Farkındalık Kitap

Kendimize söylediğimiz yalanlarla yüzleşmek

Kısa süreli Yoğun Dinamik Psikoterapi alanında uzmanlaşmış olup bireylerin bilinçdışı savunma mekanizmalarını fark etmelerine ve içsel gerçekleriyle yüzleşmelerine yardımcı olmayı amaçlayan çalışmalarıyla tanınan psikoterapist, eğitmen ve yazar Jon Frederickson’un Kendimize Söylediğimiz Yalanlar adlı yapıtı Aganta Kitap tarafından Ebru Kılıç’ın nitelikli çevirisiyle okurla buluştu. Kendimize Söylediğimiz Yalanlar hem terapistlere hem de kendi içsel süreçlerini keşfetmek isteyen okurlara; gerçeklerle yüzleşmenin, kendilerini kabul etmenin ve daha iyi bir hayat kurmanın yolları hakkında kılavuz niteliğinde bir kitap. Frederickson, kitabında insanın kendini kandırma biçimlerini ve gerçeklerden kaçmanın duygusal sağlığımıza etkilerini ele alıyor. Ayrıca psikoterapi seanslarından çarpıcı örnekler sunarak savunma mekanizmalarımızı nasıl fark edebileceğimizi ve içsel özgürlüğe nasıl ulaşabileceğimizi gösteriyor.  

“Gerçeklerle yüzleşmek neden bu kadar zor ve acı verici? Kendimize söylediğimiz yalanlar bizi koruyor mu, yoksa daha derin çıkmazlara mı sürüklüyor? Peki bu yalanlar bizi gerçekte kim olduğumuzdan uzaklaştırıyorsa? Gerçek bazen zor ve acı verici olabilir ama aynı zamanda iyileştirici ve özgürleştiricidir. Duygularınızı bastırmak yerine kabul ettiğimizde daha tatmin edici ve anlamlı bir hayat sürebiliriz. Kendimize Söylediğimiz Yalanlar korkularınızı aşıp kendinizi tanımanıza ve hayatınızı dönüştürmenize yardımcı olacak. Hakikatin gücünü keşfedip kendinizi özgür bırakmaya hazır mısınız?”

KENDİMİZE SÖYLEDİĞİMİZ YALANLARLA YÜZLEŞMEK

Hayat zor ve farklı nedenlerle- boşanma, kayıp, travmalar vb. – çekilen psikolojik ıstırap tahammül edilemez olabilir. Hepimiz acıdan kaçınmak için kendimize yalanlar söyleriz. Peki, doğal bilgeliğe sahip bir terapist bulduğumuzda ıstırabımızı dindirmek için onunla nasıl çalışabiliriz? Öncelikle neden ıstırap çektiğimizi ve sağlığımızı nasıl geri kazanabileceğimizi, hayatın en derin gerçekleriyle yüzleşerek anlamamız gerekiyor. Istırabın nedeni, kendi içimizde yüzleşmekten korktuğumuz gerçekleri işaret eder. Gerçekle aramızdaki mesafe ne kadar büyük olursa ıstırabımız o kadar büyük olur. Gerçeğe koşmak, geçmişe ya da geleceğe değil şimdiye odaklanmaya çalışmak ıstırabımızı dindirebilir.  

“Ben kimim? Neden acı çekiyorum? Ne arıyorum? Neden kendime yalanlar söylüyorum?”

İyileşmeye çalışan herkes, kendi başına taşıyıp tahammül edemediği bir ıstıraba katlanmak zorunda kalır. Onların kayıp, kalp kırıklığı ve çok acı veren duygularla dolu bir hikâyesi vardır. O kadar acı verir ki yolculuğu tamamlayamayız. Yolculuğu bitirmek için geri kalanını gitmemize yardımcı olacak birini ararız. Burada çözüm yollarından biri de bir terapistle çalışmaktır. Haplar, iğneler ve elektroşok terapinin yerine geçemez. Özgürleşmek için ıstırabımıza yol açan yalanları görmeye ek olarak gerçeklerle yüzleşmek gerekir. Terapi aslında seküler günah çıkarmadır, yalnızca bir sohbet değildir. İyileşelim diye hayatlarımızın en derin gerçekleriyle yüzleşmemizi amaçlayan, iki insan arasındaki bir tür ilişki biçimidir.  

Daha özgün bir hayat için kendimizde bir sorun olduğunu kabul etmek ve bu sorunla kucaklaşmak gerekiyor. İç dünyamız, kenara bıraktığımız duygular, itkiler ve arzular sakladığımız yerden çıkmak için bizi teşvik ediyor. Geriye şu soru kalıyor: Bahanelerin, senaryoların ve açıklamaların arkasında kim var? İyileşmek için olduğun kişiyle yüzleşmeye, onunla kucaklaşmaya hazır mısın?      

Kendimize Söylediğimiz Yalanlar bizi iyileştiren gerçekleri kucaklayabilmek için ruhsal hastalıklara neden olan yalanların terapi teknikleriyle incelendiği, özellikle terapistler, terapiye gidenler ve kendilerine söyledikleri yalanlarla yüzleşmek isteyen okurlar için her anlamda yol gösterici ve zihin açıcı bir kitap. 


©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Serkan Parlak
1975 yılında Bilecik'te doğdu. Ankara Üniversitesi D.T.C.F. Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. Derlediği "Başka Semtin Öyküleri" adlı öykü kitabı Bilgi Üniversitesi Gençlik Çalışmaları Birimi, ilk romanı “Ormanın Kıyısı” Roza Yayınları , “Kasabadan Kente Doğru, Cemil Kavukçu Öykücülüğü” adlı derleme deneme-inceleme kitabı ise Günce Yayınları tarafından yayımlandı. Editör ve düzeltmen olarak yaklaşık kırk kitabı yayına hazırladı. Gazete kitap tanıtım eklerinde -Radikal Kitap, Akşam Kitap- dergilerde -Notos, Varlık, Roman Kahramanları- 2015 sonrasında ağırlıklı olarak dijital mecralarda -Oggito, edebiyathaber, kitaphaber, literaedebiyat, k24kitap, edebiyatburada- kitap tanıtım, eleştiri, inceleme, deneme ve çağdaş sanat yazıları yazdı. Halen İstanbul’da yaşıyor, MEB’de Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak çalışıyor. Defne’nin babası.
Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.