosyal medyada “ışık dili ile şifa” yazarak araştırdığımda karşıma sen çıktın. Genç yaşta şifacı kimliğini alıp kabul etmiş biri olarak ışık dili ile sen nasıl tanıştın?

Aslında ben bir üniversitede memurum, bunun yanı sıra şifacı yönümü ortaya çıkardığımdan beri kendime şifacı da diyebildim. Pandemi döneminde yoga, reiki ve daha birçok farklı şifa metoduyla tanışma ve uygulayıcısı olma fırsatını buldum. Dolayısıyla tüm bu şifa metotlarını ışık dili dahil hayatımı iyileştirmek ve şifa dağıtmak için kullanıyorum. Işık dili, fark edip uyguladığım en yüksek enerjili şifa yöntemlerinden biri diyebilirim. İnsanlığın bilinci yükselirken birlikte yaratımı keşfettiğimiz bu süreçte her insanın kendi kendini iyileştirme gücünü fark etmesi büyük önem taşıyor.

Işık dilini tarif eder misin?

Işık dili daha yüksek bilinç boyutları, yüksek benliğimiz veya kaynak da denilen bir titreşim alanına bağlanılarak katı madde boyutundaki insana etki eden ve katkı olan titreşimin boğaz çakra ve ses aracılığıyla sunulması.

Daha yüksek bilinç boyutuyla neyi kastediyorsun?

Madde yoğunluğunun azalmasıyla ışık boyutları, meleklerin olduğu katmanlardan gelen bir yardım eli gibi düşünüyorum.  Meditatif hallerde meleklerle ve gözle görünmeyen manevi alanlardaki rehberlerle iletişim kuranlar var. Işık dili de madde ötesi bir varoluş alanından gelen titreşimlerin aktarımıdır diyebilirim.

Işık dilini herkes konuşabilir mi?

Sadece ışık dilinin değil pek çok şifa yönteminin uygulanması için geçerli bazı kurallar var.  Işık dili enerjetik bir sistem el hareketleriyle ve sembolik şekillerle de sesin yanı sıra ışık kodları aktarılabiliyor. Yazılarak, sesle ifade edilerek ve el hareketleriyle enerjiye yön vererek daha yüksek bir boyuttan dünyamıza indirilen şifa kanalıdır.

Işık dili aktarımı sırasında seni izledim. Bir kez yüksek titreşimli enerji akışına bağlandın mı yoğun olarak el hareketlerini kullanıyorsun. Gırtlağından gelen melodik ve enteresan sesler ortaya çıkıyor. Bu sesler hangi yolla sana geliyor? Nasıl bir akış hissediyorsun tarif edebilir misin?

Sadece şu anda “Işık dili” dediğim anda bile titreşime uyumlanıp akışa girebiliyorum. Hadi şimdi yap dediklerinde de gelen bir akış değil aslında. Karşı tarafta bir kapı var ve biri zile basıyor diyelim. Kapının ardından zile basıldığında benim aklıma ışık dili geliyor ve akış başlıyor. Yüksek boyutlardan aktarılmak istenen bir enerjetik bilgi paketi varsa bu oluyor.  Benim enerjim ışık frekansına erişebilecek kadar yüksek olduğunda mesela yoga veya güzel bir Reiki seansından çıktığımda da kendiliğinden akış başlayabiliyor. Bazen akışa el hareketlerini dahil etmek içimden geliyor. Hani çocukların şarkı söylemesi gibi neşeyle içim coşuveriyor. İlla şu zamanda şu şekilde oluyor diyemem. Telepati gibi diyebilirim. Biri aklıma gelir ya da kalbime düşer ve ben onu ararım. Bunun gibi düşünebiliriz.

“Pandemi içe dönmemiz içindi. Dışarı bakmak yerine içeriye bakmak için pandemi var oldu.”

Işık dilini konuşabildiğini hangi yaşta fark ettin?

Ben 31 yaşındayım ve pandemi döneminde kendimi keşfetmeye başlayınca şifacılığa ilgim arttı. Geçen yıl ışık dilini çok araştırdım. Araştırırken ben nasıl konuşurum derken bir eğitim almaya karar verdim. Tam o sırada iç sesim galaktik varlıklardan ışık dili konuşmak için yardım istediğinde bunu her zaman alabilirsin dedi. İçsesimi dinledim. Arkturus adı verilen bir galaktik varlık kökeninden meditatif olarak yardım istediğimde ışık dili konuşmaya başlamıştım bile. Eğitime gerek kalmadan ışık dili bende aktive oldu.

O zaman bir niyet üzerine teslimiyet halindeyken kendiliğinden aktı diyebiliriz.
Bir çocuğun şarkı söylemesi gibi dedin dikkatimi çekti. Öyleyse çocukluk yıllarından ışık diline yatkınlık olabilir mi?

