Sakral Çakra: Zevkin, sefanın, yaratıcılığın yuvası
En çok dedikodusu yapılan çakra bu. Bütün üreme organları ve salgı bezleri, bedendeki sıvılar bu çakrada. Pek severiz her şeyi sekse bağlamayı, bu çakra da garibim bundan muzdarip. Aslında yaratıcı enerjimiz, hareket ve dönüşüm burada. Yaratıcı olmak için biraz akışkan olmak gerek. Elementi su svagistana çakranın; sakral çakra da deniyor. Diyor ki “Merak et, hareket et, boş boş gez, hata yap, hatta hatalarından öğrendiklerine göz kırp, sakin ol.”
Hafif meşrep bir çakra. Mesela şehirlerin çakralarına baksak İzmir 2. Çakra’da kalmış. Sabah boyoz, yumurta yeriz, öğlene bakarız, belki biraz zeytinyağlı hafif bir sebze, kimin evinde kimin sofrasında oturulacak pek önemli değil, sohbet doyurur, akşam bir olta atar iki balık tutarız yanında roka varsa bir tabak radika veya fava, rakı kimden? Hayat bu, akar yahu…
İkinci çakra zevkin, sefanın, hareketin, hazzın, dansın, dönüşümün, duyguların, yaratıcılığın yuvası.
Yaratıcılık dediğin çalışmakla, çekiştirmekle ortaya çıkmaz. Önce merak edersin, merak keşif yapmayı getirir, fark etmeden biriktirirsin sonra salıverirsin, yaratıcı halin ancak o zaman ortaya çıkar. Yaratıcı olmayı illaki bir sanat eseri ortaya koymak diye düşünme, pratik problem çözmek de bir sanat, buzdolabındaki malzeme ile iki çeşit yemek yapmak da…
Svadistana çakranın sorusu “Şimdi ben ne istiyorum?”
Kök çakrada kendini ait ve güvende hissettin, artık güçlü köklerin var ve güvenle esneyebilirsin. Svadistana çakra hata yapmaya açık bir çarkadır çünkü hatalarından beslenir, esneyerek güçlenir.
Ay ile ilişkisi vardır ikinci çakranın. Okyanusları harekete geçiren o büyülü enerji sana neler yapar düşünsene. Duyguların dalgasında yukarıya çıkıp nefes alabilme gücünü bul kendinde, dalgaları yaşa ama sürüklenme, dalganın içinde var olmaktan haz alma yeri burası…
CANIM BENİM, TAT ALMAK ZEVK DUYMAK SENİN HAKKIN
Gölge duygusu suçluluktur, haz aldığı her şeyin sonunda suçluluk hissi içini kavurur svadistana çakra dengesizse. Dengesi, 6 aylıktan 2 yaşa kadar uzanan kısacık yaşamımız arasında kurulur yani anne memesinden, evde kemirilebilen herhangi bir eşyayı ağzımıza aldığımızda hissettiğimiz haz paha biçilmez. Duyu organı “tat almak” olan bir çakra bu daha ne diyeyim yani… Canım benim, tat almak zevk duymak senin hakkın.
Yaralı dişil alanda dönen bir svadistana çakran varsa tabii ki her hazda suçluluk hissedeceksin, yaratıcılığın mükemmeliyetçiliğinin altında ezileceksin veya yıkıcı eril alanda dönüp duruyorsan her gece bar, disko gezerek şişirilmiş, anlık hazzın peşinden koşarak doymayacaksın.
“Şimdi ne istiyorum?” sorusuna verdiğin cevaplara bir bak el alem için cevaplar mı verdin? Seni gerçekten doyurmayan cevaplar mı?
Dön kök çakraya, biraz çalış, köklerini güçlendir, ay taşı, mercan veya akik al kendine, masaj yaptır, su ile oynaş, denize gir, hamama git kese köpük yaptır, kendini bırak biri seni yıkasın, yin yoga yap, nefesin bedeninde nasıl aktığını izle ve bedenini ne kadar rahat bıraktığına bakıver.
Sonra yaz bana sizin maillerinizle şekillenecek bu yazılar, sorularınız değerli, siz değerlisiniz.
Akışta kalın, olanla kalın.
©mümkün dergi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.