İnsan Tasarımı Sistematiği (Human Design) ‘Her insan eşsiz bir tasarımdır.’ matematiği üzerine kurulmuştur. Hiçbir edebi, felsefi, psikolojik kategoriye sığdırılmadan özde bir değerler matematiği ile çalışır. Bu tanımı bütünleyen bir diğer şey ise ruhsal geometridir.
Soluk alıp veren her canlının bir tasarımı varsa şayet, insan zihninden türetilmiş, sözcüklerden yaratılma nice kahramanın da bir tasarım haritası vardır elbet. Karakterin doğum yeri, yazarın zihni ve kalbidir. Doğum saati ise tamamen yazarın tekelinde bir andır. Fakat karakterin var oluşuna bakarak, yani bilgiyi sondan başa işleyerek yaratım gücüyle bir tasarım oluşturulabilir.
Human Design; hesaplamasında astrolojiyi, içeriğinde ise altı farklı kadim öğretiyi kullanan bir insan tasarımı sistemidir. Bir haritada yer alan yüzlerce değişken bunun ispatıdır. Tasarımını yaşayan her insan gerçeğini tanır, özünde yaşar. Koşullanma alanlarını ve açıklıklarını fark ettikçe hayat amacı doğallıkla kendinden yaşama doğru akmaya başlar. Arayışın ötesine geçen bir bulgudur Human Design.
Benim de tamamlamış olduğum temel eğitiminin adı “Tasarımını Yaşamak”. Bu eğitim tamamlandığında kişi yaşamdaki geometriyi görüyor ve çevresinde var olan her insanın tasarımını merak etmeye başlıyor. Sevgi Soysal’ın 2004 yılında İletişim Yayınları tarafından yayınlanan Tante Rosa adlı kitabıyla tam da bu dönemde tanıştım. Tante Rosa o denli var olmayı başarmış bir karakterdi ki onun tasarımına dair varsayımlarım kendiliğinden oluşmaya başladı. Kitap Tante Rosa’nın tüm yaşantısını parçalar halinde birleştiren bir yaşam öyküsü şeklinde yazılmış. Doğumundan ölümüne tüm süreç o denli canlı yansıtılmış ki Tante Rosa’nın tasarımı kendini aurasıyla anlatıyor. Bende bıraktığı iz önce bir şiire dönüştü. Oradan da bir roman kahramanın tasarım haritasını çıkarma fikri aklıma düştü. Bu fikir gerçeklikte rehberler ve analistler için imkânsız görünebilir. Fakat Tante Rosa kurgusunun dışına taşan, imkân yaratan anlamlı bir gerçektir.
Tante Rosa, kalbini otoritesi olarak seçmiştir. Tasarımında gürül gürül çalışan, gücünü ifade edebilmek için kendine bir yol arayan ve ‘Ben buradayım!’ demeye çalışan bir motor merkezi vardır. Aklına düşen her fikrin şafağında bu motor merkezin marşına basar Tante Rosa. İstediği şeyin peşinden gidişi, etiketsiz anlamıyla sahiden de bencildir. Ben’i ülkesidir. Ben olma hali evi, sığınağıdır. Her koşullanmadan yalın ayak koşup kendine döner Tante Rosa. Kanıtlayacak hiçbir şeyi yoktur. Tutkusundan başka…
GERÇEKLEŞTİRİCİ
Su gibi bir gerçekleştiricidir. Yolunu hızla çizmek için tasarlanmıştır. Sadece yapmak halinin tanımıdır o. Yapmak eyleminin sonuna zaman kipleri takmaz. Anın içerisinde aklına bir fikir, bir fırsat, bir heyecan düştüğü an harekete geçer. Tam da bu sebeple çevresi tarafından bir tehdit olarak algılanır. Bu etiketli anlayış sisteminde bir gerçekleştirici olarak yalnız hareket etmenin doğasında huzur bulur. Anlaşılmak… Derinlerde en güçlü hayalidir.
Tanımsız merkezlerinin boşluklarında üşümüş bir kadındır. ‘Pırıl pırıl’ ve ‘üşüme’ metaforlarını sıkça kullanır. Bembeyaz, açık merkezlerinde, yüzüne kapandığını düşündüğü tüm kapılar derin bir uykudadır. Tante Rosa’nın merkezlerinde dolup taşan, büyüyüp çarpıklaşan tüm korkular, “Bir yanlışın adıdır Tante Rosa.” tanımına varıncaya dek öyküler boyunca zirveye tırmanır.
BOŞLUK KONTESİ TANTE ROSA
İçinde biriken dağın zirvesinde ölür. Ömrüne dair şahit olduğu son manzara nedir? Hızla, inançla, arzuyla, dalga dalga çıktığı yokuş yollar mı? Duygularının tuzağında sörf yaptığı engin tuzlu sular mı? Sakinliğin kıyısından afaroz edilişi mi? Ayağını bastığı dağ, Tante Rosa’nın toplumla koşullanarak üst üste biriktirdiği her şeydir. İyi, kötü, yararlı, faydasız, güçlü, ulu, çelimsiz gibi hiçbir sıfatı üzerine giymeyecek sadece onun ayak izlerini taşıyan kayıp bir kendilik dağıdır bu.
Diyebilseydik şayet ona, onun tutkusu üşümüş benliğine kıvamlı bir renk katardık. Kendi sevgimizle tanımlardık Tante Rosa’yı. Tüm kapılarının uykuda olduğu benliğini sıcacık anlara açardık. Denediği her yol ve yön için onu kutlardık. Denemiş olmanın bilgeliğinde soluklanırdı Tante Rosa.
Tante Rosa hepimiz gibi kendi tasarımıyla özgünce yaşadı. ‘Özgürce yaşamak’ tanımına kendi iziyle bir dokunuş yaptı. Tante Rosa buradaydı. Zihinlerde, dillerde, ruhlarda konuşmaya devam ediyor. Belki de bizden daha fazla ölümsüzlüğün imzasını taşıyor.
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.