Evet yüksek boyutların enerjisine teslim olarak niyet ederek akışa geçebiliriz. Çok güzel bir konu açıldı şimdi. Çocukken ailemin yanında bu seslerle şarkı söylerken: “Çocuk işte saçmalıyor” derlerdi. Aslında farkında olmadan ışık dili konuşuyormuşum. Hatta ışık dili çiziyormuşum. Kimsenin anlamadığı bir alfabem vardı. Büyüdükçe beni deli sanmasınlar diye hepsini geride bırakmış oldum. Neyse ki 2020’ de herkesin felaket olarak adlandırdığı yıl bizim gibi yıldız tohumlarının yükselişine hizmet etti. 2020 yılında evde olup içsel rehberliğimle bağlantıya geçmek beni bana hatırlattı.

Pandemide gözlerimizi dışarıdan içeriye çevirdik.

Evet zaten pandemi içe dönmemiz içindi. Dışarı bakmak yerine içeriye bakmak için pandemi var oldu. İçeriden bir yükselişle, zihnimiz tamamen sustuğunda ve galaktik kökenimizi kabul ettiğimizde ışık dili akışına giriyoruz dedik. Artık sıklıkla yıldız tohumu deyişinin kullanıldığını görüyoruz. Diğer yıldızlarla bağlantıya geçiş ve oradan aktarılan enerjinin tercümesi olarak görebiliriz ışık dilini.

HAYALİ BİR KAPININ FARKLI NOTALARI

Işık dili başka hangi yöntemlerle akıyor?

Ben ışık dilini sesle aktarıyorum el hareketleri eşlik ediyor. Bunların yanında yine Işık dili kodları var Işık dili alfabesi var. Muhtemelen kelimeler de var. Ben çizim yapmadığım için yetkin değilim alfabe konusunda. Tam bir bilgi veremeyeceğim. Işık kodlarıyla çizimler yapılıyor ve bu kodlarla bir enerji portalı açılabiliyor. Açılan enerji kapıları gerçekten çalışıyor. Mesela bolluk bereket artışı için belli bir alana gerekli ışık dili sembolleri çiziliyor. Güzel renk patlamalarıyla birlikte bir görsel oluşturuluyor ve o görsele bakarak meditasyon yaptığınızda ya da sadece baktığınızda gerçekten üçüncü gözünüz aktive oluyor. Hayali bir kapı açılıyor. Sonraki süreçte gerçekten bolluk bereketle alakalı değişimler dönüşümler yaşanıyor. Sadece bir görsel diyorsunuz, duvara koyarım olur biter diyorsunuz ama gerçekten bu sembolik resimle çalıştığınızda çok güzel açılımlar oluyor.  Işık dilinin melodik akışı gibi ışık kodları da müzikle çalışıyor. Akış halindeyken kulağımda müzikler duyarım. Böyle nasıl desem arp sesi ya da dünyada daha önce hiç duymadım çok farklı notalar gelir kulağıma.

Işık dilini hangi konularda şifalanmak için kullanabiliriz? Işık dilini uygulama aşamasına geçmeden ön hazırlık yapılıyor mu?

Gerçekten çok korktuğum zamanlarda rahatlamak istediğimde ışık dili akışına bırakırım kendimi. Özellikle korkudan arınmak için ışık dilini kullanabiliriz.  Maddi manevi her türlü konuda ışık dilini kullanabiliyoruz şifa için. Bolluk bereket konusuna değindik az önce. Buna benzer çok çeşitli konuda bedensel, ruhsal ve zihinsel şifada kullanılır. Ön hazırlık olarak belli bir niyet yeterlidir. Niyeti ettikten sonra açılmayacak kapı yoktur diye düşünüyorum. Enerji akışı daha yüksek boyutlarda gerçekleştiği için kişinin en azından enerjinin varlığına inanması gerekir. Şifayı alıp kabul etmesi ve bu Işık dilinin çalışabileceğine güvenmesi yeterlidir. Aslında hepimizin hücreleri ışık dilini biliyor. Çünkü zaten hepimiz kaynaktan ayrılarak dünyaya iniyoruz.

“Ben, ışık diliyle konuştuğumda aslında daha yüksek benliğimle iletişim kuruyorum.”

O zaman diyebilir miyiz ki hücrelerimize bu dili hatırlatırsak hepimiz ışık dili konuşabiliriz?

Işık dili aktaran kişileri izlediğimizde daha kolay akış alırız diyebiliriz, evet.

Bu akışa geçmek için nasıl bir halde olmamız gerekir?

Açıkçası maddi şeyler düşünürken ışık dili aklımıza gelmez. Örnekle yarın ne yiyeceğim ya da faturaları nasıl ödeyeceğim, maaşım ne zaman yatar diye düşündüğümde tabii ki akışa geçemiyorum. Maddi dünyanın zorluklarını düşününce enerjimiz sıkıştığı için akış almamız mümkün olmaz. Gerçekten saf sevgi halinde neşeli, tatlı bir hafiflik hissedince en azından şifayı almaya açık bir halde olduğumuzda ışık dili çalışır. Aktarılan titreşimi bir ışık alanından indirdiğimiz için orayı duymak için sakinlik gerekiyor. Derin meditasyon yani dinginlik hali olarak tanımlayabilirim. Hatta en isabetli tabir bulutların üstünde hissiyatı olacak. Işık dilini aktarırken gülesim gelir çok mutlu bir halde aktarım yapıyorum.

KAYNAKTAN DÜNYA KAPISINA DOĞRU

Belki hertz cinsinden söyleyebilirsek daha rahat anlaşılabilir. Ne dersin?

Hawkins’in bilinç haritasında her duygunun hertz cinsinden bir değeri var. Zihnimizde bizi duygu olarak aşağı çekecek bir şey olmadığında titreşimimiz yükselir. Hücrelerimiz saf neşe duygusuyla yani 540 hertz ve üzeri bir titreşim seviyesindeyken ışık dili bizden dışarı akar.  O esnada bütün evrenle birlik halinde hissederiz. Birlik ve bütünlük halini bütün hücrelerimizin hatırlıyor olduğu anlardan bahsediyorum.  Şöyle de diyebiliriz: Ben Işık diliyle konuştuğumda aslında daha yüksek benliğimle iletişim kuruyorum. Dünya üzerindeki en yüksek bilinçli görünen bir kişiyle konuşur gibi düşünelim bunu. Mesela Atatürk ile oturup gayet samimi konuşuyormuşuz gibi.  Bu beni yüksek bir yerde, onurlu mevkide kılar. İki büklüm bir şekilde değil onunla eşit bir seviyeden konuştuğumuzu hayal edin. Yüksek benliğim ve ben ikimiz böyle karşılıklı aynı dili konuşarak sohbet ediyoruz sanki. Yüksek benliğimin bana söylediklerini onun diliyle aktarıyorum. Bilmem anlatabiliyor muyum?  

Belki de biz dünyaya gelirken bu dili biliyoruz yani Işık dilini ama dünyaya adapte olmak için burada mevcut dilleri öğrenmeye çalışırken orijinal lisanımızı yani bu ışık dilini kaybediyoruz. Işık diline meylettikçe ileriki yaşlarda hücrelerimiz aracılığıyla yeniden açığa çıkmaya başlıyor.

Dünyaya doğduğumuz ilk zamanlarda yüksek benliğimizle aramızdaki kapılar daha kapanmamış oluyor. İlk geldiğimizde kaynaktan geldiğimiz haliyle hafızamız açık ve geldiğimiz bir önceki evreyi halen hatırlıyoruz ama ilk çocukluk yıllarında konuşamadığımız için bunu ailemize aktaramıyoruz. Daha sonraları ise deli yaftasını yememek için orijinal lisanımızı hiç konuşmamayı seçiyoruz. Kaynaktan geldiğimiz o kapıyı kapatıp dünya kapısına yöneliyoruz ve hayatımıza dünya dilinden devam ediyoruz. Işık dili bir tabu haline geliyor.  Oysa ki doğarken zihinlerimiz boş değil. Açık bir zihinle tüm evrenin bilgisini bilerek dünyaya geliyoruz. Tamamen unutmuş olmuyoruz doğduktan sonra. Bıngıldağın kapanmasına kadar belki iki üç hatta beş altı yaşına kadar o bilgelik sürüyor.  Bıngıldak kapandığında artık dünyalıyız.  Şimdi yeni nesile bakınca da görüyoruz çoğu “kristal çocuk” denen çocuklar bilgece konuşuyor. Çocuklar da artık “sen ne saçmalıyorsun” demeyecek ailelerin içine doğuyor dikkat edersen. Onu yargılamayacak bir ailesi oluyor yeni neslin.  Onu algılayabilecek bilinç seviyesine bir nebze uyumlu oluyor aile fertleri. Dünyada insanların bilinç dönüşümünü hızlandırmak için bu şekilde bir yardım sağlandığını düşünüyorum.  

“Yeni çocuklar bilinç sıçraması için bizim rehberlerimiz. Biz de onların dünyaya uyumlanmalarında rehberleriyiz.”

Ben de 7 yaşındaki kızımın rehberliğini okuduğum çoğu kitaptan daha fazla önemsiyorum.  Onun bana bilgece hizmetini kabul ettiğim andan itibaren hayatım hızla dönüşmeye başladı. 46 yaşındayım ve bu yaşımda ışık dilini anca kendimde açığa çıkartabiliyorum. Kendi gerçeğimi yaşama ve konuşma konusunda geç kalmış hissediyorum. Böyle bir hissiyat içinde olmam normal mi?

Hayır, süreç tam şu anda başladı. Yani zaten senle 20 yaşındayken bunları konuşuyor olsaydık büyük ihtimalle bu röportaj gerçekleşmezdi. İnsanlığın bilinci buna hazır olmazdı.  Şimdilerde 6 yaşındaki bir kız çocuğu yüksek bilinçle benimle sohbet ettiğinde tam zamanı diyorum. Çünkü artık böyle yüksek bir bilinç dünya üzerinde mevcut. Hiçbir şey için geç değil hatta yeni başlıyoruz. 2000’li yıllar itibariyle bilincin yükselme süreci başladı. 2020’deki pandemiyle birlikte süreç hızlandı. Şu an yükseliş sürecinde ışık dili konuşanlar artacaktır.

Daha fazla kişi ışık dili konuşsa dünyada neler olurdu?

Çoğunluğun ışık dili konuştuğu bir ortamda muhtemelen 4. boyutu yani kalp kapısını geçmiş ve 5.boyutun içinde olurduk. Herkesin kendi gerçekliğini açıkça konuştuğu, derdini anlatmasına gerek olmadan anlaşıldığı bir dünya olurdu. 3. Boyut dediğimiz alanda henüz varoluş sancıları içindeyken çoğu kişi konuşurken birbirinin gözlerine dahi bakmıyor. Işık dili konuşanların sayısı arttıkça gözlerden sevgi dolu bir enerji akar ve diller hoş sözler sarf eder. Gözlerin içine bakarak ruhun en ince derinliklerindekiler anlaşılır hale gelir. İnsanların daha büyük araba, daha büyük ev veya daha yeni bir cep telefonu arzusunun olmadığı herkesin birbirinin elindeki imkanları ve nesneleri bir araya getirmekten mutluluk duyduğu bir ortam olur. Bir derdim var diyen kişinin derdinin kökenini, acısının neden kaynaklandığını biliyor olduğu bir dünya oluşur. Kendini sardığı ve diğerleri tarafından sevgiyle sarmalandığı…  Birbirimizden kopukluğun tamamen bittiği herkesin birlik duygusunu yaşadığı bir halde oluruz. Bu saydıklarımın hepsi zaten olmakta. Yeni dünya yapım aşamasında. Düşünsene, Mümkün Dergi adlı bir kişisel gelişim dergisinde “ışık dili” hakkında bir röportaj yayınlanıyor.

Türkiye’yi bu yapım aşamasındaki yeni dünya düzeninde nerede görüyorsun?

Maraş depreminden sonra hepimiz nasıl da bir araya geldik ve tüm o felaket günlerinde ayrım gözetmeksizin acının içinde yardımlaşmanın güzelliğini bulduk.  Hani o bir araya gelmez denen kalpler nasıl birbirine tekrar dokundu. Depremle açığa çıkan enerjiyle Türkiye 4. boyuta kalp çakrasının titreşimine yükselmeye başladı. Çünkü 3. çakra “Toprak benimdir. Ben işleteceğim, söz hakkı benim. Ben Erkeğim ve erkek olarak senden üstünüm.” der. Bunları duymuşsundur. Depremle başlayan süreçle birlikte tüm dünyanın gözü Türkiye’ nin üstüne çevrilecek.

Zamanında Atatürk, Türk milletini ikinci çakradan üçüncüye varoluş seviyesine yükseltmişti.

Şu anda ise her birimiz kalpten severek içimizdeki Mesihleri uyandırdığımızda kolektif bilinçle sevgi ve birlik enerjisini oluşturacağız. Türkiye tam ortada dünyanın kalbi gibi çok güzel bir konumda ve aslında büyük birliğin ve bütüncül kavrayışın başlangıcında. Hatta içimden Türkiye, dünyanın merkezidir ve göz bebeğidir demek geliyor.

Işıl ışıl bu sohbet için teşekkür ediyorum Emine. Belli mi olur, bu röportajı okuyanlar belki içlerindeki ışığı açığa çıkartır. Işık dillerini aktive etmek üzere kendilerine bir fırsat verirler.


©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

ipek-sevmet
15 yılı aşkın süre kurumsal firmalarda yönetici asistanlığı ve marka iletişim uzmanlığı yaparken profesyonel koçluk, Reiki, Access Consciousness ve Theta Healing disiplinlerine ait çeşitli eğitimler aldı. Meme kanseri atlattıktan sonra kendini tamamen şifa çalışmalarına adadı.